Aile şirketleri doğaya aykırı mı?

Bu soruyu için eğer bir cevap varsa hayvan krallığının ve türlerin hayatta kalmasının incelenmesiyle başlanabilir.

1.07.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Aile şirketleri doğaya aykırı mı?
Charles Darwin, güçlü bir motivasyon olarak hayatta kalmak için kalıtsal dürtü hakkında yazdı. Hayvan krallığında güçlünün zayıfa nasıl baskın geldiği ve böylece güçlünün yeniden üreyebildiğiyle ilgili sayısız hikaye var. Vahşi doğada yaşam son derece acımasız olabilir. Hayvanlar, bazen hayatta kalmayı garantilemek için korkunç şeyler yapmak zorunda kalır. Yamyamlık ve yavru boğazlama birçok türde yaygındır. Ama belki de en rahatsız edici vaka, yavru hayvanın, bazen doğumdan hemen sonra kardeşlerini öldürmesidir. Lekeli sırtlanın adaptasyonu özellikle ilgiye değerdir. “Afrika’nın lekeli sırtlanları gözleri açık, alarmda, keskin dişleriyle silahlanmış olarak doğarlar ve baskın olabilmek için şaşırtıcı derecede erken bir yaştan itibaren birbirleriyle kavga etmeye başlarlar. Sırtlan yavruları arasındaki dalaş haftalar sürebilir. Kardeş cinayeti güçlü yavrular (sırtlan klanının gelecekteki liderleri) için potansiyel rakipleri eleme stratejisi olmasının yanı sıra aynı zamanda popülasyonu düzenlemenin doğal bir yoludur." Sırtlan ana rahmine düştüğü andan itibaren hayatta kalma dürtüsü tarafından yönlendirilir. Ancak erken dönemlerinden sonra yiyecek için av konusundaki işbirliği becerilerini geliştirir. Afrika’ya safariye gittiğimde sırtlanların bir antilobu öldürmek için işbirliği yaptığını, hayvanı dakikalar içinde öldürerek bir çırpıda yediklerini gördüm. Tüm süreçte birlikte çalışıyorlardı.

KARDEŞLER İŞBİRLİĞİ YAPMALI
İncil ve Kuran’a göre kardeş cinayeti, insanlık tarihindeki ilk öldürme tarzıydı. Kabil, istediği lütufları alabildiği için Habil’e öfkeliydi. Bazıları bunu ilk kardeş rekabeti olarak da adlandırıyor. Aile şirketlerinin anormal olup olmadığı konusundaki kararı, siz okurlara bırakacağım. Ama benim düşüncem, buradan kardeşlerin eğer işte başarılı olacaklarsa işbirliği yapması gerektiği sonucunun çıkarılabileceğidir. Birçok kültürde yetiştirme tarzı, çocukları karşı karşıya getirir. Sadece doğum sırası bile tek başına rekabet dinamiğini belirler. Çok erken yaşlardan itibaren, spor ya da hedefler itibarıyla rekabet, ailede teşvik edilir. Ailede “kimin daha büyük, daha güçlü ve daha iyi” olduğuna dair yapılan vurgu, bireyler arasında derin kırılmalara yol açar. Genç yetişkinler şirkete dahil olduğunda, bu dargınlıkların mevcut olması çok alışılmadık değildir. Ebeveynlerin başarmak konusunda yaptığı vurgunun çoğu, anlamlı bir benlik gelişimi açısından hayati önem taşır. Ebeveynlerin görevlerinden biri de çocuklarına, hayatta başarı için çok kritik önem taşıyan, güçlü bir benlik duygusu aşılamak konusunda yardım etmektir. Böylece hayati önem taşıyan gelişimsel unsurlardan biri, aynı zamanda kardeşlerin şirketle ilgili konularda kutuplaşmalarını önleme potansiyelini de taşımaktadır.

KUTUPLAŞMAYI AZALTMAK
Aile şirketi sahipleri, bu bariz rekabetçi güçleri nasıl idare edebilir? Başarılı aile şirketlerinde sorun çözümü konusunda işbirliği seviyesi yüksektir. Esas olarak bu, denetimle ilgilidir. İşbirliğine dayalı bir karar alma tarzı benimsemek, karar alma süreciyle ilgili neye, ne kadar ihtiyaç duyduğunuzla ilgili bir seçimdir. “Aile Şirketlerinin Küçük Kırmızı Kitabı”nda “karar alma” ile ilgili bölümde şunlar yer alıyor: “Herkesin bir fikrinin olmasıyla ilgili bir sorun yok. Ama herkesin kendi fikrinin her zaman geçerli kabul edilmesini istemesinde sorun var. Nihai sözü söylemesi gereken, sorumluluğu taşıyan ve sonuçta hesap verebilecek konumda olan kimsedir. Kriter temelli karar alma, umulan getiriyi tanımlamakla ve sonra da olası alternatif eylemleri ki bunların arasında hiçbir şey yapmamak da olabilir, sıralamakla başlar. Şunu yazarak başlayabilirsiniz: ‘Umulan sonuç ......... olacaktır.’
Bir sonraki adım, bu alternatif eylemleri elde edilecek başarıya göre listelemek ve her biri için anlamlı öngörülerde bulunmaktır. Son olarak, sizi istenen getiriye götürebilecek en yakın alternatifi yazılı olarak ifade etmektir. Bu yöntem fikirle ilgili kişisel sahiplenmeyi azaltır ve kriterleri seçim için temel haline getirir.” Fikrin ve kararın “kişisel olarak sahiplenilmesi” seviyesini düşürmek, tarafların kutuplaşması ihtimalini azaltır. Mesele daha çok kararı kimin aldığından, hangi kararın doğru olduğu noktasına gelir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz