Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler arasından çıkıp gelişmiş olabilmesi için büyük rekabet içinde olan dünyanın önde gelen kalkınmış ülkelerinin arasına girebilmesi gerekli.
Burada sadece gayrısafi milli hasıla gibi göstergelere bakmak yeterli olmuyor. Kalkınmışlık endekslerinde pek çok başka unsur da rol oynuyor. Sağlık, eğitim alanlarındaki göstergeler de ağırlık kazanıyor.
Bence Türkiye’nin daha rekabetçi olabilmesi için önünde kendisini geliştirmesi gereken iki ana unsur var. Birincisi, nüfusumuzun yarısını meydana getiren kadınların daha büyük katma değeri olan alanlarda ekonomimize katılması.
Ülkemiz, erkek egemen bir toplum olarak kadınlara eşit şans verilmesi konusuna uzak. Geçen ayki yazımda belirttiğim gibi kadınların önünün açılması ve onlara eşit şans verilmesi halinde içlerinde yetenekli olanların öne çıkacağı, ekonomimizde en önemli kurumlarda üst görevlerde bulunabilecekleri, başarılı olacakları çok açık. Bunu kendi kurumunda uygulamış bir yönetici olarak sonuçlara büyük katkılarının olduğuna tanık oldum. Çalışan kadınların, yöneticilerin aynı zamanda anne olarak çocuklarını iyi yetiştirebilmeleri için destek sistemleri de kurmalıyız.
Geçenlerde Harvard Business Review dergisinde Avivah Wittenberg Cox imzalı ilginç bir makale yayınlandı. Bayan Cox, kadınlara eşit olanaklar tanınıp fırsatlar verildiğinde çok başarılı üst yöneticiler olduklarını söylüyor. Ayrıca Grant Thornton araştırma şirketinin yayınladığı bir haritayı da makalesine ekliyor. Bu araştırma, kadınların üst yönetimde görevli olma yüzdelerini ülkeler itibarıyla karşılaştırmış. Çin’de bu oran yüzde 51, Rusya’da yüzde 31, Güney Afrika’da yüzde 28 olurken Çin Hindi olarak adlandırılan ASEAN ülkelerinde yüzde 32... Gelişmiş ülkeler arasında Yeni Zelanda da yüzde 28, Nordik ülkelerde yüzde 24, Avrupa’da yüzde 25, Kuzey Amerika’da yüzde 22, Latin Amerika’da yüzde 23 olmuş... Demek ki erkek egemen olan sadece biz değiliz. Burada şaşırtıcı bir sayı da Türkiye ile ilgili: Yüzde 30... Yani biz kadınlarımıza yeteri kadar fırsat ve imkan vermiyoruz.
Ben bu araştırmanın bir kısım hatalar veya eksiklikler içerdiğini düşünüyorum. Ülkemizde sağıma soluma bakıyorum... Yüzde 30 kadın üst yönetici göremiyorum. Keşke olsa. Nitekim OECD araştırmalarına göre bu sayılar Türkiye için çok daha düşük.
Özet olarak birinci unsur, kız çocuklarımızı öğrenim ve eğitim kurumlarında çok iyi yetiştirmek ve sonra onlara eşit olanaklar vermektir. Bu, ülkemizin rekabetçiliğine büyük katkı yapacak birinci unsur.~
İkinci unsur ise geçen gün değerli gazeteci ve köşe yazarı İsmet Berkan’ın ele aldığı konudur. Biz geliştirilmiş teknolojileri büyük bedeller ödeyerek satın alıp ekonomimizde uyguluyoruz. Biz üretmiyoruz... Büyük katma değer sağlayacak buluşlar yaratamıyoruz. Bunun için eğitim ve öğretim sistemimiz uygun değil. İsmet Berkan yazılarında ülkemizde matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi fen bilimleri alanındaki yetersizliğimizden bahsediyor.
Bu alanlarda Kore, Çin, Hindistan gibi ülkelerin başı çektiği sıralamalarda bizim çok gerilerde kaldığımızı göstererek teknoloji alanında yaratıcılık ve yeni buluşları yapacak beyinleri iyi yetiştiremediğimizi belirtiyor. Aynen katılıyorum. Matematik üstadı olan, bu konuda 10 binlerce genci yetiştiren, büyük çaba sarf eden rahmetli annemin bizlere çocukluktan beri öğrettikleri aklıma geliyor. Ülkemizin teknoloji yaratan büyük buluşlara imza atarak katma değeri en üstte olan değerleri yaratabilecek bir ülke olması, rekabetçi olması için fen bilimlerine büyük amirlik ve öncelik vermemiz gerekli... Araştırma merkezleri kurulması gerekli...
Ben son 13 yıldır dünyanın önde gelen üniversiteleri olan Harvard ve London Business School’da yüksek lisans öğrencilerine konferanslar veriyorum. Katılımcılar oldukça seçkin kişiler. Her yıl yaklaşık 250 öğrenci olduğuna göre 3 bin civarında katılımcının arasında Çin, Hindistan öne çıkıyor. Amerikalıların ardından en büyük katılımcılar bu ülkelerden... Bu toplamın içinde oraya seçilebilmiş ve katılan Türk öğrenci sayısı ise iki elin parmaklarının sayısını geçmiyor...
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?