Çok sayıda şirket hikayesini okuma ve izleme şansım oldu. Bazılarının yöneticileriyle ya da sahipleriyle tanıştım, bazıları hakkında uzaktan bilgim oldu. Bir bölümü ise yurtdışından şirketlerdi.…
Bunlardan bazıları ne yazık ki yok oldu ya da küçüldü. Aralarında adını bile duymadıklarımın sayısı az değil. Adını, teknoloji, tüketici ve ekonomi değiştikçe duyduklarımız ise büyük risk geçişlerini başarıyla yönetenler oldu.
Bunun en iyi örneklerini Türkiye’de gördük. Sadece son 30 yılda çok sayıda şirketin, geçişi iyi yönetemediği için battığına tanık olduk. Örneğin Türkiye’de bir zamanlar adını başarı öyküleri arasında duyduğumuz Raks şirketi vardı. Hatta iki şirketi birden borsada işlem görüyordu. Bir ara kaset ve ev eşyası üretiminde ilk akla gelenler arasındaydı. Hatırlıyorum, cep telefonu işine bile girmişlerdi. Raks Ev Aletleri, Raksotek, Raks Elektronik gibi şirketlere sahipti.
Sonra ne oldu? Sanıyorum yönetim körlüğüne, “geçişi” yönetme sıkıntısına düştüler. Dünyada CD ve DVD yükselirken, elektronik sektörü büyük bir dönüşümden geçerken, onlar kaset benzeri geride kalmış teknolojilere yatırım yaptı. Tam geçişin ortasındaki bu yatırımlar birden demode oldu ve grup sıkıntıya girdi.
1990’ların başarılı girişimcisi olarak kabul edilen Aslan Önel ve yarattığı dev grup, ortadan yok oldu. Bunları nİye yazdım?
Geçenlerde bir yönetim uzmanından dinlediğim Mediatek adlı şirketin öyküsü, aklıma bunları getirdi. Büyük değişimi, “sektördeki geçiş riskini” ve teknolojideki yeni trendleri izleyip, kendini adapte etme başarısı gösteren bir şirket olarak dikkatimi çekti.
Mediatek, çok hızlı değişen bir sektörde, teknoloji alanında faaliyet gösteriyor. Bugüne kadar gösterdiği büyük adaptasyonu, gelecekte göstermediği takdirde, yine aynı risklerle karşı karşıya kalacak. Ünlü guru Adrian Slywotzky’nin de belirttiği gibi teknolojide yeni ürünlerin ve şirketlerin başarısızlık oranı içinde bulunduğumuz dönemde yüzde 70’e çıkmış durumda.
Ancak dinlediğim ve okuduğum kadarıyla gösterdiği “adapte olma” yeteneği, her şirket için örnek oluşturabilecek nitelikte. Mediatek’in öyküsünü satır başlarıyla ortaya koymak istiyorum:
Mediatek, iş hayatına 1997 yılında, Tavyan’da, CD-ROM sürücüler için çipler yapmakla başladı. Kurucuları ise şirketi bugünlere taşıyan iki önemli lider oldu: Ming-Kai Tsai ve Jyh-Jer Cho.…
Şimdi yüzde 1-5 arasında değişen hisse oranlarıyla şirketin ortak başkanlıklarını yürüten iki girişimci, CD-ROM ile başladıkları iş hayatlarına, her çeşit tüketici cihazının beyinlerini tasarlayarak devam etmişler.
Bugün çok sayıda gelişmiş ülkede ürünleri var. Ancak tüketiciler, bu şirketi pek tanımaz. Mediatek ürünlerini, satın aldıkları cihazlarla birlikte evlerine sokarlar. Bİr “fabrikasız şirket” örneği
Şirketi farklı kılan bir özelliğini ise “fabrikasız” iş modeliyle çalışması oluşturuyor. Çünkü bu şirket, sadece çiplerinin tasarımını yapar, üretimle ilgilenmez. Üretimi ise Tayvan, Çin ve başka ülkelerde yaptırır.
Esas başarıya ise büyük dönüşümü yaparak ulaştı. Başlangıçta CD ROM, ardından DVD oynatıcılarının donanımlarına katkı yaparak pazarda öne çıkan şirket oldu. Ancak zamanla bu işler çok düşük kârlı, rekabetin arttığı ve “harcı alem” emtia işlerine dönüştü. O nedenle yeni ve gelişen teknolojilerin arkasından gidip, yüksek değer üreten bir alana, yani cep telefonlarına yöneldi. Alınan kararla da cep telefonlarının ciddi şekilde ihtiyaç hissettiği “çip demetlerini” üretmeye başladı.~
Pazara Mediatek’ten önce girenler de vardı. Geç girmek, bir dezavantaja değil fırsata dönüşmüştü. Çünkü rakipler, ürünleri dağınık bir şekilde pazarlıyordu. Oysa Mediatek, “toplam çözüm” stratejisini benimsedi ve mikroişlemci, radyo ve diğer türden çipleri, yazılımlarıyla paketleyip satmaya yöneldi. Bu çözüm, cep telefonu üreticilerinin de işini kolaylaştırmıştı.
Mediatek’in yeni stratejisi sektörde büyük bir devrim yaptı. Örneğin Çin’deki bir cep telefonu şirketi, geçmişte yeni ürünü piyasaya sunabilmek için 3 milyon dolara yakın harcama yapıyor, 100 mühendis istihdam ediyor ve en az 9 ay bekliyordu. Yeni strateji sonrasında bütçe 75 bin dolara geriledi, mühendis sayısı 10’a ve süre de 3 aya düştü.
Ortaya çıkan tablo, bilançoya da yansıdı. 2004 yılında 1,2 milyar dolar olan cirosunu, 2008 yılında 2,9 milyar dolara çıkardı. 2009 yılının ilk çeyreğinin sonuçları, Mediatek’in, Amerikalı Broadcom ve Qualcomm’un arkasından sektörde üçüncülüğe oturduğunu gösteriyor.
Şirketin hedefinde Nokia benzeri global oyuncularla çalışmak var. Daha önce ağırlıklı olarak Çinli oyunculara hizmet veriyordu. Artık dev şirketleri hedefine almış. Bir başka hedefi ise akıllı telefonlara yönelik daha komplike ürünler geliştirmek oluşturuyor. Bakalım, gelecekte neler göreceğiz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?