Şu büyük Avrupa bankalarının haline bakın

Düzenleme ve denetleme otoritelerine milyarlarca dolar tutarında ödeme yapmaya hazırlanıyorlar.

1.01.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Şu büyük Avrupa bankalarının haline bakın
Avrupa’nın önde gelen büyük bankaları birbiri ardına önemli para cezalarına çarptırılıyor. Üstelik insanı dehşete düşüren suçlar nedeniyle... Düzenleme ve denetleme otoritelerine milyarlarca dolar tutarında ödeme yapmaya hazırlanıyorlar. İsviçre’nin ve Avrupa’nın önde gelen bankalarından UBS, 1,5 milyar dolar cezayı otoritelere ödemeyi kabul etmiş durumda. Ayrıca İsviçre devlet kuruluşuna da 60 milyon dolar ödüyor. Sebep LIBOR faiz oranları belirlenmesinde yapılan yolsuzluklar. LIBOR, bankalar arasındaki borçlanma faizi olarak piyasanın serbest şekilde belirlediği bir orandır. Büyük bankalar ise kendi lehlerine faiz belirleyerek yolsuzluk yapıyor. Olacak şey değil.... Güvene dayalı bir meslek olan bankacılık açısından tam bir rezalet... Serbest piyasa tarafından yine serbest olarak belirlenmesi gereken bankalar arası faiz oranıyla kanunsuz şekilde oynamak olacak iş değil. Bir başka tarafta ise HSBC, uyuşturucu kartellerine para aklama suçundan dolayı 1,9 milyar dolar ceza alıyor. En önemlisi banka bu cezayı kabul ederek ödemeyi taahhüt ediyor. Bankaların “müşterilerini tanıma” yükümlülüğü vardır. Buna göre her işlemde taraf olan kişi veya kurumlar banka tarafından tanınmalı, çalışma alanları bilinmelidir. Daha da önemlisi kara para aklama çerçevesinde olup olmadıklarının denetlenmesi de bir kurala tabidir. Tüm bu önlemlere rağmen HSBC, kara para aklama gibi bir konuya alet oluyor. O kadar ki suçlandığı konuyu kabul ederek bu muazzam cezayı ödeyeceğini taahhüt ediyor. Bir başka büyük Avrupa bankası olan Barclays de ceza ödemeye mahkum oluyor ve ödemeyi kabul ediyor. Onun suçu da LIBOR faiz oranının belirlenmesindeki yolsuzluklar. Bu bankalar, Türk bankalarını beğenmeyip yıllarca tepeden bakarak küçümsediler. “Siz bankacılığı nereden bileceksiniz” dercesine... 90’lı yıllarda merkezi o zaman Hong Kong’da olan HSBC, bize görüşme için randevu vermezdi. Üç yıl uğraşmadan sonra bir görüşme yaptığımızda, Türkiye riski alamayacaklarını, Türk bankalarıyla çalışmayacaklarını söylemişlerdi. Bu banka şimdi Türkiye’de işlerini büyütmeye çalışıyor. UBS ise Türkiye’yle en büyük bankacılık hacmine sahip Avrupa bankasıydı. Bir seferinde Mensucat Santral şirketinde batırdıkları krediler nedeniyle bizim bankamızda bulunan teminatlarını bir havuza devretmek istediler. Ben reddetmiştim. Takip eden günlerde bizi tehdit ettiler, biz yine de reddettik. Sonunda konu bizim istediğimiz gibi sonuçlandı. Ben daha sonra bu konuya “Benden Sonra Devam” kitabımda yer verdim. Türk bankalarının bir kısmı yaptıkları yanlışlar, hortumlamalar nedeniyle 2000’li yılların başlarında piyasadan silindi. Ama bugün bankacılığımızın sağlamlığı ve iyi durumu Avrupalılar tarafından bile itiraf ediliyor. Önceden bize tepeden bakarak burun kıvıran kendini beğenmiş bankacılar, artık ölçülü davranmak zorunda kalıyor. Ben yurtdışı seyahatlerimde, özellikle İngiltere ve Amerika’ya girerken, doldurduğum formalardaki meslek hanesine “bankacı” yazarken insanların ne kadar olumsuz tavır takındıklarını görmüştüm. Bu nedenle artık “şarap üreticisi” yazıp itibarımı koruyorum. Londra’da benimle görüşmek isteyen birkaç bankacı bana, yolda karşılaştıkları tehlike nedeniyle takım elbise ve kravatlı değil de jean ile geleceklerini söylemişler ve beni hayrete düşürmüşlerdi. Halkın tepkisi o kadar kuvvetli ki sokakta bankacı gibi takım elbiseyle dolaşmaları bile riskli bulunuyor.~

Bu duruma şimdi şaşmıyorum. En önde gelen Avrupa bankaları bile milyarlarca dolar ceza ödemeyi gerektiren suçlar işliyorsa itibarları yerlerde olduğu için sokakta da rahat yürüyemezler elbet...

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz