Hayatım film olur

Nil Dumansızoğlu

ndumansizoglu@capital.com.tr

Apple’ın efsaneleşen CEO’su Steve Jobs’ın 1974 yılında Reed Koleji öğrenciliğinden 2001 yılındaki iPod tanıtımına kadar olan hayatının anlatıldığı biyografi filmi çekildi. Jobs’ı filmde Christopher Ashton Kutcher başarıyla canlandırdı. Jackie Kennedy’nin, John F. Kennedy Suikastı’ndan sonraki hayatını anlatan “Jackie” filminde ise başrollerde Natalie Portman vardı… Dünyaya etki etmiş isimlerin hayat hikayelerine beyaz perdede şahit olmak hepimizi etkiliyor. Biz de iş dünyasının liderlerine hayatlarının hangi döneminin filme çekilmesini istediklerini sorduk ve başrollerde kendilerini canlandıracak oyuncuları seçmelerini istedik. Stajyer olarak adım attığı kariyerinde bugün başkanlığa kadar yükselen Generali Yönetim Kurulu Başkanı Mine Ayhan, Gwyenth Paltrow’un canlandırmasını istediği filmin konusunu, “Bir kadının iş dünyasına adım attığı andan itibaren bugüne kadar geçen sürede yaşadıkları sebebiyle geçirdiği değişim” diyerek özetliyor. İş dünyasına 50 yılını veren Sanko Holding’in onursal başkanı Abdulkadir Konukoğlu, o yılların ta ilk zamanlarının, çıraklık ve ustalık dönemlerinin bir film olmasını arzuluyor. Bunun nedenini ise “Çünkü o dönem, bana göre dostluğun, arkadaşlığın ve yardımlaşmanın karşılıksız yapıldığı yıllardı” diyerek açıklıyor. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı da Konukoğlu’na benzer bir şekilde ilk yıllarının filme çekilmesini değerli buluyor ve şunları söylüyor: “İş hayatımın ilk yıllarında, başarılı bir mühendis olabilmek ve iş hayatında tutunabilmek için yaptığım fedakar çalışmalarımın konu edilmesini isterim. İş hayatında kendimi ispatladıktan sonraki çalışmalar başarılı da olsa yaşantımın o dönemleri kadar beni etkilememiştir.” 

“NEDEN CROWE’U SEÇTİM?”

Türkiye’de girişimcilik denilince akla gelen ilk isimlerden biri kuşkusuz Nevzat Aydın… Yemeksepeti’nin tüm hisselerini 589 milyon dolara satarak Türkiye’de gerçekleşen en büyük exit’e imza atan Nevzat Aydın, bu başarı hikayesi bir filme çekilecek olsa başrolde Russell Crowe’un oynamasını istiyor. Los Angeles Sırları, Köstebek, Yaşam Kanıtı, Akıl Oyunları gibi filmleriyle de tanıdığımız Crowe, kendisine En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar kazandıran Gladyatör’deki Maximus karakteriyle akıllara kazındı. Nevzat Aydın’ın da Crowe’un en çok etkilendiği performansı bu filmde canlandırdığı karakter oldu. “Savaşan, azimli, her türlü engeli aşmaya hazır çok güçlü bir karakter” olarak tanımladığı karakterde kendinden bir parça bulabildiğini söyleyen Aydın, sorularımızı yanıtladı: “Gladyatör’deki performansından çok etkilendiğim Russell Crowe’un beni canlandırmasını isterdim. Filmde, Russell Crowe talihsiz olaylar yaşasa da amacına ulaşmak için sonuna kadar savaşan, azimli, her türlü engeli aşmaya hazır çok güçlü bir karakter. Hikayeler elbette apayrı, ancak ben bunu Yemeksepeti yolculuğunda yaşadıklarım için bir metafor olarak görüyorum. Yıllar içerisinde pek çok zorlukla karşılaştım, ancak hep azmettim ve hiçbir zaman yılmadım. Benim tutkum da başarılı olacağını bildiğim bu projeyi kafamda tasarladığım noktaya getirmeden pes etmemekti. Filmde, arenadaki düelloları Yemeksepeti satışındaki pazarlık süreçlerine bir gönderme olarak düşünebiliriz. Bu nedenle filmdeki gladyatör rolüyle beni çok etkileyen Crowe’da kendimden bir parça bulabiliyorum.” 

~

“İŞ DÜNYASINDA KADIN OLMAK” 

Generali Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Mine Ayhan, hayat hikayesi bir filme çekilseydi konunun, iş hayatına başladığı günden bu yana geçen süreç olmasını istiyor. Stajyer olarak başladığı kariyerinde, yönetim kurulu başkanlığına kadar uzanan zorlu yolcukta pek çok engelle karşılaşan Ayhan, bu hikayenin başrolünü ise Gwyenth Paltrow’a veriyor. “Paltrow’un hemen her filmini seyretmiş bir izleyici olarak çok iyi bir oyuncu olduğunu ve net duruşuyla verilen karakteri ustaca canlandırdığını düşünüyorum. Bu yüzden hayatıma dair bir film çekilseydi oynamasını isteyeceğim oyuncu Gwyenth Paltrow olurdu” diyen Ayhan, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Hayatım bir filme çekilseydi iş hayatına başladığım günden bu zamana kadar geçen süreyi kapsamasını isterim. Stajyer olarak başladığım kariyerimde, CEO’luk ve yönetim kurulu başkanlığı görevlerine kadar uzanan bu zorlu yolculuk, iş ve özel hayatımı bir arada devam ettirmenin getirdiği büyük sorumluluklar, bir filme konu olabilecek kadar fazla anı biriktirmemi sağladı. Özellikle iş hayatındaki rekabet ve ataerkil topluma kendini kabul ettirme gibi engeller maalesef bir kadın olarak hem çok yorulmama hem olması gerekenin üzerinde bir enerji ve çaba harcamama neden oldu. Bu zamana kadar yaşadığım olaylar, karşılaştığım insanlar ve tecrübelerim de karakterime ciddi katkı sağladı. Anlayacağınız benim hikayem, bir kadının iş dünyasına adım attığı andan bugüne kadar geçen sürede yaşadıkları sebebiyle geçirdiği değişimi konu alan ilginç bir film olabilir.” 

“ÇIRAKLIK VE USTALIK DÖNEMİM ÇEKİLSİN”

İş dünyasının duayen isimlerinden Sanko Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, dile kolay, iş hayatında 50 yılını geçirdi. Haliyle bu yarım asırlık zamanda, pek çok deneyim, anı biriktirdi. İş hayatında her zaman çalışmanın ve dürüstlüğün önemine vurgu yaptı. Katıldığı konferanslarda, verdiği röportajlarda “Başarının yolunun çok çalışmak” olduğunu söyledi. Başarı hikayesini “Ben babamın fabrikasında çalışmaya başladığımda 6 ay yerleri süpürdüm. Her şeyden önemlisi hazmetmektir, iş hayatında bu böyledir. Birden gelip her şeyin üstüne oturursanız başarılı olamazsınız” diye anlatan Konukoğlu’nun hayatında en önem verdiği değerlerden biri de dostluk… “Çok iyi arkadaşlara sahibim. Biz tabandan geldik. 15 yıl işletmede çalıştım, işçilerle beraber yemek yedim, onlarla oturdum” diyen duayen iş insanının, bu tecrübelerle bezeli hayatının filme alınmasını istediği dönem de tam bu yıllar. “Hayatım bir filme çekilseydi Halit Ergenç’in canlandırmasını isterdim. Çünkü rolünün hakkını veren bir oyuncu olduğunu düşünüyorum” diyen Konukoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor: “İş hayatımın çıraklık ve ustalık dönemlerinin filme konu olmasını isterdim. Çünkü o dönem, bana göre dostluğun, arkadaşlığın ve yardımlaşmanın karşılıksız yapıldığı yıllardı.” 

“BABA-OĞUL FİLMİ OLSUN”

İş yaşamında biriktirilen tecrübeler ve deneyimlerden çok çeşitli senaryolar üretilebilir. Ancak insan hayatında başka önemli kritik dönemeçler de var. Çocuk sahibi olmak gibi… Baba olduktan sonra hayatında çok şey değiştiğini belirten Gittigidiyor Genel Müdürü Öget Kantarcı, eğer hayatı film olacak olsaydı, konunun oğluyla geçirdiği yıllarda geçmesini istediğini söylüyor. “2012 yılında oğlum Yaman’ın dünyaya gelişiyle hayatımın olumlu yönde çok değiştiğini söyleyebilirim. Baba olduktan sonra dünyaya daha farklı bakmaya başladım. Yaman, yaşantımın merkezine yerleşti. Bu yüzden, hayatım filme konu olacaksa bunun güzel bir baba-oğul filmi olmasını isterdim” diyen Kantarcı’nın kendisini oynamasını istediği aktör ise Nicolas Cage… Nedeni ise şöyle: “Elveda Las Vegas filmiyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ı da kazanan Nicolas Cage’in bence en önemli özelliği, çok yönlü bir aktör olması. Farklı karakterleri oynama zorluğunun altından başarıyla kalkıyor. David Lynch’in Vahşi Duygular (Wild at Heart) filminde karşımıza bir psikopat olarak çıkıyor. Drama niteliğindeki Melekler Şehri’nde (City of Angels) bir meleği canlandırırken Yüz Yüze (Face Off) gibi bir aksiyon filminde hem azılı bir suçluyu hem aile babasını aynı anda muhteşem bir performansla yansıtabiliyor. Film türü açısından tek bir yere yerleştirilemeyen, sıra dışı karakterlere hayat veren başarılı bir oyuncu olması bende hayranlık uyandırıyor.”

~