KIRILGANLIK DEVAM EDECEK Bora Tezgüler/Koç Yatırım Araştırma Yöneticisi Temmuzun başında IMF ve ardından Dünya Bankası’nın Türkiye’ye kredi dilimini erteleme kararı beklenmeyen bir gelişme idi. B...
KIRILGANLIK DEVAM EDECEK
Bora Tezgüler/Koç Yatırım Araştırma Yöneticisi
Temmuzun başında IMF ve ardından Dünya Bankası’nın Türkiye’ye kredi dilimini erteleme kararı beklenmeyen bir gelişme idi. Bu gecikmeyle Ankara’ya ciddi bir uyarı yapılmış oldu. Artık bundan sonra programdan sapmalara tolerans gösterilmeyeceği mesajı gönderildi. Ankara’nın nihayet istenen değişiklikleri yapması –Türk Telekom yönetim kurulunun yapısının değişmesi ve 5 bankanın fona alınması– IMF’yi tatmin etti ve kredi desteğini sürdüreceğini açıkladı. Ardından bir türlü güven tazelenemedi ve piyasalar tepe taklak düşmeye devam etti. Hükümet piyasaların güvenini tamamen yitirmişti. Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün istifasıyla başlayan iyimser dalga, Merkez Bankası’nın kotasyon artışı ve HSBC’nin Demirbank’ı satın alacağı haberleriyle destek bularak krizin eşiğinden dönüldü ve piyasalar normalleşme sürecine girmeye başladı.
Bu normalleşme devrinin sürüp sürmeyeceği, önümüzdeki Hazine borç itfalarının ne derece başarı ile döndürüleceğine bağlı. Ağustos’taki 8.4 katrilyon liralık iç borç itfalarının ardından eylül ayında 7.4 katrilyon liralık iç borç itfaları duruyor ki, bunların toplamı yaklaşık 11.7 milyar dolara denk geliyor. Bunu IMF ve Dünya Bankası'ndan gelen 3,2 milyar dolarlık kredi dilimiyle karşılaştırırsak ne kadar yüklü bir borç miktarı olduğu daha net olarak ortaya çıkıyor. Buna temmuz sonunda yine IMF’den gelen 1.5 milyar doları eklesek bile, yine rakam Hazine’nin 2 aylık borç yükü karşısında yetersiz kalıyor. Tabii bu kredi dilimleri Hazine’nin iç borcu daha rahat döndürmesini sağlıyor.
Hükümetin elinde şu anda dövize müdahalenin devamı – temmuzda yıllar sonra ilk defa vadeli döviz piyasasının işlerlik kazanması da bunun içinde – kabinede revizyon çalışmalarının gerçekleştirilmesi, ekonomi kurmaylarından devamı gelecek olan telkin edici konuşmalar ve hükümetin uyum içinde çalıştığına dair görüntüler gibi piyasalardaki normalleşme sürecinin devamını getirecek nitelikte sınırlı sayıda silahı var.
Türkiye’yi ziyaret eden IMF ekibinin olumlu görüşleri, bazı eleştirileri ile piyasalara ek bir moral verdiğini düşünmüyoruz. Ancak, ekim ayında Meclisin olağan çalışmalarına başlamasıyla, IMF reformların devamı niteliğinde olan ihale yasası görüşmeleri, bazı döner sermayelerin tasfiye edilmesi ve tarım sektörü reformların uygulamaları ile piyasalar daha somut biçimde hükümete yeniden güvenip güvenmeyeceğine karar verebilecek.
Bu yüzden normalleşme sürecinin başlamış olmasına rağmen piyasaların kırılganlığının en azından ekim ayına kadar sürebileceğini düşünüyoruz. Bu arada gelişmeler olumlu sürmeye devam ederse faiz oranlarında hafif gerilemeler olacağını ve yavaş yavaş daha iyimser beklentiler oluşabileceğini öngörüyoruz.
IMF GÖRÜŞMELERİ BEKLENİYOR
Temmuz ayında oldukça hareketli günler geçirdik. IMF'ye verilen sözlere rağmen, Telekom konusunda hükümet ortakları arasında çıkan anlaşmazlık piyasaların moralinin bozulmasına neden oldu. Bunun hemen ardından, önce IMF'nin, sonra da Dünya Bankası'nın Türkiye'ye vereceklerini kredi dilimini ertelemeleri piyasaları alt üst etti. Bunun yanı sıra, temmuz ayı içinde piyasaları vuran bir başka etken de dedikodu mekanizması oldu. Başbakan Bülent Ecevit'in sağlık durumunun iyice kötüleştiği, hatta öldüğü, Devlet Bakanı Kemal Derviş'in istifa ettiği, MHP'nin hükümetten ayrılacağına kadar hemen her konuda çıkan söylentiler piyasaların ciddi anlamda güç kaybetmesine neden oldu.
Bütün bu gelişmelerin döviz piyasalarına yansıması çok hızlı oldu. Şubat ayından bu yana piyasaların nabzı durumunda olan döviz cephesi bir anda hareketlendi. Dolar fiyatları 1 milyon 350 binden 1 milyon 520 bin liraya kadar yükseldi. Borsa, şubat ayından sonra 7 binli seviyelere kadar düşerken, bono faizlerinde de yıllık bileşik getiriler yüzde 115 düzeyine ulaştı.
Türk Telekom Yönetim Kurulu’nun değişmesi, hatta beş bankanın daha fona devredilmesinin ardından IMF'nin kredi desteğini sürdüreceğini açıklaması bile piyasalardaki sarsıntıyı durdurmaya yetmedi. Ancak, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün istifasıyla piyasalarda göreceli bir rahatlama yaşandı.
Bazı haber ve açıklamaların da etkisiyle yayılan iyimser havayla borsa yeniden 10 bin puanın üzerine çıkarken, dolar 1 milyon 300 bin seviyelerine kadar geriledi. Bono faizleri ise yüzde 90 seviyelerine kadar düştü.
Ağustos sakin geçecek
Temmuz ayındaki aşırı dalgalanmalardan sonra, ağustos ayında piyasalarda daha sakin bir trend bekleniyor. En önemli beklenti de, IMF ile program üzerine yapılacak değişikliklerin detayıyla ilgili. Özellikle döviz kuru politikasıyla ilgili haberler bekleniyor. Buradan çıkacak olumlu bir haber, borsayı yeniden 11 binin üzerine taşıyabileceği gibi, Hazine bonosu faizlerinde hızlı bir düşüşü getirebilir. Bankacılara göre, kurlardaki artış trendinin öngörülebilir olması durumunda, Hazine bonosu faizlerinde 10-15 puanlık düşüşler beklenebilir. IMF’in ağustos ayı başında onaylayacağı 1.5 milyar dolarlık kredi dilimiyle ilgili ise herhangi bir endişe yok ve muhtemelen ağustos ayının ilk haftasında Hazine’nin hesaplarına girecek.
Ağustos ayında piyasaların odaklandığı bir diğer gelişme de Anavatan Partisi’nin olağan kongresi. 4-5 Ağustos tarihlerinde yapılacak kongrenin ardından hükümette revizyon olması bekleniyor. Genel beklenti, bazı bakanların yer değiştireceği, bakanlık sayısının azaltılacağı yönünde... Bu şekilde piyasada siyasilere yönelik güvensizlik duygusunun azalabileceğine ve hükümete güvenin artabileceğine dikkat edilmeli.
Aslında ağustos ayında tüm piyasaların yönünü belirlemesi etken olacak faktör, yüklü iç borç geri ödemeleri olacak. Hazine'nin ağustos ayında 8,4 katrilyon liralık iç borç geri ödemesi bulunuyor. Eylül ayındaki iç borç geri ödemesi ise 7,4 katrilyon lira seviyesinde.
Temmuz ayı sonunda açıklanan bazı önlemlerin etkilerini de ağustos ayında görebileceğiz. Örneğin, Hazine bonosu ihalelerine gösterilen ilginin artması, piyasalarda var olan, “iç borçların döndürülmesinde sorun var” endişesini ortadan kaldıracak.
Bu beklentiler çerçevesinde ağustos ayındaki yatırım stratejisi önerilerimiz ise şöyle:
Riskli strateji: Eğer yüksek getiri için risk almaya hazırsanız, size önerimiz her zamanki gibi hisse senedi ağırlıklı bir portföy oluşturmanız. Önerimiz, önemli bir bölümü İMKB-30’dan olmak üzere, portföyün yüzde 60-70’ini hisse senetlerine ayırmanız. Hisse seçimi ise sizin… Portföyün geri kalan bölümünü de, Hazine bonosu öneriyoruz.
Orta riskli: Portföyünüzün yüzde 40-50'lik bölümünü, nakit yapısı güçlü hisse senetlerine yatırım yapılabilir. Kalan bölümü de B tipi değişken ve likit fonlarda değerlendirilebilir.
Risksiz: Risk almayı sevmiyorsanız, portföyünüzün yüzde 75-80'lik bölümünü B tipi yatırım fonlarda ya da repoda değerlendirmeniz sizin için en iyi tercih olacak. Ancak, repoya uygulanan stopajın yüzde 22’ye yükseldiğini unutmayın. Geri kalan bölüm ise dövize ayrılabilir…
BORSA YATAY SEYREDECEK
Borsa, IMF'ye verilen sözlerin tutulmamasının ardından, siyasi cephede yaşanan gerginlik nedeniyle temmuz ayına moralsiz girdi. IMF ve Dünya Bankası'nın kredi dilimini ertelemesiyle iyice sarsılan piyasada, birbiri ardına çıkan asılsız söylentiler endeksin 7 binli seviyelere kadar düşmesine neden oldu. Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün istifası ile rahatlamaya başlayan iyimser hava ve HSBC Bank'ın Demirbank'ı satın alacağına ilişkin haberler, borsanın yeniden yükselişe geçmesine neden oldu. 24 Temmuz'daki Hazine ihalesine beklenenin üzerinde talep gelmesi, özellikle de bireysel yatırımcıların ihaleye girmesi de piyasadaki olumlu havayı destekledi. Borsa endeksi 24 Temmuz itibariyle borsa 10 bin 100 seviyesine ulaştı.
Piyasadaki ağustos ayı beklentileri ise şöyle:
Şu anda piyasadaki en önemli beklenti, hükümetin IMF ile yapacağı toplantı. Temmuz ayının son günlerinde yapılacak olan bu toplantıda programda ne gibi revizyonlara gidileceği merakla bekleniyor. Makro hedeflerde yapılacak revizyonlar dışında, temel bazı olaylara da bakılacağı tahmin edilen bu toplantıdan çıkacak sonuç, borsanın yönünde oldukça önemli olacak.
Bunun yanı sıra, Hazine'nin yüklü iç borç ödemelerini karşılamak için yapacağı ihaleler de borsayı etkileyecek. Çünkü, faizlerde düşüş yaşansa da hala yüzde 90'ların üzerinde. Eğer ağustos ayı boyunca faizler yüksek seviyelerini koruyacak olursa, bu borsa üzerinde baskı yaratabilir.
Bunun yanı sıra, ağustosla birlikte yaz rehavetinin biraz daha artması bekleniyor. Ancak, hisse senetleri fiyatları oldukça ucuz ve yatırım için çok cazip görünüyor. Bu nedenle ucuz kalmış, temeli sağlam hisselere yapılacak yatırımlarla iyi bir portföyün temeli de atılmış olacak.
Borsa yatırımcılarına son söz: Stratejinizi kendiniz belirleyin ve dolduruşa gelmemeye özen gösterin. Borsa oyuncuları tarafından yapılan gelişi güzel yorumlar ve analiz yaparken yapılan temel yanlışlardan etkilenmeyin ve kendi kararınızı kendiniz verin…
İÇ BORÇ ÖDEMELERİ YÖN VERECEK
Temmuz ayı, mevsimsel etkenler nedeniyle rahat bir ay olarak bilinir. Ancak, bu kez, para piyasalarında ve siyaset dünyasında sıkıntı vardı. Dolayısıyla temmuz ayı çok hareketli geçti. IMF ile ilişkilerin gerilmesi, Enis Öksüz’ün istifası ve hükümette revizyon beklentileri, temmuz ayı boyunca gündemin ilk sıralarında yer aldı.
Bu gelişmeler de doğal olarak Hazine bonosu faizlerine yansıdı. İç borçlanmada sorun yaşanacağı ve hükümetin konsolidasyona gideceğine dair söylentiler, Hazine bonosu faizlerine yansıdı. Bunun sonucunda da uzun bir aradan sonra faiz oranları üçlü rakamlara ulaştı.
Ancak, düğün temmuz ayının ikinci yarısında çözüldü ve Hazine'nin 24 Temmuz'daki ihalesine de beklenenden fazla talep geldi. Bu gelişmelerle bono faizleri yüzde 91-94 aralığına kadar geriledi.
Aslında, enflasyon oranında revizyona gidilse bile, şu andaki getiriler yüksek ve Hazine’nin sıkıntısı da burada. Çünkü, borçlanma maliyetleri, hedeflerin üzerinde seyrediyor. Bu da Hazine yönetimini yeni arayışlara itiyor.
Stopajın düşürülmesi, munzam karşılıklara faiz uygulanması ve Hazine bonosu beyanname verme tutarının 25 milyar dolara yükseltilmesi gibi yeni önlemlerin ilk sonuçları, ağustos ayı başında gözlenebilecek. İlginin yüksekliği, iç borçların çevrilmesiyle ilgili endişeleri ortadan kaldırabilir. Bunun da anlamı faiz düşüşü…
Özellikle, Hazine bonosu ve devlet tahvilli gelirlerindeki beyanname sınırının 25 milyar liraya yükseltilmesine dikkat edilmeli. Hazine bonosu ve devlet tahvilleri için beyanname verme sınırının, 2001 yılındaki ortalama enflasyon ve faiz durumuna göre 4.9 milyar lira olacağı tahmin ediliyordu. Bu rakamın 25 milyar liraya yükseltilmesi, özellikle bireysel yatırımcılar açısından son derece cazip. Bu nedenle Hazine’nin ağustos ayındaki ihalelerine bireysel yatırımcıların yoğun bir şekilde ilgi göstermesi bekleniyor. Bu da faizleri aşağıya çekecek bir başka etken olarak gösteriliyor.
Bankacılık sektöründe beklenen birleşmelerin yaşanması faiz cephesine olumlu destek verecektir. Stopajla ilgili düzenlemelerin kesinleşmesiyle birlikte, bankaların TL ve döviz mevduat faizlerini yeniden gözden geçirmeleri beklenmeli… Önerimiz, bankayla vadeye göre brüt ve net getiri oranlarla ilgili sorular sormanız. Böylece, vadeler arasında kıyas yapabilir ve paranızı hangi vadeye bağlayacağınızın kararını rahat bir şekilde verebilirsiniz.
DÖVİZ CEPHESİ SAKİNLEŞECEK
Temmuz ayı tüm piyasalarda olduğu gibi döviz cephesinde de oldukça hareketli geçti. Diğer bölümlerde de belirttiğimiz gelişmelerden etkilenen döviz piyasalarında fiyatlar, geniş bir marjda dalgalandı.
Dalgalanmanın artması, ekonomideki iyimser beklentileri ortadan kaldırdı ve kötümser beklentilerde artış gözlendi. Bu yüzden işadamları ve banka yöneticileri, dalgalı kur politikasının sorgulanması gerektiği üzerine görüşler beyan etti.
Dalgalanmadaki artış, bazılarına para kazandırdığı gibi, trenin son vagonuna binmek isteyenlere ise büyük zararlar verdi. Döviz piyasasının sığ olması da, “spekülasyon yapılıyor” iddialarını gündeme getirdi. Burada da yabancı bankalar suçlandı.
Temmuz ayı sonu itibariyle TL’nin aylık değer kaybı yüzde 5.3 seviyesine gerilerken, dalgalı kura geçişten sonraki devalüasyonun yüzde 46.4 seviyesinde olduğu görülüyor. Piyasadaki ağustos ayı beklentileri ise şöyle:
Genel olarak ağustos ayı boyunca döviz cephesinde sakin bir seyir bekleniyor. Dalgalı kurla giderek hızlanan dolarizasyon eğiliminin önüne geçmek için çalışmalara başlayan ekonomi yönetiminin, öngörülebilir kur sistemine geçmek için hazırlık yaptığı konuşuluyor. Bu isteğin kabul edilmesi halinde döviz cephesindeki aşırı hareketler de sınırlandırılmış olacak. Tabii Hazine’nin ağustos ayındaki yüklü iç borç geri ödemeleri konusundaki gelişmeler de, döviz cephesinin yönü açısından önemli.
Bu arada temmuz ve ağustos ayında mevsimsel olarak turizm ve işçi gelirleri maksimum düzeye ulaşır. Bu yıl özellikle turizmde ciddi bir artış var. Bu nedenle döviz cephesinde herhangi bir sıkıntı beklenmiyor.
Repo piyasasında ise ağustos ayı boyunca diğer piyasalara göre oldukça sakin bir trend izlendi. Faizler haziran ayındaki gibi yüzde 60-70 bandındaki hareketini sürdürdü. Ayın ilk 24 gününde reponun getirisi yüzde 4.16 seviyesinde gerçekleşti.
Bu arada, ekonomi yönetimi hem devlete hem de bankalara uzun vadeli borçlanma yolunun açılması için repoya uygulanan stopaj oranını yüzde 16’dan yüzde 22’ye yükseltilmesine karar verdi.
Bu arada repodan vazgeçmeyen yatırımcılara B tipi fonların getirisinin daha yüksek olduğunu hatırlatmakta yarar var. 24 Temmuz itibariyle B tipi fonların aylık getirisi yüzde 13 seviyelerinde. Bu nedenle risk almadan daha çok getiri elde etmek için B tipi likit ve değişken fonların daha iyi bir tercih olduğu unutulmamalı.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?