Kişisel Yatırım

BOJ ve ECB faiz artırmaya devam edebilirGelişen piyasalarda risk alma iştahını tetikleyen en önemli faktör, dünya merkez bankalarının faiz kararları. Geçen ay bu yönde yapılan açıklamalar, piyasala...

1.03.2007 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş


BOJ ve ECB faiz artırmaya devam edebilir
Gelişen piyasalarda risk alma iştahını tetikleyen en önemli faktör, dünya merkez bankalarının faiz kararları. Geçen ay bu yönde yapılan açıklamalar, piyasalar tarafından yakından takip edildi. Özellikle son olarak Haziran 2006’da faizi 25 baz puan artırarak yüzde 5,25’e çıkaran ve ardından son 5 para politikası toplantısında faizleri değiştirmeyen ABD Merkez Bankası’nın (FED) Başkanı Ben Bernanke’nin açıklamaları, piyasalara damgasını vurdu. Yine global likiditenin kaynağı olan Japonya’nın merkez bankasının (BOJ) faiz politikası, piyasalar üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor. AB Merkez Bankası’nın (ECB) da faiz politikası, FED ve BOJ kadar olmasa da piyasalar üzerinde belirleyici olmaya devam edecek.

Fed’in Son Hamlesi Faiz İndirimi Olacak
 FED Başkanı Ben Bernanke, Senato Bankacılık Komitesi için hazırladığı konuşmasında, "Genel olarak, ABD ekonomisi, konut piyasasındaki yavaşlama azalırken güçlenen büyüme ile bu ve önümüzdeki yıl ılımlı bir hızda büyüyecek gibi görünüyor" dedi. Bernanke’nin ekonominin ılımlı büyümesini sürdürmesini beklerken enflasyonun hafiflemesini de beklediğini yönündeki açıklamaları, Wall Street’te, FED’in para politikasını en az yıl ortasına kadar değiştirmeyeceği beklentisini artırdı. Yapılan anketlere göre çok sayıda analist, FED’in bundan sonraki adımının faiz indirimi olduğunu düşünüyor.

Ecb Martta Faiz Artırabilir
 ECB’nin şubat ayı bülteninde, Euro kullanan 13 ülkenin oluşturduğu Euro Bölgesi’nde enflasyona yönelik riskler karşısında tetikte olunduğu yönündeki ifadeler yinelendi. Raporda enflasyona yönelik orta vadeli risklerin gerçekleşme sürecinin sona ermediği, bu nedenle enflasyon riskine karsı tetikte olmaya devam edildiği ifade edilerek enflasyonun orta vadede yüzde 2 düzeyinin hemen altında bir yerde kalmasının hedeflendiği belirtildi. Yine Euro Bölgesi’nde faiz oranlarının düşük seviyelerde seyrettiği görüşleri de yinelendi.

Ayrıca, enflasyon riskine karşı, zamanında ve güçlü bir şekilde harekete geçileceği dile getirildi. Raporda yer alan ifadeler, AB’nin 8 Mart tarihinde gerçekleşecek toplantısında faizleri 25 baz artırarak yüzde 3,50’den 3,75’e çıkarması yönündeki beklentileri güçlendirdi. Bu beklenti de piyasalar tarafından fiyatlanmış durumda.

Boj Global Likiditede Etkili
FED’in faiz oranlarını indireceği yönündeki beklentilerin artmasının ardından BOJ, küresel likiditenin yönü açısından ana belirleyici haline geldi. Geçen ay içinde BOJ beklendiği şekilde, faizi yüzde 0,25’ten yüzde 0,50’ye çıkardı. Faiz artırımının süreceğine yönelik bir beklentinin oluşması durumunda, ki bu senaryo şu an için düşük bir ihtimal, küresel piyasalarda süregelen likidite bolluğu olumsuz etkilenir. Japonya’dan düşük faizle borçlanarak yüksek getirili piyasalara yatırım yapan yatırımcıların pozisyonlarını kapatmaları, gelişmekte olan ülke piyasalarında bir satış dalgasına yol açabilir. Bu nedenle BOJ’un alacağı kararlar yakından izlenecek.

Vob

İşlem hacmi rekoru kırıldı

2 yıllık geçmişi olan Vadeli İşlemler Piyasası (VOB) için şubat ayında bir ilk daha yaşandı.
Reel piyasaların bir yansıması olan VOB’da haftalık bazda 1 milyar YTL’lik işlem hacmi barajının aşıldığına şahit olduk. Yani piyasalarda risk algılamasının iyice artmasının yansıması, işlem hacmi artışı olarak VOB’a yansıdı. Buradaki işlem hacmi artışında da yabancı işlemlerinin önemli bir paya sahip olduğu ifade ediliyor.

Ak Yatırım VOB Müdürü Selim Okumuş, şubat kontratlarının bitmesi ve diğer kontratlara geçiş ile birlikte mart ayında da işlem hacminde hareketlilik bekliyor. Okumuş, bunun yanında, piyasalardaki kârların realize edileceği beklentisinin de VOB’un işlem hacmini desteklediğini belirtiyor. Okumuş, “Dalgalı piyasa beklentisinin olduğu dönemde riski azaltmak için VOB iyi bir alternatif” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Borsa

Hisse almak isteyenler bilançolara baksın

10 Ocak 2007’de başladığı yukarı hareketi şubat ayında da devam ettiren İMKB, böylece Mayıs 2006’daki global dalgalanma öncesi düzeyine tekrar geldi. İç piyasada enflasyon, cari açık, seçimler gibi risk faktörleri olmasına rağmen gelişen piyasalara gelen yabancı sermaye girişinden İstanbul Borsası da nasibini aldı. Merkezi Kayıt Kurulu verilerine göre takas saklamasındaki yabancı payı yüzde 69 seviyelerine kadar yükseldi.

Yabancı yatırımcıların yerli yatırımcılara göre piyasaya daha olumlu baktığının görüldüğünü anlatan Taksim Menkul Değerler Yatırım Uzmanı Mustafa Karaca, “Özellikle Cumhurbaşkanlığı konusu, yabancı yatırımcıları çok fazla tedirgin etmiyor. Bunun yanında İMKB’nin alternatif piyasalara göre iskontolu olması da İMKB’ye olan ilgiyi artırıyor” diyor.

Endeksin yukarı hareketinde hedef seviyenin 45.000 olduğunu söyleyen Karaca, piyasada 48.000 seviyelerinin de telaffuz edildiğini, ancak kendisinin artık borsanın risk priminin arttığını düşündüğünü de kaydediyor.

Bu nedenle, yatırımcılara her yukarı harekette hisse pozisyonunu azaltmalarını ve YTL enstrümanlara geçmelerini tavsiye eden Karaca, dövizde yaşanan gerileme ve riskler dikkate alındığında bir miktar döviz alınabileceğini anlatıyor. Karaca, “Hissede kalmak isteyen yatırımcılar ise 16 Mart (konsolide olmayan) ve 13 Nisan’da (konsolide) açıklanacak bilançolar arasından iyi seçim yapmalı” diyerek sözlerini tamamlıyor.

Faiz

Faizler fonlama maliyetinin üzerine çıkar

FED Başkanı Bernanke’nin geçen ay yaptığı, faiz artırılmayacağına yönelik “iyimser” açıklamalar, yabancı fonların gelişmekte olan ülkelere dönük yatırımda risk alma iştahının devam etmesini sağladı. Yine küresel piyasaların önündeki en önemli engel olarak görülen BOJ’un faizleri yüzde 0,25 artırarak yüzde 0,50’ye çıkarması bile global yatırımcıyı çok fazla korkutmadı. Çünkü şu aşamada genel beklenti BOJ’un faizleri agresif bir şekilde artırmayacağı yönünde. Buna bağlı olarak yabancı fonlar da Türkiye gibi gelişmekte olan ve getiri vaat eden piyasalara para getirmekten vazgeçmiyor. Bu girişe bağlı olarak en yüksek faiz veren Türkiye’ye de para girişi sürüyor. Bu girişle birlikte gösterge faiz 18,70 seviyelerine kadar geriledi. Böylece fonlama maliyeti olan 19,12 seviyesinin de altına gelindi. Ancak BOJ’un faiz artırımı ve yüksek çıkan ABD enflasyon datasıyla faiz tekrar fonlama maliyetinin üzerine çıktı.

Ak Portföy Kurumsal ve Bireysel Portföy Yönetim Müdürü Gökhan Kuralay, mart ayında Hazine itfalarının ocak ayında olduğu gibi çok yüksek olduğunu belirtiyor. Ocak ayındaki gibi, yurtdışından yüksek para girişinin sürmesi halinde, bu itfaların da atlatılacağını düşünen Kuralay, yüklü itfalar öncesi faizlerin fonlama maliyetinin üzerinde seyretmesini bekliyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
“Merkez Bankası’nın olası bir faiz indirimini ise Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında yapmasını bekliyoruz. Enflasyonun yıllık bazda düşmeye başlayabileceği dönemle, Cumhurbaşkanlığı seçiminin aynı zamana denk gelmesi, bu görüşümüzü destekler nitelikte.”

Hazine’nin 7 Mart’ta 7,1 milyar YTL, 14 Mart’ta 2,8 milyar YTL’lik yüklü itfası bulunuyor. Yine Hazine 21 Mart’ta düzenleyeceği itfada 3,2 milyar YTL’ye denk gelen döviz ve YTL cinsi itfa yapacak.

Eurobond

Eurobond yatay bantta hareket edecek
Eurobond piyasasını etkileyen en önemli gelişme FED Başkanı Bernanke’nin açıklamaları oldu. Enflasyonda düşüş eğilimin devamı ile birlikte, büyümenin de süreceği yönündeki açıklamalar, gelişen piyasa Eurobondlarını olumlu etkiledi. Gösterge kağıtta 153-154 dolar bandındaki hareket sürdü.

Mart ayına gelindiğinde ise analistlerin genel beklentisi, bu aralıktaki hareketin devam etmesi yönünde. Olası kâr satışlarının alım fırsatı olarak değerlendirileceği ifade ediliyor. AB Merkez Bankası’nın 8 Mart’ta yapacağı toplantıda faizi 25 baz puan artırarak yüzde 3,75’e çıkarması bekleniyor. Bu beklenti de fiyatlara yansımış durumda. Yine 21 Mart’ta yapılacak FED toplantısında ise faizlerin sabit kalacağı yönündeki beklenti devam ediyor.

Altın

Altın kritik seviyelerde

Ons başına altın fiyatı, en son geçen yıl temmuz ayında gördüğü 670 dolar seviyelerini şubat ayında tekrar test etti. Özellikle petrol fiyatlarındaki yükseliş, altın fiyatını yukarı taşıyan en önemli faktör oldu. Yine ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimine gidebileceği yönündeki beklentilere rağmen Avrupa Merkez Bankası’nın faiz yükseltmesi beklentisi, Euro/dolar paritesinin 1,3150 seviyelerine kadar yükselmesini sağladı. Bu yükseliş de altına destek verdi. Goldaş Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Binatlı, önümüzdeki süreçte de petrol fiyatlarının yanında, dünya merkez bankalarının faiz politikalarıyla ilgili gelişmelerin yakından takip edilmesini tavsiye ediyor. 670 dolar seviyesinin dikkatle takip edilmesi gerektiğini anlatan Binatlı, bu seviyenin piyasa tarafından destek veya direnç olarak kullanılabileceğini sözlerine ekliyor.

Bu arada İstanbul Altın Borsası (İAB) Başkanı Osman Saraç’ın açıklamalarına göre, 2006’da işlemlerini elektronik ortama taşıyan İAB, mart ayından itibaren de uzaktan erişime geçecek.

Döviz

Döviz global likiditeye bağlı

FED’in olumlu açıklamaları ve BOJ’un 25 baz puan faiz artırımının fiyatlanmasının etkisiyle
geçen ay içinde dolar kuru 1,40 psikolojik desteğini de aşağı yönlü kırarak, en son Mayıs 2006’nın ilk yarısında gördüğü 1,37 YTL seviyelerine kadar geriledi. Bunun ardından piyasalarda Merkez Bankası’nın dolara müdahale edip etmeyeceği yönünde tartışmalar yaşanmaya başlandı.

Anadolu Bank Döviz Masası Yetkilisi Can Tanyer ise olası müdahalelerin kısmi bir etki yapacağı görüşünde. Döviz kurunun yüksek global likidite nedeniyle bu seviyelere kadar gerilediğini ifade eden Tanyer, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bundan sonra da global likiditedeki hareketler döviz piyasası üzerinde belirleyici olmaya devam edecek. Çünkü bankaların döviz açık pozisyonu yok. Yani alıcı değiller. Bireylerin de son dönemde döviz pozisyonu alma eğiliminin yavaşladığı gözleniyor. Yani yabancı girişi, piyasada karşılanmıyor.”

Tanyer, yatay aşağı eğilimin seçim riskine rağmen, global likiditenin yönü nedeniyle mart ayında da devam etmesini bekliyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz