Başrolde Kim Var?

Dolar 2001 yılındaki büyük yolculuğa Şubat ayında başladı. Herkes bir yerde duracağını tahmin ediyordu. Önce 900 bin, ardından 1 milyon TL... Sonra 1 milyon 150, ardından da 1 milyon 350 TL hedefi ...

1.10.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Dolar 2001 yılındaki büyük yolculuğa Şubat ayında başladı. Herkes bir yerde duracağını tahmin ediyordu. Önce 900 bin, ardından 1 milyon TL... Sonra 1 milyon 150, ardından da 1 milyon 350 TL hedefi kondu. Ancak, istikrarsızlık, şansızlık ve son olarak da terör darbesi... Dolar 1.5 milyonu geçti. Bütün bunlar olurken, döviz kimin yukarı çektiği, piyasanın hangi oyuncular tarafından yönlendirildiği tartışıldı... Capital, bu tartışmaya ışık tutuyor.

KİM YÜKSELTİYOR?

Herkesin gözü, kulağı döviz kurlarında. Kurlardaki düşüş veya yükseliş, sadece bankaların fon yönetim birimlerini değil, sokaktaki vatandaşı, yaygın bir deyişle “Ayşe teyze”yi de ilgilendirir hale geldi.

Dalgalı kura geçişin kabul edildiği 22 Şubat’tan bu yana 7 ay geçti ve bu süreçte Amerikan Doları, yüzde 125.5 oranında artış gösterdi. Başta Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş olmak üzere çok sayıda yetkili ve uzman, döviz kurlarının, olması gerekenin üzerinde olduğuna dikkat çektiler. Ama piyasa, bu söylemleri dikkate almıyor ve yükseliş devam ediyor.

Yükselen döviz kurları, bazılarına kazanç, bir bölümü de zarar getiriyor. Doğal olarak zarar edenlerin neredeyse tamamı da sorumlu arıyor, yükselişi yaratanları tartışıyor. Bazen bankacılar, bazen de ihracatçılar suçlanıyor. Aralarında müdahale yapmayan Merkez Bankası’nı, sokaktaki vatandaşı sorumlu tutanlar da var. Tabii TL’den kaçan ve aldığı dövizi yastık altına atan bireysel yatırımcı kadar, ithalatçılar da bu suçlamalardan nasiplerini alıyor.

TL’nin değer kaybı fazla

Bankacılara göre, TL, döviz karşısında fazlasıyla değer kaybetti. Türk Ekonomi Bankası’nın Risk Yönetimi Grup Başkanı ve fon yönetiminden sorumlu genel müdür yardımcısı İsmail Yanık, “Dolar, 1 milyon 450 binde iken yaptığımız hesaba göre yüzde 10’luk bir reel değer kaybı olduğunu hesapladık” diyor.

Aslında bankacılara göre, dövizdeki yükselişte herkesin bir miktar payı var. Ama kimse sorumluluğu üzeni almıyor ve güven ortamının oluşmamasından şikayet ediyor. Bankacılar, “Herkes bu güvensiz ortamda kendini garantiye almak istiyor, dandik paradan kaçmak istiyor” değerlendirmesini yapıyor.

Yabancı bankalara suçlama

Dövizdeki yükselişin ilk sorumlusu olarak da yabancı bankalar gösterildi. Hatta, resmi cepheden denetim sopası bile gösterildi. Ancak, bir sonuç alındığı söylenemez. Yabancı bankaların yetkilileri ise konuyla ilgili olarak konuşmaya yaşanmıyor. Gerekçe de “spekülasyon olmasın!”

Türk bankalarının yöneticileri, yabancı bankaların yükselişteki etkisini göz ardı etmiyor. Ancak, yükselişin tek sorumlusu olmadıklarının da altı çiziliyor. Kentbank’ın fon yönetiminden sorumlu genel müdür yardımcısı Bora Böcügöz, “Dolar, spekülasyonla bu kadar yükselmez. Spekülasyon olsa, 50-100 bin lira artar ama 1.5 milyona gelmez. Yükselişten dolayı acı çektiğimiz için vuracak bir yer aradık ve burada da yabancı bankaları bulduk” diyor.

Döviz var, satan yok

Geçmişte, arz ile talebin dengeli olduğu piyasalarda, denge talepten yana bozuldu. Böylece, arz edenlerin çekildiği bir ortamda, döviz talep edenlerin çoğalması, kurların fırlamasına neden oldu. Merkez Bankası’nın açtığı ihalelerdeki satış rakamı da bu yükselişi önlemede yetersiz kaldı. Çok şubeli büyük bankaların Merkez Bankası’nın dolaylı desteğiyle kurduğu havuz da işe yaramadı. Bunların üstüne, düşük ve sığ işlem hacmi de eklenince, spekülatif hareketlerin önü açıldı.

Aslında bankaların elinde büyük ölçüde döviz likiditesi var. Döviz kredisi kullanımının son derece sınırlı olduğu bir ortamda bile bankalar döviz satmaya yanaşmıyor. Ak Yatırım’ın genel müdür yardımcılarından Turkay Oktay, “Müthiş döviz likiditesi var ama kimse dövizini satmaya yanaşmıyor” diyor.

Hazine’nin açtığı döviz tahviline bankaların bir anda 2 milyar dolar akıtması, döviz likiditesinin en büyük göstergesi... Sendikasyon kredilerinin de yenilenmesi ve tasarrufçunun yoğun olarak dövizini bankaya yatırması, bankacıları bunları plase edecek yer aramaya itiyor. Yıllık yüzde 13 getirili Hazine tahvilleri de son dönemde bu yerlerin başında geliyor.

Aslında döviz likiditesinin yüksekliği, bankaların DTH faiz oranlarını sürekli aşağıya çekmesinden de belli oluyor. Nisan-mayıs döneminde yıllık yüzde 17-18 oranında faiz veren bankalar, son dönemde yüzde 6-6.5’e kadar indiler.

En büyük oyuncular

Döviz piyasasının aktif oyuncuları arasında yerli büyük bankaların yanı sıra, yabancı bankalar da yer alıyor. Çok şubeli bankalar arasında Garanti, Akbank, Yapı Kredi öne çıkarken, orta boy bankalardan Türk Ekonomi Bankası, Oyak Bank ve Koçbank da, piyasanın aktif oyuncuları olarak sıralanıyor.

Yabancı bankalar arasında ilk sırada Citibank, Chase, Deutsche Bank ve ABN-Amro geliyor. Bu listeye bazı günler için HSCB ve Alman kökenli WLB de katılıyor. Piyasadaki aktif bankaların isimleri gündeme gelince, bankacılar isimlerinin yazılmasını istemiyor. Bir bankacı, “Genelde bu listedeki yerli ve yabancı bankalar etkin. Bu bankalar gününe göre bazen alışta, bazen satışta etkin olabiliyor” diyor.

Dolar ne olacak?

Bu herkesin ortak sorusu. Şu andaki durumla ilgili teşhis yapılıyor ama tedavinin ne olacağı konusunda kimsenin fikri yok. Döviz kurlarının yükselişine devam edip etmeyeceği bilinmiyor. Nasıl bir yön izleyeceği konusundaki sorulara, enflasyondan, IMF ile yeni anlaşma yapana kadar bir dizi karşı soru ile karşılık veriliyor. 

İsmail Yanık, “Dövizin nasıl hareket edeceğini şu anda kimse bilemez. İhracat, ithalat, turizm, işçi dövizlerindeki davranış ve beklentiler piyasaları yönlendiriyor, döviz kurlarının yönünü değiştirebiliyor” diyor.

Ancak, bazı analistlere göre, Türkiye’de radikal dönüşümler hiç de sürpriz olmayacak. Toprak Yatırım Bankası’nın genel müdürü Can Karaşıklı, “Eğer savaş olasılığı ortadan kalkar, IMF ile yeni bir anlaşma yapılırsa, dolar kartopu gibi aşağı gidebilir ve 1 milyon 200’li seviyelere dönebilir” diyor.

“YABANCILAR FIRSATI KAÇIRMADI”

Türkay Oktay/Ak Yatırım Gn. Md. Yrd.

Ak Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Türkay Oktay, döviz piyasasındaki hareketlilik ve yönlendiren ana oyuncular konusunda şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Dövizdeki yükselişin tek nedeni spekülasyon değil. Kurumsalın yanı sıra, bireysel cepheden de talep var. İhracatçı, ithalatçıların, yabancı bankalar da yükselişte etkinler. Bir kere döviz almak isteyen orta ve küçük boy bankalar için limit sorunu var. Bu yüzden piyasada büyükler ve yabancı bankalar etkin oluyor.

Şirketler de yabancı bankalarla çalışmak istiyor. Çünkü, bu bankaların limit sorunları yok. Hangi yerli banka, yabancı bir bankaya TL veya döviz vermez ki? Böyle olunca, kurumsal müşteriler de yabancı bankalara gidip, onlarla işlem yapıyor. Yabancı bankalar da bu fırsatı kaçırmadı ve gelen müşterileri kazanmak için iyi pazarlama yaptılar!”

DÖVİZ SPEKÜLASYONUNU KİM YAPIYOR?

YABANCI BANKA: Arbitraj amaçlı işlemlerin yanı sıra, son dönemde yerli kurumsal yatırımcılara yaptıkları döviz satışlarıyla iyi karlar kazandılar. 6 aylık bilançolarına bakıldığında, elde edilen karların büyük bir bölümünün buradan geldiği görülüyor. Açık pozisyon taşımadıkları için, döviz piyasasında etkinler ve dış desteği iyi kullanıyorlar.

İHRACATÇI-TURİZMCİ: İhracatçı kesimin büyük bir bölümü, dövizlerini bozdurmak yerine, tutmayı tercih ediyor. Neredeyse önemli bölümü, döviz gelirini daha yüksek kurdan TL’ye çevirmeyi planlıyor. Bu beklentiyle, TL ihtiyacı kadar döviz bozduruyor. İthalatı için de ihracat dövizlerini kullanıyor…

İTHALATÇILAR: Vadeli ithalat borçlarının daha kabarmasını önlemek için erken döviz alıyor. Bu da döviz piyasasının arz-talep dengesini bozuyor ve kurlar üzerine baskı yaratıyor.

BİREYSEL YATIRIMCI: Birikimlerini dövizde tutma eğilimini koruyor. Hatta, tasarruflarının neredeyse tamamını dövize çevirme ve bunu yastık altında tutma eğilimi, kur üzerinde baskı yaratıyor.

KAPALIÇARŞI VE DÖVİZ BÜFELERİ: Bankacılara göre, hiç suçları yok. Aksine, bireysel yatırımcıların dövize hücum etmemelerinde önemli bir görev üstlendi ve hem bireylere hem de bankalara döviz likiditesi sağlanmasında önemli rol oynadı.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz