Türkiye'de sürdürülebilirlik

WF Türkiye tarafından yayınlanan "Türkiye'nin Ekolojik Ayak İzi Raporu", geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısıyla medyaya tanıtıldı.

1.04.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Türkiye'de sürdürülebilirlik
Bu rapor, Londra merkezli bir çevre araştırma kuruluşu olan "Global Footprint Network" ile WWF Türkiye'nin bir ortak çalışması. Bilmeyenler için kısaca anlatmak gerekirse... WWF Türkiye'nin misyonu, "Doğal çevrenin bozulmasının durdurulması ve insanların doğa ile uyum içinde yaşadığı bir gelecek kurulmasıdır. Bunun için WWF Türkiye biyolojik çeşitliliği korur, yenilenebilir doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını destekler, kirliliğin ve aşırı tüketimin azaltılmasını sağlamaya çalışır... " Yukarıda bahsettiğim rapor da ülkemizde doğa üzerinde insan talebiyle doğal kaynak sunumu arasındaki dengeyi inceliyor. Araştırmaya göre ekolojik ayak izi, ulusal biyolojik kapasitesini yüzde 50 aşan Türkiye'de, toplumun tüm kesimlerinde ekolojik açığın kapatılmasına yönelik stratejik kararların alınması ve uygulanması gerekiyor. Türkiye, kendi biyolojik kaynak yaratma kapasitesinin üstünde ayak izi yaratarak sürdürülebilir bir yaşam tarzı ortaya koymuyor. Bizim bulunduğumuz coğrafyanın, ülkemizin doğasının yarattığı kaynaktan daha fazlasını kullandığımız anlamına geliyor. Yani sermayeden yiyoruz. Doğal sermayemizi ileride tamamen tüketmiş bir noktaya getirebilecek tehlikeli bir kullanım bu... Bu durum sadece Türkiye'ye has değil. Gelişmiş ülkelerin büyük çoğunluğu daha da büyük ayak izi bırakıyor. Örneğin ABD kendi biyolojik kapasitesinin tam 5 katı ekolojik ayak izi bırakıyor. Buna göre yeryüzündeki herkes, bizim gibi yaşasaydı, yeryüzünün biyolojik kapasitesi yaşam için yeterli olmayacak, tam 2 tane dünyaya veya gezegene ihtiyaç olacaktı. Herkes bir Amerikalı gibi yaşasaydı, bu defa 5 dünyaya ihtiyaç olacaktı. Bu mümkün olmadığına göre ekolojik ayak izimizi biyolojik kapasitece kaynak yaratma imkanlarımızla dengeli bir yaşamı sürdürmek zorundayız. Bu rapor bunu anlatıyor.

Rapora göre Türkiye'de ekolojik ayak izi bileşenleri ise şöyle:

1-Karbon Tutma Ayak İzi
Toplamın yüzde 49'u, karbondioksit salınımlarını tutmak için gerekli talepten kaynaklanıyor.

2-Tarım Arazisi Ayak İzi
Ülkemizin toplam ekolojik ayak izinin yüzde 35'i, tarım alanlarına yönelik talepten kaynaklanıyor.
3-Orman Ayak İzi Türkiye'nin orman ürünlerine yönelik talebi, toplam ayak izinin yüzde 11'ini oluşturuyor.
4- Otlak Ayak İzi Ülkemizdeki otlatma alanlarının kullanımı, toplam ayak izinin yüzde 3'ünü oluşturuyor.
5- Yapılaşmış Alan Ayak İzi Yapılaşma alan kullanımı, toplamın yüzde 1'ini oluşturuyor.
6- Balıkçılık Sahası Ayak İzi Geriye kalan yaklaşık yüzde 1 ayak izi de bu alandan geliyor.

Bu raporun incelenmesinde görüleceği gibi konu, sadece araştırma sonuçlarından ele alınmıyor. Ayrıca çözümler için de önerilerde bulunuyor. Çevresine duyarlı, kendinden sonraki kuşakların yaşamına sorumlu, çağdaş herkesin bu raporu okumasında yarar olduğu kanısındayım. Bu soruna çözüm için öneriler ise şu başlıklarda toplanıyor:~

1-Ekolojik ayak izi hesaplamaları kalkınma planlarına dahil edilmelidir.
2-Hükümetler iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve korunan alanlarla ilgili uluslararası taahhütlerini yerine getirmelidir.
3-Kaynak verimliliği mutlaka ve zorunlu olarak artırılmalıdır. Burada en önemli husus ise enerji verimliliğinde herkesi içine alacak ve zorlayıcı önlemler alarak enerjiyi verimli kullanmaya hemen başlamaktır.
4-Ekosistem hizmetleri fiyatlara dahil edilmelidir. Bu bir maliyet unsuru olmalıdır.
5-Birbiriyle rekabet içinde olan arazi talepleri doğru yönetilmelidir.
6-Yeni korunan alanlar oluşturulmalıdır.
7-Toplumun tüm kesimleri bilinçli ve ortak hareket etmelidir. Kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve diğer ilgi grupları çevresel sorunları ele almak için birlikte çalışmalıdır.
8- İş dünyası ve hükümet öncü rol üstlenmelidir.
9-İsrafa dönük tüketime son verilmelidir.
10-Yeşil yatırımların önü açılmalıdır.

Görüldüğü gibi raporun önerileri oldukça zorlu... Pek çok kesimin beraber çalışması gerekiyor. Ama ekolojik limit aşımına son vermek için bu bilimsel rapor, önlemlerin alınmasını ve uygulanmasını zorunlu görüyor. Bu rapor bilimsel güzel bir çalışma sonucu ortaya zorlu bir tablo koyuyor. Okunmasını ve değerlendirilmesini öneriyorum... Basına tanıtılan bu önemli araştırmanın basın toplantısı sonrasında medya ve basında yer alamamasına bakarsak konunun zorluğu daha da iyi anlaşılacaktır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz