Kişisel Yatırım

IMF’den cari açık uyarısı Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomik büyümenin 2006’ya girerken, artan enerji maliyetlerine rağmen ivme kazanacağını öngördü. IMF, bu ivmenin uzun vadeli ortala...

1.10.2005 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

IMF’den cari açık uyarısı

Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomik büyümenin 2006’ya girerken, artan enerji maliyetlerine rağmen ivme kazanacağını öngördü. IMF, bu ivmenin uzun vadeli ortalamanın üzerinde gerçekleşeceğini belirtti. Raporda, Türkiye’de yükselen cari açığa dikkat çekilerek, hükümete ekonomik programı sıkı şekilde uygulaması tavsiye edildi. Raporda Türkiye’nin bu yılki büyüme oranı yüzde 5, enflasyon oranı da yüzde 8.4 olarak tahmin edildi.

Raporun Türkiye bölümünde yüksek dış sermaye akışının devam ettiği ve Türkiye’nin bu yılki dış finansman ihtiyacının büyük bölümünü karşıladığı ifade edildi.

Ancak piyasa yaklaşımındaki ani değişikliklerin yüksek cari açığın finansmanında risklere yol açabileceği uyarısında da bulunuldu. Hükümete de ekonomik programı sıkı sıkıya uygulaması tavsiye edildi. Raporda Türkiye’nin 2006’daki büyüme oranın yüzde 5, enflasyon oranı ise yüzde 6.9 olarak öngörüldü. Raporda, dünya ekonomisinin bu yıl ve gelecek yılki büyüme tahminlerinin, Nisan ayında yayımlanan birinci rapora göre fazla değişiklik göstermediği kaydedildi. Ayrıca, dünya ekonomisinin şu an için gösterdiği genelde olumlu performansa karşılık, orta vadeli önemli risk unsurlarının gözden kaçırılmaması gerektiği uyarısı yer aldı.
IMF, dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 4.3 büyüyeceğine işaret eden tahmininde değişikliğe gitmedi. Ancak IMF, 2006’ya dair tahminini yüzde 4.4’ten yüzde 4.3’e çekti. Bu rakamlarla birlikte, 2005 ve 2006’da ulaşılacak rakamlar son 10 yılın ortalamasını aşmış olacak. Küresel ekonomik büyüme ortalaması son 10 yılda yüzde 3.9 olmuştu.
IMF, son açıkladığı raporda gelişmiş ülke ekonomilerine dair beklentilerini de tek tek ortaya koydu. Buna göre, ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 3.5, gelecek yıl ise yüzde 3.3 genişleyeceği tahmin ediliyor. IMF, Japonya’da büyümenin bu yıl ve gelecek yıl yüzde 2, Almanya’da ise binde 8 ve binde 9 düzeyinde gerçekleşeceğini öngördü.
Raporda, dünya ekonomisi için, başlıca risk etmenleri de dünya ekonomisindeki bölgesel dengesizlikler, ABD’nin büyüyen cari açığı ile yüksek ve istikrarsız petrol fiyatları olarak gösterildi. Dünya ekonomisindeki bölgesel eşitsizlik ve dengesizliklerin ve gelişmekte ülke piyasalarının artan rekabetinin dünya genelinde korumacı duyguları güçlendirdiği kaydedilen raporda, korumacılık eğilimlerinin güçlenmesinin küresel ekonomik büyüme önünde engel oluşturabileceği belirtildi.
Raporda ayrıca, yüksek ve istikrarsız petrol fiyatlarının, dünya ekonomisi önünde bir risk etmeni oluşturmaya devam ettiği kaydedildi.

Borsanın gözü Avrupa’da

Eylül ayını iyimser ama hareketsiz geçiren İMKB, ekim ayı gündemi AB´den gelecek haberler, petrol fiyatları ve faizlerdeki hareketlilik olacak.

Almanya’da yapılan seçimler, AB karşı deklarasyonunun açıklanması, müzakere çerçeve belgesinde netleşme olmaması, FED´in beklendiği gibi 0.25 puanlık faiz artırımında bulunması ve bundan sonra faiz politikasında değişiklik olup olmayacağına dair belirsizlikler, Merkez Bankası beklenti anketi sonuçları, devam eden özelleştirme çalışmaları, dövizdeki sakin seyrin devamı, faizlerdeki dalgalanma, IMF ile ikinci gözden geçirme çalışmaları ve cari açık konusundaki uyarılar, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar, eylül ayının en önemli gündem başlıklarıydı.

Ekim ayında AB´den gelecek haberler belki de borsanın yönünü belirleyecek tek faktör olacak. Diğer taraftan, petrol fiyatları ve alternatif piyasalardaki hareketliliğin, özellikle de faizlerin seviyesi de önemli ancak bu piyasalar da tamamen AB endeksli hareket ettiği için piyasalarda sakin bekleyiş sürecek gibi görünüyor.

VOB da AB’ye endeksi

Özellikle eylül ayının ikinci yarısında, AB ile müzakere tarihi konusunda yaşanan ve borsayı da etkileyen iyimser hava Vadeli İşlemler Borsası’na da (VOB) ilgiyi artırdı. Ancak bu daha çok endeks sözleşmeleri için geçerli. Çünkü dolarda beklenen düşüşün olmaması nedeniyle döviz sözleşmelerine yönelik ilgide bir miktar azalma var.

Ancak ekim ayı içinde özellikle şubat vadeli dolar sözleşmelerine ilginin artması bekleniyor. Geçen ay aralık vadeli sözleşmelerde, yatırımcıların pozisyon kapatmayı tercih ettiklerini gözlemledik. Uzmanlar, şu anda piyasadaki e��ilimin şubat vadesinde yoğunlaştığının altını çiziyor. Ancak bu ay müzakereler nedeniyle zor geçecek. Piyasadaki ortak görüş, VOB’da da pozisyonların tamamen Türkiye’den bağımsız olarak şekilleneceği yönünde yoğunlaşıyor.

Teknik destek 145,8 seviyesinde

2030 eurotahvili eylül ayının 146 dolardan kapattı. Diğer taraftan 10 yıllık tahvil faizleri ise eylül ayında yüzde 4.26'ya kadar yükseldi. Ancak bu tahvillerin fiyatındaki gerilemeye rağmen getiri farkı olarak 2030 eurotahvili ile aynı seviyelerden eylül ayını noktaladı.

Piyasa oyuncuları 2030 eurotahvili için teknik destek noktasının 145.8, direnç noktasının ise 148 dolar seviyesi olduğunu öngörüyor.

Ekim ayında AB Amerika'da ekonomik aktivitenin azalacağı beklentisi ortadan kalktıkça tüm gelişmekte olan ülke piyasalarında kar satışlarının devam etmesi bekleniyor. AB müzakere süreci yabancılar tarafından da yakından izleneceği için gelecek olası olumsuz haberler neticesinde satışlar söz konusu olabilir. Ancak 2030 vadeli eurobondlar için az önce söylediğimiz destek–direnç aralığı korunacaktır.

Yüzde 15’in altını görmek zor

Yüzde 15.20-15.40 bileşikler arasına sıkışarak haftayı kapatan bileşik faizler artık neredeyse bu noktalarda sabitlenmiş durumda. Piyasada yoğun şekilde Hazine kağıdı taşıyan yabancılardan gelen kâr satışları, faizlerin bu noktaların altına inmesini engelleyen en önemli unsurlardan biri. Bilindiği gibi, son dönemde yoğun bir şekilde bono-tahvil portföyü taşıyan yabancılar, en küçük oranlı düşüşleri bile kâr realizasyonu için fırsat olarak görüyor.

Diğer taraftan AB ve IMF konularındaki belirsizliklerin sürmesi de piyasaların önünü görmesini engelliyor. Ekim ayında AB cephesi piyasaları için en önemli unsur olacak. Bu süreçte faizlerin yüzde 15’in altına inmesini beklemek aşırı iyimserlik olacaktır.

Euro daha cazip görünüyor

Geçen ay, ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırım sinyali vermesine karşılık iç piyasalarda dolar kuru yükselmedi. Bunun en önemli nedenini de piyasalarda AB ile müzakere sürecine ilişkin oluşan iyimser beklentiler oluşturuyor. Diğer taraftan piyasanın iç dinamikleri de kurların yükselmesini engelliyor. Diğer taraftan, Rita Kasırgası’nın Katrina kadar etkili olmaması, bu cephedeki endişelerin de ortadan kalmasını sağlayınca kurlar üzerinde neredeyse hiçbir baskı kalmadı.

Uzmanlar, eylül ayını 1,3440 seviyesinden kapatan dolar kurunun, piyasalardaki iyimser hava nedeniyle 1,3400 sınırına kadar gerileyebilir. Buna karşılık Almanya’daki seçimlerden çıkan belirsizlik nedeniyle gevşeme gösteren Euro’nun yukarı doğru bir ivme kazanma ihtimalinin yüksek olacağı belirtiliyor. Bu nedenle ekim ayında bir miktar euroya geçiş, dolarda kalmaktan daha cazip olacaktır.

YKB’de satış yetkisi Çukurova’da

Çukurova Holding, Çukurova Grubu ile TMSF mülkiyetindeki Yapı Kredi Bankası (YKB) hisselerinin satışının, 31 Ekim 2005’e kadar Çukurova koordinasyonunda yürütüleceğini, satışın tamamlanamaması halinde, TMSF’nin satış yetkisinin bu tarihten sonra yürürlüğe gireceğini belirtti. YKB ile ilgili olarak Çukurova Holding’den Borsa’ya gönderilen açıklamada, bankanın yüzde 57.4 oranındaki hissesinin satışı ile ilgili olarak bir gazetede “1 Ekim’den itibaren Yapı Kredi’de satış kararı tümüyle TMSF’ye geçiyor” şeklinde yoruma yer verildiği kaydedildi. Açıklamada “Kamuoyunca da yakından bilindiği üzere, Çukurova Grubu ile TMSF mülkiyetindeki YKB hisselerinin satışı, Çukurova Grubu ile TMSF ve BDDK arasında ayrı ayrı imzalanan 4 Ağustos 2004 ve 5 Ağustos 2005 tarihli ek sözleşmeler uyarınca, 31 Ekim 2005 tarihine kadar Çukurova Grubu koordinasyonunda yürütülecek olup, satışın tamamlanamaması halinde, TMSF’nin satış yetkisi bu tarihten sonra yürürlüğe girecektir” denildi.
Vakıfbank halka arzı en geç Kasım’da

Vakıfbank Genel Müdürü Bilal Karaman, “Programda bir aksama olmazsa, en geç Kasım sonunda halka arzı gerçekleştirmiş olacağız” dedi. Karaman, halka arz takviminin henüz kesinleşmediğini, ancak 30 Haziran bilançoları üzerinden, en geç Kasım sonuna kadar halka arzı gerçekleştirme zorunlulukları bulunduğunu söyledi. Karaman, “En geç Kasım sonuna gerçekleştirecek şekilde süreç devam ediyor” diye konuştu. Halk arzda yerli ve yabancı yatırımcıların olmasını istediklerini belirten Karaman, “Yabancı yatırımcı mutlaka olacak ama bunun oranı belli olmadı. Konuyu tüm yönleriyle değerlendiriyoruz” dedi.
Karaman, yapılacak olan halka arzın ardından genel ekonomik göstergeler ve bankanın durumunu değerlendirerek, diğer hisselerin halka arz veya blok satışı konusunda karar verileceğini söyledi.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz