Büyük Düşüş Sürecek Mi?

Richard Duncan / "Dolar Crisis" Adlı Kitabın Yazarı    Biz TL’nin dolara karşı değerlenmesini konuşuyoruz. Ancak, uluslararası piyasalarda doların düşüşü, özellikle euro’ya karşı hızlı g...

1.08.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Richard Duncan / "Dolar Crisis" Adlı Kitabın Yazarı  
 
Biz TL’nin dolara karşı değerlenmesini konuşuyoruz. Ancak, uluslararası piyasalarda doların düşüşü, özellikle euro’ya karşı hızlı gerilemesi konuşuluyor. Tahminler, doların yönü konusundaki analizler çok farklı. Yıllarını bu konuya ayıran ve “Dolar Krizleri” (Dolar Crisis) adlı bir kitap yazan Richard Duncan, ilginç değerlendirmeler yapıyor. ABD’nin 2 yıl boyunca düşük dolar politikası izleyeceğini, euro’dan sonra diğer para birimleri karşısında da düşüşe geçeceğini söylüyor. Ona göre, Abd’nin 500 milyar doları aşan cari işlemler açığını düşürmek için başka seçeneği yok.  
 
Herkes doların yönünün ne olduğunu, Amerika’nın bu konuda nasıl bir politika izleyeceğini merak ediyor. Uzmanlar, deflasyon endişesi taşıyan ABD Hükümeti’nin, ekonomiyi canlandırmak için doların zayıflamasına izin verdiğini düşünüyor.  
 
Ancak, bu hedefe ulaşabilmek için, doların sadece euro’ya karşı gerilemesi yeterli değil. Çünkü, AB ve ABD arasında büyük bir ticaret açığı yok.  
 
“The Dollar Crises” (Dolar Krizleri) adlı yeni yayınlanan kitabın yazarı olan Richard Duncan, bu konularda uzman bir ekonomist. Duncan, “ABD ekonomisinin zayıf dolar politikasından faydalanabilmesi için doların sadece euro’ya değil, diğer para birimlerine karşı da gerilemesi gerekiyor” diyor. Duncan’a göre, önümüzdeki 2 yıl boyunca ABD zayıf dolar politikasını izleyecek.  
 
Richard Duncan, neredeyse 15 yılı aşkın zamandır Asya’da finansal analist olarak çalışıyor. Kariyeri boyunca Salomon Brothers, HSBC, IMF ve Dünya Bankası’nda çalıştı.  
 
Kitabında dolar krizlerinin yakın olduğunu söylüyor. Önümüzdeki yıllarda doların düşüşüne şahit olacağımızı ve bununda global ekonomik büyümeyi yavaşlatacağını savunuyor. Duncan, kitabında doların düşüşünden kaynaklanacak sıkıntılara karşı alınabilecek pratik çözüm önerileri getiriyor:  
 
ABD hükümeti doların değerini düşük tutmak için “zayıf dolar” politikasını mı benimsedi? Bu stratejinin ABD ekonomisi için riskleri nelerdir?  
 
Amerika Birleşik Devletleri’nin yıllardır izlediği “güçlü dolar” politikasından vazgeçtiği açıkça görülüyor. ABD ekonomisi halen zayıf. Hükümet, zayıf dolar politikasının ihracatlarını artıracağına ve böylece üretim sektörünü canlandıracağına inanıyor.  
 
ABD Hükümeti cari işlemler dengesi açığı konusunda endişe duymalı. Çünkü, açığın tutarı 503 milyar dolar ve bu da geçen yılın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 5’ine denk düşüyor. Üstelik, dolar sadece euro’ya karşı zayıfladı. Bu nedenle, mevcut durumun ABD’nin cari işlemler açığını azalmasına herhangi bir katkısı söz konusu değil. Çünkü, ABD’nin Avrupa ile arasında büyük bir ticaret açığı yok.  
 
Cari işlemler açığının azalmaya başlaması için doların Çin Yuan’ına, Japon Yeni’ne, Meksika Pesata’sına ve çok sayıda gelişmekte olan ülkenin para birimine göre de düşmesi gerekiyor. Bu henüz gerçekleşmedi. Dolayısıyla, şu andaki doları zayıflatma politikası birkaç yıl daha devam edebilir.  
 
Zayıf dolar politikasının ABD’deki deflasyon riskine etkisi nedir?  
 
Dolar henüz çok fazla düşmedi. Sadece euro’ya karşı düştü. Eğer diğer para birimlerine göre de düşmeye başlarsa, ancak o zaman ithal mallarının maliyeti yükselir. Bu da ithal mallarının fiyatlarında bir enflasyon yaratır. Bir başka deyişle, zayıf dolar politikası ABD’de de deflasyon riskini azaltacak. Para birimi değerlenen diğer ülkelerdeki deflasyon riski ise yükselecek.  
 
Bütçe açığı sorunu ABD’yi güçlü dolar politikasına dönmeye zorlar mı?  
 
Ben böyle bir şey olacağına inanmıyorum. Çin, Japonya gibi büyük miktarda cari işlem fazlası olan ülkeler bu fazları yüzünden dolar biriktirirler. Asya merkez bankaları 1,5 trilyon dolarlık bir rezerve sahip. ABD ile olan ticaret fazlalarından dolayı bu ülkelere her yıl yüzlerce milyar dolar girişi olur. Ellerindeki bu dolarlar ile yapabilecekleri şeyler kısıtlıdır.  
 
Birinci seçenek, bu dolarları kendi para birimlerine çevirmeleridir. Bu durumda kendi para birimleri yükselir ve sonuçta ihracatları ve ekonomik büyüme oranları düşer.  
 
İkinci seçenek,  söz konusu ülkelerin ekonomilerine aynı sebeplerden ötürü zarar vermeden,  ellerindeki dolarların büyük bir bölümünü diğer ülkelerin para birimlerine çevirmeleridir. Örneğin, Asya’daki merkez bankaları ellerindeki dolarları euro’ya çevirmeye başlarsa, Euro yükselir. Avrupa’nın ihracatı düşer ve işsizlik artar. Avrupa Merkez Bankası’da bu durumdan hoşnut olmaz ve bu ülkelerden Asya merkez bankalarına Euro almayı durdurmalarını söylemesini ister.  
 
Sonuç olarak, ister dolar güçlü olsun ister zayıf, fazlası olan ülkelerin fazla bir seçeneği yok. En iyi seçenekleri dolara bağlı varlıklar satın almak.  
 
Zayıf dolar politikası, 1930’larda olduğu gibi, diğer ülkelerinde birbiri ardına rekabetçi olabilmek için paralarını devalüe etmelerine yol açabilir mi?  
 
Şunu hatırlamamız gerek; 1990’lı yıllarda diğer ülkelerin para birimlerinin dolara karşı düşmesine izin vermelerine itiraz etmedi, hatta çoğu durumda onları cesaretlendirdi. Çin Yuan’ı, Meksika Peso’su ve Asya Krizi’ni yaşayan ülkelerin para birimleri, Rus Ruble’si, Brezilya Real’i ve hatta Euro 90’lı yıllarda dolara karşı ani ve sert biçimde düştü.  
 
Bu ülkelerin ABD’ye olan ihracatları arttı. Böylece ekonomileri güçlendi. ABD Hükümeti buna itiraz etmedi. Çünkü, Amerikan ekonomisi güçlüydü ve artan ithalata göğüs gerebiliyordu.  
 
Güçlü dolar politikasının bir sonucu olarak, ABD’nin cari işlemler açığı rekor seviyelere çıktı. Bu hızla büyümeye devam ederse, ABD, tüm dünyaya borçlanmak zorunda kalacak. Yılda 500 milyar dolarlık açık sürdürülebilir bir şey değil.  
 
Ben ülkelerin rekabetçi olabilmek adına devalüasyon yapmaya başlayacaklarını zannetmiyorum. Çünkü, ABD buna izin vermeyecektir. Dünyada büyümesi ABD’ye yaptığı ihracata bağlı olan çok sayıda ülke var.  
 
ABD ile ticaretleri fazla veren ülkeler ihracatlarını artırmak için paralarını devalüe etmek isterlerse, Amerika buna ticari engeller koyarak cevap verecektir. Dolayısıyla, bu politikalar suya düşer.  
 
Şu anda Amerikan ekonomisi zayıf. ABD ile ticaret fazlası olan ülkeler zayıf dolar ortamında yaşamaya alışmalı ve ticaret açıklarını azaltmalılar. ABD ile ticaret fazlası olan bu ülkelerin ABD’ye karşı ticaret savaşını kazanmaları mümkün değil. Çünkü, ABD dünyada ihraç mallarının en büyük bölümünü satın alan ülke konumunda.  
 
AB bölgesindeki ekonomiler şu anda çok güçlü değil. Buna rağmen Euro, dolara karşı hızla yükseliyor. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?  
 
Bu konuyu açıklığa kavuşturalım. Avrupa Merkez Bankası,  kendi paralarının değerlenmesini önlemek için, dolar alarak para piyasalarına müdahale etmeyen tek merkez bankası. Japonya Merkez Bankası ise yen yükselmesin diye rekor miktarlarda dolar alıyor. Çin’deki otoritelerde aynı şeyi yapıyor. Bu nedenle sadece euro dolara karşı yükseliyor.  
 
ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan, faiz oranlarının daha da indirilebileceğinden bahsetti. Eğer faizler daha da düşerse, dolar daha da zayıflar mı?  
 
Bu sorunun cevabı hangi para birimlerini kastettiğinize bağlı. Asya merkez bankaları, para birimlerinin değerlenmemesi için dolar almaya devam ettiği sürece, ABD’deki faiz oranlarının ne kadar düşük olursa olsun, dolar bu para birimlerine karşı yükselmeyecek. Bununla birlikte, eğer ABD’deki faiz oranları daha da düşerse, dolar euro’ya karşı düşer.  
 
Zayıf dolar politikası Avrupa’da resesyona sebep olur mu? Avrupa ve ABD arasında bir ticaret savaşı çıkma olasılığı var mı?  
 
Avrupa pratikte zaten bir resesyon yaşıyor. Eğer euro daha da yükselirse, ekonomik koşullar büyük bir olasılıkla çok daha kötüye gidecektir. Ben ufukta Avrupa ile ABD arasında bir ticaret savaşı görmüyorum.  
 
Birbirleriyle kavga etmek yerine, ikisi birlikte çalışarak Çin’i Yuan’ın yeniden değer kazanması için zorlayacaklardır. Yuan’ın değer kazanması hem ABD hem Avrupa üzerindeki deflasyonist baskıları hafifletecektir.  
 
Dolar ve euro’nun şu anki durumundan olumlu yönde etkilenen ülkeler hangileri? Olumsuz etkilenenler hangileri?  
 
ABD ve paralarını belli bir seviyede dolara çıpalayan diğer ülkeler (Çin, Asya Krizi’nin yaşandığı ülkeler ve şimdi de Japonya), kendi paralarının euro’ya karşı değer kaybetmesinden faydalanıyor. Avrupa ülkeleri ise bu durumdan olumsuz etkileniyor.  
 
Global ekonomi zayıf dolar politikasından nasıl etkilenecek?  
 
ABD, uzun zamandır büyük cari işlemler açığı nedeniyle dünyanın ekonomik büyüme motoru oldu. Geçen yılki açığı global gayri safi hasılanın yüzde 2’sine denk geliyordu. Amerika’nın cari işlemler açığı kaçınılmaz olarak düşecek. Açığın düşüşüyle birlikte global ekonomik büyüme hedefine ulaşmak çok daha zor olacak.  
 
Doların zayıf olması Amerika’da hangi endüstriler için avantajlı, hangileri için dezavantajlı ?  
 
Güçlü dolar Amerika’da çok sayıda endüstrinin canını yakabilir. Doların euro’ya karşı düşüşü onları biraz rahatlattı ama yeterli değil. Doların diğer tüm para birimlerine karşı düşüşe geçmesi gerekiyor ki, Amerika’daki çeşitli şirketler ve sektörler bundan gerçek anlamda faydalanabilsin.  
 
Türk ekonomisini takip ediyor musunuz?  
 
Maalesef, Türk ekonomisini izlemiyorum. Hong Kong’da yaşıyorum ve Hindistan’dan Japonya’ya kadar tüm Asya bankalarını inceliyorum. Türk ekonomisini hiç incelemedim.  
Ancak, 2001 yılında ülkenize tatile geldim. Çünkü, tam 20 yıl önce “Roma İmparatorluğu’nun Düşüşü ve Çöküşü” adlı kitabı okumuştum ve İstanbul’u çok merak ediyordum. Hayal kırıklığına da uğramadım. Bence İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden biri.  
 
GELECEKTE LİDERLİK HANGİ PARA BİRİMİNDE OLACAK?  
 
Dünyada para birimi kullanımında dolar lider konumda. Bu liderlik gelecekte de devam edecek mi? Geleceğin lider para birimi ne olacak?
 
 
Doların global anlamda lider olmasının sebebi ABD’nin cari işlemler açığıyla dünyayı dolara boğmasından kaynaklanıyor.Daha önceden bahsettiğim gibi, geçen yıl ABD’nin cari işlemler açığı yarım trilyon dolardı. Avrupa ülkeleri, diğer ülkelerle arasında oluşacak aynı büyüklükte bir cari işlemler açığını idare etmeye başlamadıkça euro, doların liderliğini elinden alamaz.  
 
Böyle bir senaryonun da yakın gelecekte gerçekleşmesi mümkün değil. Çünkü, Avrupa,  ithalata şu andaki seviyesinden daha fazla izin veremez. İşsizlik yüksek olduğu için Avrupa’nın daha fazla ithalata izin vermesi çok zor. Sosyal olarak bu Avrupalıların kabul edebileceği bir durum değil.  
 
“FAİZLERDEKİ ARTIŞ SÜRERSE TÜKETİM DÜŞEBİLİR”  
 
Tüketicilerin güveni mevcut durumdan nasıl etkileniyor? Kısa vadede tüketici güveni konusunda ne gibi gelişmeler olabilir?
 
 
Doların euro’ya karşı düşüşünün tüketicilerin güveni üzerinde fazla bir etkisi yok. Sadece bazı Amerikalılar tatillerinde Paris’i ziyaret etmekten vazgeçiyordur o kadar. Bu yıl tüketici güvenini tehdit edebilecek en kötü olasılık gayrimenkul piyasasındaki patlamanın son bulması olur. Çünkü, faiz oranları düştüğü için ABD’deki gayrimenkul fiyatları hızla yükseldi. Ev sahibi olan insanlar için evlerini daha düşük faizlerle yeniden finanse edebilir duruma geldi. Bu yeniden finansman patlaması çok sayıda Amerikalı evlerinden fazladan bir para kazandılar ve bunu harcadılar.  
 
Tüketiciler 2000 yılında patlayan yeni paradigma balonundan bu yana evlerinden elde ettikleri bu paraya sırtlarını dayadı. Son birkaç hafta içinde Amerikan Hazine Bonoları’nın faizi yüzde 3,1’den yüzde 4,2’ye çıktı. Bono faizlerindeki bu artış ev kredilerinin faizlerini de yükseltti. Eğer bu oranlar değişmezse bu yeniden finansman patlaması döneminin sonunu getirecektir. Sonuçta, tüketiciler bu yıl sonunda dek daha az harcayacaklar ve bu durum ABD’yi tekrar resesyona itecektir.  
 
ÇİN YUAN’ININ DEĞERİ NE ZAMAN ARTACAK?  
 
ABD yönetimi bilinçli olarak mı doların düşüşüne izin veriyor? Bu strateji ne kadar devam edecek? Dolar global piyasalarda ne zaman yükselmeye başlayacak?
 
 
Tahmin ediyorum ki “zayıf dolar” politikasının henüz başlangıcındayız. Bu politika Amerika’nın cari işlemler açığı düzelmeye başlayıncaya kadar sürebilir. Şu anda baskılar Çin’i Yuan’a yeni bir değer belirlemeye zorluyor. Bu da sanıyorum 12-18 ay içinde gerçekleşir.  
 
1980’lerin ortasında ABD’nin cari işlemler açığı, gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 3,5’ine ulaştığında, G7 ülkeleri bir plaza akoru yaptı. Böylece 2 yıl içinde doların değerinin Yen ve Alman Markı’na karşı yüzde 50 oranında düşmesi sağlandı. Şu anda cari işlemler açığı Amerika’nın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 5’ine ulaşmış durumda.  Bu size para birimlerinin değerinde yapılması muhtemel bir ayarlamanın yaklaştığı izlenimini vermiyor mu?  
 
 
 
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz