Yöneticilerin emek harcayıp zaman ayırdığı hobileri, hem iş hem özel
hayatlarında onlara çok şey katıyor. Adeta hobisiz bir yaşam düşünemiyorlar.
Örneğin Altınbaş Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sofu Altınbaş, bahçeyle
ilgilenmeseydi bu kadar sabırlı olamayacağını düşünüyor. Viko by Panasonic
CEO’su Nusret Kayhan Apaydın ise “Hayatımda kayak olmasaydı doğadaki
güzellikleri göremezdim ve renksiz bir yaşamım olurdu” diyor. CEO’lara, “Hobiniz
olmasaydı hayatınızda ne eksik olurdu” diye sorduk. İşte yanıtlar...
Hobileri, yöneticiler için hayatlarıyla
bütünleşmiş, kendilerini en mutlu
hissettikleri özel alanları. Kimi hobisini
sabır vesilesi, kimi hayatın anlamı, kimi
de sakinliğin başlangıcı olarak tanımlıyor. Örneğin
ASUS Türkiye Sistem İş Birimi Ülke Müdürü Özge
Kılıç Güler, dalış tutkusunun kişisel gelişimine
etkisini, “Su üstünde başınıza bir şey gelse koşarak
kaçabilirsiniz, ancak su altında paniğe yer yok. Her
şeyi soğukkanlılıkla karşılamak ve sakin hareketlerle
çözmek zorundasınız” sözleriyle açıklıyor.
Çoğu yönetici için hobisiz bir hayat mümkün
değil. “Eğer bu hobim olmasaydı, başka bir tane
olurdu” diyorlar. Bu özel zamanların hem iş hem
özel yaşamlarına çok olumlu etkisi olduğunu
düşünüyorlar. Bahçeyle ilgilenmenin meditasyon
niteliğinde olduğunu söyleyen Altınbaş Holding
Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sofu Altınbaş bu
isimlerden biri… “Hobim olmasaydı belki de
daha sabırlı olamayabilirdim. Bahçe ve yeşille ilgilenmek beni rahatlatıyor” diyen Altınbaş gibi
diğer yöneticiler de hobilerinin hayatlarına kattığı
değerleri ve hobileri olmasaydı hayatlarında nelerin
eksik kalacağını anlattılar.
“KIŞIN TADINA VARAMAZDIM”
Tam bir kayak tutkunu olan Viko by Panasonic
CEO’su Nusret Kayhan Apaydın, bu sporla aslında
geç bir yaşta, 3 yıl önce tanıştı. Buna rağmen kayak
onun hayatının önemli bir parçası haline geldi.
Sporun, bedene
olduğu kadar
ruh sağlığına çok
faydalı olduğunu
belirten Apaydın,
kayak hayatına
girmeseydi kış
mevsiminin tadına
varamayacağını
ifade ediyor ve
“Kayak sporuyla
tanışmasaydım,
dağlar ve kar ile
bu kadar haşır
neşir olamazdım.
Kaymak için
gittiğimiz
dağlardaki, özellikle Alpler’deki, güzellikleri
göremez ve orada kurduğumuz dostlukları
yaşayamazdım. Kısacası kayak hobisinin hayatıma
farklı bir renk kattığını söyleyebilirim” diyor.
Apaydın, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Biz yöneticiler iş hayatını oldukça tempolu
ve yoğun yaşıyoruz. Genellikle yaz mevsiminde
kullandığımız 1-2 haftalık tatil dışında dinlenmeye
ve kendimizi yenilemeye çok zaman ayıramıyoruz.
Kayakla kışın da yoğun tempomuza 1 haftalık ara
verebiliyoruz. Dostlarla çok farklı bir ambiyansta bir
araya gelmek insana yeniden enerji yüklüyor.
“KOLAY ANALİZ YAPAMAZDIM”
Dalışı 4 yıl önce ilk kez deneyimleyen ASUS
Türkiye Sistem İş Birimi Ülke Müdürü Özge Kılıç
Güler, su altını o kadar sevdi ki yeni yıla bile
dalış yaparak girmeye başladı. Ona göre “Mavinin
rahatlatıcı etkisi, sadece alıp verdiğiniz nefesin
sesi ve yer çekiminin etkisiz kalması” terapi etkisi
yaratıyor. “Denizin derinliklerinde tüm dünyadan
izole olmak farklı bir his” diyen Güler, dalışın
kendisinde bıraktığı etkiyi ve hayatındaki önemini
şu sözlerle ifade ediyor: “Aslında insana ait olmayan
bir bölgedesiniz ve yapabileceğiniz hatalar sizin
hayatınıza mal olabilir. Su üstünde başınıza bir şey gelse koşarak kaçabilirsiniz ancak su altında
paniğe yer yok. En önemlisiyse yapacağınız her
hareketin sonuçlarını düşünmeye daha fazla vakit
ayırarak olası hataları minimize etme gerekliliği. Bu
kontrollü karar verme mekanizmasına sahip olmak
iş hayatında da önemli bir avantaj sağlıyor. Ben bu
sayede doğruyu yanlışı daha kolay analiz ediyorum.
Tek başına dalmak, dalış kuralları gereği
yasaktır. Bu nedenle yanınızda mutlaka bir dalış eşi
bulunuyor. Bu da aslında ofiste birlikte çalıştığınız
iş arkadaşlarınızdan farksızdır. Daha büyük
bir ekiple daldığınızda ise bu sefer dalış lideri,
kurtarma dalıcısı gibi görevler de devreye girer.
Onlar da aynı iş ortamında çalışanlardan sorumlu
yöneticilerin görevlerini üstlenirler. Bu şekilde bir
takımın parçası olmak, takım içerisinde iletişimi ve
dayanışmayı ayakta tutmak konularında dalış bu
süreçleri en mükemmel aksettiren aktivite. Eğer
dalmasaydım ekip çalışmasının önemini bu kadar
iyi kavrayamazdım.”~“SABIRLI OLAMAYABİLİRDİM”
Çocukluğundan beri bahçeye ve tarıma çok
meraklı olan Altınbaş Holding Yönetim Kurulu
Başkan Vekili Sofu Altınbaş,
bahçeyle ilgilenmenin en
iyi meditasyon yöntemi
olduğunu düşünüyor.
İnsanın toprakla temas
ettiği sürece stresten
uzaklaştığına ve daha
sağlıklı olacağına
inanıyor. İstanbul’da
toplam 8 dönümlük bir
arazide birçok meyve
ağacı yetiştiren Altınbaş
için bahçe aynı
zamanda kedi ve
köpekleriyle vakit
geçirdiği bir yaşam
alanı.
Bahçenin onun
hayatına kattığı en
önemli değerlerden
bir diğeri de
sabır. “Hobim
olmasaydı belki
de daha sabırlı
olamayabilirdim.
Bahçe ve yeşil
ile ilgilenmek
beni rahatlatıyor”
ifadelerini kullanan
Altınbaş, “Bir
şeyler ekip biçmek,
büyütmek, yeşertmek; sabır, ilgi ve özen gerektirir.
İş dünyasında da aynı titizlikle konuları irdeleyip
sabır göstermeniz gerekiyor” diyor.
“DOĞRU ZAMANDA, DOĞRU AKSİYON”
2001 yılında, Türkiye Formula 3 Şampiyonası’yla ilk
yarışına katılan Toshiba TNB CEO’su Aytaç Biter
için otomobil sporları zamanla hobi olmanın çok
ötesine geçti. Otomobiller ve hız onun yaşamının
bir parçası haline geldi. 4 yıl üst üste Türkiye Pist
Şampiyonluğu’nu kazandı. 2008 yılından itibaren
uluslararası yarışlarda Türkiye’yi temsil etmeye
başladı. 2010 yılında “Milli Sporcu” unvanını aldı
ve ardından pek çok yarışta dereceler elde etti.
Halen otomobil sporlarında Türkiye’yi yurt dışında
temsil etmeye devam eden Biter için aslında bir işte uzmanlaşmak önemli. “Bu hobim olmasaydı
hayatımda büyük bir eksiklik hissederdim.
Muhtemelen uzmanlaşacağım başka bir hobim
olurdu” diyor. Motor sporlarının iş ve özel
yaşantısına katkısını ise şöyle anlatıyor:
“Her yarış bir strateji ve deneyim işi, en hızlı
olmak yarışı kazanacağınız
anlamına gelmiyor.
Uzmanlığınızı doğru
stratejilerle birleştirmeniz
ve doğru zamanda, doğru
aksiyonu almanız gerekiyor.
Aynı hususlar iş hayatı
için de geçerli. Deneyim
ve uzmanlığınızı, iyi bir
ekip ve doğru stratejilerle
harmanlayarak başarıyı elde
edebilirsiniz.
Yarışların özel hayatıma da
olumlu etkileri var. Özellikle
yurt dışı yarışlarım için ailece
seyahat ediyoruz ve yeni yerleri
görme, tanıma imkanımız
oluyor. Ailemin desteği benim
motivasyonum için de çok
önemli. Milli sporcu kimliğimle
Türkiye’yi yurt dışında başarıyla
temsil etmek ve Türkiye’nin tanıtımına katkıda
bulunmak da benim için büyük gurur kaynağı.”
SPORSUZ ÜRETKEN OLAMAZDIK
İki e-ticaret devi Gittigidiyor’un CEO’su Öget
Kantarcı ve Trendyol CEO’su Demet Mutlu için
spor, hayatlarının vazgeçilmez bir parçası. Düzenli
sporun en önemli etkisiyse zinde tutması ve enerji
vermesi. GittiGidiyor Genel Müdürü Öget Kantarcı
“Hayatımdan sporu elediğimi düşünemiyorum”
diyerek kendisi için önemini vurguluyor ve sözlerini
şöyle sürdürüyor: “İş-özel hayat dengesini kurmak
için araya keskin çizgiler koymak günümüzde
neredeyse imkansız. Bu nedenle kendimize
ayırdığımız vakitler bizim için çok değerli. Sporun
her dalıyla uğraşmayı seviyorum. Sadece fiziksel
performans için değil, güne motive ve daha zinde
başlamak için de spor yapmanın çok faydalı
olduğunu düşünüyorum. Çoğu zaman stres atmak
için spor yapmak bana çok iyi geliyor. Daha dinç
ve zinde oluyorum, hatta koşarken bile çalıştığım
zamanlar oluyor; günü planlıyorum, bazı kararlar
alıyorum. Tüm bunları göz önüne aldığımda,
hayatımdan hareketi, sporu elediğimi düşünmek
benim için çok zor; çünkü yorularak dinlenen
biriyim.”
Trendyol CEO’su Demet Mutlu ise düzenli
olarak pilates ve yoga yapıyor. Bu sayede
ruhen rahatladığını ve bedeninin daha kuvvetli
olduğunu hissettiğini söyleyen Mutlu, sporun iş
hayatına en önemli katkısının verimlilik olduğunu
düşünüyor. “Günlerim yoğun, dinamik ve hareketli
geçiyor. Zinde ve enerjik olmak için hem sağlıklı
beslenmeye çalışıyorum hem spor yapıyorum.
Özellikle haftada 3-4 gün sabah erken spor yapıp
güne enerjiyle başlıyorum. Bu sayede iş hayatımda
da daha verimli ve üretken oluyorum” diyor.~“KARAR VERME HIZIM DAHA AZ GELİŞİRDİ”
TÖRE BİROL TÜRK HENKEL ÇAMAŞIR VE EV BAKIM GENEL MÜDÜRÜ
ARKADAŞLARIMLA TANIŞAMAZDIM
2009 yılında
bir arkadaşım, İstanbul Havacılık Kulübü’yle tanışmama
vesile oldu. Benim için hazırlanan 1 saatlik uçuşu, şimdi
arkadaşım olan bir pilotla tamamladığımda artık bu tutkudan
vazgeçemeyeceğimi biliyordum. Bu hobim olmasaydı; hızlı
ve doğru karar verme yeteneklerim daha az gelişmiş olurdu.
Hayatımda bu kadar keyifle yaptığım bir tutku olmazdı.
İstanbul Havacılık Kulübü’nde tanıdığım bunca değerli kişiyi
de tanımıyor olurdum.
ZİHİNSEL DİNLENME SAĞLIYOR
Pilotluk, çabuk ve
sistematik karar verme yeteneklerini geliştiren bir hobi.
Havada hızlı ve doğru karar vermek zorundasınız. Bu nokta,
iş hayatında benzer sistematikler geliştirmeme çok yararlı
oldu. Kulüpteki diğer pilotlarla birlikte yapılan bir uğraş
olduğundan sosyal aktivitelerimin, network ağımın gelişmesini
sağladı. Bulunduğum pozisyon gereği hep bir sonraki adımı
düşünmek zorundayım. Uçuş öyle bir şey ki başka hiçbir şeye
odaklanmıyorum ve o anda gerçek bir zihinsel dinlenme
yaşadığımı hissediyorum.
“BU KADAR MUTLU OLAMAZDIM”
BURÇİN BİRCANOĞLU BİRCOM GENEL MÜDÜRÜ
YENİ BAŞLADI
Kick boks hayatıma çok yeni girdi, bir
yıldır yapıyorum. Cumartesi günleri Kick boks, pazar günleri
doğada bisiklet ve hafta içi de fitness yapıyorum. Kick boks
sayesinde vücut koordinasyonumun geliştiğini gözlemliyorum.
Vücuda hız, çeviklik, esneklik ve direnç kazandırıyor,
yüksek kondisyon gerektirdiği de bir gerçek. Bisiklet
antrenmanlarımla birlikte bu spor sayesinde kondisyonumu
geliştirebiliyorum.
HOBİSİZ ASLA
Yaptığım diğer sporların yanında kick boksa
başlayarak yeni bir sporu öğrenmenin keyfini yaşıyorum.
Kick boks bir dövüş sporu, dolayısıyla başarılı olmak için
vücudunuzun anatomisini, onu nasıl kullandığınızda daha
etkili olabileceğinizi öğreniyorsunuz. Sürekli tek bir spor
dalıyla uğraşmaktansa birden çok branşla ilgilenmek beni
çok mutlu ediyor. Sporun hayatıma kattığı en temel şey
mutluluk. Bu hobim olmasaydı eminim başkası olurdu. Hobisiz
bir hayat düşünemiyorum.
“PİYANO GÖRDÜĞÜMDE
DAYANAMIYORUM”
WILBERT VERHEIJEN
CANON EURASIA GENEL MÜDÜRÜ
PEKİN’DE BARLARDA ÇALDI
Piyano ve klavye çalmayı
çok seviyorum. Herhangi bir yerde otelde veya restoranda
piyano gördüğümde dayanamıyor ve hemen çalmaya
başlıyorum. En çok keyif duyduğum ise Pekin’de yaşarken
grubum WHiBSiB ile barlar ve kulüplerde düzenli olarak
piyano çalmaktı.
GÜNE EĞLENCE KATIYOR
Bu hobimi günlük işlerle
birleştirmek kolay değil ancak her zaman çok eğlenceli
olduğunu düşünüyorum. Hobim ve müzik olmasaydı
hayatımın önemli bir parçası eksik olurdu diye düşünüyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?