Piyasalar Libya ve Japonya risklerini atlatıyor

Mart ayında yaşanan Japonya trajedisi ve Libya Savaşı ile piyasalar, panik düşüşler yaşadı.

1.04.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Piyasalar Libya ve Japonya risklerini atlatıyor
Her iki krizin insanlar açısından yarattığı acılar daha uzun süre devam edecek, ancak kısa vadede piyasalar açısından en kötü nokta aşılmış gözüküyor. Şöyle ki Libya'da, Batı müdahalesiyle kısa zamanda bir rejim değişikliğinin gerçekleşeceği beklentisi ağırlık kazanıyor. Japonya'da ise nükleer sızıntının önlenmesiyle büyük bir felaketin atlatıldı. Japon ekonomisi birkaç çeyrek küçülse de daha sonrasında zorunlu yeniden inşa faaliyetleri nedeniyle eskisinden bile daha fazla büyüyebilir. Dolayısıyla piyasalar, martın ilk yarısında yaşadıkları panik düşüşleri geri aldı. Fakat her iki krizin uzun vadeli sonuçlarına değinmek için henüz erken olsa da yüzeysel olarak şunları söylemek mümkün: Japonya tra|edisiyle nükleer ener|inin, özellikle deprem bölgelerinde güvenli olmadığı sonucu Türkiye'nin de nükleer enerji planlarını geciktirebilir. Bu durum elektrik üretiminde petrole ve doğalgaza bağımlılığı arttıracak. Alternatif arayışı da rüzgar, su ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynakları daha da önem kazanacak. Tunus ve Mısır'da iç savaşa gitmeden gerçekleşen rejim değişikliği sonrasında Libya'da tam bir iç savaş ve uluslararası askeri müdahaleye gidilmesi Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da olayların kısa sürede durulacağı beklentisini ortadan kaldırdı. Orta ve Doğu Avrupa'da eski Sovyetler Birliği'ne tabi rejimlerin değişmesi, 1989-1992 arasında üç yıl sürerken o ülkelerin demokratikleşmesi 10-15 yıla yayılan bir süreçti. Olumlu bir sonuca giden bu zorlu sürecin ve bazen Yugoslavya'da yaşandığı gibi iç savaşlara neden olabileceğini göz önüne alarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da da benzer bir sürecin başladığını ve bu süreçte en azından petrol fiyatlarının yüksek ve dalgalı seyredeceğini ön görebiliriz.

YURTDIŞI KRİZLERİN ETKİSİ GECİCİ
Bu noktada Türkiye piyasaları için her krizde tekrarladığımız bir yaklaşımı tekrarlamak isteriz: Eğer piyasalardaki düşüş, yurtdışı bir nedenden kaynaklanıyorsa büyük ihtimalle geçicidir. Nitekim Libya ve Japonya nedeniyle Türkiye'de faizler yüzde 9'u, dolar ise 1,60'ı geçerken borsa endeksi bir ara 58.000 seviyesine kadar geriledi. Ancak mart sonuna yaklaşırken faizler yüzde 8,5'a, dolar 1,56'ya gerilemiş durumda. En hızlı toparlanma ise en sert düşen borsada yaşandı: İMKB-100 endeksi 64.000 seviyesine geri geldi. Libya'da iş kaybına uğrayan birkaç şirket dışında kalıcı bir değer kaybı gözükmüyor. Buradan çıkan sonuca göre yatırımcılar, Türkiye dışından kaynaklanan piyasa düşüşlerinde panik satış değil; aksine cesaretli alış düşünmeli. Ancak piyasa düşüşleri yurtiçi bir krizden kaynaklanıyorsa (örneğin olarak 1994 ve 2001 krizleri) o zaman düşüşlerin etkisi çok daha uzun süreli ve derin olmaktadır.~

TCMB KARARLARI ORTA VADEDE OLUMLU

Merkez Bankası politika faizi denilen haftalık borç yerme faizini yüzde 6,25 seviyesinde sabit tutarken asıl sürprizini bankalara yaptı: Mevduat munzam karşılıklarını yüzde 4 civarında artırarak ortalamada yüzde 13,7'ye çıkardı. Bu şu demek: Bankalar, nisan ayından itibaren her 100 TL'lik mevduatın 13,7 TL'sini faizsiz bir şekilde TCMB'ye yatırmak zorunda. Karar öncesinde her 100 TL mevduatın yaklaşık 10 TL'sini bu şekilde bloke ediyorlardı. Bu ay banka kredilerindeki artış hızında bir miktar azalma olması nedeniyle TCMB'den munzam karşılık artışı beklenmez iken TCMB'nin bu adımı piyasalara önemli bir "kredibilite" mesajıdır. Piyasalara ilk etkisi olumsuz oldu ama gelecek haftalarda bu hareketin olumlu yönleri daha iyi anlaşılacaktır.

Bir kere TCMB, cari açıktaki artışa karşı munzam karşılık silahını etkili oluncaya kadar kullanacağı mesajını güçlü bir şekilde verdi. Diğer yandan mevduatta vadenin uzaması için de önemli bir tedbir alındı: Şöyle ki vadesiz ve bir ay vadeli mevduatta karşılık oranı yüzde 15 iken, 6 ay üstü vadede karşılık oranı yüzde 6'dır. Bu oranlar sayesinde Türkiye'de sağlanan tüm ekonomik istikrara rağmen iki ayı geçemeyen ortalama mevduat vadesinin zamanla 6 ayın üstüne çıkması sağlanabilecektir ki bu sayede Türkiye'de faiz düşmesi ile tek boyutlu yaşanan finansal gelişim vade uzaması ile ikinci bir boyut ve derinlik kazanacaktır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz