NİSA BOZKURT ERSOY, her işe yetişebilen o özel kadınlardan...
Özlem Aydın Ayvacı
Nisa Bozkurt Ersoy, iş dünyasının en aktif kadınlarından biri… Hem AtlasJet’te hem Elexus Otel’de hem de TOSFED’de önemli sorumlulukları var. Üstelik 9 ve 10 yaşlarında iki çocuk annesi olan Ersoy, Dünya Ralli Şampiyonası’nı 8 yıl aradan sonra Marmaris’e getirmeyi hayal edip başarmış bir isim. TOSFED’de başkan yardımcısı olan Ersoy, 2005 yılına kadar 6 yıl ralli pilotluğu da yapıp pistlere Türkiye şampiyonu olarak veda etmiş. Bugün kendini ralli sporunun gelişimine ve gençlere adayan Ersoy, aynı zamanda edebiyat düşkünü. Şiirler ve yazılar yazan Ersoy’un en büyük hayali bir şiir kitabı çıkarmak. Marmaris’te bir araya geldiğimiz Ersoy, otomobil sporlarının yaşamına katkısının büyük olduğunu söylüyor ve “Her an başka bir sorunla baş etmek zorunda kalabilirsiniz. Hayat da böyle değil mi? Hayatın her virajında ayrı bir sorunla yüz yüze gelebiliyorsunuz. Bu sporun doğasında sonuna kadar gitmek ve pes etmemek var. Koşullar ne olursa olsun vazgeçmemeyi öğrendim” diyor. TOSFED Başkan Yardımcısı ve AtlasJet Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nisa Bozkurt Ersoy, CEOLife’ın sorularını yanıtladı:
Bir gününüz nasıl geçiyor, neler yapıyorsunuz?
Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı’yım. Aynı zamanda turizm ve havacılık sektöründe aktif olarak çalışıyorum. Atlasglobal’de kurumsal iletişimde ve medya planlama kısmında yürüttüğüm projeler var. Bugünlerde orası daha ikinci planda kalıyor. Son 3-4 aydır Dünya Ralli Şampiyonası’nı (WRC) 8 yıl aradan sonra Türkiye’ye Marmaris’e getirmenin sevinciyle bu işe odaklıyım. Anne olarak da yolculuklarına ortak olduğum, rehberlik ettiğim iki evladım var. Kızım Ayşe Mina 10 yaşında, oğlum Ali Kerim 9 yaşında. Kısacası vakit her zaman dolu dolu ve verimli geçiyor.
İstanbul’da yaşıyorsunuz değil mi?
İstanbul’dayım. Çocuklar okulda olduklarında, zamanımı işlerime ve günlük çalışma tempoma göre yönetmek daha kolay oluyor. Tatil dönemlerinde çocuklara daha fazla vakit ayırabiliyorum. Kalan zamanımı zaten çocuklarımla evde, ailemle, eşimle, arkadaşlarımla geçirmeyi seviyorum.
Türkiye’nin nadir kadın pilotlarından biriydiniz. Otomobil sporlarına ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Otomobil sporlarına yurt dışında eğitimimi tamamladıktan sonra başladım. O zaman aile şirketimizde çalışıyordum. Ben otomotiv tarafındaydım. Otomobil kullanmayı küçük yaşlarda öğrendim. Eğitimimi tamamladıktan sonra Türkiye’ye geldim ve kendimi çok ilgili arkadaşlarım sayesinde bir anda yarış seyrederken buldum. Sonra koltuğa geçişim uzun sürmedi. Gördüğüm ve izlediğim aslında içimdeki tutkuyu çok alevledi. Yapmam gerekenin şeyin bu olduğunu hissettim. İlk görüşte aşk diyebiliriz. Başladım ve 1999’dan 2005’e kadar başarılı bir 6 yıl geçirdim. Altı yıl boyunca sürekli yarıştım. Türkiye şampiyonasını takip ediyordum. Bugünkü pilotları, takımları anlama şansım oradan geliyor. Federasyon olarak şöyle bir özelliğimiz var: Yedi üyemizin, başkanımız da dahil olmak üzere 5’i yarış koltuğundan geliyor. Dolayısıyla hem takımların hem ekiplerin ihtiyacını biliyorduk. Organizasyon kısmına bu kadar yakın değildik, şimdi onu tecrübe ediyoruz.
Yarışırken aldığınız dereceler oldu mu?
Evet, yarıştığım süre boyunca kazandığım yarışmalar oldu. Türkiye kadınlar şampiyonluğum var. Yine 2005 yılında deneyim amaçlı WRC Türkiye Rallisi Kemer’e katıldım. O yüzden bugün bu yarışın ne kadar tempolu olduğunu, pilotların neler hissedebildiğini biliyorum. Kusursuz bir organizasyon yapabilmek için bütün bu ihtiyaçları bilmek çok önemli. Elimizden geldiği kadar gönülle, canla başla çalışıyoruz.
Onların neler hissettiğini, neye ihtiyacı olduğunu anlayabildiğinizi söylüyorsunuz. Nedir ihtiyaçlar? Yarışçı psikolojisi nasıl oluyor?
Yarışçılar çok özel insanlar. Otomobilin geliştirilmesinden, en küçük detayına kadar olaya hakimler. Otomobilin limitlerini en üst düzeyde kullanmak için kondisyonlarını önemsemek zorundalar. Doksan dakika oynanan bir spor değil. İşin içinde insan faktörü, mekanik ve doğa var. Bu, büyük bir ekip işi... Otomobilinizin içinde co-pilotla senkronize olup çok iyi antrenman geçirmeli, aynı zamanda doğa ile mücadelede doğru stratejiyi takip etmelisiniz. O yüzden fiziksel kondisyon, otomobil bilgisi önemli. Bu sporda her şey fizik kurallarına göre çalışır. Pilotların bir görevi de bu otomobillerin gelişimine katkıda bulunmak, doğru geri bildirimleri ilgili birimlere iletmektir. Dünya Ralli Şampiyonası 13 ayaktan oluşuyor, fazlasıyla km yaparak otomobilleri test etme imkanı buluyorlar. Bu sayede yarış otomobillerinin cadde versiyonlarının üretim sürecine sağladıkları adaptasyonlara tanık oluyoruz. Son 10 yılda inanılmaz teknolojiler kullanılmaya başlandı.
Peki otomobil sporlarında sürücüye en çok zevk veren nedir?
Ben doğayla iç içe olmayı seviyorum. Otomobille hız yaparken, doğayla uyumlu hareket etmeyi seviyorum. Yarışmacılar için en önemlisi zamana karşı en az hatayla yarışmak ve kazanmak ama onun yanında keyif alınacak zamanlar da oluyor. Örneğin Marmaris’te bu yarışın antrenman geçişlerinde denize giren, manzarayla büyülenip fotoğraf çeken, sosyal medyada paylaşımlar yapan sporcular gördük.
Bu sporla uğraşmanızın iş yaşamınıza katkısı oldu mu?
Oldu çünkü mücadeleden bahsediyoruz. Burada Marmaris’te 877 km’lik bir etap var. Bunun 300 km’si özel etap. Bu etapları en hızlı nasıl geçerim diye bakınca her km’si ayrı bir mücadele. Çünkü mekanik bir spor yapıyorsunuz. Her an başka bir sorunla baş etmek zorunda kalabilirsiniz. Hayat da böyle değil mi? Hayatın farklı dönemlerinde farklı konularla, beklenmedik durumlarla yüz yüze gelebiliyorsunuz. Bu sporun doğasında sonuna kadar gitmek, pes etmemek vardır... Mücadele hiç bitmez, adrenalin hep salgılanır. Camınız olmasın, kapınız olmasın ama araç 4 tekerleğin üzerinde durduğu sürece bitiş noktasını görmek için mücadele ederiz. Koşullar ne olursa olsun vazgeçmemeyi öğrendim.
Annelikte nasıl bir katkısı oluyor?
Bizim evde şöyle bir kural var: “Herkes sevdiği ve faydalı olduğu işleri yapsın.” Rallici kimliğim çocuklara çok farklı geliyor. Çünkü bu çok az sayıda kadının yaptığı bir spor. O yüzden hoşlarına gidiyor. Tabii ki “Annem iyi araba kullanıyor” diyorlar. Kendilerini güvende hissediyorlar. Çocuklarla herhangi bir zorlukta hiç pes etmiyorum, hayatı daha sabırlı ve soğukkanlı yaşıyorum. Yarışta da soğukkanlı, cesaretli ve sakin olmalısınız. Bunlar bu sporun karakterime katkısı olan yönleri. Tabii ki trafikte kurallara uymanın ve doğru sürüş teknikleriyle ilgili bildiklerimi zaman zaman çocuklara aktarıyorum.
Birlikte ralli yaptığınız tanıdık isimler var mı?
Benim bırakmaya yakın olduğum dönemde Burcu Çetinkaya da ralli yapmaya başladı. Şu anda WRC’de yarışıyor, ülkemizi sporcu olarak temsil ediyor. Bundan dolayı çok mutluyuz. Bu spordaki tüm kadın pilotlar ve co-pilotlarla arkadaşlığım devam ediyor.
TOSFED’de ne kadar süredir görev alıyorsunuz?
2015’te yapılan seçimlerle yönetime geldik, başkanımız ve 30 yıldır arkadaşım olan Serkan Yazıcı’nın isteğiyle TOSFED’de başkan yardımcısı oldum. 1999-2005 yılları arasında yarıştım. Şampiyon olarak pistlere veda ettim. Sonra evlendim bir daha da hiç pilot koltuğuna oturmadım.
Eşiniz Murat Ersoy’un otomobil sporlarına ilgisi var mıydı?
Onun hiç ilgisi yok.
TOSFED’de hayalleriniz neler?
Sekiz yıl aradan sonra Marmaris’te yapılan Rally Turkey ile dünya ralli şampiyonası takviminde yerimizi aldık. Bu takvime girebilmek hiç kolay değil. Bu işin en başta sürdürülebilir olmasını istiyoruz. Sürdürülebilir olması için sponsorların, fabrikaların ve markaların tam anlamıyla yanımızda durması gerekiyor. Yani bu milli bir mesele. Cumhurbaşkanımız, Gençlik ve Spor Bakanımız bizzat etaba gelerek yarışı seyredip kazananlara kupalarını verdiler. 155 ülkede canlı yayınlanan, dünyada yaklaşık 850 milyon kişinin takip ettiği, çok sayıda yabancı basın ve görevlinin katıldığı bir etkinlik WRC. Turizm sezonunun bitmeye yakın olduğu bu dönemde WRC Türkiye Rallisi ile bölge turizmi desteklenirken ülkemizin tanıtımına büyük katkı sağladı.
TOSFED’in diğer spor dalları için neler yapıyorsunuz?
Ulusal yarışlarımız, pist şampiyonalarımız var. Drift, karting, offroad’la ilgili de organizasyonlarımız oluyor. TOSFED yönetimine geldikten sonra son 2 yıldır düzenlediğimiz “TOSFED Yıldızını Arıyor” projesini başlattık. Bu Türkiye’de bir ilk ve bizim kıymetlimiz.. Bu projeyle hepimiz şunu çok arzu ediyoruz; Türkiye’den de bir pilot çıksın ve dünyada bizi temsil etsin.
Ralliyi iş dünyasına tavsiye eder misiniz?
Hobi olarak yapılabilir, çok da güzel olur. Ulusal Türkiye Ralli Şampiyonamız var. Onu takip edenler var. Yıl içinde pist şampiyonaları, offroad, drift ve farklı branşlarda müsabakalar yapılıyor. İş dünyasından katılan lisanslı sporcularımız var.
İş dünyasının ilgisi nasıl?
Geçmiş dönemlerde bu spora paralı bir spor olarak bakılıyordu ki doğruluğu var. Ekonomik kaygıları olmayan kişilerin daha rahat ulaşabilecekleri, otomobile ihtiyaç olan mekanik ve masraflı bir spor dalı. O yüzden aslında geçmişe baktığımızda iş dünyasından daha çok isim yarışıyordu. Renç Koçibey, Cem Hakko, Mustafa Koç, İskender Atakan, Emre Yerlici, Nejat Avcı gibi… Biz de değişen dünyaya daha sakin bir şekilde adapte oluyoruz. Şu an Türkiye’de fabrika takımları olmasa bile, marka ve sponsorlarla daha profesyonel çabalar görüyoruz. Otomobil sporlarında vakit ve maddi birikim, kişisel özveri ve yaş hep bir unsur olarak karşımızda. Bu nedenle spora ilgili gençlerin, erken yaşlarda doğru branşta gelişim göstererek yeteneklerini ispatlaması, bizlerin ve markaların da destek vererek dünyaya milli sporcular yetiştirmemizin zamanı geldi.
Otomobil dışındaki ilgi alanlarınız neler?
Ailemle vakit geçirmeyi severim, kitap okurum. Şiir ve yazı yazarım. Çocuklarımla sinemaya gitmeyi, doğada yürüyüş yapmayı ve kayak sporunu severim. Vakit bulduğumda seyahat ederim, özellikle tarih, kültür ve farklı deneyim turları hoşuma gider. Edebiyat özel ilgi alanım diyebilirim.
Hayaliniz nedir?
Şiir kitabımı çıkarmak istiyorum. 3-4 kitabı aynı anda okurum. Sevdiğim yazar ve şairler arasında Sabahattin Ali, Murathan Mungan, Cemal Süreyya, Orhan Veli, Nazım Hikmet, Halil Cibran, İbn-i Arabi, Virginia Woolf, Haruki Murakami, George Orwell, Margaret Atwood, Lois Lowry, John Steinbeck ve Stefan Zweig’i sayabilirim.
SAKLI ŞEHRİM En özgür Cumhuriyet benim ruhumda gizli ulaşmasını istemediğim kafiyelerin. Hele ki sen toprak ana! Yeşermeyen bitkilerine ağlarken suyu ne verdiğine ne bakmazsın... Bilmez misin benim hasretim daha saf seninkinden Can canında mana bulur bedeni kat kat soyup tenine ulaşamazken... Düşüverdiğinde benim kahraman orkestra şefim tüm notalarımdaki sert vuruşların; Aşka giden serüvenimin son sesinde Sırrımın düğününde Saklı şehrimin beyaz soluğunda vuslat. Anlat bana güzel dost: Anlat ki yakın yabancılara elveda diyeyim kalbime attığın düğümünle sırrımı çözeyim yolumdan yoluna davetli derdim vardığım an hakikatine bunca yıl meğer ne kadar da bensizmişim... Nisa Ersoy’un Saklı Şehrim adlı şiirinden mısralar... |
“OTOMOBİLİN İÇİNDE ÇOK GÜVENLİYİZ” DOĞASINDA HIZ VAR Sporun doğasında hız var. Zamana karşı rakiplerinizi geçmek ve puan almak için yarışıyorsunuz. Dışarıdan bakıldığında içinde hız olan bu sporun ne kadar tehlikeli olduğunu düşünülebilirsiniz. Oysa otomobilin içinde güvenlik önlemleri çok fazla. Bu da bu işin ayrılmaz parçası. Tüm otomobiller çelik barlarla destekleniyor, cadde versiyonlarından çok farklı. Herhangi bir kaza anında araçtan güvenli şekilde çıkmak için hepimiz yanmaz kıyafetler giyiyoruz. Otomobilin içinde yangın söndürme sistemi var. Otomobilin içindeki yüksek motor sesinden dolayı birbirimizle kasklarımızdaki intercom kanalıyla konuşuruz. YARIŞ DIŞI YAPILMAZ Co-pilot yarış sırasında pilota yolu önceden okur. O anda duyduğu aslında 3-4 karakter sonrasındaki yolun getirdiğidir. Zemin geçişlerinden tutun da, doğal parkurda otomobili korumak ve en performanslı sürüşü sağlamak için gerekli olan tüm ayrıntıların keşfini yaparız. Elbette hız ve mekanik faktörler olası riskli durumlar yaşatabiliyor. Ancak gerek otomobildeki özel donanımlar gerekse yarışmacıların aldıkları güvenlik önlemleri sayesinde uzun yıllardır ölümlü bir kaza olmadı, çok şükür. Biz otomobilin içinde çok güvenliyiz. Dolayısıyla yarış parkurlarında seyirci olarak gördüklerimizi kesinlikle cadde otomobilleri ile trafiğe açık alanlarda yapmamak gerekir. |
“TAKLA ATTIĞIM YARIŞTA ŞAMPİYON OLDUM” ÜÇ ETAP BOYUNCA TOPRAK YEDİM 2005 yılında ulusal şampiyonada co-pilotum Melis Çeker ile yarışıyorduk. Puanlamada avantajlı durumdaydık fakat Ankara rallisinin ilk etabında takla attık. Dört tekerlek üzerine düştüğümüz için yarışa devam etmemizde bir engel yoktu. Servis noktasına gireceğimiz zamanlar bellidir. O döngüyü tamamladıktan sonra servise girdik. Ön camı taktılar, sonra 4’üncü etaba çıktık. Toprak karakterli bir yarıştı, ön camımız olmadığı için otomobilin içine giren toz ve toprak görüşümü engellediğinden çok vakit kaybetmiştik. ARD ARDA 5 TAKLA Yarıştan önce antrenman dediğimiz yol keşfini yaparız, aslında yolu okur, yol notu çıkarırız. Sanırım dikkatimin dağınık olduğu bir dönemdi ve hata yapmıştım, doğal bir ters eğimi atlamıştım. Maalesef yarış esnasında fark ettim. Hızla giderken bu hatayı telafi etme şansım yoktu ve 5 takla daha attık. Yarış dışı kaldık. O yıl çok kritik matematik hesaplarıyla uğraşıp sonunda co-pilotumla kadın ekipler şampiyonu olduk. Bunu hiç unutamam. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?