Piyasalar temmuzda yataya girecek Piyasalar haziran ayında Avrupa Birliği’nden (AB) gelen haberlere göre hareket etti. Mayıs ayı sonunda Fransa’da ve ardından Hollanda’da yapılan AB Anayasasına il...
Piyasalar temmuzda yataya girecek
Piyasalar haziran ayında Avrupa Birliği’nden (AB) gelen haberlere göre hareket etti. Mayıs ayı sonunda Fransa’da ve ardından Hollanda’da yapılan AB Anayasasına ilişkin referandumlardan “hayır” kararının çıkması piyasalarda tahmin edildiği kadar moralleri bozmadı. Referandumların ardından gözler AB Liderler Zirvesi’ne çevrildi. Zirvenin başarısız geçmesi ve AB bütçesiyle ilgili tartışmalar piyasalarda bir anda dalgalanmaların artmasına neden oldu. Ancak, AB cephesinden yapılan 3 Ekim tarihinde Türkiye ile başlayacak müzakerelerin ertelenmesinin söz konusunun olmadığı ve müzakerelere başlanacağı açıklamaları piyasalarda moralleri düzeltti.
Ay boyunca dalgalanan piyasalarda borsa ayı yüzde 7’lik artışla tamamlarken uluslararası piyasalarda işlem gören Türk tahvilleri ise yüzde 3’ün üzerinde değer kazandı.,
Temmuz ayında yatay bir seyrin hakim olması beklenen piyasalar yine AB’den gelecek açıklamaları fiyatlara dahil edecek.
Döviz piyasasında ise geçen ay ağırlıklı olarak yurtdışı piyasalar izlendi. Özellikle Euro’nun dolar karşısındaki değer kaybının sürmesi iç piyasada da etkili oldu. Euro/dolar paritesinin uluslararası piyasalarda 1.2400 seviyelerinden 1.2000’lere gerilemesi Euro’nun haziranda iç piyasada yüzde 2,16 değer kaybetmesine neden oldu. Dolar cephesinde ise hem borsa hem de bono piyasasında alım yapan yabancıların satışları etkiliydi. Artan yabancı satışları Merkez Bankası’nı da harekete geçirdi ve döviz piyasasına yılın üçüncü doğrudan müdahalesinde bulundu. Merkez Bankası’nın doğrudan alım yönünde yaptığı müdahaleyle yaklaşık 2 milyar dolarlık alım yaptığı tahmin ediliyor. Yaz aylarında artan turizm gelirlerine bağlı olarak döviz de temmuzda bir yükseliş olma ihtimali oldukça düşük gözüküyor.
Bono piyasasında ise ayın en önemli sürprizi Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizlerde yaptığı 0.25 puanlık indirim oldu. Çünkü piyasalarda uzmanların neredeyse tamamına yakını 8 Haziran’daki Para Politikası Kurulu toplantısında Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri 0.50 puan indirerek yüzde 14’e çekeceğini düşünüyordu.
VOB
Hacim yaz aylarında düşebilir
Haziran ayında piyasalarda yaşanan hareketlilik Vadeli İşlemler Borsası’na(VOB) da yansıdı. VOB’da işlem hacmi rekorları kırılırken endeks kontratlarına da ilginin bir hayli fazla olduğu ancak emtia kontratların çok fazla ilgi çekmediği görülüyor.
23 Haziran itibariyle dolar kontratları ağustos vadeli de 1,3880, ekim vadelide 1,4165 YTL’den işlem gördü. Euro kontratları uzlaşma fiyatları ise ağustos 1,6790, ekim için ise 1,7150 YTL oldu.
Temmuz 2005 vadeli tahvilin uzlaşma fiyatları, ağustos kontratlarında 85.100, ekim kontratlarında 85.900, aralık kontratlarında ise 85,915 olarak gerçekleşti.
Endeks için yapılan ağustos kontratlarında uzlaşma fiyatı 34.240, ekim kontratlarında ise 34.235 oldu.
Uzmanlar, yaz tatili nedeniyle yatay seyre girmesi beklenen piyasaların VOB’taki işlem hacmini de düşüreceğini tahmin ediyor.
BORSA
28.000’den pozisyon azaltılabilir
* AB Liderler Zirvesi’nin başarısız geçmesine rağmen Türkiye ile 3 Ekim’de müzakerelerin başlayacağına yönelik açıklamalar ve yabancı alımlarıyla endeks 23 Haziran itibariyle 27.022 puandan kapandı.
* 26.900 puandaki direncini aşan endekste işlem hacminin artması halinde çıkış 28.000 puana kadar sürebilir.
* Kısa vadeli beklentinin kalmaması ve yatırımcıların yaz tatiline çıkıyor olması borsada olası bir yükselişin sınırlı kalmasına neden olacak. Bu nedenle 28.000 puan seviyelerinden eldeki pozisyonlar azaltılabilir.
* Yatay seyrin hakim olduğu dönemlerde hisse bazlı hareketler öne çıkacaktır. Özellikle beklentisi olan hisselerde yükseliş trendi devam edecek.
* Endeksin 26.500-27.000 puan üzerinde tutunması durumunda yeniden orta vadeli yükseliş trendine geri dönülmüş olacak.
Ayın önerisi: Acar Yatırım Araştırma Müdürü Zeynel Abidin Balcı, temmuz ayında borsadaki yükseliş hareketinin hız kesmesini bekliyor. Hisse bazlı hareketlerin öne çıkacağını düşünen Balcı, düşen konut faizleri nedeniyle gayrimenkul ve çimento sektörü hisselerinin cazibesini koruyacağını ifade ediyor. Balcı, borsada ekim ayında yeniden yükselişin olabileceğini tahmin ediyor.
FAİZ
Faizde hareket bandı yüzde 15,5-16,5
* Haziran ayındaki dalgalanmalardan bono piyasası da nasibini aldı. Ancak bono piyasasındaki dalgalanmalar alternatif piyasalara oranla daha sınırlı kaldı. Gösterge tahvil olan 24 Ocak 2007 vadeli tahvilin faizinde yüzde 16’nın altına sarkmalar olsa da ay boyunca yüzde 16 ile yüzde 16.5 aralığında hareket etti.
* Bono faizlerinde yönü temmuz ayında da yabancı yatırımcılar belirleyecek. Orta vadeli olumlu beklentilerin devam etmesi nedeniyle gösterge tahvilin faizinde yüzde 15.5 seviyesi görülebilir. Ancak, bu seviyenin altı zor gözüküyor. Öte yandan yükseliş için de bir neden gözükmüyor. Dolayısıyla gösterge tahvilin faizinin yüzde 15.5-16.5 aralığına oturacağı görüşü hakim.
* Merkez Bankası’nın ilk defa geçen ay yaptığı 0.25 puanlık faiz indirimine devam edip etmeyeceği de faizlerin seyri açısından oldukça önemli.
* Bize göre, parasını TL cinsi enstrümanlarda değerlendirmek isteyen ve faizlerdeki olası dalgalanmalardan yararlanmak isteyen yatırımcılar için temmuz ayındaki en doğru strateji B tipi tahvil-bono ve değişken fonları tercih etmeleri olacak.
Ayın önerisi: Raymond James Hazine Direktörü Erden Emanet temmuz ayında, bono piyasasında yatay seyrin hakim olacağını düşünüyor. Faizlerin yüzde 15.5-16.5 aralığına sıkışacağını düşünen Emanet, paritedeki sert hareketlerin dalgalanmalara neden olabileceğini belirtiyor.
DÖVİZ
Parite içeride de etkili olacak
* Haziran ayında borsa ve bono piyasasındaki yabancı alımları döviz piyasasına satış olarak yansıdı. Yurtdışında değer kazanmasına rağmen içeride artan satış baskısı Merkez Bankası’nın dolara yaklaşık 2 milyar dolarlık doğrudan alım yönünde müdahale etmesine neden oldu. Yüklü müdahaleye rağmen kurlarda ciddi bir hareket olmadı.
* Paritede yaşanan düşüş başka bir ifadeyle dolardaki değer artışı iç piyasada Euro’nun değer yitirmesine neden oldu. Haziran ayında parite yüzde 2,16 değer kaybederken Euro kuru içeride yüzde 2,54 geriledi.
* Özellikle temmuz ve ağustos aylarında artan turizm gelirleri döviz arzını artıracak. Ayrıca yabancı girişinin devam etmesi durumunda kurlarda satış baskısı bu ay da devam edecek gibi gözüküyor. Bu durumda Merkez Bankası’nın piyasaya yeniden doğrudan alım yönünde müdahale etme ihtimali oldukça yüksek.
* Öte yandan paritenin iç piyasaya etkisi temmuz ayında da devam edecek. ABD’de açıklanacak her veri paritede dalgalanma yatabilir. Euro/dolar paritesinde yakından izlenmesi gereken seviye ise 1.2000. Paritenin bu seviyenin altına inmesi durumunda düşüş 1.1800’lere kadar devam edebilir.
* YTL cinsi yatırımların dövize oranla daha fazla getiri sağlayacağını unutmamakta yarar var.
Ayın önerisi: TSKB Döviz Masası Şefi Saim Çelik, döviz piyasasında temmuz ayında herhangi bir hareket olmasını beklemiyor. Yatırımcılar bu ay için tasarruflarını YTL cinsi araçlara kaydırmalarını öneren Çelik, paritenin izleneceğini ifade ediyor.
AB gelişmeleri izlenecek
Eurobond cephesinde de AB’ye ilişkin gelişmeler yakından takip edildi. Ayrıca, petrol fiyatlarının yükselmesi gelişmekte olan ülke bonolarına satış gelmesine neden oldu. Özellikle Brezilya kağıtlarına gelen satışlar dikkat çekti. 23 Haziran itibariyle 2030 vadeli Eurobond 143,250 seviyesinden işlem görüyordu. 2034 vadeli Eurobond’un fiyatı ise 103,563 seviyesindeydi. Temmuz ayında da Eurobond cephesine AB’ye ilişkin gelişmeler ve petrol fiyatlarının trendi etkili olacak. Ancak, Türk Eurobondlarının fiyat olarak oldukça yüksek olduğu unutulmamalı. Bu nedenle bu seviyelerden yatırım yapmak riskli olabilir. Bu arada diğer gelişmekte olan ülke bonolarının fiyat hareketlerini de dikkatle izlemekte yarar var. Ancak, elinde Eurobond olanların beklemesini tavsiye ediyoruz.
Arçelik’te büyüme sürecek
2004 yıl sonu itibariyle, ürünleri arasına mobilyayı da ekleyen Arçelik, 20 ilde 30’u aşkın Arstil markalı mobilya mağazası açtı. Ayrıca, şirket 2004 yılında başlatılan ve dönemsel gereksinimlere hitap eden ürün kiralama yöntemini büyük kentlerde yaygınlaştırılmayı planlıyor. Toplam patent başvurusu 300’lü rakamlara ulaşan Arçelik A.Ş., Türkiye’de 1996 yılından bu yana yapılan tüm patent başvurularının yüzde 10’una sahip. Ayrıca, Avrupa çapında dayanıklı tüketim sektöründe en çok patente sahip ilk dört şirket arasında yer alıyor. Uluslararası standartlara uygun olarak yıllık cirosunun yaklaşık yüzde 1,5’ini Ar-Ge çalışmalarına ayıran şirket dünyada kullanımda olan 75 milyonun üzerindeki ürünüyle 100’den fazla ülkede; Arçelik, Beko, Altus, Elektra Bregenz, Blomberg, Arctic, Leisure, Flavel ve Tirolia markaları ile yerel ve uluslararası pazarlarda hizmet veriyor.
2004 yılını YTL bazında yüzde 29 büyüme ile kapatan şirket, 2,7 milyar Euro ciroya ulaştı. 2005’de de büyüme hedefini sürdüren Arçelik’in ciro hedefi 3 milyar Euro.
Şirketin 2005 ilk çeyrek satışları geçen yıl aynı döneme göre yüzde 15 artarken kâr marjındaki 2 puanlık gerilemeye rağmen (yüzde 23) net kârını yine aynı döneme göre iki katına çıkardı. Bu artıştaki en önemli etken enflasyon muhasebesinin kalkmasıyla artık yazılmayan parasal pozisyon zararı ile finansman giderleri kalemindeki olumlu gelişme. Satışlarının yüzde 44’ünü yurtdışına gerçekleştiren şirket için kâr marjında azalma olsa da ciro bazlı büyümeye bağlı olarak 2005 yıl sonu kârını 340 milyon olarak tahmin ediliyor.
Bosch Fren primli işlem görüyor
Türkiye’deki en büyük 24’inci şirket olan Bosch Türkiye, otomotiv sektörü içinde ise en büyük 5’inci ihracatçı firma. Şirket Bursa’da üç farklı noktada yerleşik Bosch otomotiv grubu fabrikalarından biri. 2004/12’de şirket yüzde 34’lük artış ile 82.3 trilyonluk ciro elde etti. İç satışlardaki artış ise yüzde 61 düzeyinde oldu. Ancak ihracattaki gerileme ve maliyetlerdeki hızlı artış dolayısıyla brüt satış geliri 6.6 trilyon olarak geçen seneki 7.2 trilyona göre yüzde 0.8 azaldı. 1.7 trilyon esas faaliyet zararı açıklayan şirkette, 1.7 trilyonluk kur farkı ve 4.1 trilyonluk olağanüstü gider ve zarar kalemiyle 6.6 trilyonluk dönem zararı oluştu. Bu zarar Transtürk Holding ile olan kefalet ilişkisi dolayısıyla TSMF tarafından gönderilen ödeme emri tutarı. Şirketin 2005/03 bilançosunda açıkladığı defter değerinin 22.3 trilyon olduğu görülüyor. Şirketin önceki sermaye artırımı öncesi ortalama defter değeri ile hedef değeri 53.7 milyon dolar, piyasa değeri ise 255 milyon dolar. Bu durumda şirketin aşırı primli işlem gördüğü görülüyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?