Mart ayında bu gelişmelere dikkat! IMF ile yeni stand-by: Şubat ayında piyasaların moralinin bozulmasındaki en önemli neden IMF ile hükümet arasında aralık ayından bu yana imzalanması beklenen sta...
Mart ayında bu gelişmelere dikkat!
IMF ile yeni stand-by: Şubat ayında piyasaların moralinin bozulmasındaki en önemli neden IMF ile hükümet arasında aralık ayından bu yana imzalanması beklenen stand-by’a ilişkin olumsuz açıklamalar oldu. Özellikle hükümetin teşvik yasası konusundaki ısrarından kaynaklanan bu durum, yasada geri adım atılacağının sinyallerinin verilmesiyle bir miktar düzeldi. Ancak 22 Şubat itibariyle bu konuda herhangi bir gelişme olmamıştı. Piyasadaki genel beklenti, hükümetin IMF’nin istediği şartları yerine getirerek, mart ayı içinde stand-by’ı imzalaması yönünde. Bunun gerçekleşmesi piyasalardaki iyimser havanın artmasına neden olacaktır.
Bekleyen yabancı emirleri: Şubat ayı içinde konuştuğum yabancılarla işlem yapan aracı kurumlarda, çok sayıda bekleyen yabancı emri olduğunu öğrendim. Üstelik bu yabancılar, daha önce Türkiye’ye girmemişler. Mevcut seviyeleri de alım için uygun olarak görüyorlarmış. Söz konusu aracı kurumlardan üst düzey bir yetkili, “Şu anda sadece bizde üç büyük yabancı fon alım için mart ayını bekliyor. Mart ayıyla birlikte bu fonlara piyasanın düşmesini beklemeden alım yapacağız. Çünkü düzeltmeler olsa da yükselişin devam edeceğini düşünüyoruz” dedi.
ABD ile ilişkiler: Irak’taki seçimlerle birlikte ABD ile Türkiye arasında da adeta soğuk savaş başladı. Bu durumda doğal olarak piyasaları olumsuz etkiledi. Ancak NATO Zirvesi’nde Başbakan Erdoğan’la ABD Başkanı Bush’un ikili görüşmelerde gayet samimi görünmeleri, bu olumsuz havayı dağıttı. ABD ile ilişkilerin eskisi gibi devam edeceğinin ilk sinyali olarak algılanan bu gelişme, piyasaların önündeki bir soru işaretini daha ortadan kaldırmış oldu.
AB konusundaki çalışmalar: Piyasaları tedirgin eden bir başka konu ise, 17 Aralık’tan bu yana AB ile ilgili herhangi bir adım atılmamış olması. Çünkü hükümetin ekim ayındaki toplantıya kadar AB ile uyum konusunda alması gereken daha çok yol var. Eğer bu yolda olumlu adımlar atılırsa, piyasalar bundan olumlu etkilenir. Tersi durumda ise yavaş yavaş da olsa piyasalardaki tepki satışları kaçınılmaz görünüyor.
VOB
İşlem hacminde artış olacak
Uzun zamandır beklenen Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) 4 Şubat’ta start aldı. Açıkçası ilk 15 gün, işlem adedi ve hacmi açısından çok parlak geçmedi. Yine de çok yeni bir piyasa olması nedeniyle mevcut işlem hacminin gelecek açısından olumlu olduğunu düşünenler de var.
Bildiğiniz gibi, şu anda VOB’da endeks, faiz, döviz ve emtia’lar işlem görüyor. 22 Şubat’ta yapılan işlemlere göre, Nisan 2005 vadeli endeks sözleşmesi 35.480 puan, haziran vadeli endeks sözleşmesi ise 36.305 puandan işlem gördü. Bu da endeksteki yükseliş beklentisinin hali hazırda devam ettiğini net olarak gösteriyor.
VOB’da en fazla ilgiyi döviz kontratları gördü. Nisan vadeli dolar kontratı 1,3375, Euro kontratı ise 1,7720 YTL’den işlem görürken, haziran vadeli kontratlarda ise uzlaşma fiyatları dolarda 1,3275, Euro’da ise 1,8095 YTL oldu.
Faiz tarafında ise 365 günlük DİBS için nisan vadeli kontratta uzlaşma fiyatı 85,180, haziranda 85,480, ağustosta ise 84,710 YTL oldu. 91 günlük DİBS’te ise kontrat uzlaşma fiyatı nisan için 96,310, haziran için 96,440, ağustos için de 96,494 YTL olarak gerçekleşti. Pamukta aralık 2005 vadeli kontratın uzlaşma fiyatı 2,125, buğdayda ise 0,4525 oldu.
TSKB Menkul Kıymet Yönetmeni Saim Çelik, yatırımcıların henüz piyasaya alışamadığını söylüyor. Bu nedenle de az sayıda işlem gerçekleştiğine dikkat çekiyor. Ancak piyasanın tanınıp, yatırımın yüksek getiri şansı iyice netleştiğinde yatırımcıların piyasaya katılımının artacağını söylüyor.
BORSA
Yabancıların tavrı etkili olacak
Şubat ayına çok hızlı başlayan borsa endeksi IMF ile yeni stand-by’ın imzalanmamış olması nedeniyle kâr satışlarına maruz kaldı. Hisse bazında hareketlerin yoğunlaştığın borsada, 22 Şubat itibariyle endeks 26.657 puan seviyesindeydi.
Endeksin uzun vadeli ortalamasının bulunduğu 26.700’ü aşağı yönde kırması satış baskısını bir miktar artırabilir.
26.700’deki ortalamanın kırılmasının ardından, ilk destek noktası 25.800-25.500 aralığında görülüyor. Buranın altında ise 24.500 desteği var. Ancak şimdilik bu denli hızlı satış dalgası beklenmiyor.
Yeni yabancı yatırımcıların alım için beklemede olması da endeksin düşüş hareketinin sınırlı kalacağını gösteriyor. Buna bağlı olarak 27.200 seviyesindeki direncin yeni para girişiyle aşılmasını beklemekte yarar var.
Buranın üstündeki ilk direnç ise 27.500-27.800 aralığında. Bu seviyesinin aşılması halinde 28.500 direncine doğru bir hareket yaşanabilir.
Satışlara rağmen borsaya para girişinin devam etmesi nedeniyle satış için erken olduğunu düşünüyoruz. Ancak önümüzdeki dönemde de hisse bazında hareketlerin çok ön planda olacağını unutmamakta yarar var.
Ayın önerisi: Meksa Yatırım Araştırma Müdürü Tuncay Turşucu, mart ayında stand-by’ın imzalanacağını, ABD ile ilişkilerin de olumlu trende gireceğini söylüyor. Mart ayı sonu için endeks hedeflerinin 30.000 olduğunu, bu nedenle de hisse senedi yatırımcısının kazançlı çıkacağını söylüyor.
FAİZ
Faizde dip yüzde 17’de
IMF’yle yeni stand-by’ın imzalanmamış olmasının yarattığı tedirginliğe rağmen, faiz cephesinde şubat ayı boyunca oldukça sakin bir trend vardı. 22 Şubat itibariyle faizler yüzde 17,75 seviyesindeydi.
22 Şubat’ta Hazine’nin düzenlediği 5 yıl vadeli altı ayda bir değişken faizli kupon ödemeli tahvil ihalesine beklenenin üzerinde talep gelmesi, geleceğe ilişkin beklentilerin iyimser olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bu nedenle piyasadaki alımların devam etmesi beklenebilir.
Ancak önümüzdeki dönemde faizde çok hızlı iniş beklememekte yarar var. Faizlerdeki düşüş için Merkez Bankası’nın yeni faiz indirimine gitmesi gerektiği unutulmamalı.
Mart ayı içinde faizlerin dip noktasının yüzde 17 olması bekleniyor. Olumsuz bir gelişme halinde ise yüzde 18-18,5 seviyelerine çıkma olasılığı bir hayli kuvvetli görünüyor.
Ayın önerisi: Garanti Yatırım Ekonomisti Ceyda Pekel, faizlerde iniş trendinin sonuna gelindiğini söylüyor. Ancak yükseliş için bir neden olmadığının da altını çiziyor. Bu nedenle yatırımların bir kısmının repoya çekilmesinde, kısa vadeli bonoların tercih edilmesinde yarar olduğunu ifade ediyor. Tercihi ise 6 aylık kağıtlar.
DÖVİZ
Pariteyi izlemekte yarar var
Ay boyunca oldukça sakin bir trendin izlendiği döviz piyasasında, 22 Şubat günü 200 milyar dolar tutarında döviz rezervine sahip Güney Kore’nin rezervlerinde başka para birimlerine de yer vereceğini açıklaması doların değer kaybetmesine neden oldu. Bu arada dirençlerin kırılması da euro/dolar paritesinin yükselişini hızlandırdı.
22 Şubat’ta dolar 1,2995 YTL’den Euro ise 1,7145 YTL’den işlem görüyordu. Euro/dolar paritesi ise 1,3218 seviyesindeydi.
Mart ayı boyunca da döviz cephesindeki sakin trendin sürmesi bekleniyor. Bu arada Merkez Bankası’nın da gelişmeleri yakından izlemesi piyasa üzerindeki baskıyı artırıyor.
Dolar kurunun mevcut seviyesinin altındaki ilk desteği 1,2950’de. Buranın satışlarla kırılması halinde 1,2850’ye kadar düşüş yaşanabilir.
Ancak bu seviyelerin altı şimdilik zor görünüyor. Çünkü daha önce de söylediğimiz gibi Merkez Bankası ani iniş-çıkışlarda piyasaya müdahale etmesi kaçınılmaz. Bu da aşağı düşüşü sınırlayacaktır.
Olumsuz gelişmeler olması ve paritede ani yükselişler yaşanması halinde ise tepki alımları gelebilir. Ancak yine de çok hızlı hareketler beklememekte yarar var. Bu arada paritenin yakından takip edilmesi gerektiği de unutulmamalı. Dolar/YTL’de ilk direnç 1,3000’da. Buranın üzerinde ise 1,3050 karşımıza çıkıyor.
Euro/dolar paritesinin üzerindeki ilk direnç 1,3227 seviyesinde. Buranın aşılması halinde paritenin 1,3300-1,3320 direnç noktalarının test edilme olasılığı kuvvetli görünüyor.
Ayın önerisi: Dışbank Hazine Pazarlama Direktörü Bahar Bezmen, piyasalara ilişkin genel beklentilerin pozitif olduğunu söylüyor. Merkez Bankası’nın sürekli kontrolü nedeniyle piyasada çok hızlı hareketlerin olmayacağını ifade ediyor. ABD’deki faiz artırımı beklentisinin gelişmekte olan ülkelere ilgiyi azaltabileceğini de sözlerine ekliyor.
Dolar cinsi Eurobond’lara dikkat
Eurobond cephesinde de geçen aylarla kıyaslandığında sakin, ancak yukarı doğru bir trend vardı. Ayın ilk yarısında gelişmekte olan ülke tahvilleriyle birlikte Türk Eurobondlarına da ciddi talep geldi. Ancak ABD faizlerindeki yükseliş nedeniyle gelen satışlar eurobondların da fiyatını düşürdü. 22 Şubat’ta 2030 vadeli tahvin fiyatı 143,40 olurken, 2034 vadeli tahvilin fiyatı ise 104,02 seviyesindeydi.
FED Başkanı Alan Greenspan şubat ayı içinde yaptığı açıklamada faiz artışlarına ara vermeyeceğinin sinyalini verdi. Açıklama sonrasında dolar sınırlı ölçüde güçlenirken, ABD tahvillerinin faiz oranları sadece 10 baz puan kadar artış gösterdi. Küresel olarak enflasyonist beklenti bulunmuyor. Yükselen faiz oranlarına rağmen de küresel likidite devam ediyor. Gelişmekte olan borçlanma piyasalarında getiriler cazip seviyelerde olduğu gibi, bu ülkelerde önemli bir risk de bulunmuyor. Bu nedenle gelişmekte olan ülke borçlanma piyasalarına para girişinin devam ettiği görülüyor.
Ancak Türk Eurobondlarının dolar cinsi olanlarının üzerinde FED’in faiz riski var. Bu nedenle bu tahvillerde pozisyonların küçülmesinde yarar var. Euro cinsi tahvillerde ise faiz riski daha az olduğu için pozisyonların korunmasını öneriyoruz.
TEB’e yabancı ortak desteği
TEB, 2004 yılı konsolide olmayan bilançosunda, 33.8 milyon YTL (25.3 milyon dolar) net kâr açıkladı. Bankanın toplam aktif büyüklüğü yılın son çeyreğinde, üçüncü çeyreğe göre yüzde 6.3 oranında reel bir gerileme ile 2.7 milyar dolara düşerken, 2003 yılı sonuna göre yüzde10'luk reel artış kaydedildi. Genel olarak bakıldığında, TEB'in kârlılığının 2003 sonuna göre oldukça gerilediği görülüyor. 2003 yılında özsermaye ve aktif kârlılığı sırası ile yüzde 16.9 ve yüzde 2’yken 2004 yılında bu rakamlar yüzde 9 ve yüzde 1'e geriledi.
Bankanın faaliyet gelirleri 2003 sonuna göre hemen hemen hiç değişmezken, kredi karşılıkları ve diğer faaliyet giderleri 2004 yılında 2003'ün üzerinde gerçekleşti. Bunun yanı sıra iştirak ve bağlı ortaklıklardan elde edilen gelirlerin de düşük olması kârlılığı olumsuz etkiledi.
2005 yılında BNP Paribas'ın kârlılığa olumlu katkı sağlayacağı düşünülüyor. Yapılan tahminler ise özsermaye kârlılığının 2005 yılında yüzde 14 seviyelerine yükselebileceği yönünde. TEB’in henüz bireysel bankacılık alanında yoğunlaşmamış olması, bu alanda yaşanacak rekabetten de olumsuz etkilenmeyeceğini gösteriyor. TEB, hedef piyasa değeri 500 milyon dolara göre yüzde 20 iskontolu işlem görüyor.
Anadolu Sigorta’nın hedef değeri 350 milyon dolar
Anadolu Sigorta hayat dışı sigortacılık sektörünün lideri konumunda. Sermaye yapısı, İş Bankası Grubu mensubu oluşu, enflasyon sonrası sürece yönelik yapılanma çalışmalarında sağladığı ilerleme ile AB uyum sürecinden olumlu etkilenmesi beklenen, az sayıda sigorta şirketinden biri durumunda.
2005 yılında yasallaşması hedeflenen “Sigortacılık Kanunu”nun sektörün yapısında önemli değişikliğe yol açması bekleniyor. Kurulması planlanan sigortacılık kurulunun sektörde halen devam eden optimum seviyelerin dahi altında gerçekleşen fiyat rekabetini de sınırlaması bekleniyor. Bu arada 2005 yılında sektördeki konsolidasyon sürecinin ivme kazanacağı da beklentiler arasında yer alıyor.
Tüm bu süreçlerden de Anadolu Sigorta’nın kârlı çıkması bekleniyor. Mevcut piyasa değeri 262 milyon dolar seviyesinde olan Anadolu Sigorta’nın hedef piyasa değeri de 350 milyon dolar. Bu da yüzde 33 civarında bir yükselişe işaret ediyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?