Neşeli tekneci

"Deniz olmadan yaşayamam"

1.01.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Neşeli tekneci
Hafta sonlarını iple çektiğini söylüyor. Çünkü her hafta sonu denize açılıyor ve teknesiyle Ege'nin yolunu tutuyor. Tam bir deniz aşığı olan YKM Yönetim Kurulu Üyesi Emir Kunt'un hali böyle... Kunt, teknecilikle ilgili deneyimlerini ve anılarını yazıya da döküyor. Hatta bir kitap projesi de var. Kendi deyimiyle, "neşeli bir teknecilik rehberi" yazmak istiyor. "Denizsiz yapamam. Zaten neredeyse teknede yaşıyorum" diyen Kunt, en büyük hobisi olan tekneciliği anlattı. Yıllardır gezdiği Ege kıyılarını hala tamamen keşfedemediğini söyleyen ve bu kıyıları dünyanın en güzel rotası olarak tanımlayan Kunt, herkese bu güzellikleri keşfe çıkmalarını tavsiye ediyor.KM Yönetim Kurulu Üyesi Emir Kunt, tam bir deniz aşığı. Hayatının büyük kısmını babası Emre Kunt ile birlikte yaptığı 20 metrelik teknesi Vido'da geçiriyor. Her hafta sonu mutlaka teknesine gidiyor. Ege kıyıları ve Yunan Adaları ise değişmez adresleri. "Yıllardır geziyorum ama hala Ege'yi bitiremedim" diye konuşuyor. Teknecilere verdiği tavsiye de yine Ege'yle ilgili: "Dünya üzerinde Yunanistan kıyıları ve Türkiye'nin Ege kıyıları kadar güzel bir rota yok. Çok etkileyici. Mutlaka görülmesi gerekiyor." "Deniz olmadan yaşayamam" derken son derece samimi. Zaten yaşayamamış da... Ankara Bilkent'teki eğitimi "denizsizlik" yüzünden 1,5 yıl sürmüş. Ailesinden gizli İstanbul Üniversitesi'ne geçiş yapmış. Deniz tutkusunu uzun zamandır yazılara da döküyor. Yacht Dergisi'ndeki "Dalgalı Sohbetler" adlı köşesinde teknecilik ve deniz üzerine keyifli yazılara imza atıyor. Projeleri arasında bir kitap da var. Tabii ki yine teknecilikle ilgili. Emir Kunt ile artık yaşam tarzı haline gelmiş olan tekneciliğini, model araba koleksiyonunu ve hobilerin kendisine kattıklarını konuştuk.

Capital: Deniz tutkunuz çocukluktan başlıyor sanırım. Denizin hayatınızdaki yeri nedir?
- Evet, çocukluktan başlıyor. Ben Kalamışlıyım. Evimizin önünde denize girerdik. Teknemiz de evin önünde bağlıydı. Her hafta Cuma gününden çıkar, Pazar akşamına kadar hep adalarda kalırdık. Bütün çocukluğum denizin içinde geçti. Babam da tam bir deniz aşığı olduğu için kendimi bildim bileli denizle haşır neşirimdir.

Capital: Tekneciliğe ne kadar vakit ayırıyorsunuz? Vaktinizin ne kadarı teknede geçiyor?
- Bütün yazı teknede geçirebilirim. Zaten öyle yapmaya da çalışıyorum. Her fırsatta tekneme giderim. Özellikle hafta sonları. Çok önemli bir organizasyon olmadığı sürece hep teknemde olurum. Babamla birlikte Bodrum'da evler yapıyoruz. İnanın şimdiye kadar 300'e yakın daire satmışımdır, kendime ait, anahtarı bana ait tek bir evim bile yok. Teknede yaşıyorum. Evde, aynı yerde yapamıyorum. Sıkılıyorum. Ailem de alıştı. Onlar da böyle seviyor. Tabii 11 yaşındaki oğlum kıyıda olmayı daha çok tercih ediyor. Arkadaşlarıyla futbol oynuyor, bisiklete biniyor. Ama tekne yaşamını da çok seviyor. O da su kayağı yapar, bot kullanır, tekne kullanır. 11 yaşında ama büyük tekne bile kullanabilir. Çekirdekten yetişti. İşim yoğun ama mutlaka sık sık tekneye giderim. Çok iyi bir grubumuz da var. Hem iş çevremden hem dışarıdan arkadaşlarımdan oluşan karışık bir grubuz. Her hafta en az 4-5 tekne toplanıp gideriz. Herhalde tekneye ettiğimiz masraf kadar uçak biletlerine de masraf yapıyoruzdur.~

Capital: Biraz da teknenizden bahseder misiniz? Özellikleri neler?
- Teknemizi babamla birlikte Yalıkavak'taki tersanede kendimiz yaptık. "Troller" tipi, şu anda çok revaçta olan bir tekne. Aslında troller, balıkçı teknesi demek ama değişe değişe günümüzdeki halini aldı. Artık bu modeli birçok firma yapıyor. Biz de babamla 3 yıl önce bu teknemizi yapmaya karar verdik. Babam mimar olduğu için kendisi çizdi. Benim teknem 20 metre. Babamınki 23 metre. Daha önceden de yaptığımız 3-4 tekne var. Bazılarını sadece kiraya veriyoruz. Teknem genelde Hisarönü'nde, Bodrum'da, Göcek'te, Yunan Adaları'nda duruyor.

Capital: Teknecilere önerebileceğiniz en güzel rotalar hangisi?
- Yurtdışında da birkaç yere gittik ama esasında teknecilik için Ege'den daha güzel bir yer yok. Dünyaca bilinen, insanların bütün yaz akın ettiği yerlere de gittim. Ama Ege'nin yanında çok sönük kalıyorlar. Belki oralardaki restoran, kulüp kalitesi daha iyi olabilir ama teknecilik olarak Yunanistan kıyıları ve bizim Türkiye'nin Ege kıyıları gibisi yok. Ben daha çok Yunan kıyılarına gidiyorum. Kendi kıyılarımızı artık çok iyi bildiğimiz için biraz da oraları keşfedelim istiyoruz. Yunanistan'da ne kadar uzağa gidebiliriz diye deniyoruz.

Capital: Peki "Görmeden gelmeyin" dediğiniz yerler var mı?
- Benim tavsiyem Ege'yi çok iyi keşfetmeleri. Özellikle Yunan Adaları'nı. Belli bir program içinde, derslerine iyi çalışarak ve güzel vakit ayırarak Ege'yi görmeleri lazım. Gerçekten keyifli bir rota. Ama havayı çok iyi kollamak lazım. Çünkü Ege'nin havası çok zor. Değişken. Bilhassa Kuzey'e çıkmak için havayı çok iyi takip etmek gerekiyor. Bütün yaz esiyor. Esmeyen gün sayısı çok az. Bir de dediğim gibi yola çıkmadan önce derslerine iyi çalışmalarını tavsiye ederim. Daha önce oralara gitmiş insanlarla mutlaka görüşsünler. Tavsiyeler alsınlar. Yıllardır gidiyoruz Ege'yi hala bitiremedik. Görmediğimiz yerler gördüklerimizden çok daha fazla.

Capital: Başka hobileriniz de var. Örneğin model araba koleksiyonu. Ondan da bahseder misiniz?
- Babam Emre Kunt'un Bodrum'da "Kunt Model Müzesi" var. Dünyada çok sayılı bir müze. Çünkü içinde insanlık tarihinin figürlerinden tutun da savaş gemilerine, Osmanlı kayıtlarına kadar çok iyi yapılmış, ödüllü maketler var. Ben maketlerle o kadar iç içe büyüdüm ki belki o yüzden hiçbir zaman maketlere çok yakın durmadım. Ama yıllar içinde 1/18 ölçekli arabaları biriktirmeye başladım. O da çok kaliteli yapılıyor artık. Daha önceden böyle değildi. Emniyet kemerinin tokasından süet derisine kadar son derece detaylı, sanat eseri şeklinde maketler yapılıyor. Dediğim gibi maket arabalara merak saldım ve bir anda 300 parçaya ulaştı. Hepsi de çok kıymetli. Sonra evde özel bir vitrin yaptık. Kunt Model Müzesi'nde otomobiller yoktu. O kısmı ben yapmış oldum. Böylece en azından bir katkım olmuş oldu.

Capital: Model araba koleksiyonunuz hala devam ediyor mu?
- Evet devam ediyor. Ama ben bu konuda, aslında her konuda, çok seçiciyim. Önüme gelen her şeyi toplamıyorum. Gerçekten çok kaliteli olması lazım. Bu maketler kalitelerine göre sınıflandırılıyor. Çok iyi yapılanları var, iyiye yakın yapılanları var, bir de kötü yapılanları var. Ben hep en iyi olanları almanın peşindeyim. O yüzden az toplarım ama en iyileri olsun isterim. Tabii böyle olunca yılda ancak 56 tane bulabiliyorum.~

Capital: Nerelerden alırsınız model arabaları?
- Çeşitli markalar var. İtalya'da, İngiltere'de satılıyor. Ama hepsi Uzakdoğu'da yapılıyor. Hong Kong başı çekiyor. Yapımlar ve işçilik Hong Kong ama satış yapan, marka olan şirketler Avrupalı. Çok ciddi bir el emeği.

Bubago ile macera turizmi
PROJE NASIL DOĞDU
Bubago aslında bir arkadaşımızın fikri. Macera adamı olmadığım için zaten böyle bir fikrin benden çıkması pek beklenmez. Arkadaşımın yelken okulu var. İnsanlara "macera paketleri" satma fikriyle doğdu. Yola benimle devam etmek istedi. Bubago AŞ. olarak şirket kurduk. Daha sonra bu biraz daha gelişti. İşi paket turdan çıkarıp macera turizmine dönüştürmeye çalışıyoruz.
LIFESTYLE BİR MARKA
İyi bir iş olsun istiyoruz, o yüzden de acele etmiyoruz. Keyifli ve kaliteli bir iş olsun istiyoruz. Aslında sitesi çok güzel oldu ama henüz yayına sokmadık. Esas amacımız Bubago'yu lifestyle bir marka haline getirmek. Bubago markasıyla her şeyi yapabiliriz. Ama başlangıcı doğru konumlandırmak önemli. Tamamen hobi amaçlı başladığı için ticari bir kaygımız yok. Yani "Kaybedilen her gün bize zarar yazıyor" gibi düşünmüyoruz. İyi bir noktadan, en doğru noktadan başlayalım diye ince eleyip sık dokuyoruz."

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz