Mayıs ayının ikinci yarısında piyasalar Avrupa krizinin etkisiyle düşmeye başladı. Yunanistan’da seçimler sonucunda hükümet kurulamayınca bankalardan mevduat kaçışı hızlandı. Artık Yunanistan’ın Euro’dan çıkması konusu “şüyu-u vuku-undan beter” bir hal almış durumda. Yani olup bitse belki de sonuçları piyasaların korktuğu kadar kötü olmayacak. Nihayetinde Yunanistan, 2011 milli geliri olan 215 milyar Euro ile Türkiye’nin üçte biri kadar bir ekonomidir. Euro’dan çıkarsa muhtemelen Türkiye’nin beşte biri kadar bir GSYİH’ye düşecek.
Türkiye’nin 2001 krizi sonrası 10 yılda gösterdiği ekonomik ilerleme göz önüne alınırsa Avrupa’nın problemleri ötelemek yerine radikal kararlar alması gerek. Zaten bankalardan mevduat kaçmaya başlayınca
başka çare de kalmıyor. Bu tür ciddi kararları ise yıpranan hükümetlerin alması zor olacak. Fransa’da yeni cumhurbaşkanı Hollande, bu role soyunabilir ama Almanya’da seçimler 2013 sonbaharında yapılacağı için AB liderliğinde Merkel ile çalışmak zorunda. Merkel’in partisi yerel seçimlerde zayıflasa da kendisi başbakan olarak hala popüler. Merkel-Hollande ikilisi Avrupa Birliği konusunda kökten değişikliklere gitmek zorunda kalabilir. Ayrıca Sarkozy’nin gitmesi ile AB’nin Türkiye ile ilgili olumsuz tavrında da bir iyileşme süreci başlayabilir.
KRİZ TÜRKİYE'NİN DEĞİLSE ALIM FIRSATIDIR
AB krizi nedeniyle petrol fiyatlarının düşmesi Türkiye için en olumlu gelişme. Brent petrolün varili mayıs ayında 120 dolardan 107 dolara kadar yüzde 10’dan fazla geriledi. Petroldeki bu düşüş öncesinde bile düzelme sürecine giren Türkiye’nin cari açığı, şimdi daha büyük bir hızla düzelecek. Nitekim son haftalarda Brezilya, Hindistan, Polonya gibi diğer gelişmekte olan ülke para birimleri hızla değer kaybederken Türk Lirası daha az değer kaybetti. AB krizinde en kötü nokta geçtiğinde Türkiye’de döviz kurlarının yeniden düşmesi kuvvetle muhtemeldir. Gözlemlerimize göre dış etkenlerle yaşanan sert düşüşler İMKB’de genelde alım fırsatları yaratır. Üstelik İMKB şirketlerinin ilk çeyrek kârları iyi geldi ve petrol fiyatları ve cari açık da düşmeye başladı. Avrupa krizi daha büyük bir paniğe dönüşmez ise borsaya fonlar üzerinden sermaye akışı başlayabilir. Sene başında SPK’nın fon yönetim komisyonlarına üst sınır (yıllık yüzde 3,65) getirmesinden sonra Maliye’nin 18 Mayıs
2012 itibarıyla hisse senedi yoğun fonlarda (ortalama yüzde 75’ten fazla hisse senedi taşıyan fonlar) stopaj oranını yüzde 10’dan sıfır’a indirmesi İMKB’de yerli kurumsal yatırımcının önünü açan kararlardır.
ABD'DE TOPARLANIYOR AMA EMEKLİLİK SİSTEMİ TIKANMIŞ DURUMDA Mayıs ayında Şikago’da düzenlenen CFA yıllık konferansında küresel ekonomiye ilişkin ortaya konan görüşleri şu şekilde özetlemek mümkün: Dünya ekonomisi ve piyasalarının gidişatını 2012’de ABD ekonomisi belirleyecek. Avrupa’dan korkulmasına rağmen piyasalar kötü senaryoları büyük ölçüde öngörüyor. Buna karşın ABD’de yavaş seyreden toparlanma Kasım 2012’deki başkanlık seçimlerine kadar hız kazanırsa bu dünya piyasaları için pozitif bir şok olur. Ancak Avrupa’daki kriz nedeniyle ABD de ivme kaybederse bu kez negatif bir şok etkisi yapar. ABD’nin krizi atlatmak için doğru yolda olmasına karşın emeklilik sisteminde oluşan büyük açığın uzun vadede nasıl çözümleneceğini kimse kestiremiyor. Burada asıl problem, faizler düştükçe emeklilik fonlarının getirilerinin de düşmesi ve gelecekte ödemelerini karşılayamaz hale gelmesi. Henüz genç bir nüfüsa sahip olan Türkiye, emeklilik sistemi konusunda ABD ve Avrupa’nın hatalarından ders alma şansına sahip. Bütçeden geçen yıl 53 milyar TL transfer edilen ve buna rağmen 16 milyar TL açık veren SGK sistemini, siyasi iktidarın ve bütçenin güçlü olduğu bu yıllarda tekrar reforme etmeliyiz. Bireysel emeklilik sistemine yüzde 25 kamu katkısı çok önemli olmakla birlikte eğer bu katkı “kaydi” bir katkı olacaksa bu özünde devlet adına bir borç olacak. Tasarruf oranının artması için devlet katkısının nakdi olması gereklidir. Uzun vadede ise özel emeklilikte “ikinci basamak” denilen zorunlu mesleki emekliliğe geçilmesi, Türkiye’de tasarrufları artıracak ve sermaye piyasalarını geliştirecek en önemli adım olacaktır.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?