Kişisel yatırım

Merkez Bankası Başkanı Nasıl Biri Olmalı ?Son günlerde piyasaların tansiyonunun yükselmesinin en önemli nedeni uluslararası likiditenin gelişmiş ülkelerin faiz artırım kararları ile birlikte yön de...

1.04.2006 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Merkez Bankası Başkanı Nasıl Biri Olmalı ?
Son günlerde piyasaların tansiyonunun yükselmesinin en önemli nedeni uluslararası likiditenin gelişmiş ülkelerin faiz artırım kararları ile birlikte yön değiştirmesi olsa da iç piyasada Merkez Bankası Başkanı’nın atanması ile ilgili yaşanan süreç de önemli rol oynadı. Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasındaki gelişen bu süreç, MB’nin yıllardır sağladığı güveni kısa bir sürede yok etti. Böyle bir dönemde Denizbank Ekonomi Bülteni’nde “Merkez Bankası Başkanı Nasıl Olmalı” başlıklı bir araştırma yayınlandı. İşte bültene göre MB Başkanı’nda olması gerekenler.

1. İktisatçı olmalı: Böylece makro başta olmak üzere ekonomik ilişkileri anlayabilecek ve teorik bilgisi sayesinde, uygulanan politikaların ve pratikte yaşanan bazı olayların ekonomiyi gelecekte ne tür sonuçlara götürebileceği hakkında fikri olabilecek.

2. Akademik olarak çok saygın biri olmalı: Çok itibarlı üniversitelerden mezun olup mümkünse akademik unvanları bulunmalı. Verdiği kararlar çok daha az tartışılacak ve eleştiriler bilimsel çerçeve dışına çıkamayacak.

3. Güleryüzlü, farklı kesimlerle rahat çalışabilmesine olanak tanıyacak uyumlu ve gergin ortamlarda serinkanlı olabilecek bir kişiliğe sahip olmalı: Böylece gereksiz yere reel sektörü, basını diğer bürokrasiyi karsısına almayacak.

4. Hükümetle uyumlu çalışabilmeli: Böylece araç bağımsızlığı ile amaç bağımsızlığını birbirine karıştırmayacak k ve ekonomi yönetiminde gereksiz bir kargaşa yaratmayacak.

5. Merkez Bankacılığını iyi bilmeli: Böylece Merkez Bankasını içerden çok daha iyi yönetebilecek. Merkez Bankası içinde gereksiz çatışmaları önleyebilecek, koordinasyonu sağlayabilecek.

6. Çok iyi yabancı dil (ya diller) bilmeli. Sunum yapabilme, bildiğini aktarabilme kabiliyeti olmalı: Böylece yurt dışında ülkeyi çok iyi temsil edebilecek, yatırımcıların ülkeye bakış açısını olumlu etkileyebilecek, yabancı yatırımcılara “Bu merkez bankası yönetimi ne yaptığını biliyor” dedirtecek.

7. Çok sunum ve açıklama yapmayı seven biri olmamalı: Böylece açıklama yaptığında söyledikleri çok daha fazla dikkate alınacak.

8. Reel ekonomiyi çok iyi takip edebilen, mümkünse reel sektör tecrübesi de olan, sadece istatistiki göstergelere bakmaktan kendisini kurtarabilmiş bir iktisatçı olmalı: Böylece bugün kağıt üzerinde doğru gibi gözüken ama gelecekte çok daha büyük sorunlar yaratabilecek makro sorunları önceden görebilecek.

9. Cesur olmalı ve yanlış olarak gördüğü ekonomik uygulamalar konusunda ekonomi yönetimini direkt olarak uyarmalı, yanlış uygulamaların olası sonuçlarını aktarmalı.

10. Hükümete ekonomik rehberlik yapabilecek bilgi düzeyinde olmalı. Yapısal değişikliklerde vizyon verebilmeli. Böylece pasif değil aktif biçimde doğru politikaların uygulanabilmesini sağlayacak.


BORSA
Borsa’da dalgalı hareket sürecek

Borsa yeni yıldan beklenen kâr realizasyonu hareketini mart ayı içinde gerçekleştirdi. Ancak, bu realizasyonunun beklentilerin ötesinde biraz sert yaşandı. İMKB’nin yükselişinde en önemli faktör olarak görülen global fazla likiditenin, gelişen piyasalardan gelişmiş piyasalara kayacağı endişeleri bu düşüşte etkili oldu.

hedEndeks, 40.000 seviyelerinden 41.800 seviyelerine geldikten sonra ayın sonuna doğru tepki alımları ile piyasa 45.000 seviyelerine kadar toparlandı. Ancak, bu seviye kırılamadı.

Nisan ayına bakıldığında ise piyasayı sıkıntılı bir dönem bekliyor. Merkez Bankası Başkanlığı seçiminde sıkıntılar henüz giderilmiş değil. Mart ayı enflasyonunun beklenenden yüksek çıkma olasılığı IMF ile ilişkilerde sorun olabilir. Ayrıca Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı gibi konularda IMF ilişkilerinin gerilmesinde önemli rol oynayabilir. Global likiditenin yönü gelişmiş piyasalara doğru olabilir. Buna büyük yatırım şirketlerinin Türkiye ile ilgili olumsuz raporları da eklenince borsada aşağı yönlü trend yaşanması ihtimali yüksek. Ekinciler Menkul Değerler analisti Volkan Kuğucuk, 45.000 seviyesinin üstünü en azından Nisan ayı için zor görüyor. Aşağı hareketlerde ise 42.000 seviyelerindeki direncin kırılması halinde 39.500 seviyelerine doğru bir geri çekilme yaşanabileceğini söyleyen Kuğucuk, hisse seçiminin önemini vurguluyor.

VOB
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda (VOB) ikinci yılını geride bıraktı.hed Mart ayında da VOB işlem hacimleri spot piyasalara bağlı bir seyir izledi. Hisse senedi piyasaları ile dolar kurunda yaşanan hareketli VOB’da da işlem hacimleri ile açık pozisyonların artmasına neden oldu. VOB yatırımcıları YTL/dolar kurunun yükselmesini fırsat bilerek satışlarını artırdı. Kurların yükselmesi döviz sözleşmelerine yansırken, Dolar/YTL karşısında değer kazandıkça VOB’da satışlardın artması dikkat çekti. Aynı şekilde hisse senedi piyasalarındaki gelişmeler de endeks sözleşmelerine yansıdı. Endeks sözleşmelerinde IMKB 100’den çok IMKB 30’a yatırım yapılması dikkat çekti.

Vergi avantajları ve yeni ürünlerle birlikte VOB’a olan ilginin bu ayda sürmesi bekleniyor. Altın’da sonra hisse bazlı sözleşmelerin de yakında işleme açılması bekleniyor.

BONO
Belirsizlik artıkça faizler yükseliyor
İç ve dış piyasalarda yaşanan olumsuz beklentiler, MB Başkanı ataması gibi belirsizliklerle birleşince bono piyasalarında tedirgin ve temkinli bir hava esmeye başladı. Bileşikler şubat ayına göre geçen yükseldi.

Geçen ay iç piyasalarda gündemin en önemli konusu Merkez Bankası (MB) başkanlığına ilişkin belirsizlikti. MB başkanlığı konusundaki belirsizlik başta sosyal güvenlik reformundaki gecikme olmak üzere diğer olumsuzları gündeme taşıyor. Bunlara uluslar arası likiditenin yön değiştirmesi gibi beklentiler de piyasalardaki tedirginliğin nisan ayında da sürmesi bekleniyor. Özellikle ABD’nin ardından Japonya’nın da önümüzdeki 6 ay içinde faiz artırımına başlayacağına yönelik sinyaller vermesi, şimdiye kadar Türkiye ve diğer gelişmekte ülkeler lehinde olan global likiditenin yönünün değişeceği endişelerine artırıyor. Bütün bu olumsuz beklentilerle bileşik faizler geçen ay yüzde 13.85 seviyelerine kadar yükseldi. Faizlerin bu seyrinde uluslar arası bankaların Türkiye piyasaları ile ilgili olumsuz raporları da önemli rol oynuyor.

Bu gelişmeler Avrupa Birliği (AB) sürecinde önemli bir sorun. Sosyal güvenlik reformu yüzünden IMF’ten gelecek bir uyarı veya bir erken seçim kararı gelirse piyasalardaki olumsuz etki çok daha sert olabilir. Böyle bir durumda faizlerin yüzde 14-15’i görmesi mümkün. Ayrıca mart ayı enflasyon verileri de piyasalarda takip edilen önemli bir veri. Kısacası iç ve dış koşullardaki belirsizlikler netleşmeden bu gerilim devam edecek gibi görünüyor.

Mart ayında toplanan Para Piyasası Kurulu’nda (PPK) beklendiği gibi faiz indirimi kararı çıkmadı. PPK toplantısından sonra yapılan açıklamada kısa vadede de faizlerin sabit kalma olasılığının bir önceki toplantıya göre azaldığı ifadesi dikkat çekti. Enflasyondaki düşüşün mart ayı ile tekrar başlayacağı vurgulanan açıklamada, yüzde 5 olan yıl sonu hedefinin tutturulmasında da bir sorun yaşanmayacağı belirtildi.

Bu analizler nisan ayında faiz indirimi beklentilerini artırdı. Özellikle MB başkanlığına hükümetin istediği gibi faiz indirimi yapacak birinin gelmesi halinde faiz indirimi olasılığının artacağı belirtiliyor.

Döviz
Kurlar uluslararası likiditeyi izliyor
hedUzunca bir süredir Merkez Bankası’ndan başka alıcısı olmayan döviz geçen ay hareketli bir seyir izledi. Uluslar arası fonların gelişmekte olan ülkelerden çıkarak gelişmiş ülkelere yönelmesi doların YTL karşısında değer kazanmasına neden oldu. Şubat ayında MB’nin 5 milyar dolarlık alımına karşın 1.30 seviyelerinde seyreden YTL/dolar kuru 1.36 seviyelerine kadar yükseldi.

Daha önce “dövize yatırım yapılmaz” diyen uzmanlar, artık portföylerde dövize yer vermek gerektiğini belirtiyorlar. YTL’nin hala değerli olduğunu söyleyen analistler sigorta olarak da olsa yüzde 25-30 gibi portföylere döviz almanın faydalı olacağı görüşünü savunuyor.

Önceki aylarda Merkez Bankası’nın döviz müdahaleleri ile yönü belirlenen kurlar artık uluslararası likiditeyi izliyor. Türkiye’den para çıkışı artarsahed kurlarda yükseliş olabilir.

MB yönetimi ile ilgili belirsizlik ortadan kalkmadan kurlarda kalıcı bir düşüş beklenmiyor. Yabancı fonların yönü ve global likidite koşullarının dolara vereceği destek FED toplantılarından yapılacak açıklamalar kurlar üzerinde etkili olacak gibi görünüyor.

ALTIN
Altın 600 doları test edebilir
Altın fiyatları 2005 yılının yaz aylarından beri uzun vadeli yükseliş trendine devam ediyor. Altın fiyatları orta vadeli tepe seviyesi olarak gördüğümüz 575 dolar seviyelerine kadar yükseldi. Son 5 ay da altının yüzde 20’nien üzerinde değer kazanmasına yol açan bu sert yükselişten sonra, piyasa kısa süreli kar satışları görüldü.
Altının uzun vadeli yükseliş trendinde ikinci aşamaya girdiğini söyleyen LCO Kıymetli Madenler Yönetim Kurulu başkanı Cumhur Timuçin, bu ikinci aşamada fiyatlarda normalin üzerinde volatilite ve sert fiyat hareketleri beklendiğini söylüyor.

hed575 dolara kadar yükselen bir ons altın son bir aylık süre içerisinde bu seviye ile 535 dolar arasında, yani 40 dolarlık (yaklaşık yüzde 7) bir bantta hareket etti.

Altın fiyatlarının yükselmesinde artan petrol fiyatları ve artan faiz ortamında global olarak yüksek enflasyon korkuları ön plana çıkıyor. Altın da, yüksek enflasyona karşı bir korunma aracı olduğu için yatırımcılardan talep görüyor. Yükselen piyasa da bir çok oyuncunun altın ve gümüş için uzun vadeli pozitif beklentileri olduğu düşünüldüğünde, yaşanan düşüşler yatırımcılar tarafından alım fırsatı olarak görülebilir.


Eurobond
Hazine verileri “al veriyor”

Türk Eurobondları şubat ayında tarihi zirvesini yaptıktan sonra geçen ayhed kar satışları görüldü. 2030 vadeli gösterge Eurobond’un fiyatı 161 dolara kadar yükseldikten sonra gelen satışlarla 154.5 dolara kadar geriledi. Mart ayının son haftasında ise 156-157 dolar aralığında işlem gören Eurobondların tekrar 160 dolara kadar yükselmesi bekleniyor. ABD Hazinesi’nin 10 yıl vadeli kağıtlarının 4.8 seviyelerinden satış görmesi ve 4.6 seviyelerine kadar düşmesi gelişmekte olan ülke kağıtlarına ilginin arttığı yorumlarını artırıyor.

ABD Merkez Bankası’nın faizleri yükselteceğini ama buna karşın Türk Eurobond’larının talep görmeye devam edeceğini söyleyen Anadolubank Hazine Servisi’nden Akın Cihan Ateş, “Hazine’den açıklanan veriler olumlu olduğu için ben alım yapılmasını öneriyorum” diye konuşuyor. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz