Piyasalar yeni bir yükseliş dönemine girdi

Referandum sonrası yükseliş, olumlu global ortam ve iyi gelen ekonomik verilerin de desteğiyle gelecek aylarda da devam edebilir.

1.10.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Piyasalar yeni bir yükseliş dönemine girdi
12 Eylül 2010 referandumunun sonucunda “evet oyları” yüzde 58’e gelerek beklentileri aştı. Yapılan anketlere göre evet oylarının, yüzde 50-55 aralığında olması bekleniyordu. Her ne kadar referandumun konusu anayasa değişikliği olsa da çıkan sonuçtan 2011 genel seçimlerine ilişkin tahminler yapılmakta ve bu da piyasalar üzerinde etkili olmaktadır. Evet kampanyası yürüten tek parti AKP olduğu için beklentinin üstünde evet çıkması, 2011 genel seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidar şansını devam ettirdiği algısını güçlendirdi. Bu da siyasi belirsizliğin azalması anlamına geldiği için yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından genelde olumlu algılandı.
Bu nedenle referandum sonrası başlayan yükseliş, olumlu global ortam ve iyi gelen ekonomik verilerin de desteğiyle gelecek aylarda da devam edebilir. Özellikle İMKB’de, yüksek ekonomik büyüme rakamlarının da desteğiyle yeni bir yükseliş dalgası başladığını düşünüyoruz. Bu kez yükselişte yerli yatırımcıların etkili olmasını ve İMKB yükseldikçe yabancıdan yerliye bir hisse değişimi yaşanmasını bekliyoruz.
Faizlerde yüzde 7,5-8 civarında bir denge oluşurken döviz kurlarında bir miktar gerileme olabilir. TCMB müdahale etse bile yoğun yabancı sermaye girişiyle TL’nin değerlenmesi devam edecek gibi gözüküyor. Hızla artmaya başlayan cari açık uzun vadede bir sorun olsa da kısa ve orta vadede yabancı sermayenin Türkiye’ye rağbeti nedeniyle finanse ediliyor. Aşağıdaki grafikte kriz sırasında Türkiye’den çıkan sermayenin aynı hızda geri geldiğini görüyoruz. Doğrudan yabancı sermaye girişi ise son derece zayıf, ancak bu durum global kriz sonrası yabancı şirketlerin temkinli hareket etmesiyle ilgili. Önümüzdeki aylarda doğrudan yabancı sermaye girişleri yeniden başladığında TL’nin değer kazanması hızlanabilir.

YÜKSEK BÜYÜME KREDİ NOTU ARTIŞI GETİREBİLİR

Eylül ayında Türkiye’de açıklanan makro ekonomik veriler, olumlu bir gidişata işaret ediyor. Tüm dünyada düşük büyüme ve işsizlik sorunu ön plandayken Türkiye’de ikinci çeyrekteki büyümenin beklentileri bir hayli aşarak yüzde 10,3 gelmesi ve işsizliğin gerilemeye devam ederek yüzde 10,5’e kadar gerilemesi, Türkiye’yi global yatırımcı tercihlerinde ön plana çıkarmıştır. Büyüme performansında özellikle canlı iç talebin (hanehalkı tüketimi ve özel sektör yatırımları) rol oynaması, Türkiye’nin durgun küresel ortamda kendi iç dinamikleri ile büyümeyi başaran bir gelişmekte olan ülke olduğunu gösterdi. Yılın ikinci yarısında baz etkisiyle büyüme temposu bir miktar yavaşlasa da Türkiye, yılın toplamında yüzde 7,5 civarında bir büyüme rakamıyla hedefin 2 katına ulaşılmış olacaktır.Bu iyimserlik, muhtemelen 2011 beklentilerine de yansıyacak ve Türkiye muhtemelen 2011 genel seçimlerin sonucunu beklemeden bir kredi notu artışı görebilecektir.~

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ARASINDA ÖNE ÇIKIYORUZ

Goldman Sachs, dünyanın en önemli gelişmekte olan ekonomilerini BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) adlandırdıktan sonra diğer önemli gelişmekte olan ülkeleri ayrı bir grupta topladı: Takip Eden (Next-11) denen bu grupta, Türkiye gibi göreceli büyük ve önemli ülkeler yer alıyor. N-11 ülke grubu BRIC ile birlikte önümüzdeki yıllarda gelişmiş dünya durgunluk yaşarken dünya ekonomisini sürüklemesi bekleniyor.
Bu 11 ülke arasında 3 ülke, gelişmişlik seviyesi olarak öne çıkıyor: Güney Kore, Meksika ve Türkiye. Kişi başına düşen gelir olarak iyi bir konumda olan Türkiye, mali piyasalarının gelişmişlik seviyesi açısından henüz hak ettiği yerde değil. Türkiye, özellikle banka kredilerinde ve İMKB’nin piyasa değeri açısından önümüzdeki yıllarda ciddi büyüme potansiyeli ile N-11 grubunda ilk üçte yer alıyor. Benzer bir gruplamayı HSBC de CIVETS adı ile yaptı. Bu ülkeler sırasıyla Kolombiya, Endonezya, Vietnam, Mısır, Türkiye ve Güney Afrika. HSBC, geleceği parlak gelişmekte olan ülkeleri seçerken genç ve dinamik nüfus yapısını ve politik istikrarı ön planda tutmuş. Günümüz dünyasında büyümek isteyen şirketlerin bu ülkelerdeki faaliyetlerini artırması gerektiğini söyleyen HSBC’nin Türkiye’deki bankacılık faaliyetlerini büyütmek için bir adım atması sürpriz olmayacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz