Tüpraş yüzde 42 iskontolu Özelleştirilmesi yılan hikayesine dönen ve önümüzdeki aylarda tekrar satışa çıkması planlanan Tüpraş, borsa yatırımcılarının vazgeçemediği hisseler arasında yer alıyor. B...
Tüpraş yüzde 42 iskontolu
Özelleştirilmesi yılan hikayesine dönen ve önümüzdeki aylarda tekrar satışa çıkması planlanan Tüpraş, borsa yatırımcılarının vazgeçemediği hisseler arasında yer alıyor. Bunda şirketin piyasa payı ve kârlılığının yanı sıra, özelleştirme beklentileri de etkili oluyor. Biz de bu nedenle Global Menkul Değerler Araştırma Bölümü’nün hazırladığı, Tüpraş raporunu sizlerle paylaşmak istedik.
Söz konusu raporda, Tüpraş'ın önümüzdeki dönemde endeksin üzerinde getiri sağlayacağı söyleniyor. Buna neden olarak da hissenin belirlenen hedef değere göre yüzde 42 iskontolu olması gösteriliyor. Bu arada, hissede son günlerde yaşanan düşüşün de hissenin temel analizine göre haklı olmadığı belirtiliyor ve şunlara dikkat çekiliyor:
”Hisse başına 12.1 YTL ile Tüpraş'ın piyasa değeri 2.2 milyar dolara denk geliyor. Bu değerse, önümüzdeki yıllardaki ortalama kârlılık üzerinden, hisse için sırasıyla 4.4x FD/FVAÖK ve 10.1x'lik F/K çarpanlarına işaret ediyor. Bu çarpanlarsa şirketin uluslararası benzerlerinin sahip olduğu ortalama 2005 yılı FD/VAFÖK (6.7x) ve F/K (12.4x) çarpanlarının önemli ölçüde altında.”
Bu da Tüpraş'ın iskontolu işlem gördüğünü net olarak gösteriyor. Şirketin 2005 yılında hisse başına en az 1.1 YTL nakit temettü vereceği tahmin ediliyor. Bu da yüzde 8.2 temettü verimine işaret ediyor. Bu rakam da birçok İMKB şirketinin üzerinde.
Raporda, benzer şirket sayısının dünyada oldukça az olması ve diğer bazı varsayımlar nedeniyle Tüpraş'ı yurtdışı şirketlerle karşılaştırmanın zor olduğu belirtiliyor. Bu nedenle de indirgenmiş nakit akışları değerlemesinin Tüpraş'ın için daha güvenilir bir sonuç vereceği ifade ediliyor. Bu değerlemeye göre de Tüpraş'ın piyasa değerinin 3.13 milyar dolar olması gerekiyor.
Bu arada şirketin önümüzdeki aylarda yapılacak özelleştirme ihalesinde bir öncekine göre daha çok ve daha yüksek teklif geleceğini tahmin ediliyor. Petrol şirketlerinin son bir yılı oldukça kazançlı geçirmesi de bu beklentide etkili. Türkiye ekonomisindeki önemli gelişmeler ve Türkiye'nin AB'den müzakerelere başlangıç tarihi almasının da Tüpraş ihalesinin daha iyi geçmesini sağlayacak gelişmeler olduğu söyleniyor.
Raporda, Türkiye'de akaryakıt piyasasının liberalleşmesinin, Tüpraş için yaratabileceği risklerin özellikle bu hisse fiyatı seviyesinden çok abartıldığını ifade ediliyor. 2005 başında uygulanmaya başlanan AB standartlarında ürün sağlayabilen rafineri kapasitesinde yaşanan sıkıntılar ve Tüpraş'ın müşterilerine daha uygun ödeme vadeleri sunması nedeniyle önümüzdeki yıllarda da yerli dağıtım şirketlerince tercih edileceği vurgulanıyor. Aslında Tüpraş'ın yurtiçi akaryakıt şirketleriyle yaptığı anlaşma çerçevesinde otomatik fiyatlandırma mekanizmasının gayri resmi olarak devam etmesi bu beklentide etkili.
Ayrıca, Tüpraş yönetimine göre yurtiçi akaryakıt dağıtım şirketlerinin yapılan sözleşmelere göre 2005'te 2004'e göre yüzde 3 ile yüzde 4 daha fazla mal almak istemesi de bu görüşe destek veriyor.
BORSA
Yorulma sinyalleri geliyor
2005 yılına hızlı yükselişlerle başlayan borsa endeksi ay sonuna doğru hız kesti. 25 Ocak’ta endeks 26.859 puandan kapandı.
Endekste kuvvetli trendin varlığı halihazırda devam ediyor. Ancak, teknik göstergelerden ilk yorulma sinyalleri de gelmeye başladı. Örneğin, RSI göstergesinin, aşırı alım bölgesini aşağı yönde kesmesi, sat sinyali olarak kabul ediliyor.
Henüz kesin bir sinyal alınmamış olsa da, MACD göstergesinin kendi hareketli ortalaması ile farkı da kapandı. Gerilemenin devam etmesi halinde bu da “sat” sinyali olarak alınabilir. Son işlem günlerinde bolinger bandın üst kanalında işlem gören endeks, üst banda kadar yeni bir çıkış yaşayamadı. Bu da en azından 20 günlük hareketli ortalaması 25.650’ye kadar geri çekilme olabileceğine işaret ediyor.
Yorulma belirtilerinin kısa vadeli geri çekilmeye neden olabileceğini unutmamakta yarar var. Endekste ilk destek seviyesi 26.200’de. Buranın altında ise 25.600-25.700 aralığı ana destek olarak karşımıza çıkıyor.
Tüm bu göstergelere karşın kuvvetli trend devam ettiği sürece, yukarı yönlü hareketin sürmesi beklenebilir. Özellikle 20 günlük hareketli ortalama kırılmadığı, Parabolic SAR göstergesi sat sinyali vermediği sürece piyasanın genel gücünün kaybolmayacağını unutmamakta yarar var.
Mevcut konum itibariyle endeksin ilk etapta 26.900-26.950’deki direncini geçmesi yükselişin devamı için önemli. Buranın üzerinde ise 27.000-27.250’deki direnç karşımıza çıkıyor.
AYIN ÖNERİSİ Ata Yatırım Fon Yöneticisi Cem Martı, 2 sent seviyelerine yaklaşan borsada, kâr realizasyonlarının yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Endeksin şubat ayında 2 sent seviyesini geçme olasılığının zor olduğunu söylüyor. Buna karşın orta ölçekli kağıtlarda seçici olmak kaydıyla alım yapılabileceğini ifade ediyor.
FAİZ
Faizler yatay hareket edecek
Geçen yıl yaşanan hızlı faiz düşüşlerinin ardından, bono piyasasında oldukça sakin bir seyir izlendiği söylenebilir. Ay boyunca yüzde 20,50 ile yüzde 19,80 arasında hareket eden faizler, 25 Ocak itibariyle 15 Temmuz 2006 vadeli tahvilin faizi yüzde 20,30 seviyesindeydi.
Şubat ayında da tahvil-bono piyasasındaki bu seyrin devam etmesi bekleniyor. Bunun en büyük nedeni de gündemde piyasaya yön verecek herhangi bir ekonomik ve siyasi gelişmenin bulunmayışı. Bu nedenle Hazine ihalelerinin yakından takip edilmesi bekleniyor.
Piyasadaki genel beklenti, şubat ayı boyunca faizlerin genel olarak yüzde 19,50-20,50 arasındaki bantta hareket edeceği yönünde.
Şubat ayında faizleri tek hareket ettirecek gelişme ise, döviz talebinin artması olacak. Talebin artması halinde, satış baskısının bir miktar artacağı, bunun da faizleri yüzde 21’lere taşıyabileceği söyleniyor.
Reel faizlerin halihazırda yüzde 11-12 seviyesinde olması nedeniyle tahvil-bono yatırımları cazibesini koruyor. 25 Mayıs ve 24 Ağustos kağıtları alım için uygun görünüyor.
AYIN ÖNERİSİ Denizbank Hazine Grup Müdürü Cem Kurdoğlu, faiz cephesinde uzun vadeli kağıtların cazibesini koruduğunu söylüyor. Kurdoğlu’na göre, şubat ayında faizlerde yüzde 19’lara doğru bir gevşeme yaşanacak.
DÖVİZ
ABD’nin faiz politikası belirleyici olacak
Ocak ayında döviz cephesinde genel olarak sakin bir trend izlendi. Ay boyunca Merkez Bankası döviz alım ihaleleriyle piyasaya destek vermeyi sürdürdü. 25 Ocak’ta serbest piyasada dolar 1,3335 YTL, Euro ise 1,7375 YTL’den işlem görüyordu.
Şu anda döviz piyasasının önündeki en büyük beklenti 1 Şubat’ta yapılacak ABD Merkez Bankası FED’in toplantısı. FED’in kararı dış piyasalarda olduğu kadar iç piyasada da etkili olacak. Genel beklenti FED’in kontrollü faiz artırımına gideceği yönünde. Bu durumda piyasalarda çok hızlı hareketler yaşanması beklenmiyor.
Piyasalardaki olumlu trendin devam etmesi halinde, küçük çaplı da olsa satışların devam etmesi bekleniyor. Bu durumda doların 1,3200-1,3150 YTL bandına doğru gerileme ihtimali oldukça kuvvetli.
Bildiğiniz gibi yeni stand-by anlaşmasının imzalanması şubat ayına kaldı. Gecikme piyasalarda bir miktar rahatsızlığa neden olsa da, anlaşmanın sorunsuz imzalanacağı ifade ediliyor. Ancak, imza konusunda bir sıkıntı yaşanması halinde, döviz cephesinde alım dalgası yaşayabiliriz.
Bu durumda dolar ilk etapta 1,3500 YTL seviyelerine kadar yükselebilir. Buranın üzerinde ise 1,3600-1,3650 bandı direnç olarak karşımıza çıkıyor.
25 Aralık itibariyle 1,3037 seviyesinde olan Euro/dolar paritesinde ise ilk direnç 1,3120 seviyesinde. Buranın üzerinde ise 1,3230 direnci karşımıza çıkıyor. Destekler ise 1,300 ve 1,2900 seviyelerinde.
AYIN ÖNERİSİ Koçbank Döviz Piyasaları Masasından Cumhur Timuçin, dolardaki düşüş trendinin şubat ayında da süreceğini söylüyor. Yabancı girişlerinin devam etmesinin de bu düşüşü desteklediğini ifade ediyor. Timuçun’e göre, şubat ayında da TL cinsi pozisyonlar daha kârlı olacak.
EUROBOND
Satış baskısına dikkat!
Eurobond cephesinde de geçen aylarla kıyaslandığında şubatta oldukça sakin bir trend izlendi. Bu hareketlerde de ağırlıklı olarak dış piyasalar etkili oldu. 24 Ocak 2005 itibariyle 2030 vadeli tahvillerin fiyatı 142,75, 2034 vadeli tahvillerin fiyatı ise 103,30 seviyesindeydi.
ABD’de kasım ayı net yabancı yatırımlarının 81 milyar dolar tutarında olduğunun açıklanması ABD’nin 10 yıl vadeli tahvillerinin faizinin yüzde 4,15, 30 yıl vadeli tahvillerinin faizinin ise yüzde 4,64 seviyesine gerilemesine neden oldu. Böylece Türk Eurobondları ile ABD tahvilleri arasındaki spread 5 baz puan artarak 286 seviyesine yükseldi.
Bu da Türk Eurobondlarının riskinin biraz daha arttığına işaret ediyor. Bu nedenle 2030 vadeli tahvil için 144-146 bandına dikkat etmekte yarar var. Bu seviyeler satış içinde ideal olarak görülüyor. Tabii bu sözümüz kısa vadeli yatırımcılar için, Eurobondları vade sonuna kadar tutmayı planlayan yatırımcılar ise, olası fiyat düşüşlerini alım fırsatı olarak kullanabilir. Ancak en azından 130’lara kadar beklemelerinde yarar var.
Petrol yeniden yükselişe geçti
Petrol fiyatları yılbaşından bu yana yüzde 15 artış göstererek 48,53 dolara yükseldi. Bu aynı zamanda 30 Kasım’dan bu yana petrol fiyatlarının ulaştığı en yüksek değer olarak dikkat çekiyor. Petrol fiyatlarındaki artışa ise dünyanın ikinci büyük petrol tüketicisi Çin’deki talep yol açtı. Aralık 2004’te Çin’in petrol ithalatı yıllık bazda yüzde 31 artış gösterdi. Yükselişte ayrıca, dünyanın en büyük kalorifer yakıtı petrol piyasası olan ABD’nin kuzey doğusunda havanın soğuması ile tüketiminde görülen artış da etkili oldu.
Dikkatlerin tekrar petrol fiyatlarına yöneldiği piyasalarda 30 Ocak’ta yapılacak OPEC toplantısında alınacak karar bekleniyor. OPEC fiyatların artma ihtimaline karşı, ilk etapta üretimi azaltma yoluna gidebilir. Nitekim OPEC sevkıyatları ocak ayında, Nisan 2004’ten bu yana görülen en fazla düşüşü kaydetti. Şüphesiz OPEC toplantısı ile aynı gün yapılacak olan Irak seçimleri de petrol fiyatları açısından büyük önem taşıyor.
Aksigorta’nın prim üretimi yüzde 22 arttı
Aksigorta 2004 yılı son çeyrek rakamlarını açıkladı. Buna göre şirketin hayat dışı prim üretimi yıllık bazda yüzde 22 oranında büyüyerek 293 milyon dolar oldu. Bu performansta da kaza branşında gerçekleşen büyüme etkili oldu. Buna karşın Petkim’in 2004 yılında müşteri portföyünde yer almaması nedeniyle yangın branşı prim üretimi ve kaza branşında izlenen tutucu politikalar Aksigorta’nın prim üretimi performansını sınırladığı söyleniyor.
Ancak Aksigorta’nın değerinde temel belirleyici şirketin güçlü iştirak portföyü. Sektördeki diğer birçok şirketin aksine Aksigorta, net mali gelirlerinin önemli bölümünü temettüden elde ediyor. Yüksek ve istikrarlı temettü gelirleri ve rakiplerine kıyasla faiz gelirlerine daha az bağımlı olması şirketin mali piyasalarda yaşanan çalkantılardan daha az etkilenmesini sağlıyor. HSBC Yatırım Araştırma Bölümü’nün analizine göre, mevcut piyasa değeri 658 milyon dolar olan şirketin, hedef değeri ise 850 milyon dolar seviyesinde.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?