Renkli yaşamayı seviyorum

Serra Akçaoğlu ile aile hayatını, benimsediği felsefeleri, uzun ve kaliteli bir yaşam için attığı adımları konuştuk ve CEO’nun bir iş dışı gününe tanıklık ettik...

27.09.2018 11:32:000
Paylaş Tweet Paylaş
Renkli yaşamayı seviyorum

Elçin Cirik

[email protected]

İş dünyasının başarılı kadın yöneticilerinden Serra Akçaoğlu, iş ile özel hayatı dengeli yaşamaya çok özen gösteriyor. Emekliliğinde uzun seyahatlerle dünyanın farklı kültürlerini keşfetmeyi isteyen Citibank Türkiye CEO’su Serra Akçaoğlu, iyi yaş almak adına farklı danışmanlarla çalışıyor. “Hayatım renkli olsun, hep farklı şeyler deneyeyim istiyorum” diyen Akçaoğlu, yakın dönemde piyano çalmaya geri dönmeyi ve dans dersleri almayı da planlıyor.

10 yıldır Citibank Türkiye’nin kaptan koltuğunda oturan Serra Akçaoğlu, özel hayatı ile işi dengeleyerek sağlıklı ve iyi yaşamaya özel önem veriyor. “İyi yaşam adına birlikte çalıştığım, danışma kurulu diye tabir ettiğim, fikirlerine değer verdiğim uzmanlar var” diyen Akçaoğlu, 10 yıldır besin düzeninden un ve şekeri çıkarmayı başarmış. Her gün farklı antrenmanlar ile düzenli spor yapıyor, zaman buldukça Boğaz’da hızlı tempoda yürüyüşlere çıkıyor. “Stres yönetiminde en önemli desteğim annem” diyen yönetici, ailesinin hayatındaki en önemli danışma kurulu olduğu fikrinde. Akçaoğlu, bu desteği “Her biri değişik yönüyle bana katkı sağlıyor. Kardeşim mükemmelliyetçidir, eleştirileriyle hep daha iyisini yapmam için beni teşvik eder. Eşim pozitif enerjisi ve sakinliğiyle stresimi atmamda beni destekler” sözleriyle aktarıyor. Biz de Serra Akçaoğlu ile aile hayatını, benimsediği felsefeleri, uzun ve kaliteli bir yaşam için attığı adımları konuştuk ve CEO’nun bir iş dışı gününe tanıklık ettik. 

Yoğun iş temponuzda iş ve özel hayat dengesini nasıl kuruyorsunuz?

Ben hayatta her şeyin dengeli olmasına çok önem veren bir insanım. İnsan bir bütün, özel hayatla işi ayırt edemiyorsunuz. Özel hayatımda nasılsam iş hayatında da öyleyim. Kesinlikle aileye vakit harcanmasından yanayım. “Bütün hayatım iş, başka bir şeye zamanım kalmıyor” diyenlerden olmak istemem. Bunu kimseye de tavsiye etmem. Hem kendime hem aileme vakit ayırmaya çalışıyorum. Birlikte çalıştığım ekibim de bu dengede yaşasın isterim. Ekipten birinin eşiyle-çocuğuyla ilgili bir izin isteği olduğunda hemen “Kesinlikle gidin” derim. Ben de ailemle kaliteli vakit geçirmeye çalışıyorum. 

Peki ailece neler yapmayı seversiniz? Aile ritüelleriniz var mıdır?

Pazar günleri hep birlikte olmaya özen gösteriyoruz. Pazarları pek aile dışı program yapmam. Çekirdek bir ailem var. Annem, eşim ve iki kedimle birlikte yaşıyoruz. Pazar sabahları hep birlikte kahvaltı ederiz, omletleri ben yaparım. Her seferinde farklı omlet denemeleri yapıyorum. Kahvaltı sonrası annemle baş başa yürüyüşe gideriz. Annem psikolog, yürürken bana terapi yapar. Öğlenleri birlikte balık yeriz. Her hafta sonu balık yapmaya cesaret edemiyorum, arada dışarıdan getirtiyoruz. Öğleden sonrayı da iki kedimiz Pamuk ve Kartopu ile evde sohbetle geçiririz. Yılbaşlarını da evde, tüm aile ve arkadaşlarımızla birlikte geçirmeyi severiz. Yılbaşını kutlamayı çok severim. Yılbaşı öncesi evimde banka yönetim kadrosuyla kutlama yaparız. Çok nadir yılbaşı gecesi dışarıda oluruz. Mutlaka aralık ayında vakitlice yılbaşı ağacını çıkarırız. Ağacı hep ben süslerim, süslemem saatlerimi alır. Bayramları, Ramazan’ı da çok severim. Ben kendi adetlerimize sıkı sıkı tutunmamız gerektiğine inanıyorum. Ramazan sofralarına bayılırım, ufak ufak iftariyelikler hazırlamayı çok severim. 

Aslında siz mutfakta epey zaman harcıyorsunuz o zaman…

Evet, mutfağa çok meraklıyım. Az ama itinalı yemek yapmaya çalışıyorum. Yemekte estetik bakışa, masa dekorasyonuna çok önem veriyorum. Küçükken hep sahura kalkardık, bugün de çok çeşitli iftariyelikle Ramazan sofraları hazırlamaktan hoşlanıyorum. Hem geleneksel günleri, bayramları hem yılbaşını hatta Şükran Günü’nü kutlamayı seviyorum. Bu kutlamalarda bütün aile evimizde bir araya gelsin, ben organize edeyim isterim. Artık çok dijital bir dünyada yaşar olduk. Bütün gün internette bilgisayar başındayız. Akşamları televizyonun karşısına geçiyoruz. Annem, “Biz eskiden evde tiyatro yazar, oynardık” diyor. Şimdi biz birbirimizle daha az konuşur, daha az ilgilenir olduk. Ben hayatın paylaşarak güzel olduğuna inanıyorum. 

Dijital dünyadan uzak kalmak için ne yapıyorsunuz? Sosyal medya detoksu yapıyor musunuz örneğin? 

Akşamları sosyal medya mecralarına bakmamaya çalışıyorum. Cep telefonlarımı yatak odasından çıkarmayı başardım, bununla gurur duyuyorum. Öncesinde telefonlar başucumda uyuyordum. Bu adım bile önemli… Bir de yatmadan 1 saat öncesinde tüm dijital cihazlarla bağlantımı kesmeye çalışıyorum. Geceleri genelde bitki çayı içmeyi tercih ediyorum. İyi ve sağlıklı yaşam adına birlikte çalıştığım, danışma kurulu diye tabir ettiğim, fikirlerine değer verdiğim uzmanlar var. Farklı alanlarda farklı isimlerle çalışıyorum. 

~

Sağlıklı yaşam adına neler yapıyorsunuz? 

Anneme birçok konuda danışırım. Hayatımda annem çok büyük rol oynuyor. Annem kendini her alanda geliştirmek için sürekli çalışır. Kendisi aynı zamanda çok iyi bir psikolog. Bizi doğurduktan sonra burs alarak Amerika’da bizimle birlikte psikoloji ve sosyoloji üzerine master ve doktorasını yaptı. Dünyayı her an, çok yakından takip ediyor. Stres yönetiminde en önemli danışmanım annem diyebilirim. Aslında birçok alanda ailem hayatımdaki en önemli danışma kurulum. Her biri değişik yönüyle bana katkı sağlıyor. Kardeşim mükemmelliyetçidir, eleştirileriyle hep daha iyisini yapmam için beni teşvik eder; eşim pozitif enerjisi ve sakinliği ile stresimi atmamda beni destekler. Ayrıca yıllar içinde sağlıklı yaşam konusunda birkaç önemli kişiyle tanışma fırsatım oldu. Global Wellness Day’in kurucusu Belgin Aksoy, bende çok olumlu etki yaptı. Hatta bankada ekibimize de sağlıklı yaşam üzerine konuşmalar yaptı. Sonrasında ofis hayatında önemli değişiklikler gerçekleştirdik. Örneğin artık plastik şişe kullanmıyoruz, suyu cam şişelerden içiyoruz. Bir de Hintli bir refleksoloji ve alternatif tıp uzmanından eğitimler aldım. Tüm bunlar ve okuduğum kitapların da etkisiyle kendimi un ve şekerin benim için zararlı olduğuna ikna ettim. 10 yıldır un ve şeker kullanmıyorum. Artık un ve şeker yediğimde vücudumda intolerans oluşuyor ve ateşim çıkıyor. 

Bu intolerans ne kadar zamanda oluşuyor?

Bende ilk 3 ayda oluştu. Tabii bu, vücuda ve kişiye göre değişebilir. Alışkanlıkların 21 günde oturduğu söyleniyor. Örneğin şimdi yaz günlerinde plazalarda pencere açamadığımız için her gün Boğaz’da yürüyüş yapmaya çalışıyorum. Günde 10 bin adım atmayı hedefliyorum. İlk 21 gün her gün yürüyüş yaptım artık vücudum bunu kendi istiyor. Danıştığım refleksoloji uzmanı bana “Sebze ya da meyveyi yemeyi bıraktığınızda intolerans oluşmuyor. Ama un ve şeker insan tarihinde beslenme alışkanlıklarını sonradan girdiğinden vücut intolerans geliştiriyor” diyor. 

Yemek düzeninizde başka nelere dikkat ediyorsunuz?

Haftada 1-2 kez et yiyorum. Daha çok sebze ve meyve, balık, organik tavuk ve hindi ağırlıklı beslenmeye çalışıyorum. Sebze suları içiyorum. Kışın mutlaka her gün 1 bardak kırmızı pancar, kereviz, limon ve salatalıktan oluşan sebze suyumu içerim. Aralarda maydanoz limon suyu içerim. Ofiste tarçın ağırlıklı bitki çayları içmeyi tercih ediyorum. Dayanamadığım tek yemek, patates kızartması… Ona da kerevizle formül bulduk. Kerevizi patates gibi kesip, pul biber- kekik ve azıcık yağ ile yağlı kâğıtta fırında yapıyoruz, tadı aynı oluyor. Unsuz beslenince sert bir şeyler yemek istiyorsunuz. O yüzden mücveri de unsuz fırında kıtır kıtır yapıyorum. Bu yemek düzeniyle çok mutluyum, kendimi daha enerjik ve mutlu hissediyorum. Ayrıca aralarda yemek danışmanları/ diyetisyenlerle çalışıyorum. Haftada 2 kez masaj yaptırıyorum. Bioenerjiye de inanıyorum. Şifa veren bir bioenerji uzmanım var, arada ona da uğruyorum. Her hafta cilt bakımı yaptırırım, evde kendime dermo kozmetik maskeler yapıyorum. Tabii asıl un ve şekeri bırakınca cildimde önemli bir fark oluştuğunu düşünüyorum. 

Bu yaşam biçiminde spor ne kadar önemli? Spora ne kadar zaman ayırıyorsunuz? 

Spor yapmayı çok seviyorum. Eskiden canım çikolata istediğinde çikolata yiyordum şimdi hızlı hızlı yürüyüş yapıyorum. Spor yaptıkça vücuttaki mutluluk hormonu artıyormuş. Gençliğimde uzun süre buz pateni yaptım, tenis ve voleybol oynadım. Bugün de farklı yerlerde farklı sporlar yapıyorum. Evde personal trainer ile pilates yapıyorum. Farklı spor merkezlerinde ders aldığım özel hocalarım var. Bir de Spor Akademisi ve Güzel Sanatlar mezunu, yetenekli bir girişimcinin açtığı Trainstation spor merkezine gidiyorum. Trainstation’da daha ziyade kendi vücut ağırlığımla fonksiyonel antremanlar yapıyoruz. Trainstation’daki bu antremanlar sonrası vücudumun şekli değişti, farkı görüyorum. Farklı spor tarzlarıyla her gün spor yapıyorum. Ama tabii en keyif aldığım spor aktivitesi, Boğaz’da ve Belgrad ormanlarında hızlı tempoyla yürümek. Belgrad Ormanı’na ekiple birlikte gidiyoruz, yürüyüş sonrası da vakit harcıyoruz. Arkadaşlarımla da en sevdiğim program Boğaz’da uzun bir yürüyüşün ardından bir balık yemek ve Bebek Kahvesi’nde bir kahve içmek. Eskiden Bebek’te balıkçı kayığıyla çok dolaşıyordum. O dönemde balık da tutmayı öğrenmiştim. 

Bu durumda tekne tatillerini seviyorsunuz… 

Tekneden ziyade daha fazla doğayla iç içe olmayı seviyorum. Eski vapurları, balıkçı kayıklarını tercih ederim. Vapurla dolaşmayı da çok severim. Bizim yazlığımız eskiden Büyükada’daydı, yazlarım adada geçerdi. Eşimle de Büyükada’da Anadolu Kulubü’nde tanıştık. Uzun yıllar boyunca yazın kısa tatillere adaya gittik, son dönemde epey kalabalıklaştığı için pek gitmiyoruz. Ama vapura binmeyi, simit-çay keyfi yapmayı çok severdim. 

Peki sevdiğiniz tatil konsepti nasıl? 

3-4 günlük kısa tatiller yapmayı seviyorum. Karakter olarak çok tez canlıyım, hayatıma aynı anda pek çok şeyi sığdırmaya çalışıyorum. Yazın yurt içinde Bodrum, Çeşme ve Ölüdeniz’de tatil yapmayı seviyorum. Hiç iki hafta gidip bir yerde kalmadım. Zaten yazları uzun yıllar Büyükada’ya gittik, ardından hafta sonları Sapanca Maşukiye’de gittiğimiz bir köy evimiz vardı. Yemyeşil doğada olmaya, köy marketinden aldığımız malzemelerle köy kahvaltısı yapmaya bayılırdım. Eski güzel bir köy eviydi, restorasyonunu eşim yapmıştı. Orayı özlüyorum. 

Tatillerde spontan olmayı mı tercih edersiniz? 

Aslan burcuyum, burcumun da özelliği, çeşitliliği seviyorum. Hayatım renkli olsun, hep farklı şeyler deneyeyim istiyorum. Aslında günlük hayatta alışkanlıklarına çok bağlı bir insanım ama tatillerde yeni yerler görmeyi seviyorum. Londra’da yaşadığım dönemde İstanbul’daki mahallemdeki kasaba, manava gitmeyi, eczacımla sohbet etmeyi, kuaförüme her gün selam vermeyi özlerdim. Hep aklıma bu mekanlar, insanlar gelirdi. Kişilere ve yerlere çok bağlıyım. Ama işte tatillerde farklı bir yönüm ortaya çıkıyor, sürekli aynı yere gitmeyi sevmiyorum. Eşimle arkadaşlarla değişik yerlere gitmeyi seviyorum. Belki çocukluğum da geçtiği için Amerika, İngiltere ve Kanada’ya gidince de çok mutlu olurum. Londra’da çalışırken Avrupa içinde tren yolculukları yapardım, o tatilleri de özlüyorum. Tatilde birçok şeyi aynı zaman diliminde yapmayı istiyorum. Sanat merkezlerini ve galerileri de gezerim, mutlaka alışveriş yapmaya da çalışırım. Müzikallere gitmeyi seviyorum, tatilde fırsat bulabilirsem giderim. Şehirleri yürüyerek gezmeyi severim. Turistik lüks yerlerde değil de daha küçük, ailelerin işlettiği yerlerde yemek yemeyi tercih ederim.

~


EMEKLİLİĞİMDE DÜNYAYI GEZECEĞİM

ASYA VE AFRİKA İLK SIRADA 
Sadece uzun yaşamak değil kaliteli yaş almak hedefindeyim. Sağlıklı yaşamak istiyorum çünkü emekliliğimde çok seyahat etmeyi planlıyorum. Asya ve Afrika’yı iyice, detaylı şekilde görmek istiyorum. Örneğin Çin kültürünü anlamak, öğrenmek hedefimde. Hindistan’da farklı meditasyonlara katılmak istiyorum. Dünya çok zengin, farklı kültürleri keşfetme isteğindeyim. İnsanlara şifa vermeyi seviyorum, ileride yeteneğim varsa insanlara bu yönde yardım etmek isterim.
YEMEK DERSLERİ ALACAĞIM Yakın dönemde çok güzel, daha profesyonel yemek yapmak için dersler almak istiyorum. Asya ve İtalyan mutfaklarını öğrenmeyi planlıyorum. Bu konuda mutfak akademilerinden dersler almayı düşünüyorum. Dijital dünyada kendimi farklı bir ligde görmek de istiyorum. Dijital dünyada olup bitenin içinde olmak adına bankadan genç bir arkadaşımızdan mentorluk alıyorum. Ayrıca beynimizin çok azını kullandığımıza inanıyorum. Bu konuda çok okuyorum, zaman ayırıp çalışılması gereken farklı teknikler varmış. Bu konuya da çalışıyorum.



GÜNÜN MUHASEBESİNİ YAPARIM

STRESİ İTİYORUM 
Her mesleğin, işin kendine göre zorlukları var. Benim hayatımda da stres yok mu? Var tabii… Ama stresi üzerinize almayacaksınız, mümkün mertebe iteceksiniz. Trafikte, günlük koşuşturmalarda stres yaratan insanları ve ortamları bazen görmezden gelmek daha iyi bir formül oluyor. Ben hata yaptığımda elimi kaldırır, hata yaptığımı söylemeye gayret ederim. İnsanlarla her durumda hayatı paylaşmak önemli diye düşünüyorum. Örneğin işte ekip olarak sohbet zamanları yaparız, bu sevdiğim zamanlardandır… Belli bir gündem olmadan kahve- çay içip hayatımızdaki gelişmeleri paylaşırız.
ÜZMEMEYE ÇALIŞIRIM Mümkün mertebe gece yattığımda kendimle barışık yatmak isterim. Günümün kimseyi üzmediğim, kimseye haksız yere sesimi yükseltmediğim bir gün olmasını tercih ederim. Hayatta felsefe olarak hep kendime yapılmasını istemediğimi karşı tarafa yapmamayı benimsedim. Karşımdaki insan hangi ülkeden, hangi gelir seviyesinden olursa olsun bu benimsediğim bir felsefe… Kendime yapılmasını istemediğim herhangi bir davranışı, başkasına yapmam.
KENDİMİ YIPRATMADAN Tabii robot değiliz, insanız ve hayatta pek çok zorlu durumla karşılaşıyoruz. Ama kendi durumumu karşıya negatif yansıtmamaya çalışıyorum. Tabii burada kendini de hasta etmemek, yıpratmamak lazım. Ben her akşam dua ederim, huzurlu ve sağlıklı olduğuma hep şükrederim. Kendimi gün içinde mutsuz ettim mi, birini kırdım mı diye düşünürüm. Son dönemde küçük şeylerle her gün birilerini mutlu etmek için de çaba gösteriyorum.



“YENİDEN PİYANO ÇALMAYA BAŞLIYORUM”

BAHANESİ YOK 
Uzun yıllar piyano çaldım. Çocukluğumda ABD’de Juilliard School’dan ders alıyordum. Konser vermişliğim var. İş nedeniyle ara verdim. Ama bahanesi yok, evde piyanom var. Bir hoca buldum ve derslere yeniden başlıyorum. Tekrar konser verirsem şaşırmayın.
ERTELEMİYORUM Genel olarak hiçbir şeyi ertelememek için uğraşıyorum. Tabii bunu yüzde 100 yapamıyorum ama bu dönemde ilk olarak piyanoya dönüp eski günlerimdeki performansa kavuşmak istiyorum. Ayrıca değişik alanlarda dans dersleri almak istiyorum. Latin dansları dersi aldım, tangomu geliştirmek istiyorum. Eşim de fikren beni destekliyor.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz