Düşünce kuruluşu Bruegel tarafından hazırlanan ve Prof. Alissa M. Kleinnijenhuis'in ortak yazarları arasında yer aldığı iklim finansmanı raporuna göre, Türkiye'de daha agresif bir dönüşüm şart.
Tuba İlze - CAPİTAL
Düşünce kuruluşu Bruegel tarafından hazırlanan ve Prof. Alissa M. Kleinnijenhuis'in ortak yazarları arasında yer aldığı iklim finansmanı raporuna göre, kömürün aşamalı olarak kaldırılması ve yerine yenilenebilir enerjilerin getirilmesi için yıllık 1 trilyon dolar gerekiyor. Türkiye'nin enerji karışımında 2014'te yüzde 31 olan kömürün payının 2024'te yüzde 36'ya çıktığı göz önüne alındığında daha agresif bir dönüşüm gerektiği açık. Prof. Kleinnijenhuis, "Türkiye'nin kömürden yenilenebilir enerjiye geçişi için uluslararası destek şart" diyor.
İklim değişikliği, dünya genelinde ekonomik ve sosyal yapıyı derinden etkileyen bir kriz olarak karşımıza çıkıyor. Bu krizin etkilerini azaltmak ve sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak için gelişmiş ülkelerin iklim finansmanı sağlama taahhütleri büyük bir önem taşıyor. Bu bağlamda düşünce kuruluşu Bruegel tarafından hazırlanan ve Imperial College London İşletme Fakültesi'nde görev yapan Prof. Alissa M. Kleinnijenhuis'in ortak yazarları arasında yer aldığı iklim finansmanı raporu önemli bulgular sunuyor.
2009 yılında Kopenhag'da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP15) gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ve yükselen piyasa ekonomilerine (EMDE'ler) yılda 100 milyar dolar iklim finansmanı sağlama sözü verdiler. Ancak bu taahhüt 2022 yılında nihayet yerine getirilmiş olmasına rağmen, EMDE'lerin fosil yakıtlardan uzaklaşma maliyetlerini karşılamak için yeterli değil. Türkiye'nin kömürden yenilenebilir enerjiye geçişi için gereken finansman ise oldukça büyük. Rapor, Türkiye'nin bu geçiş için 2030 yılına kadar 171 milyar dolar, 2050 yılına kadar ise 358 milyar dolar iklim finansmanına ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Bu maliyetler, yenilenebilir enerji yatırımlarının inşası, enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesi, kömür varlıklarının değer kaybı ve kömür işçilerinin sosyal geçiş maliyetlerini kapsıyor. Türkiye'nin kendi başına kömürden yenilenebilir enerjiye geçişinin ekonomik net faydalarının 2024-2030 ve 2024-2050 dönemlerinde negatif olacağı öngörülüyor. Ancak hava kirliliğinin azalmasının faydaları dikkate alındığında bu net faydalar pozitif hale gelebilir.
Rapor’a göre Türkiye, 2030 yılına kadar belirlenen Ulusal Katkı Beyanları (NDC'ler) hedeflerini karşılamakta zorlanıyor. Türkiye'nin emisyonları halen artıyor ve 2024 yılında 5.5 gigaton CO2'ye ulaşması bekleniyor. Türkiye'nin enerji karışımında kömürün payının 2014'te yüzde 31 iken 2024'te yüzde 36'ya çıktığı görülüyor. Bu nedenle, Türkiye'nin kömürü aşamalı olarak kaldırması ve yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını getirmesi gerekiyor.
Prof. Alissa M. Kleinnijenhuis ile Bruegel raporu kapsamında Türkiye'nin kömürden uzaklaşma süreci, gereken finansmanın boyutları ve bu sürecin ekonomik faydaları hakkında konuştuk:
Gelişmiş ülkelerin kömürden yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin finansmanına verdiği destek hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye'nin bu konudaki çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gelişmiş ülkeler, 2009 yılında Kopenhag'da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nda (COP15), gelişmekte olan ve yükselen piyasa ekonomilerine (EMDE'ler) yılda 100 milyar dolar iklim finansmanı sağlamayı taahhüt ettiler. Bu taahhüt, gelişmiş ülkelerin tarihsel olarak daha yüksek emisyonları ve karşılaştırmalı zenginlikleri göz önüne alındığında adil bir yaklaşım. Ancak yıllık 100 milyar dolar, EMDE'lerin fosil yakıtlardan uzaklaşma maliyetlerini karşılamak için yeterli değil. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), EMDE'lerin yıllık karbon azaltma maliyetini 2030 yılına kadar yaklaşık 2,2 trilyon dolar olarak tahmin ediyor. Biz de "The Economic Case for Climate Finance at Scale" adlı çalışmamızda kömürün aşamalı olarak kaldırılması ve yerine yenilenebilir enerjilerin getirilmesi için yıllık EMDE karbon azaltma maliyetini 2030 yılına kadar yaklaşık 1 trilyon dolar olarak tahmin ediyoruz. Türkiye'nin kömürden yenilenebilir enerjiye geçişi için önemli finansmana ihtiyacı var ve bu süreçte uluslararası destek büyük önem taşıyor.
Gelişmiş ülkelerin Türkiye gibi ülkelere yönelik iklim finansmanı sağlama konusunda nasıl bir rolü olmalı?
Gelişmiş ülkelerin Türkiye gibi ülkelerin kömürden yenilenebilir enerjiye geçişini desteklemek için finansman sağlaması gerekli. Bu finansman, yenilenebilir enerji yatırımlarını ve kömürün terk edilmesinden kaynaklanan sosyal ve ekonomik maliyetleri karşılamalı. Kömür madenlerinin ve kömürle çalışan elektrik santrallerinin erken kapatılması için sübvansiyonlar -krediler değil- ödenmeli. Enerji kıtlığını önlemek için aşamalı olarak kaldırılan kömürün yerine yenilenebilir enerji kaynakları geçmeli. Gelişmiş ülkeler, bu süreçte finansmanı sağlamalı ve Türkiye'nin kömürü aşamalı olarak kaldırma taahhüdünü yerine getirmesini şart koşmalı. Bu tür finansman, hem gelişmiş ülkelerin ekonomik çıkarlarına uygundur hem de küresel iklim hedeflerine ulaşmak için gerekli.
Türkiye'nin kömür kullanımını azaltma çabalarının net ekonomik faydaları neler?
Türkiye'nin kömürden uzaklaşma çabalarının net ekonomik faydaları, yatırım maliyetleri ve fırsat maliyetleri dikkate alındığında başlangıçta negatif görünebilir. Çalışmamızda Türkiye'nin kömürden uzaklaşmasının net ekonomik faydalarının 2024-2030 ve 2024-2050 dönemlerinde negatif olduğunu bulduk. Bu, yenilenebilir enerji yatırımlarının ve kömürün fırsat maliyetlerinin iklim hasarlarından kaçınma açısından faydalardan daha büyük olduğu anlamına gelir. Ancak hava kirliliği faydaları dikkate alındığında uzun vadede önemli ekonomik faydalar sağlanabilir. Türkiye'nin kömürü aşamalı olarak kaldırmasının net ekonomik faydaları, hava kirliliği faydaları dikkate alındığında pozitif hale gelebilir.
Türkiye'nin emisyon azaltma hedeflerine ulaşabilmesi için hangi adımları atması gerekiyor?
Türkiye, 2030 yılına kadar emisyon azaltma hedeflerini gerçekleştirmek için kömürden uzaklaşmalı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmalı. Ayrıca enerji verimliliğini artırmalı ve karbon vergisi gibi politikalar uygulamalı. Türkiye'nin mevcut emisyon eğilimi bu hedeflere ulaşmak için yeterli değil ve daha agresif bir dönüşüm gerekiyor. Türkiye'nin enerji karışımında kömürün payının 2014'te yüzde 31'den 2024'te yüzde 36'nın üzerine çıktığı görülüyor. Kömür, en kirletici fosil yakıt olduğundan 2030'dan önce kömürün keskin bir şekilde aşamalı olarak kaldırılması, Türkiye'yi NDC hedeflerine ve daha geniş anlamda 1,5 dereceye uyumlu bir karbon azaltma yoluna derhal yönlendirecektir.
İklim finansmanı anlaşmalarının Türkiye gibi ülkelerde nasıl uygulanabileceğini düşünüyorsunuz?
İklim finansmanı anlaşmaları, kömürün aşamalı olarak kaldırılması ve yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının getirilmesini içermeli. Bu anlaşmalar, yenilenebilir enerji yatırımlarını ve kömürden çıkışın ekonomik ve sosyal maliyetlerini karşılamalı. Gelişmiş ülkelerin Türkiye gibi ülkelerin kömürden uzaklaşmasını desteklemek için doğrudan mali yardım sağlaması, bu sürecin başarılı olmasını sağlayacak. Çalışmamızda Türkiye'nin kömürden uzaklaşma maliyetinin 2030'a kadar 171 milyar dolar ve 2050'ye kadar 358 milyar dolar olduğunu tahmin ediyoruz. Bu maliyetler, hem yenilenebilir enerji kaynaklarının oluşturulmasına yönelik yatırımları hem de kömürün terk edilmesinden kaynaklanan kayıp varlık değeri ve kömür işçilerinin sosyal geçişi için tazminat ödemelerini kapsıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının oluşturulması, güneş ve rüzgar enerjisi gibi sürdürülebilir enerji kaynaklarının inşasını içeriyor. Enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesi de bu sürecin önemli bir parçasını ifade ediyor. Ayrıca kömür madenlerinin ve kömürle çalışan elektrik santrallerinin erken kapatılması için sübvansiyonlar sağlanması gerekiyor. Bu sübvansiyonlar, kömür madeni sahiplerinin kayıplarını ve kömür işçilerinin geçiş sürecindeki kayıplarını telafi etmek için kullanılmalı. Enerji kıtlığını önlemek için aşamalı olarak kaldırılan kömürün yerine yenilenebilir enerji kaynakları geçmeli. Türkiye'nin kömürden uzaklaşma süreci, uluslararası iş birlikleri ve finansman desteği ile hızlandırılabilir ve bu sayede sürdürülebilir enerji hedeflerine ulaşılabilir.
Yeşil finansman ve finans sektörünün iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yeşil finansman, iklim değişikliği ile mücadelede kritik bir rol oynuyor. Finans sektörü, düşük karbonlu projelere yatırım yaparak ve yeşil tahviller gibi finansal araçları kullanarak bu dönüşümü destekleyebilir. Yeşil finansmanın karbon emisyonlarını azaltmak ve sürdürülebilir enerji projelerini desteklemek için önemli bir araç olduğunu görüyoruz. Uluslararası sermaye piyasaları şu anda gelişmekte olan ve yükselen piyasa ekonomilerinde yeşil altyapıya neredeyse hiç yatırım yapmıyor. Bunun nedenlerinden bir tanesi risk ayarlı getirinin cazip olmaması nedeniyle uluslararası yatırımcılar için EMDE'lerdeki yatırım fırsatlarının çekici olmaması. Bir diğeriyse uluslararası yatırımcıların EMDE ekonomilerine yatırım yapma konusunda yeterli uzmanlığa sahip olmamaları. Bu sorunları çözmek için önerdiğimiz çözüm üç ana bileşenden oluşuyor. Gelişmiş ekonomiler tarafından sağlanan kamu fonları -Türkiye'nin katkılarıyla birlikte- finansal piyasaların yatırım yapmasını cazip hale getirecek şekilde riskleri azaltmaya yardımcı olabilir. Ülke çapında karma finansman anlaşmaları, yatırımcıların EMDE yeşil altyapı projelerine yatırım yapmaları için karmaşık bilgiye ihtiyaç duymadan yatırım yapmalarını sağlayacak şekilde hazırlık yapabilir. Üçüncüsü, ülke çapında karma finansman anlaşmaları, bireysel yenilenebilir enerji projelerinin bir ülke veya bölge fonunda toplanarak büyük kurumsal yatırımcılar için yeterli hale getirebilir. Bu şekilde, yatırımcıların risk algılarını değiştirmek ve yenilenebilir enerji projelerini daha çekici hale getirmek için kamu fonları kullanılabilir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?