İlk resmim

İş dünyasının başarılı koleksiyonerleri ve onları koleksiyoner yapan ilk resimlerinin hikayesi…

9.05.2017 11:48:440
Paylaş Tweet Paylaş
İlk resmim
Nilüfer Gözütok Ünal
[email protected]

Orjin Deri Yönetim Kurulu Eş Başkanı Zafer Yıldırım, bugün 1.000 eserden oluşan bir resim koleksiyonuna sahip. İlk kez 1987 yılında dostu Aykut Hamzagil’in önerisiyle resim almaya başladığını anlatan Yıldırım, eser sahibinin adını ise hatırlamadığını belirtiyor. Soyut olan resme baktığında bir şey anlamadığını itiraf eden Yıldırım, “Sorunca bunun ‘Halil İbrahim Sofrası’ olduğunu söylemişlerdi ve hepimiz bunu tebessümle karşılamıştık. Ne kadar ödediğimi de hatırlamıyorum” diye konuşuyor. Toplam 3 bin eserlik koleksiyonlarıyla Türkiye’nin en büyük koleksiyonerleri arasında yer alan Demet Sabancı Çetindoğan ve eşi Cengiz Çetindoğan da ilk eserlerini 20 yıl önce aldı. Aynı anda 8 tablo birden aldıklarını belirten Demet Sabancı Çetindoğan, “Bu tabloları evimize asarız diye almıştık. Eser sayısı şu anda 3 bine ulaştı” diyor. Yıldırım ve Çetindoğan gibi iş dünyasında resme ilgi duyan hatta bu ilgiyi koleksiyonerliğe taşıyan birçok iş insanı var. Bu iş insanlarının ilk eserlerini alma hikayesi ise dinlemeye değer… İşte iş dünyasının sanatseverleri ve onların koleksiyonerlik macerasını başlatan ilk eserleri…

“GÖRÜR GÖRMEZ AŞK”
Lucis Global’in başkan yardımcısı İsmet Ömer Öztanık, 35 parçalık bir resim koleksiyonuna sahip. Resim alımında kendisi için değişmeyen birinci kriterin evinin duvarına asamayacağı eseri almamak olduğunu belirten Öztanık, koleksiyonunu bu ahenkte oluşturduğunu söylüyor. “Tabii sanat zevki geliştikçe otellerimizin müsait mekanlarına transfer ile evde parça değişikliği yapabiliyorum” diyen Öztanık, sanatçı seçimine dair de şöyle konuşuyor: “İşlere ve ilişkilere genel bakış açımda sıfırdan değer yaratmaya karşı motivasyonum yüksek olduğundan sanatçı seçimlerimde bu keşif riskini alabiliyorum. Ayrıca resim ve enstalasyon tekniği itibarıyla kişiye özgü, devamında esinlenilmesi veya taklit edilmesi güç eserleri tercih ediyorum.” Öztanık’ın ilk resmini alma hikayesine gelince… Bunun kendisi için unutulmaz bir anı olduğunu ifade eden Öztanık, bu anısını şöyle paylaşıyor: “Rahmetli Doğançay’ın meşhur Mavi Senfoni’sinin Ülker tarafından alındığı Antik Palace Müzayedesi’nde ben ilk eserimi daha küçük çapta bir mücadele ile almıştım. Satın aldığım ilk eser, Gülay Semercioğlu’nun Mor Işık adlı eseriydi ve Kuad Galeri’nin ortağı, dostum Selin Yurtbilir’in bu eseri almam için teşviklerini unutmam mümkün değil. Tabii bu el emeği, tel tel zorluklarla oluşturulan çalışma ile görür görmez bir aşk başlamıştı aramızda. Bu esere vergi ve komisyonları ile beraber 26 bin 500 TL ödemiştim.”

“OLGUNLUK DÖNEMİNE GİRDİM”
Borusan Holding CEO’su Agah Uğur’un resme ilgisi lise yıllarına dayanıyor. Ancak koleksiyoner olma yolunda ilk adım attığı dönem henüz 24 yaşında Arthur Andersen’da çalıştığı yıllara denk geliyor. İlk 1986 yılında Doğan Paksoy’un ağabeyi Şahin Paksoy’a ait bir resim alan Uğur’un bugün 90’a yakın eserden oluşan bir koleksiyonu var. Nejat Devrim, Sabri Berker, Fahrelnisa Zeid, Mübin Orhon, Erol Akyavaş, Bedri Rahmi, Ömer Uluç, Selin Turan, Adnan Çoker gibi birçok sanatçının eserinin yer aldığı zengin koleksiyonuna rağmen Uğur, kendisini tam bir koleksiyoner olarak nitelendirmiyor. “Koleksiyona sahibim demek için bir çizginin olması lazım. Tabloların belirli dönemi olmalı” diye konuşuyor. Uğur’un resim yolculuğunun üç dönemi var: İlk dönem 1985-2000 yılları arasındaki 15 yıllık bir süreç. Bu dönemi bütçesinin daha dar olduğu bir dönem olarak nitelendiren Uğur, “O süreçte resmin hoşuma gitmesi, fiyatın makul olması ve biraz da tanınmış bir sanatçının eseri olması önceliğimdi” diye konuşuyor. İkinci ve üçüncü döneme ilişkin olarak da şunları söylüyor: “İkinci dönem 90’ların sonunda başlayan ve son 1,5 yıla kadarki dönem. Bu dönemde biraz daha öğrendim ve bilinçlendim. Üç dört akımla ilgilendim. Ekspresyonistlerden Jackson Pollock, De Kooning, sürrealistlerden Joan Miro, kübistlerden Pablo Picasso ve Georges Braque dikkatimi çeken sanatçılar arasında oldu. Son 1,5 yılda ise sanatta olgunluk dönemine girdi��imi söyleyebilirim. Bunda Borusan’ın da katkısı oldu. Bu dönemde üreten sanatçıyla yakın olma ve o anı yaşayabilme fırsatı buldum.”~PİYASA ENDİŞESİ YOK
D-Smart Genel Müdürü Ali Güven de hayatının her döneminde resme ilgi duyan profesyonellerden... Koleksiyoner olma yolunda ilk kez bundan 9 yıl önce alım yapmaya başlayan Güven’in ilk satın aldığı eser Harun Antakyalı’ya ait. “2007 yılında yakın bir arkadaşımın önerisiyle Antakyalı’nın eserini aldım. Sonrasında bu eseri benden satın almak isteyenler oldu ancak geri çevirdim. Sanattan manevi olarak beslenmekten ve sanata destek vermekten büyük keyif alıyorum” diyor. İlk aldığı eser sonrasında koleksiyona sahip olma fikri Güven’in hoşuna gitmiş. Güven, o günden sonra vakit buldukça fuarları, bienalleri takip etmeye başladığını söylüyor. Sanat etkinlikleri üzerine yayınlanan gazete ve dergileri okumaya çalıştığını belirtiyor. Giderek büyüyen koleksiyonuna dair ise şöyle konuşuyor: “Ufak ufak büyüyen, piyasa endişesi olmayan bir koleksiyonum var. Koleksiyonumda Türk sanatçılara ait eserler bulunuyor. Mehmet Kuran, Erol Akyavaş, Harun Antakyalı, Levent Morgök, Emre Namyeter, Gökhan Deniz ve Devrim Erbil ilgimi çeken sanatçılar arasında yer alıyor.”

DOĞANÇAY’DA ARADIĞINI BULDU
Duran Doğan Basım ve Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Duran, sanata 1976 yılında ilgi duymaya başladığını söylüyor. O dönemde meraklı olmanın ötesinde pek bilgisi olmadığından bir müddet sanatın sadece takipçisi olduğunu belirten Duran’ın ilk aldığı tablo ise Ali Avni Çelebi’nin balıkçıları konu alan bir eseri. “Daha sonra Hamit Görele, Cevat Dereli gibi önemli sanatçılarla devam ederken aslında bir koleksiyoner gibi değil de bir resim toplayıcısı gibi hareket ettiğimin farkına vardım” diyen Duran, koleksiyonundaki işlerin birbiriyle ortak bir dil konuşmasını istediği için bir dönemi, bir tarzı veya bir ekolü temsil eden eserlere sahip olma kararı aldığını açıklıyor. Burhan Doğançay ile tanışmasıyla birlikte de aradığını bulduğunu ifade ediyor. Duran, o günden sonra koleksiyona ve sanata bakışını da şöyle paylaşıyor: “Doğançay’la ilk tanışma zamanlarımda sadece ilginç bulduğum tarzının gün geçtikçe, inceledikçe, yabancı yazar ve sanat tarihçilerinin onun hakkında yazdıklarını okudukça nasıl büyük bir cevher olduğunu anladım. Onunla beraber seyahatlere gittik, sergiler kurduk, kitaplar yaptık, sohbetler ettik. Tam 40 yıl muhteşem bir paylaşımdı. Bugün de, çağdaş sanatın Türkiye markasına ne denli yüksek katkı yapabileceğinin farkındalığını yaratma misyonumu, Art On İstanbul galerisinde, dünyanın her yerinde rahatlıkla kabul görebilecek sanatçılarımızı temsil ederek sürdürmeye çalışıyorum.”

HAYALİNİN OLDUKÇA UZAĞINDA
Hewlett Packard Enterprise Ortadoğu Afrika Türkiye ve Yunanistan Satış Direktörü Serdar Urçar’ın ilk aldığı resim aynı zamanda karikatürist olan Cem Dinlenmiş’in bir tablosu. Hala bu tabloyu seçmiş olmaktan ve her gün göz atmaktan büyük bir keyif aldığını belirten Urçar, “Bana en çok içsel yolculuğu çağrıştıran bu çalışmayı galeri işleten bir arkadaşımın tavsiyesi ile seçmiştim. Hem zihnimizden hem kalbimizden geçenlerin her an değiştiği bir dünyaya göndermeler yaptığını düşünüyorum” diyor. Urçar uzun yıllardır resimle yakından ilgili. Galerileri ziyaret ediyor, bianellere katılıyor. Sergilerin de yakın takipçisi. Ancak şu an hayal ettiği koleksiyonun oldukça uzağında olduğunu itiraf ediyor. Kendisini koleksiyoner olarak değil bir meraklı olarak tanımlamanın daha doğru olacağını ifade eden Urçar sözlerine şöyle devam ediyor: “Son zamanlarda müzayedelerden de birkaç tane çağdaş resim aldım. Yiğit Yazıcı ve Mithat Şen en son eserlerini aldığım sanatçılar. Heykel ve fotoğraf son zamanlarda daha çok ilgimi çeken iki konu. Özellikle heykel dalında bazı eserler hakikaten sıra dışı ve şaşırtıcı olabiliyor.”~“TABLOLAR RUHUMU DİNLENDİRİR”
A. OSMAN ÖZTÜRK / BİLFEN OKULLARI KURUCUSU VE YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“İLK RESMİM ÇALLI’YA AİT”

Gençlik yıllarımdan beri resme hep meraklıydım. Kısıtlı imkanlarla takip edebildiğim sergiler, elime geçen kaynaklardan baktığım yağlı boya tablolar her zaman ruhumu dinlendirirdi. Koleksiyonum için aldığım ilk resim İbrahim Çallı’nın “Manolyalar” adlı tablosu oldu ve sonra devamı geldi. Şu an koleksiyonumda 550 civarında yağlı boya tablo var. Özellikle Cumhuriyet dönemi ve sonrası Türk ressamlarıyla klasik dönem Türk resimlerine meraklıyım.
KOLEKSİYONDA KİMLER VAR?
Koleksiyonumda eserleri bulunan Şeker Ahmet Paşa, Şevket Dağ, Halil Paşa, Hoca Ali Rıza, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Sami Yetik, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nuri İyem, Fikret Otyam, Fikret Mualla ilk aklıma gelen isimlerden... Felix Ziem, Rudolf Ernst, Fausto Zonaro, Fabuis Brest, François Leon Prieur-Bardin, Carlo Bossoli, Theodore Frere gibi İstanbul’a gelip İstanbul’da bir süre yaşayan ve bu güzel şehri resmeden oryantalist sanatçıların eserleri de var koleksiyonumda.
“MÜZAYEDELERİ TAKİP EDİYORUM”
Şeker Ahmet Paşa’nın “Ayvalı Natürmort”, Halil Paşa’nın “Şakayıklar ve Kadın”, İbrahim Çallı’nın “Manolyalar”, Bardin’in “İstanbul Boğazı”, Felix Ziem’in “Haliç” tabloları koleksiyonumda ilk sıralarda yer alan eserler arasında. Hem yurtiçi hem yurtdışı müzayedeleri takip ediyorum. Özellikle yurtdışında Türk kültürüne ait eserler varsa özellikle kaçırmamaya çalışıyorum.
SABIR, BİLGİ VE EMEK
Tabii ki son dönem ressamlarından Nuri Abaç, Burhan Doğançay, Yalçın Gökçebağ, Faruk Cimok, Devrim Erbil gibi değerli sanatçılarımızın da eserleri var koleksiyonumda. Koleksiyonculuk sabır, bilgi, emek ve süreklilik ister. Satın aldığınız eser hakkında derin bilgi sahibi olmanızı gerektirir. Koleksiyonu korumak kadar paylaşmanın da önemine inanıyorum.


EROL BİLECİK / INDEX GRUP CEO’SU
“MANEVİ DEĞERİ EN YÜKSEK ESERİM”
KAR RESİMLERİ

Koleksiyonlarını yeni edinmeye başlayanlar için kişiyi çok çeken resimler genellikle kar resimleri olur. Zaman zaman böyle öyküler gördüğüm için ben de buna şahidim. Dolayısıyla o ihtiyar adamın yüzündeki hüzün, karların bu anlamda beyaz çizgileri tablo üzerinde beni çok etkilemişti. Beni oraya doğru çeken bir kuvvet oluşturmuştu sanki. O resim halen ofisimde, çoğu zaman gerçekten neredeyse dertleştiğim, sessizce sohbet ettiğim bir resim olarak koleksiyonumda çok özel bir yer işgal eder.
200 RESİM VAR
Koleksiyonumda 200’e yakın resim bulunuyor. İbrahim Çallı, Kadri Aytolon, Necdet Kalay, Faruk Cimok, Şevket Dağ, Celal Esat Arseven, İbrahim Safi, Diyarbakırlı Tahsin gibi ressamların eserleri koleksiyonumda mevcut. Koleksiyonumda, genellikle 1900’lü yılların başında doğmuş, Osmanlı döneminde resim eğitimi almış, Cumhuriyet ile kendini olgunlaştırmış ressamların eserlerinin bulunmasından büyük keyif alıyorum. Denk düşerse, yeni dönem ressamların eserlerini de topluyorum.  
“AÇIK ARTIRMADA ALDIM”
İlk resmimi aile olarak gittiğimiz bir açık artırmada satın aldım. Keyifli bir ambiyansta olduğunu söyleyebilirim. Aldığım resim İbrahim Safi’nin “İhtiyar Adam ve Kış” adlı eseriydi. Bu resim, koleksiyonum içerisinde benim için maddi değil ama manevi değeri en yüksek eser. Onu almaya karar vermemin temel nedenini şöyle açıklayabilirim: İhtiyar Adam ve Kış, bir kar resmi ve karın önündeki ihtiyar adamın portresi beni çok etkilemişti. Kar resmi özellikle beyaz çalışıldığı için hakikaten yapılması daha zordur.~“ALIMDA TEK KRİTERİM VAR”
EMİN HİTAY / HİTAY HOLDİNG YKB
“KOLEKSİYONA BAŞLAMA ZAMAN
I”
1986 yılında Bedri Baykam’ın Atatürk Kültür Merkezi’ndeki sergisinden aldığım iki resim ilk aldıklarım. Sanata karşı her zaman ilgim vardı ancak koleksiyona başlama zamanı o zamanmış. Sanat eseri alırken tek kriterim var, beğenmek. Bugün de hala bu duruşu sürdürüyorum. Beğendiğim ve bende pozitif hisler yaratan eserleri topluyorum.
“ZEVKLER DE DEĞİŞİYOR”
Koleksiyonum ilk zamanlarda hem çağdaş hem erken Cumhuriyet dönemi eserlerden oluşuyordu. Zamanla zevkler de değişiyor. Bu nedenle İlk dönemde aldığım eserlerin bir kısmını da elimden çıkarıyorum. Bir süredir sadece çağdaş sanat eserleriyle ilgileniyorum. Sadece resim değil, heykel ve video da topluyorum.

“İLK ALDIĞIM ESERİM ORYANTALİST BİR RESİMDİ”
NEZİH BARUT / ABDİ İBRAHİM YÖNETİM KURULU BAŞKANI
600’Ü AŞKIN ESER

Koleksiyonumda 600’ü aşkın eser var. Türk modern sanatının en değerli iki ismi Erol Akyavaş ve Melih Nejad Devrim benim için özel bir yere sahip. Koleksiyonumda da ağırlıklı olarak yer alıyorlar. Her iki isme de Rothko ve De Kooning kadar inanıyorum. Yine aynı şekilde benim için paha biçilmez derecede değerli olan Fahrelnisa Zeid, Mübin Orhon, Yüksel Arslan, Adnan Çoker, Burhan Doğançay, Neşe Erdok, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Ömer Uluç gibi önemli sanatçıların eserlerinin bende olmasından son derece mutluyum.
YENİLİĞE AÇIK
Koleksiyonum durağan değil, devamlı dönüşen, yeni dillere, disiplinlere ve anlayışlara açık bir seçki. Daha doğrusu yeniliğe açık… Koleksiyonumda Gerome, Zonaro, Passini, Favray ve Halil Paşa gibi oryantalistlerin de önemli eserleri yer alıyor. Empresyonist eserlere çok büyük ilgim var. Ancak onlara sahip olmak mümkün değil. Çoğu müzelerde ya da çok büyük koleksiyonlarda, belli sayıda oldukları için de son derece pahalı ve değerliler. PAHA BİÇİLMEZ KEYİF
O yüzden koleksiyonum oryantalistler dışında, çağdaş sanatın önemli isimlerinden oluşuyor. Sanatını sanatçıdan dinlemeyi çok seviyorum. Onun gözleriyle ve beyniyle algılamaya çalışıyorum. Üretim aşamalarına tanık olmak paha biçilmez bir keyif. Bu tutkum da beni daha çok çağdaş eserlere yöneltiyor. Bir sanat eserine baktığımda, anlamını ve mesajını keşfettiğimde, dünya görüşümü, yaşamımı zenginleştiriyor ve bu duyguyu çok seviyorum.
“KATALOGDA GÖRDÜM”
Sanat, hayatımın önemli bir bölümünü kaplayan bir tutku… Sanat ve kültür her zaman hayatımda yer alan, daha iyi bir gelecek inşa etmemi sağlayan en güçlü yol. Sanat aşkı, ailemden gelen kalıtsal bir gen… İlk aldığım eser De Mango’ya ait oryantalist bir resimdi. Müzayede kataloğunun kapağında görüp çok etkilenmiştim. Tek temalı koleksiyonum oryantalist İstanbul eserlerinden oluşuyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz