Fiba Holding Kurucusu Hüsnü Özyeğin ile Capital olarak özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Fakat bu kez soruları biz değil, iş insanları sordu… Ortaya sıra dışı bir söyleşi çıktı…
Erol Bilecik/TÜSİAD: Bugün 29 yaşında kolundaki tek altın bileziğiniz eğitimle Türkiye'ye dönüş yapmış olsanız neler değişirdi?
Hüsnü Özyeğin: Yine önce profesyonel hayata başlardım ve sonra girişimci olurdum diye düşünüyorum. Belki daha kısa sürede girişimci olurdum çünkü 50 yıl öncesine göre Türkiye’de ve dünyada çok farklı, çok daha küresel bir ekonomideyiz. Belki dünyada daha farklı işlere girerdim. Ama genel çizginin çok değişeceğini düşünmüyorum.
Murat Ülker/Yıldız Holding: Çok farklı sektörlerde girişimcilik yaptınız. Girişim yaparken olmazsa olmaz kriterleriniz var mı?
Hüsnü Özyeğin: Başarı asla bir kişinin sadece kişisel özellikleri ile ilgili değil. Konjonktürle, fırsatlarla, ekiple çok ilgili. Ben bilmediğim sektörlere genelde tek başıma girmiyorum, o sektörü bilen bir ortakla giriyorum. Örneğin madencilikte mesleği bu olan Polyak şirketinin sahibi Muzaffer Polat ile ortağız. O sektörün büyüme potansiyeline bakıyorum ve doğru yöneticiyi bulmaya çalışıyorum.
Süreyya Ciliv/SySTEM Capital: Şimdi üniversiteye gidiyor olsaydınız, hangi bölümü seçer, kendinizi hangi alanlarda geliştirirdiniz?
Hüsnü Özyeğin: Ben inşaat mühendisliği eğitimi sonrasında işletme master’ı yaptım ama her zaman söylerim bugün olsa mutlaka psikoloji de okumak isterim. Çünkü benim esas işim her zaman için insan yönetmek oldu. İnsanları ne kadar iyi anlarsan, ne kadar iyi motive edebilir ve ne kadar doğru değerlendirirsen o denli başarılı olursun.
Erdal Karamercan/Eczacıbaşı Holding: Başarılı bir iş adamı olmanızda ve girişimci ruhunuzda Kayserili olmanızın rolü var mı?
Hüsnü Özyeğin: İzmir doğumluyum ama belki Kayseri ruhu var diyebilirsiniz! Benim dedem de aslında girişimciydi. İzmir Kemeraltı çarşısında yün kemer satarken, bir manifaturacı dükkanından reyon talep etti - bugünlerde havalimanlarında veya büyük mağazalarda korner almak gibi düşünün – ondan sonra o dükkana ortak olup işleri büyüttü. Ben de o dükkanda beş yaşında hanutçuluk yapıyordum. Türk insanında girişimci ruhu var ve Kayserililer bu konuda en iyi örneklerden biri.
Zeynep Bodur/Kale Grubu: Hayatınızda hiç “keşke şöyle anılsam” dediğiniz bir duygu ya da beklentiniz oldu mu?
Hüsnü Özyeğin: “Adam gibi adam” olarak anılsam benim için yeterli, hatta fazla bile...
Murat Gigin/ Tekfen: Bir dönem Romanya’da AVM, gıda perakendeciliği ve bankacılık alanlarında yatırımlarınız vardı. Sonra çekildiniz. Neden böyle bir karar aldınız
Hüsnü Özyeğin: Romanya’dan çekilmedim, tam aksine bankacılık, AVM ve gayrimenkul sektöründe yatırımlarımıza devam ediyoruz. Gıda perakendeciliğinden GİMA’yı satınca ayrılmış olduk. Romanya, grubumuz için önemli bir ülke olmaya devam ediyor.
Hamdi Akın/Akfen Holding: İş hayatınızın kaçıncı yılında kendinizin ve ailenizin rahat olduğunu hissettiğiniz bir nakit büyüklüğüne ulaştınız? Bir başka deyişle kendiniz için sorumsuzca harcayabileceğiniz paranız hangi tarihte ve yaşta oldu?
Hüsnü Özyeğin: 29 yaşında Türkiye’ye döndüğümde ilk işim Pamukbank'ın yönetim kurulu üyeliğiydi. 13 yıl Pamukbank ve YapıKredi’de genel müdürlük yaptım ve iyi maaşlı bir yöneticiydim. O zaman nakit varlığım fazla değildi ama ailemin ihtiyaçlarını karşılayabilmem ve belli tasarrufları yapabilmem benim için yeterliydi. İlk 5 yıl kirada oturduk sonra iki ev aldık ama o evleri Finansbank’ı kurmak için sattım. Hayatımda hiçbir zaman sorumsuzca para harcamayı düşünmedim.
Gülden Yılmaz/Koton İyi bir iş insanı olmanın ötesinde toplumu çok iyi analiz eden bir lidersiniz. Size göre Türk toplumunun karakteristik özelliği nedir?
Hüsnü Özyeğin: Türklerin takdir ettiğim hasletleri girişimci ve cesur olmaları, kendilerinden ve toplumdan daha fazlasını beklemeleri ve bunun için çaba göstermeleri. Batılı toplumların bazılarına rehavet çökmüş durumda. Bizde ise tam aksine büyük bir isteklilikle gelişme arzusu gözlemliyorum. Türk insanı bir de dünyanın her yerine gidip çalışma özelliğine sahip, sadece Avrupa’ya değil, Nijerya’da Libya’da, Ukrayna’da her yerde başarılı Türkleri görebiliriz.
Abdullah Kiğılı/Kiğılı: Türkiye’de 370 AVM var, 1-2 yıl içinde sayı 500’e çıkacak. Sizin de AVM’leriniz var. Benim gördüğüm kadarıyla “AVM denizi bitiyor”. Siz iyi bir yatırımcısınız. Bu konuda ne düşünüyorsunuz
Hüsnü Özyeğin: Türkiye AVM konusunda bir doyum noktasına doğru yaklaşıyor ancak göç alan büyükşehirlerde ve kentsel dönüşüm alanlarında yeni AVM yatırım fırsatları olabilir.
Hanzade Doğan Boyner/Hepsiburada: İş dünyası çok ciddi bir dijital dönüşüm çabasında… Siz bu dijital dönüşümde tam olarak neredesiniz? Yeterince güncel olduğunuzu ve teknolojinin fırsatlarından faydalandığınızı düşünüyor musunuz?
Hüsnü Özyeğin: Maalesef bu aslında hayıflandığım konuların başında geliyor. Çok iyi bir teknoloji kullanıcısı değilim. En fazla faydalandığım teknoloji aleti cep telefonu diyebilirim. Gençler bu açıdan çok daha donanımlı, daha becerikli, bilgi kaynaklarının büyük kısmı ellerinin altında. Yöneticilerimiz işlerimizde teknolojiyi ve dijital fırsatları daha iyi değerlendiriyor. Örneğin perakende şirketlerimizde e –ticaret oldukça başarılı oldu. Fibabanka ise az şubeli bir banka fakat dijital bankacılıkta yenilikler yaparak daha fazla müşteriye ulaşma vizyonu var.
Nihat Özdemir/Limak: Bugün baktığınızda “Keşke bu yatırımı yapsaydım” dediğiniz en büyük pişmanlığınız nedir?
Hüsnü Özyeğin: Pişmanlık değil ama kaçırdığım en büyük fırsat Turkcell yatırımı. Askerlik arkadaşım Murat Vargı, Turkcell projesiyle bana geldi ve ortak olmamı teklif etti. Ben o zaman Finansbank’ı yeni kurmuştum ve var gücümle bankayı ayağa kaldırmaya çalışıyordum. Murat Vargı’yı “Ben girmeyeyim ama seni eski patronuma yollayayım” dedim ve Mehmet Emin Karamehmet’e yönlendirdim. Turkcell dev bir şirket oldu.
Nevzat Aydın/Yemeksepeti: Kağıt üzerinde normalde alınmayacak bir kişiyi, eğitimine bakmadan işe aldığınız oldu mu?
Hüsnü Özyeğin: Öyle bir şey hiç yapmadım. Ancak Pamukbank’ta çalıştığım dönemde bankacılar üniversite mezunu değildi. Ortaokul mezunu çalışanlarımız bile vardı. Soruyla çok bağlantılı değil ancak bana göre çok komik bir anekdot olduğu için anlatmak istiyorum. Pamukbank Genel Müdür Yardımcısı olarak Vural Akışık’ı işe aldığım zaman kendisine, “Ben Pamukbank Yönetim Kurulu Üyesi olarak işe başladım. Sen daha aşağı kademelerden başla, bankacılığın biraz A’sını B’sini öğren” dedim. Vural’ı Aksaray şubesine yolladım. Vural. ODTÜ Matematik Bölümü mezunuydu, ABD’de Berkeley Üniversitesi’nde doktora yapmıştı. Tabii ortaokul mezunu bir müdürün altında memur olarak 2,5 ay gibi bir süre çalıştı. Vural’ın bir arabası vardı. Müdürün şahsi arabası olmadığı için arabayı bankanın yanına park etmemek için 3-4 kilometre ileriye park ederdi.