Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, CEOLife’a evinin kapılarını açtı ve iş dışı yaşamına dair sorularımızı içtenlikle yanıtladı...
Özlem Aydın Ayvacı
Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı BEGÜM DOĞAN FARALYALI, iş-yaşam dengesini kurarken en büyük desteği ailesinden ve derin sohbetlerini sevdiği arkadaşlarından alıyor. İş dışında çocuklarıyla oynayan, seyahat eden, spor yapan, dans eden, doğa yürüyüşlerine çıkıp meditasyon yapan Faralyalı, bu uğraşlara her zaman yeterli vakit ayıramadığını söylüyor. Faralyalı, “Dönem dönem çok stres altında çalışıyorum. Dönem dönemse dengeyi buluyorum. Strese kapılmamak çok kolay değil ama spor çok iyi geliyor” diye konuşuyor.
Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, iş hayatını çok yoğun yaşayan bir iş insanı. Zaman zaman aşırı stres altında çalıştığını da söyleyen Faralyalı, bu zamanlarında çalışma arkadaşlarıyla ofisin bahçesinde yürüyerek toplantı yapmayı tercih ediyor. Sporun stresi yenmedeki etkisine çok inanıyor. Faralyalı, eve döndüğünde ise çocukları yatana kadar telefonu bir yere bırakıp dijital dünyadan tamamen uzaklaşıyor. Kızları Melisa (9,5) ve Ayşenaz (7,5) ile bu süreyi saklambaç, monopol, yakalamaca gibi çeşitli oyunlar oynayarak geçiriyor. Faralyalı’nın iş dışı yaşamında öne çıkan diğer yönleri arasında spor, müzik ve dans tutkusu, ailesiyle sıra dışı coğrafyalara yaptıkları keyifli seyahatler ve tasavvufa olan ilgisi yer alıyor. Faralyalı, “Merak ve her şeyi anlamlandırmaya çalışmak çok küçük yaşlardan itibaren bende vardı. Üniversitede de felsefeyi seçmiştim. Son 10 yıldır daha da meraklıyım. Meditasyona, yogaya başladım. Bir de derin sohbetleri seviyorum. Bu sohbetlerde kalpten kalbe bağlantı kurabiliyoruz ve bana çok iyi geliyor. Tasavvuf, kalben gittiğim bir yol” diyor. Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, CEOLife’a evinin kapılarını açtı ve iş dışı yaşamına dair sorularımızı içtenlikle yanıtladı.
Günlerim çok yoğun geçiyor. Sabahları 7.15’te kalkıyorum. Çocukları okula gönderiyorum. Toplantılarımın durumuna göre 8.00 ya da 8.30 gibi evden çıkıp ofise geçiyorum. Ne yazık ki arka arkaya toplantı planlıyoruz. Bunu yanlış yaptığımızı düşünüyorum. Gelecek yıl toplantıların arasında daha fazla boşluk bırakmak istiyorum. Akşam eve gelince iki saat dijital hayattan tamamen kopuyorum. Telefonumu bir yere bırakıyorum ve çocuklar yatana kadar telefonuma bakmıyorum. Bu sürede çocuklarımla beraber oluyorum. 23.30-00.00 gibi de yatıyorum. Biraz da kitap okuyorum. Sonra uyuyorum. Günde 7 saatten az uyku bana yetmiyor. Geç yatmamaya özen gösteriyorum.
Daha önce Londra’daydım. 2009’da Türkiye’ye taşındım. Taşınmamız biraz apar topar oldu. Çünkü eşimin babası hastaydı. Evi almıştık ama tadilatı 2 yıl sürdü. 2011’den beri burada yaşıyoruz. Bu evin bende gerçekten bir hikayesi de var. Çocukken evimizin arka penceresinden bakıp bu evin çatısını görürdük ve hep bu evde kimin oturduğunu merak ederdik. Sonra öğrendik ki bu ev, Milliyet’in eski sahibi Ercüment Karacan’a aitmiş. 1979’da Aydın Bey, Milliyet’i almak için pazarlığa bu eve gelmiş. O zaman evi de satmak istemişler. Ama annem arabayla buraya çıkarken yokuşta araba bozulduğu için istememiş. Sonra 2007-2008 yılında bu evi almak bize nasip oldu.
En sevdiğim köşe üst kattaki oturma odamız ve kütüphanemiz. Bahçemizi de çok seviyorum.
Resim, Ahmet’in ilgi alanı, resme çok meraklı. Müzayedelere gider, araştırır. Resim benim daha yeni yeni ilgi alanıma giriyor. Ben duvarlarımızda görmeyi, onlara bakmayı çok seviyorum.
Çok eğlenceliydi. Bizde cuma akşamları evde 10 kızdan aşağı olmazdı. Herkesin en az bir arkadaşı gelirdi. İnanılmaz güzel mutfak sohbetlerimiz olurdu. Gecenin ilerleyen saatlerinde çok eğlenirdik. Oyun oynardık, dans ederdik. Babam eve geç gelirdi ama yemeği hep beraber yerdik. O nedenle babamı beklerdik. Babam gelene kadar evde 4 kız dans ederdik. O zamanlardan beri dansı çok severim.
Evet, Melisa 9,5, Ayşenaz 7,5 yaşında. İlkokula gidiyorlar.
Birlikte saklambaç, monopol ve çeşitli oyunlar oynuyoruz, film seyrediyoruz. Şu sıralar hepimizin hoşlanacağı filmlere ilgimiz büyük. Köpeğimiz Bonny geldiğinden beri 45 dakikalık yürüyüşlere çıkıyoruz. Bu aktiviteleri biraz eğlenelim diye planlıyoruz. Benim için de çok iyi oluyor, stres atıyorum. Kızlarımla ve köpeğimiz Bonny ile geçirdiğim zamanlarda içimdeki neşeyi, coşkuyu buluyorum. Eğlenmeyi hatırlıyorum. Yakalamaca bile oynuyoruz. Çok hastaysam, yatıyorsam ve hiç halim yoksa bir basketbol topu alıp yanıma geliyorlar. Çünkü basket topuna dayanamıyorum, bir dakika sonra top oynamaya başlıyoruz. Çok sevdiğimiz bir de eğlencemiz var. Şöminenin önünde çocuklarla yer sofrası yapıyoruz.
Dönem dönem çok stres altında çalışıyorum. Dönem dönemse dengeyi buluyorum. Strese kapılmamak çok kolay değil ama spor çok iyi geliyor. Daha çok hafta sonları spor yapabiliyorum ama sporun strese en iyi gelen uğraşlardan biri olduğunu hissediyorum.
Kardio ve egzersiz yapıyorum. İş saatlerimi grupla çalışmaya uyduramıyorum. Bire bir spor eğitmeniyle çalışıyorum. İki yıl önce dans etmenin çok iyi geldiğini keşfettim. Bir müzik listem var, fırsat buldukça onu dinleyerek dans ediyorum. Amerika’da Tracy Anderson’un başlattığı bir akım var. Tüm spor hareketlerini dans eşliğinde yapıyorsunuz. Bir süre böyle bir hocayla çalıştım. Şimdi ondan öğrendiklerimi kendim uyguluyorum. Sporu akşam 21.00 gibi yapıyorum.
~
İlk evlendiğimizde arada yemek yapıyordum. Aslında eşim yemek yapmaya çok meraklıdır. Bu konuda her şeyi çok iyi bilir. O zamanlar yemek yapıyordum, “Hangi yoğurdu kullandın? Bir dahakine onu kullanma, şunu kullan. Onu mu yaptın, onu yapma” derdi. Ben de “O zaman bir anlaşma yapalım. Çok güzel sofra kurarım, sen de yemekleri yaparsın” dedim. Ondan beri bizde yemekleri Ahmet yapar. İstanbul’da yoğun iş hayatımız sebebiyle çok fırsat bulamıyor ama tatile gittiğimizde çocuklar hemen “Baba, mutfağa girecek misin” derler.
Evet çok seviyorum. Çocuklar da büyüdüğü için artık seyahat etmek kolaylaştı. Hem Ahmet ile başbaşa hem çocuklarla yaptığımız seyahatleri çok önemsiyorum. 6 haftada bir, dördümüz hafta sonları değişik yerlere gidip güncel hayattan kopmak istiyoruz. Şimdi bir de çocuklarla baş başa seyahati keşfettik. Ben bir kızımla bir yere gidiyorum. Ahmet, diğer kızımızla başka seyahate gidiyor. İnanılmaz keyif alıyoruz. Bire bir seyahatte çocuğunuza daha fazla ilgi gösterebiliyorsunuz. Bire birde daha iyi sohbet edebiliyoruz. Yeni yılda bire bir seyahatlere devam edeceğiz.
Yürüyüş, yoga. Yogaya 2002’de başladım. Kitap okumayı çok seviyorum. Müzik dinlemek de çok iyi geliyor.
Caz, Türkçe pop, damardan arabesk, klasik müzik geniş bir yelpazede müzik dinliyorum. Bu arada yazıyorum. Şiir ve kısa yazılar yazıyorum. Onları bir gün toparlayacağım. Kitaplaştırmak istiyorum ama vakit bulmam gerekiyor.
Tasavvufa ilgiliyim. Meraklı biri olarak kendimi de merak eden biriyim. Mesela çok sevdiğim bir büyüğüm bana “Kur’an’ı anlamak istiyorsan insanı çözeceksin, ona da kendinden başlayacaksın” demişti. Onun için okumaya, araştırmaya, içe dönmeye, meditasyona ilgiliyim.
Bu yeni değil, epey zamandır meraklıyım.
Tasavvuf, kalben gittiğim bir yol. Gönlüme iyi geldiği, kalbimi ferahlattığı ve bende başka bir çağrışım yaptığı için ilgiliyim. Tasavvufu, insanın insan olma yolculuğunda yürüyebileceği bir yol olarak görüyorum.
Aslında çocukken de meraklıydım. Merak ve her şeyi anlamlandırmaya çalışmak çok küçük yaşlardan itibaren bende vardı. Lisede bu nedenle felsefeyi çok sevmiştim. Dinlere de çok meraklıyımdır ama 51 okumalarım hep felsefe boyutunda olmuştu. Bu nedenle üniversitede felsefeyi seçmiştim. Son 10 yıldır daha da ilgiliyim. Meditasyona başladım, yogayı daha fazla yapıyordum, bu sıralar fazla yapamıyorum. Bir de derin sohbetleri seviyorum. Buna da hafta sonları dışında hiç vaktim olmuyor. O nedenle güzel, derin sohbetler yaptığımız yemekler beni gerçekten şarj ediyor. Bu sohbetlerde kalpten kalbe bağlantı kurabiliyoruz.
Arkadaşlarıma sadakatle bağlıyımdır. Mesela burada gördüğünüz Başak, ortaokul hazırlıktan arkadaşım. Arkadaşlıklarım çok eskiye dayalı. İlkokul, liseden arkadaşlarım var. Karşıma aynı frekansı yakaladığım, benim gibi hayatı anlamlandırmaya çalışan insanlar da çıkıyor. Onlarla da farklı bir ilişki kuruyorum. Bu tarz arkadaşlar hayatınıza çok yeni girseler de farklı bir derinlikle bağlantıya girebiliyorsunuz. Benim eskiyeni iki gruptan da arkadaşlarım var. Her ikisi de ayrı şekilde hayatıma anlam veriyor. Bir şekilde hayatımızın kesiştiği ve güzel sohbetler edebildiğimiz çok arkadaşım var. Bu anlamda çok şanslıyım.
Hem kişilerin kendi değerlerini fark etmesinin önemine inandığım hem toplumdaki ortak değerleri konuşunca önyargılarımızın kırıldığını gözlemlediğim için bir değerler hareketi başlattık.
Şahsen de defalarca farklı şehirlere gittik. Adana, Van, İzmir, İstanbul’da kadınlar ve gençlerden oluşan yaklaşık 120 kişiyle değerler atölyesi yapıyoruz. Konda’yla toplumda istenen değerler konulu bir araştırma yaptık. Orada da gördük ki aslında toplumun istediği ilk 10 değerin 8’i toplumun her kesiminde aynı çıkıyor. ‘Peki toplum olarak bunları istiyorsak, bunlara nasıl gideriz’ dedik. Dünyada ilk defa bir kutu oyunu geliştirdik. Değerlerimizi fark etmek üzerine kurulu bir kutu oyunu. Binlerce kişiyle oynadık. Çok olumlu sonuçlar aldık. Bu değerleri yaşatarak, aslında özümüze dönerek samimi sohbetlerde ve muhabbetlerde buluşuyoruz.
Beni çok etkileyen şeyler yaşadım. Normalde sokakta görseler birbirlerinin suratına bakmayacak insanlar atölyeden ‘Haftaya çayda buluşacağız’ deyip kol kola ayrılıyor. O kadar güzel bir şey ki bu.
Adalet, güven, saygı, ahlak, eşitlik, çevre duyarlılığı.
~
ETKİLEYİCİ SEYAHATLERİ SEVİYORUM MALDİVLER Kısa süre önce Maldivler’e çocuklarla 4 günlük bir tatile gittik. Çok etkilendim. Maldivler’de denizaltı inanılmaz zengin, renkli ve canlı. Aslında dalmıyorum. Basit bir şnorkelle bile o kadar değişik balık görebiliyorsunuz ki… Gerçekten inanılmazdı. KAMBOÇYA VE KUDÜS İsviçre Stadt dağları çok etkileyici. Buraya gitmeyi çok seviyoruz. Kamboçya çok enteresandı. O sırada 6 aylık hamileydim. Kamboçya’dan Vietnam’a da gitmek istedim ama ‘Artık zorlama’ dediler. Bir de Kudüs çok etkileyiciydi. Mistik bir havası vardı. HEDEF GÜNEY AMERİKA Değişik, etkileyici yerlere gitmeyi seviyoruz. Mesela Galapagos’a gideceğiz. Bu nedenle çok heyecanlıyım. Galapagos, Ekvador’un hemen dışında. Orada adalar var ve burada hayvanlar insanlardan kaçmıyor. Adalarda yaşam yok, teknelerde kalıyorsunuz ve günde 4-5 saat adalarda yürüyüşe çıkılıyor. Hayvanları inceleyebiliyorsunuz. Mesela birden yanına bir fok geliyor, yatıyor. Güney Amerika’yı daha önce gezmemiştim. Bu nedenle çok heyecanlıyım. Kolombiya’yı da gezeceğiz. Çocukların okulu tatil olmadan haziran başında gideceğiz. |
“YENİ YILA İLK DEFA BU EVİMİZDE GİRECEĞİZ” TOMBALA OYNAYACAĞIZ Yılbaşını arkadaşlarımızla bizim evde kutlayacağız. İlk defa bu evde bir yılbaşı kutlamış olacağız. Buna da yeni karar verdik. O nedenle bir hazırlık içindeyim. Arkadaşlarım ve ailemden gelecek olanlar var. Çoluk çocuk tombala oynayacağız. DAHA AZ TOPLANTI 2018’e girerken aldığım yeni yıl kararlarım var. Öncelikle daha az toplantı yapmaya gayret edeceğim. Çünkü önemli meselelere yeterince zaman ayıramadığımı fark ettim. DAHA ÇOK SPOR Gerçekten daha çok spor yapmam gerekiyor. Buna gayret edeceğim. Dördümüz 6 haftada bir hafta sonu bir yerlere gideceğiz. Bu da 2018 kararım. Çocuklarımızla bire bir gittiğimiz seyahatlere de devam edeceğiz, çok faydasını gördük. ÇİKOLATA TUTKUM Tatlı yemeyi çok seviyorum. Stresli olduğum zamanlar çok çikolata yiyorum. Aslında en iyi antidepresan spor yapmak. Çikolatanın yerine sporu koyabildiğim zaman çok iyi olacak. |
YÜRÜYEBİLDİĞİM HER YERE YÜRÜYORUM TEKNEDEN DAĞLARA Yürüyebildiğim her yere gidiyorum. Mesela yazın teknedeyken de birini bulsam, “Haydi” deyip dağlara tırmanıyoruz. Yürümek çok iyi geliyor. Bazen ofisin bahçesinde yürüyerek toplantı yapmayı öneriyorum. Erkekler hemen tıkanıyor. Kadınlar bu konuda daha iyiler. Erkekler bir süre sonra “Biraz oturabilir miyiz” diyor. Arada yürüyerek toplantılar yapıyoruz. KAYAKTA YÜRÜYÜŞ Çocukların sömestir tatilinde bir hafta kayak yapmaya gidiyorduk ama son 2 yıldır kendimizi aştık. Bu süreyi 10 güne çıkardık. Genelde Fransa’ya gidiyoruz ve Courchevel’i tercih ediyoruz. Doğada yürümeyi de çok seviyorum. Kayakta birkaç yıldır yürüyüş yapmayı keşfettim. HEIDI’NİN DAĞLARI Yazları son 3-4 yıldır İsviçre Stadt’a, dağa gidiyoruz. Fransa ve İsviçre’de değişik dağlarda yürüyüşe çıkıyoruz. Çocukluğumuzda Heidi’nin çizgi filmleri vardı. Heidi, dağlarda bağırırdı. İşte o dağlarda yürümeyi çok seviyorum. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?