Bu yıl piyasalar açısından iyi geçmedi.
Özellikle ağustosta, diğer
gelişmekte olan ülke piyasalarına
paralel olarak dolar bazında
yüzde 10’u aşan kayıplar yaşandı.
Borsa açısından en kötü aylardan
biri oldu. Gelişmekte olan ülkelerde
borsalardan yaşanan fon çıkışı, 2008-2009
yıllarındaki küresel finansal kriz seviyelerine
yaklaştı. Bunun başlıca nedeni, Çin’deki büyümenin
yavaşlamasıyla global kaygıların artışı.
Son dönemde düşen emtia fiyatları da bu kaygıları
destekler nitelikte. Bu kaygıların etkisiyle
Amerika Merkez Bankası (FED) da eylül toplantısında faiz artırımına gitmedi. Önümüzde 1 Kasım seçimleri ve FED’in faiz artırımı beklentisi riski devam ediyor. Bu ortamda zor bir sonbahar, piyasaları bekliyor. Bu dönemi 4 milyar TL’yi yöneten TEB Portföy’ün genel müdürü Selim Yazıcı ile konuştuk: * Yatırımcı hangi haberleri satın alacak veya satacak?
Hem yerli hem yabancı yatırımcının Türkiye için öncelikle seçim sonrası kurulacak bir hükümeti satın alacağını söylemek yanlış olmaz. Bunun tersi bir tabloda ise belirsizliklerin süreceği kaygısıyla satışlar hızlanarak sürebilir. Bunun haricinde, bu dönemde Merkez Bankası’nın (MB) atacağı her adım, TL’nin değeri açısından büyük önem taşıyor. Para politikasında yapılacağı öngörülen bir sadeleşme, yatırımcılar tarafından olumlu karşılanacaktır. Tabii FED’in güvercin açıklamalarıyla birlikte olası bir faiz artırımını ötelemesi de tüm gelişmekte olan ülke piyasalarına kısa süreli de olsa nefes aldırır.~*Borsa’nın iskonto durumu nedir, düşüş
devam eder mi?
MSCI Türkiye endeksi Asya harici gelişmekte
olan ülke endekslerine göre yüzde 23
iskontolu ve bu, 2008’den beri olan iskontosunun
(yüzde 12) neredeyse iki katı. Bu durumda
algı iyileştiğinde yabancı yatırımcılar, Türkiye’yi
diğer gelişmekte olan ülkelere göreceli olarak
tercih edebilir.
* Hisse alma zamanı geldi mi? Hisseler çok
ucuzladı mı?
Buna merhum Süleyman Demirel’in Türkiye
ile ilgili bir anekdotuyla cevap vermek istiyorum.
Türkiye’nin en buhranlı dönemlerinden
birinde merhuma sormuşlar, ekonominin görünümünü
tek kelimeyle özetleseniz ne derdiniz
diye; merhum olanca nüktedanlığıyla “İyi
derim” demiş; “Ama iki kelimeyle özetlemem
gerekirse “İyi değil, derim” demiş.
Bizimki de o hesap. Borsa ve özellikle
Bankacılık Endeksi kendi tarihi Fiyat/Kazanç
(F/K) ortalamalarının oldukça altında. Karamsar
beklentiler üç aşağı beş yukarı fiyatlanmış
durumda. Dolayısıyla tek kelime ile ‘ucuz’ demek
mümkün ama seçimlerden bir hükümet
çıkmaması halinde ‘daha da ucuz olabilir.’
* Dolar/TL’de beklentiniz nedir? Yeni zirveler
olacak mı?
Şu anda sadece TL değil JP Morgan Gelişmekte
olan Ülkeler Kur Endeksi, son 15 yılın
en dibinde. TL ile beraber Güney Afrika Randı,
Rus Rublesi, Brezilya Reali ve hatta Hindistan
Rupee’si bile değer kaybediyor. Gelinen noktaların
matematiksel değerinin yanı sıra psikolojik
olarak da küresel fon yöneticilerini durup
düşünmeye ve belki de alıma geçmeye itmesi
çok mümkün. Bu durumda TL’nin değer kazanması,
kaçınılmaz olur. Ancak bize özel olarak
yeni bir seçim belirsizliğimiz var. Seçimler
demokrasinin bir gereği olarak piyasaların alıştığı
süreçler ama 2 Kasım’da hükümet kurma
faaliyetlerinin başladığını görmek isteriz. Bu
gerçekleşmezse piyasayı yeni belirsizlikler bekler
ve açık bir ekonomi olduğumuz için TL’de
değer kaybı devam edebilir.
* Faiz piyasasında beklentiniz nedir? Gösterge
tekrar tek haneye gelir mi? Yüzde 14-15
gibi senaryolar var. Siz bu görüşlere ne diyorsunuz?
Belirsizlik ortamı, sürmesi durumunda kurda ve hisse senedi piyasasında olacağı gibi faizler üzerinde olumsuz bir etki oluşturabilir. Tüm gelişmelerin ülkemizin lehine olduğu bir ortamda ise enflasyonda yaşanacak bir düşüşle birlikte gösterge faizde tek hanelere gerileme görebiliriz. Faiz ürünlerinde özel sektör tahvillerinin öne çıktığını söyleyebiliriz. Özellikle 2014 ve 2015 yıllarında müthiş bir hızla büyüyen özel sektör tahvili piyasası yatırımcılara bu ortamda çok cazip getiriler sunuyor ve bizim öncelikli tercihimiz olmayı sürdürüyor.~*FED başta olmak üzere merkez bankalarının
politikaları ve bunun piyasalara etkileri nasıl
olacak?
İkinci çeyrekte yüzde 3,7 büyüyen ABD
ekonomisine rağmen FED’in eylülde faiz artırımına
yönelik bir adım atmamış olması, Çin
ekonomisi başta olmak üzere küresel ekonomilerdeki
yavaşlama ve bununla birlikte gelen
dezenflasyonist süreci ne kadar önemsediğini
gösterdi.
Küreselleşme gereği sadece anlık ABD verisi
değil, ABD ekonomisini önümüzdeki dönemde
etkileyebilecek her tür global gelişme de FED’in
radarında olmak zorunda. Biz TEB Portföy olarak
bir süredir üzerinde konuştuğumuz, tartıştığımız
faiz artırımının nihayet gerçekleşmesini
bekler hale gelmiştik. Çünkü böylesi bir artış ve
onun yaratabileceği uzun vadeli faizlerde dalgalanma,
gelişmekte olan ülke kurlarını birebir
etkiliyor ve bunun spekülasyonu yerine olayın
gerçekleşmesi, piyasaların dengesini bir an önce
bulmasına yardımcı olacaktır. Gel gelelim bu süreç
uzayacak gibi. Hala 2015 yılında bir artırım
bekliyoruz ama Çin’den moral bozucu haber olmaması
lazım anlaşılan.
* MB nasıl bir politika izler?
MB, dünyadaki parasal sıkılaşma politikalarını
takip edeceğini açık ve net söyledi. Ancak
bilemediğimiz konu, bu sıkılaşma adımları gecikirse
nasıl bir pozisyon alacağı. Şu anda Reel
Efektif Kur Endeksi’ne baktığımızda geçmişte
MB’yi faiz artışına götürecek seviyeleri arkamızda
bıraktığımızı görüyoruz. Demek ki MB artık
kurun gidişatından eskisi kadar rahatsız değil.
Bunun birkaç sebebi olabilir; reel sektörün 179
milyar doları bulan net açık pozisyonunun uzun
vadeli olması ve hala BOJ, ECB ve hatta POBC
sayesinde dünyada para likiditesinin bolluğu,
TL’deki değer kaybının kalıcılığını teyit etmiyor,
diye düşünüyor olabilir. Ya da politik risk devam
ettiği sürece MB’nin önlemlerinin TL’deki
değer kaybını önlemekte yetersiz kalacağını düşünüyor
olabilir. Her iki durumda da “bekle gör”
stratejisi izlemesi doğal. Fakat TL bu durumda
açık hedef haline geliyor ve spekülatif pozisyonlarla
hızlı gerilemesi kaçınılmaz oluyor. MB’nin
bir noktada “Ben buradayım” demesi şart. * Kredi notuyla ilgili risk görüyor musunuz?
Şu an için Türkiye’nin kredi notuyla ilgili
kısa vadede bir risk görmüyoruz. Ancak yapılacak
değerlendirmelerin ardından görünümlerde
negatif yönlü bir değişiklik gündeme gelebilir.~2016 ATAK YILI OLACAK
4 MİLYAR TL’Yİ YÖNETİYOR
Varlık yönetimi alanında
Avrupa’nın önde gelen finans kurumlarından BNP Paribas
IP’nin ve Türkiye’nin önde gelen bankalarından TEB’in iştiraki
olarak faaliyetimizi sürdürüyoruz. Ağustos 2015 itibarıyla yatırım
fonları, emeklilik fonları, uluslararası fonlar ve özel portföy
yönetimi alanlarında yaklaşık 4 milyar TL hacminde bir portföy
büyüklüğünü yönetiyoruz.
AKTİF FONDA İDDİALI
Lokal yatırım fonlarında yönettiğimiz
büyüklüğün yüzde 45’lik kısmı para piyasası dışında kalan
ve aktif yönetilen fonlarda. Uluslararası tarafta ise en büyük
Türkiye hisse yöneticilerinden biriyiz. Bu doğrultuda sektörde,
özellikle hisse senedi yönetiminde istikrarlı geçmiş getirilerimizle
yatırımcıların öncelikle tercih ettiği kurumlardan biriyiz. TEB
Portföy olarak aktif yönetilen fonlarda yüzde 7 olan piyasa
payımızı daha da büyütmeyi hedefliyoruz.
YENİ FONLAR GELİYOR
Öncelikli amacımız küresel güç
ortaklığımızın vermiş olduğu uluslararası standartlardaki
kurumsal anlayışımızı ve yaratıcı yatırım kültürümüzü, sermaye
piyasalarının gelişiminde kullanarak lokomotif kurum olmak.
Esasen bu noktada vurgulamak isterim ki 2015 TEB Portföy
açısından yeni SPK mevzuatı ve değişen piyasa koşullarıyla
beraber sektöre paralel bir geçiş dönemi oldu ve 2016 yılında
ilginç olduğunu düşündüğümüz pek çok yeni fon önerilerimizle
yatırımcıların portföylerini çeşitlendirme yoluna gideceğiz. Yeni
fonlarımızın piyasaya çıkması ile 2016 kurumumuzun yeniden
atak yapacağı bir yıl olacak.
PORTFÖY NASIL OLMALI?
Hane halkı ve kurumların döviz mevduatlarında artış görüyoruz. Bu durum bir süre daha devam edebilir. Seçime kadar temkinli bir duruşumuz var açıkçası ve hisseden çok uzun vadeli bono öneriyoruz. Seçimlerden sonra oluşan ortama bağlı olarak bankacılık endeksi başta olmak üzere hissede alım yapılabilir. Bunu söylemekle beraber yatırım ufku orta ve uzun vadeli yatırımcı için hisse senedi her zaman çok iyi bir yatırım aracı ve dolar bazında endeksin geldiği seviyeler “al-tut” stratejisinde olan yatırımcılar için cazip fırsatlar sunuyor.
PİYASALARIN GÜNDEMİNDEKİ 5 MADDE
1 - Öncelikle ülkemizde 1 Kasım’daki seçimler ve devamındaki süreç piyasalar için kritik öneme sahip.
2 - Yıl sonuna kadar kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye için yapacağı değerlendirmeler piyasaların dikkatle takip edeceği gelişmeler arasında yer alıyor.
3 - FED’in artık yılan hikayesine dönen faiz artırımı ve buna paralel olarak Merkez Bankası’nın para politikasındaki duruşu, piyasaların yönü üzerinde önemli bir etkiye sahip olacak.
4 - Küresel piyasalarda FED’in aksine parasal genişleme politikalarını tercih eden Japonya Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası ve Çin Merkez Bankası takip edilmeye devam edilecek.
5 - Hem Çin hem Avrupa’daki imalat sanayi ve büyüme rakamları, önümüzdeki dönemler için aydınlatıcı olacak.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?