İsteklilik, iyileşmenin başlangıcı

“Herkesin büyük faydasına hizmet edecek bir çözüm bulmaya istekli misiniz?” Cevap sizde.

1.09.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
İsteklilik, iyileşmenin  başlangıcı
Sıkıntılı olsa da harika bir dünyada yaşıyoruz. Çok sayıda çelişki yaşanıyor. Gruplar, halklar ve insanlar arasındaki çelişkinin çoğu, birbirini anlamamaktan kaynaklanıyor. Çelişkinin bir kısmı din temelli. Aspen sakinleriyle birlikte, bu tehditle ilgili hoşgörülü ve coşkulu bir tartışmaya katıldım. Buradaki fikir alışverişleri sonucunda “Kaos Zamanında Dinin Sorumluluğu” başlıklı bir konferans gerçekleştirdik. Üyeleri yeryüzünün üç semavi dini olan Hristiyanlık, Müslümanlık ve Yahudilik mensuplarından oluşan bir komite kurduk. Planlama başladı ve bu grupların her birinin kanaat önderlerinin konuşacağı bir konferans örgütledik. Bilgili, tanınmış ve az tanınan akademisyenlerle her bir dini temsil eden kanaat önderleri büyük önem taşıyan üç günlük tartışmalar için davet edildi. Bu tartışmalar, tarihin akışını değiştirir ya da değiştirmez bilinmez, katılımcılar üzerinde derin bir etki uyandırdı. Organizatörlerden birisi, Polonya Yahudisi olan Carolyn Manosevitz idi. Yakın akrabalarının 40’tan fazla üyesi soykırımda katledilmişti. Bu, tarihin yakıcılığı Carolyn’in tüm yaşamını sıkıntıya sokmuştu. Kendi yolculuğunun bir parçası olarak, soykırım hakkında dersler oluşturdu ve şu anda bunları teknoloji seminerlerinde öğretiyor. Konferansta tüm dünyayı ve aile şirketlerini ilgilendiren bir tecrübesini anlattı. 1980’lerde Austin Teknoloji Semineri’nde böyle bir ders veriyordu. Meslektaşlarından birisi ona Almanya’dan genç bir erkek öğrencinin kendisiyle tanışmak istediğini söyledi. Bu rica, geçmişle ilgili hepsi de halkıyla bağlantılı çok derinlerde yatan duygulara yol açtı: Kızgınlık, keder, öfke, korku.... Ailesine bu kadar acı yaşatmış olanlara karşı nefretinin ve güvensizliğinin birden farkına varan Carolyn, “Bu adamla neden tanışayım ki” diye düşündü. Nihayet, fakülte üyesi olmasından bağımsız olarak, Dieter ile görüşmeye karar verdi. Karşılaştıklarında havada gerginlik vardı. Açılış sorusu “Benden ne istiyorsunuz” oldu. Genç seminer katılımcısı, “Sizinle benim bir uzlaşma noktamız olduğunu düşündüm” diye cevap verdi. Bu hem Dieter hem de Carolyn için cesaret gerektiren bir şeydi. Bu karşılaşma 20 yıldan uzun süren sohbetlerden oluşan bir arkadaşlığa dönüştü. Çünkü diğerinin kim olduğu, karşıdakinin neyi temsil ettiği hakkındaki köklü inançların çamurlu yolunda yürümek ve farklılıkları anlamak, yanlış anlama uçurumunun kendilerini felakete sürükleyeceği ve tarihin kötü olaylarını tekrarlamaya çalışan insanları anlamak konusunda istekliydiler. Aile şirketleri hakkındaki ilk kitabımı yazarken yayımcıya “Baba Katilliği, Kardeş Katilliği, İntihar ve Aile Şirketlerinin Diğer Yönleri” başlığını önerdim. Aile şirketleriyle ilgili tecrübelerimi yansıtmasına rağmen, beni bu başlıkları kullanmaktan vazgeçirdi. Tecrübelerim bana hınç, kötü muamele ve adaletsizlik yüzünden insanların başkalarına ve kendilerine karşı şiddete başvurabildiğini gösterdi.

"MAKUL ÇÖZÜM"
Birçok durumda bireyler öylesine kutuplaşır ki herkes, etkileşimin “oyun alanı” olan şirkete, başkalarına ve kendisine zarar verecek eylemlere girişebilir. Oyuncuların çoğu da “makul bir çözüm” konusunda esas itibarıyla isteksiz olabilir. Aile şirketlerine danışmanlık yaptığım 44 yıllık tecrübem boyunca bir teorinin arkasındaki konsepti soran müşterim olmadı. Her zaman pragmatiktiler. Neyin işe yarayacağını bilmek istiyorlardı! Tüm çözümler isteklilikle başlar. İsteksizliğe saplanan insanlar pozitif bir ilerleme gerçekleştiremez.~
Sorunlar kutuplaşmaya yol açtığında, adaletsizliğin temel bir algılanışı olarak çocukluğa dayalı kırgınlıklarla uğraşmak çok zor hale gelir. Aile üyeleri konumlarında sabittir ve kendileri dışındakilerin görüşlerine önem vermeyi reddederler. “Ben haklıyım”, mantraları haline gelir ve bu da sonunda, bazen şiddete ama genellikle, onları bir araya getiren şirketin çökmesine yol açar. Şirket, kutuplaşmayı çözümlemenin bir aracı haline geldiğinde herkes yani sahipler, çalışanlar ve müşteriler ve diğer tüm ilişkili insan ve kuruluşlar kaybeder.

İSTEKLİLİK
Makul bir çözüm bulma konusunda isteklilik tek tek bireylere düşer. Birçok aile imparatorluğunun çöküş nedeni bu tür bir isteksizlik saçmalığıdır.İşe yarayacak o makul çözümü bulmak her zaman dümdüz bir yol değildir. Carolyn ve Dieter tartışmaya başladıklarında son derece acı ve rahatsızlık söz konusuydu. Burada söz konusu olan, soykırımın geçmişiyle, bugünüyle ve geleceğiyle ilgili acısı olan Yahudi bir kadınla genç bir Alman öğrencinin anlaşma, uzlaşma ve nihayet bağış dileme çabasıydı. İki insan, birbirlerini anlayışlı bir sohbet sonucunda tatmin edici bir düzeyde anlayıp bağışlama seviyesine ulaştığında, artık ayrı kalamaz hale geldi. Her şey isteklilikle başladı. Doğru yolu buldular. Eğer bir aile şirketindeyseniz ve zorlu bir dönem yaşıyorsanız, size şunu sorarım: “Herkesin büyük faydasına hizmet edecek bir çözüm bulmaya istekli misiniz?” Cevap sizde.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz