Yan yana olmanın avantajını yaşadık

Nurten ve Fikret Öztürk’le tanışmalarından bugüne paylaştıklarını ve yaşama bakışlarını konuştuk...

10.08.2016 12:10:510
Paylaş Tweet Paylaş
Yan yana olmanın avantajını yaşadık
Fikret Öztürk ve Nurten Öztürk çifti iş dünyasının en özenilen beraberliklerinden birini yaşıyor. 47 yılı aşan birlikteliklerinde birbirlerinden ayrı geçirdikleri süreler 3-5 günü hiç geçmemiş. Üniversite sıralarında başlayan büyük aşk, önce öğretmenlik yıllarında sonra ticarete atıldıkları dönemde hep beraber olmalarına neden oluyor. 2002’de Koç’la yüzde 50-50 ortak oluncaya kadar günde 20 saate yakın çalışan Öztürk çifti bundan sonra işi profesyonellere bırakıp geri plana çekiliyor. Fikret Öztürk Opet Yönetim Kurulu Kurucu Başkanı, Nurten Öztürk ise Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi olarak işi takip etmeye devam ediyor. Fikret Öztürk, “Yine işimizin başındayız ama biraz da kendimize zaman ayırıyoruz. Sabah erken gelip akşam geç saate kadar şirkette olursanız bazı şeylere müdahale etmeniz gerekir. O da profesyonellerin azmini kırar” diyor. Fikret ve Nurten Öztürk çifti artık haftanın 3-4 gününü İstanbul’da diğer günleri ise yazın Bodrum’da, kışın Antalya’da geçiriyor. Özellikle Fikret Öztürk’ün en büyük tutkusu golf. Bu tutku turizme yatırım yapmasına da neden olmuş. Nurten Öztürk ise bel fıtığı izin verdiği sürece golf oynuyor. Onun dışında hep Fikret Öztürk’ün yanında, fotoğraf hobisiyle ilgileniyor. Aynı zamanda şiir kitabı olan Nurten Öztürk, “Aslında işkolik bir aileyiz, işsiz duramayız. Şimdi iş dışında Bodrum’a, Antalya’ya gidiyoruz ama oraya gittiğimizde de işle beraber dinleniyoruz” diyor. İş dünyasının en önemli çiftlerinden Nurten ve Fikret Öztürk’le ve tanışmalarından bugüne hayatı nasıl paylaştıklarını ve yaşama bakışlarını konuştuk.
Tanışma hikayenizi biliyoruz ama bir de sizden dinlemek isterim. Nasıl tanıştınız? Bu beraberlik nasıl başladı?
Fikret Öztürk: İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde ben fizik okuyordum, Nurten Hanım da biyoloji okuyordu. Tanıştıktan sonra ikimiz de derslere asılıp 3 yılda okullarımızı bitirdik. Sonra öğretmen olarak Akşehir Öğretmen Okulu’na atandık. Orada 1,5 yıl çalıştık. Ondan sonra Gaziantep Eğitim Yüksek Okulu’na atandık. Burada da birkaç yıl çalıştıktan sonra ikimizi farklı yerlere atadılar. Nurten Hanım’ın maaşına da güvenerek ben ticarete atıldım. Bu arada öğretmenlik yapıp öğretmenlikten ayrılma ve daha sonra tekrar öğretmenliğe dönüş derken ben 9 yıl Nurten Hanım da 13 yıl öğretmenlik yaptık.
Tanıştığınızda kaç yaşlarınızdaydınız?
F.Ö:
1968-1969’da tanıştık. Üniversite 1’inci sınıftaydık. 19 yaşlarımızdaydık.
İş hayatında sürekli bir paylaşım içindesiniz. Evde paylaşım nasıl? Yemekleri kim yapar örneğin?
F.Ö: Nurten Hanım Bolulu, iyi yemek yapar dedim ama ben Gaziantepli olduğum ve Antep yemeklerini de iyi bildiğimden yemekleri hep bana yaptırdı.
Sonra girişimci oldunuz. Hayatınız nasıl sürdü?
F.Ö:
1971’de üniversite yıllarından sonra öğretmenliğe başlamıştık. 1980’de hem öğretmenlik hem ticaret yapıyorduk. Sonra akaryakıt sektörüne girdik. Nurten Hanım öğretmenliğe devam etti. Üçüncü çocuğumuz olunca Nurten Hanım 6 ay ücretsiz doğum izni aldı. Ondan sonra bu izni biraz daha uzattı. Bir daha da öğretmenliğe devam etmedi. Birlikte çalışmaya başladık.~Nurten Hanım, siz neden bıraktınız öğretmenliği?
Nurten Öztürk:
Öğretmenlik yaparak 2 çocuğumu büyüttüm. 3’üncü çocuk olunca bu kez bu çocuğu kendim gönlümce büyüteyim istedim. Fikret Bey de ‘Gel bana yardım et, geri dönme’ dedi. Böylece öğretmenliği bıraktım.
Çocuklarınız kaç ya��ında?
N.Ö: İki oğlumuz 1 kızımız var. En büyük çocuğumuz 1971 doğumlu, ikincisi 1973 doğumlu.
F.Ö: Çocuklarımızın ikisi memur çocuğu, 1984 doğumlu olan tüccar çocuğu.
Memur çocuklarıyla tüccar çocuğu arasında bir fark var mı?
F.Ö
: Hepsi öncelikle yurtdışında okudu. En büyüğü kendi işini yapıyor, maden işiyle uğraşıyor. Uluslararası ihracatla ilgileniyor, Londra’da yaşıyor. Kızımız yanımızda, şirkette bizimle birlikte çalışıyor. Küçük oğlumuz ise Antalya’da açtığımız Regnum Carya adlı otelin başında. Küçük oğlumuz 15-16 yıl İngiltere’de yaşadıktan sonra 1,5 yıl önce geldi. Memur çocukları daha çekingen yapıdalar. Tüccar çocuğu daha rahat. Bizimle daha esprili konuşabiliyor. Diğerleriyle yakınız ama uzağız, hep bir mesafe vardır. Bir gününüz nasıl geçiyor, neler yapıyorsunuz? Ne kadar iştesiniz? İş dışı yaşama ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
F.Ö:
1992’ye kadar kendi işimizi yaptık, 1992’de Opet’i kurduk. 2002’de Koç’la yüzde 50-50 ortak oluncaya kadar günde 20 saate yakın çalışıyorduk. Ortaklıktan sonra profesyonel arkadaşlar başladı. Yine işimizin başındayız ama biraz da kendimize zaman ayırıyoruz. Sabah erken gelip akşam geç saate kadar şirkette olursanız bazı şeylere müdahale etmeniz gerekir. O da profesyonellerin azmini kırar. O açıdan bize ihtiyaç duyuldukça bizim yanımıza gelirler. Biz de işlere kontrol amaçlı tepeden bir bakarız. Kafamıza uymayan bir şey olursa müdahale ederiz. Genellikle haftanın 3-4 günü İstanbul’dayız. Bunun dışında golf oynadığım için hafta sonlarını Antalya ya da Bodrum’da geçiririz. Antalya’da otelimiz yokken de 52 haftanın 30 haftasını Antalya’da 10 haftasını da Bodrum’da geçirirdik.
Yani hafta sonlarınızı mutlaka golf oynayarak ve İstanbul dışında geçiriyorsunuz.
F.Ö:
Bir işimiz ya da çok yakınımızın düğünü olmazsa hafta sonları İstanbul’da pek durmuyoruz. N.Ö: Aslında işkolik bir aileyiz, işsiz duramayız. Şimdi iş dışında Bodrum’a, Antalya’ya gidiyoruz ama oraya gittiğimizde de işle beraber dinleniyoruz diyebilirim. Oralardaki işleri de takip ediyoruz. İşten tamamen kopmamız hiçbir zaman mümkün olamıyor.
Antalya’daki golf tesisi ve otel yatırımı kararı da golf merakından mı çıktı?
F.Ö
: Golfe ilgi duyduğum için bir golf kulübüne ortak olmuştum. Sonra golf kulübünün diğer hisselerini de aldık. Golf kulübünün içinde otel izni vardı, bir de otel yaptık. Yani turizme girmemize tamamen golf tutkum sebep oldu. Şu anda Antalya’da hem 2 otelimiz hem 2 golf sahamız var. Antalya’daki otelimiz Regnum Carya yeni bir yatırım. Bu yıl G20’nin ana oteli oldu. Bir Rus operatörün müşterileri tarafından dünyanın en iyi oteli seçildi.
Birlikte uzun bir hayat geçirdiniz. Ne tür zorluklara birlikte göğüs gerdiniz?
N.Ö:
Öğretmenlik dönemimizde de daha sonraki ticaret yaşamımızın başlangıcında da tuğla bir aileydik. Bazen ‘Nasıl oluyor da bu kadar kısa bir sürede Türkiye’nin en büyük akaryakıt şirketi olabiliyorsunuz’ diye soruyorlar. Ayağımızı hep yorganımıza göre uzattık. Mesela öğretmenlik dönemimizde çocuklarıma kendi pantolonlarımızdan, kendi giysilerimizden bozup elbiseler yapardım, kazaklar örerdim. Hatta büyük oğlumuza ilk ayakkabısını aldığımızda 3-4 yaşındaydı. İlk giydiğinde ayakkabıyla yere bile bastırmadık kirlenmesin diye. Çocuğun kolundan tutup uçtu uçtu yaptırdık yere basmasın diye. Bu yerlere kolay gelinmiyor. Biz hep hesabımızı kitabımızı bildik, işimizi gerçekten çok iyi takip ettik. Eşimle el birliğiyle bu güzel noktaya geldik.
F.Ö: Akşehir Öğretmen Okulu’nda öğretmeniz. Evlendikten sonra buzdolabı almaya karar verdik. Buzdolabı almaya gittiğimiz zaman. Çamaşır makineniz var mı, nerede çalışıyorsunuz, dediler. Öğretmen olduğumuzu iki taksitin ağır geleceğini söyledik ama zorla bize ikisini de sattılar. İlk gardırobumuz ise sandığın üzerine yüklenen yüklüktü.
N.Ö: Taksitle her şeyi alabilirdik, onu öderdik ama hep gerçekten kazanıp da yapalım diye düşündük. Onun için de idare ettik. F.Ö: Çok şükür, geldiğimiz yeri hiçbir zaman unutmuyoruz. Bir yerlere gelmek için tabii ki tutumluluk gerekir ama hiç yemesen de bir yerlere gelinmezse gelinmez. İsabetli kararlar verip ticari hayatta verdiğin sözü yerine getirmek zorundasın. Yerine getiremeyeceğin sözü de vermeyeceksin diye düşünürüm. Ayağımızı yorganımıza göre uzattık. İsmimize herhangi bir leke düşürmeyecek işler yaptık. Bankalarla olsun diğer ticari ilişki içinde olduğumuz kişilerle olsun hesabımızı kitabımızı bildik. 10 alacağımız varsa en fazla 8 borçlandık.~Yani büyük riskler almadınız…
N.Ö:
Kaldıramayacağımız risklerin altına girmedik. Golfe nasıl başladınız? Koç ortaklığı 2002’deydi. 2002’den sonra mı başladınız? F.Ö: Evet, 2003 sonunda başladık. Mustafa Koç da başlamamda vesile olmuştur. Golf oynayalım dediler. Biz de başladık. O günden beri hep golf oynuyoruz. Çocukluğumdan bugüne kadar spor yapmadan yerinde durabilen bir insan değilim. Her zaman spora zaman ayırdım. Tabii ne iş yaparsam en iyi şekilde yapmak isterim. Golfte de iyi oynayabilmek için ilk başladığım zamanlar hemen hemen her gün golf oynadım.
Nurten Hanım siz hala Opet’te KSS projelerini yönetiyorsunuz. Sizin bir gününüz nasıl geçiyor?
N.Ö:
Çok bölünen bir insanım. Öncelikle kadınım. Her ne kadar işle ilgili sorunlar olsa da ev ve çocuklarla ilgili de ilgilenecek pek çok konu var. Her tarafa yetişmeye çalışıyorum. Onun için gerçekten çok yoğunum. İşe gelmediğimde işi özlerim. Gelmeden önce heyecanlanırım. Çalışmayı çok seviyorum.
F.Ö: Torunlarımız var ama Nurten Hanım torunlara kenardan bakıyor, esas işle ilgileniyor. Benden daha işkolik. Kendine göre sosyal sorumluluk projeleriyle ilgili her veriyi takip eder. Beyin fırtınalarında yer alır.
Kaç torununuz var? Onlarla nasıl bir ilişkiniz var?
N.Ö:
Üç çocuğumdan 4 torunum var. Her ne kadar anneleri babaları ilgileniyor olsalar da uzaktan uzağa şöyle göz ucuyla da takipçiyiz. Hem oğlumuzdan hem kızımızdan ikişer tane oğlan ve kız torunlarımız var. Henüz küçük oğlumuzu evlendirmedik. En büyük torun 17 yaşında, diğerleri 14, 13 ve 7 yaşında. Genelde yazları daha uzun vakit geçirebiliyoruz. Gayet iyi bir ilişkimiz var. Sizin için en özel günler hangileri?
N.Ö:
Fikret Bey, evlenme yıldönümümüzü hiç unutmaz. Çünkü bütün kutlamaları kolayına gelsin diye bir güne bağladı.
F.Ö: Ben diyorum ki evlendiğim gün doğdum. Bu sayede işi bitirmiş oluyorum. Hem romantik oluyorum hem de ticari düşünüyorum.
İş yaşamınızda sizi hep birlikte görüyoruz. Birlikte çalışmanın avantaj ve dezavantajları neler?
F.Ö:
Bizde birlikte olmak hep avantaj olmuştur. Karı - kocanın aynı yerde çalışması kolay değil. Nurten Hanım beni sıktığını anladığı anda biraz uzaklaşır. O dengeyi tutturuyoruz. Alıştık zaten. Birbirimizi fazla da sıkmayız. 44 yıllık evliyiz, bu sürede bir hafta ayrı kaldığımız oldu mu bilmiyorum. En uzun ayrılığımız 3 gündür.
N.Ö: Biz bunu dengeledik. Misine gibi düşünün, görünmez bir ip var.
Ayrı seyahatler de mi olmuyor?
N.Ö:
Olur ama geri döneriz
F.Ö: Yani hep birlikteyiz. Bugüne kadar 24 saat küs kalmadık. İkimiz de küs kalamayız. Beş dakika sonra barışırız.
Birbirinizden öğrendiğiniz en önemli şeyler neler oldu? Siz Nurten Hanım’dan neler öğrendiniz?
F.Ö:
Gençlik yıllarımda olaylara hemen tepki veren bir yapım vardı. Nurten Hanım hep beni frenlemiştir. Üniversiteyi 3 yılda bitirdik ama Nurten Hanım olmasaydı belki de okulu 5 yılda bitiremezdim. Haksızlığa karşı hemen tepki veren, tez canlı biriyim. İş konusunda da çabucak karar veren hemen hareket eden bir yapım var. Nurten Hanım bir durup düşünür.~Nurten Hanım, siz Fikret Bey’den ne öğrendiniz?
N.Ö:
Fikret Bey, ilk anda parlar, o parladığında ben hemen susarım. Daha sonra sakinleştiğinde tartışırız. Kendisi çok ileri görüşlüdür. Ani kararlar verir. Ani kararlar iyidir ancak bazen olumsuz sonuçlanabilir. Ben onu dengelerim. Ama o gerçekten sezgileri çok güçlü ve ileriyi görebilen biri. Ben onun kararlarını süzgeçten geçiririm ve kararı gerçekten olumluysa her zaman çocuklarla el birliğiyle onu destekleriz.
Birbirinizde en sevdiğiniz özellikler neler?
F.Ö:
Hepimiz dürüstüz. Çocuklarımız da bizim gibi. Benim ticari öngörüm biraz iyi. Tabii ani kararlar veren bir insanın ticari öngörüsü iyi değilse batar. Bugüne kadar verdiğimiz kararlarda pek yanılmadık. Nurten Hanım hep fren yapmaya çalışır ama ben bir işin içine girmişsem o bana inanmasa bile arkamda durur ve beni destekler.
N.Ö: Birbirimizin yüzünden düşüncelerimizi okuyabiliyoruz. Bir şeye canım mı sıkıldı, sağlıkla ilgili bir problem mi var… İkimiz de birbirimizle konuşmadan dahi birbirimizi anlarız. Ona göre pozisyon alır ve bu nedenle pek tartışmayız.
Nurten Hanım sizin bir de şiir tutkunuz var. Biraz bahseder misiniz?
F.Ö:
Ben golf oynarken Nurten hanım da yanımda fotoğraf çeker. Fotoğraf çekme hobisi de var. Ayrıca çok güzel şiir yazar. Çocuklar küçüktü. Nurten Hanım hem okula hazırlanır, hem çocuklara kahvaltı hazırlar hem de örneğin çocukların orman haftasıyla ilgili bir şiir ödevleri varsa hiç kitap falan karıştırmadan bir şiir yazardı. Öyle becerikli bir yapısı vardır.
Kaç şiiriniz var? Kitaplaştırdınız mı?
N.Ö:
Evet bir kitabım var, ikincisi de hazırlık aşamasında.
Ne kadar süredir şiir yazıyorsunuz? Kaç şiiriniz var?
N.Ö:
150-200 civarında var.
Fotoğraf çekmeye nasıl başladınız?
N.Ö:
Uzun yıllar oldu yine. Doğa fotoğrafı çekmeyi seviyorum. O da kaybolan değerlere sahip çıkma, onları yaşatmaya çalışma gibi saplantılı olduğum konularla ilgili. Doğada her şey ilk günkü gibi kalmıyor, değişiyor. Onun için fotoğrafla hem zamanı hem güzellikleri zapt etmeye çalışıyorum.
F.Ö: Nurten Hanım bir de arşivcidir. Ticarete başladığımız ilk günden bugüne her şeyi düzenli dosyalarda saklar.
N.Ö: Fikret Bey’in oturup da yazdığı, ‘Şu yıl bu kadar büyürüz, bu yıl da şu kadar büyürüz’ diye karalamalarını falan hepsini toplarım.
Golfün iş yaşamında dostluklara katkısı nasıl oluyor?
F.Ö:
Bizim golf tesisimizde 7 tane golf hocası var, 7’si de Tuncelili. Hepsi önce Kemer Country’de kedilik yapmış. Çanta taşımışlar sonra boş zamanlarda oynayarak golfü öğrenmişler. İyi golf hocası olmuşlar. Bunların hepsi Mustafa Koç’la golf oynamıştır mesela. Bu arkadaşların golf sahası dışında Mustafa Koç’la beraber 4-5 saat geçirmesi mümkün mü? O zaman demek ki en güzel dostluklar golf sayesinde olur. Bir golf oyunu yaklaşık 4-5 saat sürer. Maksimum 4 kişisiniz. Bu kadar süre ne konuşacaksınız? Beş saat yürüyerek topa vuruyorsunuz, 150 metre gidiyorsunuz, orada oynadığınız kişinin 7 sülalesini öğreniyorsunuz. Golf oynanırken telefonlar kapalı olmak zorunda. Ayrıca dürüstlüğü de en iyi ölçen spor golf bence. Örneğin topun kaybolur, başka bir top görürsün, benim topum diyebilirsin. Bir kişiyle 2 kere golf oynasam gerçek karakterini öğrenirim. Kandırmaya çalışanlar olabilir onu da anlarız. Golf, Türkiye’de hep yaşlı sporu olarak görülür ama bence öyle değil. Avrupa’da golfe 5 yaşından sonra başlanır. Golf, dünyada en fazla para kazanılan spordur.
Peki siz çocuklarınıza, torunlarınıza öğrettiniz mi, onlarla oynuyor musunuz?
F.Ö:
Oynamalarını çok istiyorum ama ayda yılda bir topa vuruyorlar. CL~“İNSAN KENDİNİN DOKTORU OLMALI”
NURTEN ÖZTÜRK / OPET YKÜ
GOLFÜ SEVERİM
Golfü çok seviyorum, golf de oynuyorum ama sağlık sorunlarım çıktığında bırakıyorum. Belimde fıtık var, o depreştiğinde ara veriyorum. Yani Fikret Bey gibi kendimi tamamen golfe vermiş değilim.
DİSİPLİNE EDERİM Beş, altı yıl önce Türkiye’nin en iyi diz doktoru bana 1-2 yıl sonra tekerlekli sandalyeye düşersin dedi. Şimdi dağa bile tırmanıyorum. Kendi kendimi çok iyi disipline ederim. Kortizonlu ilaç kilo yapar, ben kortizonlu ilaç kullanırken o kadar dikkat ettim ki kilo verdim.
SPORDAN VAZGEÇMEM İnsanın kendi kendisinin doktoru olması lazım. Çevrenizi, çoluğunuzu çocuğunuzu ne kadar severseniz sevin sağlıklı olmazsanız her şey boş. Onun için önce kendi sağlığınıza dikkat etmek zorundasınız. Bu felsefeyle sporumu ihmal etmiyorum.
BESLENMEYE DİKKAT Yaşıma göre her çeşit spor yaptım ama şu an yaşıma en uygun spor yürümek ve yüzmek. Her gün 5 kilometre yol yürüyorum. Yazları her gün iyi yüzerim. Beslenmeme gerçekten dikkat ediyorum. Mümkün olduğunca un, şeker ve tuzdan uzak duruyorum. 

“DÜNYADA EN İYİ İLK 100 AMATÖR GOLFÇÜ ARASINDAYIM”
FİKRET ÖZTÜRK / OPET YÖNETİM KURULU BAŞKANI
GOLF ARKADAŞLARIM

Dünyada amatörler arasında handikap oranıma göre ilk 100 golfçü arasında yer alıyorum. Yani hiç de fena değilim, iyi oynarım. En iyi golf arkadaşlarım arasında Mustafa Koç, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Yıldırım Demirören, Sabri Yiğit ve Ahmet Ağaoğlu yer alıyor.
EN BÜYÜK RAKİBİM Arkadaşlarımla her fırsatta golf oynuyoruz. Şu anda en büyük rakibim bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu. Oynarken küçük iddialarımız olur, ayakkabısına, tişörtüne oynarız. Türkiye’de golfçü sayısı çok az olduğu için turnuvalarda genellikle oynuyoruz. Yazın daha çok Bodrum’da kışın Antalya’da oynarız. İstabul’da da golf sahaları var ama son dönemde İstanbul’da çok oynayamıyorum. Yazları her hafta sonu Bodrum’da oynarım.
EN BÜYÜK YATIRIM GOLFE Sadece golfü iyi oynamayı düşünmüyorum. Türkiye’de golf sporunun gelişmesini de arzuluyorum. Golf gerçekten sağlık açısından güzel bir spor ve Türkiye’de de gelişmesi gerekir. Türkiye’de golfe en çok yatırım yapan kişiyim. Antalya’da 18 delikli bir golf sahamız var. Hemen otelin yanında yer alıyor ve gece ışıklandırması var. Bu golf sahamız Avrupa’da ilk gece ışıklandırmalı golf sahası oldu. 18 delikli bir golf sahamız daha var ve Bodrum’da da bir golf sahamız var. Golfe güzel sahalar kazandırarak haz duyuyoruz. Ticari açıdan da başarılı bu yatırımlar. Bu vesileyle turizm, enerjiden sonra bizim ikinci işimiz oldu. Bu yatırımlara devam edeceğiz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz