İlk kez 9 yaşında televizyonda gördüğü bir kayak
sahnesi, bu spora ilgi duymasını sağladı. Hiç ders
almadan kendi kendine kaymayı öğrendi. Harçlı
klarını kayak malzemeleri almak için biriktirdi.
Zaman içinde iyi bir kayakçı haline geldi.
Bugün 22 yıllık bu hobisini dolu dizgin yaşamaya
devam ediyor. Türkiye’nin yanı sıra dünyanın dört bir
yanına kaymak amacıyla gidiyor.
Sözünü ettiğimiz isim otomotiv yan sanayi sektöründe
filtre üretimi konusundaki lider şirket
Mann+Hummel’ın genel müdürü Çağrı Savaşan.
Hayatının en keyişi ve en özgür anlarını pistlerde
yaşadığını belirten Savaşan, kaymaya başladığı günden
itibaren hiçbir kış sezonunu kaçırmadığını söylüyor.
“Çok yoğun bir çalışma tempom var ama daha yüksek
motivasyonla döndüğüm için kayak yapmadan geçirdiğ
im bir sezon yok” diyor. Savaşan, iş yoğunluğu,
günlük telaş ve problemleri bir kenara bırakıp düşüncelerini
boşaltabildiği tek yerin de kayak pistleri olduğunu
ifade ediyor.
Ona göre iş yaşantısı ile kayak sporu da pek çok
noktada benzeşiyor. Benzeşen bu noktaları da şöyle
açıklıyor: “Kayak yaparken hız yapmayı seviyorum. Aynı
şekilde iş hayatında da problemleri ve başladığımız
projeleri hızlı ve etkin sonuca ulaştırmaya çalışıyorum.
Ayrıca her ikisinde de denge çok önemli. Oraya buraya
saldırmadan belirli bir dengeyi sağlamanız gerekiyor.”
Mann+Hummel Genel Müdürü Çağrı Savaşan, kayak
sporuna duyduğu ilgiyi ve hayatındaki önemini
anlattı...
CAPITAL: Kayakla ilgilenmeye ne zaman başladınız?
- Ben 22 yıldır, yani 9 yaşımdan itibaren kayak yapıyorum.
Kayma isteği ilk olarak televizyonda kayak
yapanları gördüğümde başladı. Ailemde kimse bu sporu
yapmıyordu. Bu nedenle kayağa bir anlamda yalnız
başladım. İlk başlarda tatile annemle gittik. Gide gele
birkaç arkadaş daha buldum kendime, toplu şekilde
gitmeye başladık.
~ CAPITAL: Kayak malzemelerini nasıl aldınız?
- Kaymaya ilk başladığımda kiralama yöntemini
kullanıyordum. Biz Bostancı’da oturuyorduk, Karaköy’e
gidip kayak buldum. Fiyatını öğrendim. Para biriktirmeye
karar verdim. Daha sonra o yıl bayram
harçlıklarımla kayağı aldım. Yaza doğru elimde kayakla
eve geldim. İlk aldığım ekipman odur.
CAPITAL: Kayak dersi aldınız mı?
- İlginç bir şekilde ders alma ihtiyacı duymadım.
Beni görenler de ders almama gerek olmadığını söyledi.
Kayakta teknik çok önemli. Tekniği çok iyi yerleştirmek
lazım. Kaymaya başladıktan 2 yıl sonra sadece
teknik kazanmak için ders aldım. Kayak için yetenek
lazım. Ama yine de ders alarak başlamak çok önemli.
Ben sürekli araştırdım. Ders alarak da o tekniği desteklemiş
oldum. Bir de su kayağı, roller blade, paten kaymak
gibi bu spora benzer sporları daha önce yapmış
olanlar kayak sporunu daha iyi yapabiliyor.
CAPITAL: Kayaktan snowboard’a geçtiniz. Bu geçişe ne zaman
nasıl karar verdiniz? - Şans eseri, dağa bir keresinde gittiğimizde dağda
doğru dürüst kar yoktu. Kayak yapamayacaktık. En
azından bir snowboard deneyelim dedik. Böylelikle
snowboard’a başladım.
Snowboard’u son 5,5 yıldır yapıyorum. Aslında daha
önce başlamak istemiştim ama “Kayak yaptıktan sonra
snowboard’a başlarsan bir daha kayak yapmazsın” şeklinde
bir kanı vardı. Ama bende öyle olmadı. Kayak bana
her zaman çok zevk verdi. Kayakta hız yapabiliyorsunuz.
Snowboard’la da hız yapabiliyorsunuz ama
snowboard biraz daha iyi vakit geçirmeye uygun bir
spor. Kayak size özgürlük veriyor, hızı tadabiliyorsunuz.
CAPITAL: Kayaktan sonra snowboard’a geçişin çok zor olduğu söyleniyor. Siz zorlandınız mı? İlk önce snowboard’u
mu öğrenmek lazım?
- Kayakta ayaklarınız birbirinden bağımsız hareket
edebiliyor, snowboard’da ise sabit. Dolayısıyla bu açıdan
teknik farklılığı var. Yine de benzer yanları var.
İkisinde de mutlak surette denge söz konusu. Bununla
birlikte kıyasladığınızda snowboard biraz daha yorucu
ve zor bir spor. Ama snowboard’u ayağınıza taktıktan
sonra korkunç bir zevk yaşıyorsunuz. İlk başladığımda
2-3 gün düşüp kalktım. Zaten snowboard’da
en önemli şey düşmeyi öğrenmek. Çünkü keskin düşüşler
oluyor. Bilek ve kolunuz kırılabilir. Snowboard
çok eğlenceli ama bazen de canım hız yapıp hiçbir şey
düşünmek istemiyor. O zaman kayak yapmak bana
çok zevk veriyor.
CAPITAL: Bu sporla ilgili hedefleriniz nedir?
- Kayak ve snowbard’u başarılı şekilde yapıyorum.
Bu hedefimdi, bunu tamamladım. Snowboard’u
biraz daha akrobasi ağırlıklı yapmaya çalışacağım. Geçen
yıl aralık sonunda denemiştim. Kaburgalarımı biraz
incittim. Biraz tehlikeli. Bugüne kadar hiç kırığım
olmadı.
CAPITAL: Sezon boyunca bu spora ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
- Çok yoğun bir çalışma tempom var, ama daha
yüksek motivasyonla döndüğüm için kayak yapmadan
geçirdiğim bir sezon yok. Maalesef mevsimler kısaldı.
Çok net hatırlıyorum, Türkiye’de kasım ayında başlayıp
nisan ayına kadar uzayan bir sezon vardı. fiimdi bu
durum değişti. Önümüzdeki hafta kayak için Avusturya’ya
gidiyorum. Son 3-4 yıldır özellikle Alpler’deki tesisler
ilgi görüyor. Hem mevsimin kısalıyor olması
hem kar yağışının azalıyor olması bu sporla ilgilenmeyi
zorlaştırıyor. Bunun için suni kar yapıyorlar. Türkiye’de
de bunun yatırımını yapanlar var.
CAPITAL: Kaymaya kimlerle gidiyorsunuz? - Kemikleşmiş bir arkadaş grubumuz var. Kayak
sonrasında otele gidiyor, genelde sıcacık şöminenin
karşısında oturuyoruz. Tabu gibi oyunlar oynuyoruz.
Gidilecek yerler sınırlı olduğu için kendi eğlencemizi
kendimiz yaratıyoruz. 4 kişi gidilse bile etraftakilerle
konuşuyoruz, derken grup 20 kişiye çıkıyor. Ben kayak
tatillerinde çok arkadaş edinmişimdir.
~ CAPITAL: Yaşadığınız ilginç bir olay var mı?
- Sis olduğu zaman kayak yapmak çok zorlaşıyor.
Sisle kar birleştiğinde yönünüzü ayırt edemiyorsunuz.
Her yer beyaz her yer pist oluyor. Bizim için en büyük
risk kaybolmak. Bir kez Kartalkaya’daydık, pisti iyi tanıyorduk
ama sis bir anda yoğunlaştı. Tepeden aşağı
inerken döndüğümüz kısmın pist dışında olduğunu
fark ettik. Eğer pist dışında olduğumuzu fark etmeseydik
kaybolacaktık. O dönem Amerikalı bir asker çocuğu
da kaybolmuştu. Herkese mutlaka bir GPRS almaları
nı tavsiye ediyorum.
CAPITAL: Kayak pahalı bir spor mu?
- Ben bu spora ilk başladığımda kayak boyu, boyunuzdan
15 cm yüksek olacak diye bir şey vardı.
Teknoloji o kadar gelişti ki titanyum, magnezyum gibi
maddeler kayağa girdi. Dolayısıyla kayaklar hem hafifledi
hem uzunlukları kısaldı. Bu kullanıcıya büyük kolaylık
getiriyor. Eskiden harcadığınız enerjinin gelişen
teknolojiyle daha azını harcayıp daha çok verim alıyorsunuz.
Keza ayakkabılar da öyle. Evet, kayak pahalı
bir spor. Takım, kıyafet, kayak takımlarının hepsini
1.500-2 bin Euro’dan aşağıya tamamlayamıyorsunuz.
Bir ayakkabıyı 300 Euro’ya alırsınız ama o ayakkabıyı
365 günün 100 günü kullanabilirsiniz. Kayakta öyle
değil. Teknolojiye bire bir uyacağım diyorsanız her yıl
ekipman değiştirmeniz gerekiyor.
CAPITAL: Kayak yapmak size neler hissettiriyor?
- İşlerin yoğunluğu, günlük telaşlar, problemlerin
çok fazla olması ve sorumluluklar herhangi bir şey yaparken
kafanızın bir köşesinde sizi rahat bırakmıyor.
Benim bunu hissetmediğim iki yer var. Birincisi suyun
altı, yani dalış. İkincisi de kayak. Kayak ve snowboard’da
o kafanızı yiyip bitiren düşüncelerden kurtulabiliyorsunuz.
Konsantrasyonunuzu tamamen bu spora
odaklayabiliyorsunuz. Düşünmek için zaman yok. Çok
meşgul eden bir spor. Aynı zamanda kayak özgürlük
duygusunu tattığım bir spor.
CAPITAL: Farklı sporlar da yapıyorsunuz. Onlardan da
bahseder misiniz?
- Lisanslı dalgıcım. Yaklaşık 9 yıldır yılda 3-4 defa
dalıyorum. Rüzgar sörfü yapıyorum. Yurtdışındayken
dalga sörfü yapıyordum. Uzakdoğu sporları ile uğraşıyorum.
Bu sporları yılın 12 ayı yapabiliyorum. Daha
önce sabah 5:30’da yapmaya başlıyorduk. Oldukça
zinde hissetmemi sağlıyor. Sakinleştiriyor. Bir de golf
oynuyorum.
“Kayakta ve işte
hızı seviyorum”
DENGE ÖNEMLİ İş yaşantısı ve kayak sporu bence çok
benziyor. Kayak yaparken hız yapmayı seviyorum. Aynı şekilde iş
hayatında da gerek problemleri gerek başladığımız projeleri hızlı
ve etkin sonuca ulaştırmaya çalışıyorum. Ayrıca her ikisinde de
denge çok önemli. Oraya buraya saldırmadan belirli bir
dengeyi sağlamanız gerekiyor. O yönden kayak ve iş yaşamı
birbirine çok benziyor.
EZİYETİ DE FAZLA Konsantrasyon ve motivasyon kesinlikle çok
önemli. Bir kere işi de kayağı da seviyor olmanız lazım. Çünkü
her ikisinin de eziyeti çok fazla. Kayakta soğuk var, düşüp
kalkıyorsunuz, ıslanıyorsunuz… Bunları çekmek için kayak yapmayı
seviyor olmanız lazım. Bu durum iş yaşantısında da bu şekilde.
Yaptığınız işlerin sonuçlarından tatmin olmanız için o işi seviyor
olmalısınız. Başka bir spor olsaydı bu kadar severek yapar
mıydım bilmiyorum.
Türkiye’de pistler
eğlence odaklı
PİSTLER TATMİN ETMİYOR Amerika’da Alpler gibi çok elverişli
pistler var. Gerek Amerika gerek Batı Avrupa olsun oradaki
pistlerin uzunluğu bizim buradakilerle karşılaştırdığınızda çok
farklı. Burada pistler iyi, tesislerimiz için de kötü diyemem ama
Colarado ve Utah’ı göz önünde bulundurduğunuzda
yurtdışındaki pistler kadar sizi tatmin etmiyor. Buradaki pistler
uzunluk olarak çok kısa.
YUKARI ÇIKMAK BİR DERT Bu işi profesyonele yakın
yapıyorsanız Türkiye’de yukarı çıkmak bir dert, aşağı inmek ise
bir saniye. Yukarı çıkmak için 1 saat sıra var. Liflerde gitmek için
yarım saat geçiriyorsunuz. Orada o zevke çok varamıyorsunuz.
Onun için Türkiye’deki pistler biraz daha eğlence odaklı.
KAYAK YAPTIĞIM ÜLKELER Amerika’nın yanı sıra Avrupa’da
kayak yapılabilen her ülkede kayak yaptım. Romanya,
Bulgaristan, İtalya, İsviçre, Avusturya ve Almanya bu ülkeler
arasında. En iyi kayak merkezleri Amerika’da Colarada’daki
Apsen ve Wolf Creek. Ayrıca Utah’daki Park City.
Avusturya’daki SchladmingDachstein ve Bolu’da Kartalkaya’da
bence en iyi kayak merkezleri arasında.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?