Koşmak Çimsa Genel Müdürü NEVRA ÖZHATAY’ın hayatının bir parçası. Son üç yıldır yoğun iş programına rağmen koşu takvimine sadık kalmaya çalışıyor.
Özlem Bay Yılmaz
Onu Bebek Sahili’nde ya da Belgrad Ormanı’nda kulağında kulaklık, müzik eşliğinde koşarken görebilirsiniz. Çünkü koşmak Çimsa Genel Müdürü NEVRA ÖZHATAY’ın hayatının bir parçası. Son üç yıldır yoğun iş programına rağmen koşu takvimine sadık kalmaya çalışıyor. Hafta içi 5 – 6, hafta sonu ise 10 – 20 kilometre koşan Özhatay, “Tek başıma koşmayı seviyorum. Yalnız koşmak düşüncelerimi berraklaştırıyor. Koşu benim için sanki meditasyon yapmak ya da sistemli düşünmenin bir parçası gibi” diyor.
Erkek egemen Türkiye çimento sektörünün ilk ve tek kadın yöneticisi olan Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay, sektörün içinde yetişen bir isim. 1994 yılından beri Sabancı Holding bünyesindeki Akçansa ve Çimsa’da farklı pozisyonlarda görev alan Özhatay, Eylül 2014’ten itibaren de Çimsa genel müdürlüğü görevini yürütüyor. Özhatay, son üç yıldır düzenli koşuyor. Yoğun temposuna rağmen koşmaya mutlaka vakit ayırıyor. Çünkü koşmanın sağlık açısından olduğu kadar rahat düşünmeye de faydası olduğu görüşünde. Genellikle müzik eşliğinde ve tek başına koşmayı tercih ediyor. Yalnız koşmanın düşüncelerini berraklaştırdığını söyleyen Özhatay, koşunun kendisine meditasyon gibi geldiğini belirtiyor. Hafta içi 5- 6, hafta sonları ise 10 – 20 kilometre koşan Özhatay’ın koşu parkuru ise Bebek Sahili ya da Belgrad Ormanı… Yurtdışına çıktığında da koşmaya vakit ayırdığından bahseden Özhatay’ın katıldığı yarışlar da var.
Özhatay ile bu spora olan ilgisinin ne zaman başladığından koşmanın hayatına kattıklarına kadar pek çok şeyi konuştuk… İşte detaylar…
2012 yılının kasım ayından bu yana düzenli olarak koşuyorum. Daha önce de koşuyordum ama bugün olduğu gibi düzenli bir tempoda değildi. Son üç yıldır yoğun iş programıma rağmen hiç aksatmadan koşu takvimime sadık kalmaya çalışıyorum. Koşu disiplinim açısından takvimimi aksatmıyorum.
Gençlik yıllarımdan beri bireysel yapılan spor dallarından keyif alıyorum. Koşu, yüzme ve rüzgar sörfü gibi… Bu tip sporlar bireysel performansınızı iyileştirme amaçlı size bir disiplin ile kazanma hırsı getiriyor. Kendinizle zaman geçirmenize olanak sağlıyor. Hayatımın her döneminde koşu vardı ama bu kadar düzenli koşmuyordum. Üniversite yıllarımda da koşuya ilgim vardı. O zaman düzenli olmasa da koşardım. Şu anda koşmaya vakit ayırabilecek imkanım var.
Açıkçası olmadı. Koşmaya kendi isteğimle başladım. Ancak son yıllarda amatör koşucu sayısının artması, şehir yarışlarının çoğalması, koşu ayakkabısı ve kıyafetlerinin rahat bulunur olması ve son olarak da koşunuzu kaydeden ve takip edeceğiniz teknolojilerin gelişmesi devamlılık açısından çok faydalı oldu. Tabii koşu gruplarının sosyal medya paylaşımları da çok olumlu, motive edici bir faktör.
Haftada genelde beş kere koşuyorum. Bazen altı-yedi bazen de üç olabiliyor. Bu sayı, iş planıma ve mevsimsel etkilere göre değişebiliyor. Sakatlanmamak için mesafeleri birdenbire çok artırmıyorum.
Sabahları daha erken kalkıp koşabiliyorum. Böylece yoğun iş tempomda koşmaya vakit ayırmış oluyorum.
Hafta içi her koşuda 5-6 km koşuyorum. Hafta sonları ise 10 - 20 kilometreye ulaşıyorum.
Avrupa Yakası’nda oturuyorum. Hafta içi Bebek sahili bana en yakın parkur. İstanbul’da olduğum tarihlerde hafta içleri Bebek sahilde koşuyorum. Hafta sonu ise yine Bebek sahili veya Belgrad Ormanı Neşet Suyu parkurunu tercih ediyorum.
“KOŞMAK HIRSI KÖRELTİYOR” KOŞU BANDINDAN KEYİF ALMIYORUM İş seyahatlerimde veya tatillerde gittiğim yerlerde açık havada koşacak yer varsa, mutlaka açık havada koşuyorum. Eğer yoksa spor salonunda da koşuyorum. Ama sokakta koşan, bantta çok keyif alamıyor. O nedenle bantta daha çok yokuş antremanı yapıyorum. HIRSI KÖRELTİYOR Koşmak rahat düşünebilmemi sağlıyor. Bütün bunların yanında aynı zamanda insanın hırsını köreltiyor. Koşu sırasında konsantrasyon da tam oluyor. Sakatlanmamaya ve kendine dikkat etmeye çalışıyorsun. AİLE DESTEĞİ VAR Yaptığınız spor ailenizin ve yakın çevrenizin de ilgisini çekiyor. Aslında önce büyüklerimiz endişelendi ama sonra sağlığımdaki pozitif gelişme ile rahatladılar. Şimdi destek oluyorlar, ayrıca ailedeki gençlerimizden de koşmaya hevesleneler var. TEK KOŞMAYI SEVİYORUM Tek koşmayı tercih ediyorum. Koşu benim için sanki meditasyon yapmak ya da sistemli düşünmenin bir parçası gibi. Yalnız olmak düşüncelerimin berraklaşmasını sağlıyor. Ama koştuğum parkurlarda son yıllarda grup halinde koşanları gözlemliyorum. Koşu sporuna ilginin artması hoşuma gidiyor. Aynı parkurda devamlı koşan koşucular ile selamlaşmak çok güzel. |
Koşmaya başladığımda bağışıklık sistemim çok güçlendi. Dikkat ediyorum çok az hasta oluyorum, soğuk algınlığı ilaçlarının kullanım tarihleri geçtiği için çöpe attım yakınlarda. Hasta olmamamda dışarda olmanın (D Vitamini) ve uzun koşularla dayanıklılığın artmasının etkisi var diye düşünüyorum. Daha sağlıklıyım diyebilirim. Sağlığın yanı sıra koşmanın meditatif bir etkisi de var. Bugünlerde bu tip egzersizlerin beynimizde salgıladığı kimyasallar nedeniyle mutlu edici etkileri de tartışılıyor.
Koşarken müzik dinlemeyi tercih ediyorum. Koşuya uygun müzikler seçiyorum. Aslında 11 yaşındaki kızımla çok benzer play list’lerimiz var. Koşu için özel bir play list’e sahibim. Her seferinde o playlist eşliğinde koşuyorum. Bazen yarışlar için özel playlist hazırlıyorum. Müzik; tempo ve motivasyon açısından çok destekleyici oluyor.
Evet, yarışlara katılıyorum. Koşu disiplini edindiğinizde bir süre sonra yarışları takip etmeye başlıyorsunuz. Veya yarışlar nedeniyle koşu disiplini ediniyorsunuz. 2012 yılından bu yana yarışlara katılıyorum.
Son dört yıldır birçok yarışa katıldım. Tek tek yıllarını ve derecelerimi söylemek yerine benim için önemli olanların isimlerini paylaşmak isterim. Düzenlendikleri yıllardan itibaren her yıl düzenli olarak Avrasya Maratonu, Corporate Games, Geyik Koşuları, Haliç Yarı Maratonu, Runtalia ve İznik 10 kilometre koşusuna katılıyorum. Derece yapmaktan çok her katıldığım yarışta, kendi performansımı geliştirmeye çalışıyorum. Benim için en önemli nokta keyifli koşmak ve sakatlanmamak.
Evet, özellikle iş seyahatlerine gittiğimde koşmayı çok seviyorum. Gittiğim şehirlerin parklarında koşmak hoşuma gidiyor. Örneğin; Londra’da Hydepark ve Madrid’de Buen Retiro gibi… Parkların yanı sıra İstanbul Boğazı gibi deniz ya da nehir kenarlarında da koşmayı seviyorum. Ayrıca sokaklarda koşup, kaybolup, telefonun haritasını kullanarak geri dönmekten çok keyif alıyorum. Böylece gittiğiniz şehirleri çok daha iyi tanıyorsunuz. Yurtdışında koşmak daha kolay. Türkiye’de ise tatilde çıplak ayak kumsalda koşmak çok hoş. Belek kumsalı keyif alarak koştuğum bir yer.
Yüzmeye de vakit ayırmaya çalışıyorum. Yüzmenin koşu performansıma olumlu etkisi oluyor. Yüzmek çok daha içe dönük bir spor. Yüzerken sadece havuzun tabanını görüyorsunuz. Ama ilk 20 dakikadan sonra çok rahatlıyorsunuz. Denizde uzun yüzmek ise macera. Henüz o konuda çok ilerleyemedim.
“YALNIZ KOŞMAKTAN KEYİF ALIYORUM” ODAĞIM DEĞİŞİYOR Koşu sporunu seviyorum. Koşmak her yerde her zaman yapabileceğiniz bir spor. Yoğun bir temponuz olsa bile sabah erken saatlerde koşmanız mümkün. Çok sıcak olmadıkça her türlü hava koşulunda uygun kıyafetle rahatlıkla koşarsınız. Ayrıca, yalnız koşmaktan keyif alıyorum. Kimi zaman içe dönük, felsefi koşularımın yanında, işle ilgili konulara odaklandığım koşularım oluyor. Çoğu zaman da şehirleri ve insanları gözlemlediğim dışa dönük koşular yapıyorum. KENDİME ZAMAN AYIRIYORUM Koşu size her zaman sokakta ve insanların arasında olma imkanı veriyor. İşim nedeniyle yurtiçi ve yurtdışı yoğun bir seyahat programım var. Belki başka bir spora ilgi duysaydım kendi iş tempomu aksatabilirdim. Ama iş gezilerimde de koşmaya vakit ayırabiliyorum. Koşu yapmak, kendime ayırdığım bir zaman dilimi olması açısından da önemli benim için. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?