FED’in faiz hareketinde üç senaryoUluslararası yatırımcıların yüksek getirili piyasa ürünlerini, özellikle Japon Yeni gibi düşük maliyetli kaynaklar ile fonlamaları (carry trade) eğiliminin artması...
FED’in faiz hareketinde üç senaryo
Uluslararası yatırımcıların yüksek getirili piyasa ürünlerini, özellikle Japon Yeni gibi düşük maliyetli kaynaklar ile fonlamaları (carry trade) eğiliminin artması, gelişmekte olan piyasalara taze para girişlerini beraberinde getirdi. Bundan verdiği yüksek faizle birlikte Türkiye’de nasibini aldı. Yatırım dünyasında, yabancı ağırlığı gittikçe arttı. Bu nedenle de yurt dışında yaşanan gelişmelere karşı daha duyarlı hale gelindi. Ancak geçen ay Türkiye’de yaşanan cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde, İMKB daha farklı bir tablo çizdi. Günlük bazda yurt dışı borsalara satış gelirken, Türkiye’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olmayacağı beklentisinin artmasıyla yukarı yönlü hareketler oldu. Dolar ve faizde aşağı hareket devam etti. Mayıs ayında ise piyasanın cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin ardından genel seçimlere odaklanması bekleniyor. Ancak Mayıs ayında yurt dışı piyasalara karşı daha duyarlı olunacağı beklentisi de hakim.
2007’de de dünya piyasalarını etkilemeye devam edecek en önemli göstergenin ABD’de enflasyon ve büyümenin seyrine bağlı olarak FED’in faiz kararlarının ne yönde değişeceği olduğu belirtilen Eczacıbaşı Menkul Değerler Strateji Raporu’nda, FED’in enflasyonist baskılar karşısında, faizleri Haziran 2004-Haziran 2006 döneminde yüzde 5.25’e çıkardıktan sonra o günden bu güne bir değişikliğe gitmediği hatırlatılıyor. Rapora göre FED’in olası hareketleri üç senaryo altında değerlendiriliyor:
Birinci Senaryo
FED’in beklentisi, yapılan faiz artırımlarının 2007’de ekonomik büyümeyi daha ılımlı seviyelere çekmesi ve aynı zamanda oldukça yükselmiş olan enflasyonun yeniden uygun kabul edilebilecek seviyelere inmesi. “Soft landing” olarak isimlendirilen bu senaryo aynı zamanda gelişmekte olan piyasalar için de nispeten en olumlu ve şu anda en olası senaryo. Bu doğrultuda, ABD ekonomisinde gözlenecek ılımlı soğumaya karşılık, Çin gibi Asya ülkelerinde yüksek büyümenin devam etmesi sayesinde global büyüme önemli bir darbe almayacak.
İkinci Senaryo
Daha uç bir senaryo, ABD ekonomisinin FED’in beklediğinden fazla soğuması ve global yavaşlamaya neden olması. Son dönemde mortgage piyasasına yönelik endişeler, bu senaryoyu besliyor. Türkiye’nin ihracatında ağırlıklı payın AB’ye ait olması nedeniyle, bu senaryonun Türkiye’ye olumsuz etkisinin, dış ticaretten ziyade sermaye akışının yavaşlaması şeklinde olması; yani cari açığın YTL’nin değeri korunarak finanse edilememesi söz konusu olabilir.
Üçüncü Senaryo
En uç senaryoya göreyse, ABD’de ekonominin soğutulamaması ve/veya enflasyonun yüksek seyretmesi senaryosu bulunuyor. FED’in faiz artırımlarına devam edeceği anlamına gelen bu tehlikeli senaryonun olasılığı şu anda düşük.
VOB
VOB’da iki yeni beklenti
Vadeli İşlemler Borsası, reel piyasalara bağlı olarak hareketini sürdürüyor. En yüksek işlem gören kontratlar ise Endeks-30 ve dolar. Endeks-30 Haziran vadede borsa için ciddi bir hareket beklenmiyor. Dolar haziran vadeye bakıldığında ise dolarda bir miktar yukarı hareket söz konusu olabilir.
Beklentiler bu yöndeyken A Yatırım’ın Antalya’da düzenlediği VOB panelinde görüştüğümüz VOB Genel Müdürü Hamdi Bağcı, iki beklentiyle ilgili bilgi verdi. Bağcı’nın verdiği bilgiye göre İMKB’de en fazla işlem hacmine sahip 10 hisse, VOB’da da işlem görecek. Yine geçen ay içinde SPK bülteninde yayınlanan tebliğe göre sadece VOB’da aracılık hizmeti verebilecek şirketler kurulacak. Burada hedef özellikle altın ve dövizde ihtisaslaşmış kapalı çarşı kökenli şirketleri, VOB’a çekmek. Bağcı, bu konuda istekli şirketlerin olduğunu belirtiyor.
İMKB
Yeni beklenti genel seçim senaryoları
Oldukça hareketli bir ayı geride bıraktık. Ayın ilk günlerinde yurt dışı piyasaların hakimiyetinde seanslar yaşandı. Ardından uzun süredir ilk defa İMKB, ayın sonlarına doğru yurt dışı piyasalardan bağımsız hareket etti. Global piyasalarda küçük çaplı realizasyonlar yaşanmasına rağmen İMKB, tam tersi hareketle tarihi zirvesine yöneldi. Bu harekette cumhurbaşkanlığı seçimlerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olmayacağı beklentisi hareketli oldu. İMKB, bu süreçte yılın günlük bazdaki en yüksek işlem hacmini de 2 milyar 150 milyon YTL ile gerçekleştirdi. Nihayetinde AKP’nin cumhurbaşkanı adayının Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olduğu açıklandı.
Abdullah Gül’ün adaşlığından çok Başbakan’ın aday olmamasının AKP’nin genel seçimlerde elini güçlendirdiği şeklinde yorumlar yapılıyor. Bu değerlendirmede bulunanlardan biri olan Ekspres Yatırım Araştırma Müdürü Sinan Gökşen, piyasada kısa süreli kâr satışlarının ardından Mayıs ayında yeni alımların gelmesini bekliyor. Gökşen, “Bu alımlarla endeks 48.000 zirvesini test edecektir. Yine sert düşüşler beklemiyoruz” diyor.
Gökşen, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından piyasada yurt dışı piyasaların yanında genel seçimlere odaklanılacağının altını çiziyor. Olası erken seçim ve seçim sonrası Meclis’in yapısı konusundaki anketlerin izleneceğini söyleyen Gökşen, makro ekonomide Nisan ve mayıs ayı enflasyon verilerinde olası düşüşlerin piyasa tarafından olumlu algılanacağını belirterek sözlerini tamamlıyor.
Bono
Faiz indirimi son çeyrekte
Geçen ay cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda yaratılan beklentiler ve devam eden yabancı sermaye girişleri sonrasında reel faizler, fonlama maliyetinin altına geriledi. Yeni gösterge olan 4 Şubat 2009 vadesinde bileşik faiz, işlem bazında yüzde 18,50 ile 12 Haziran 2006'dan bu yana en düşük seviyesini gördü.
Geçen ay yaşanan önemli bir gelişme de Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının sonuçları oldu. PPK’nın aylık olağan toplantısında beklendiği gibi faizler yüzde 17,5 seviyeni korudu. Buna bağlı olarak da fonlama maliyeti de yüzde 19,12 oldu. Böylece MB, faizleri dokuzuncu ayında da değiştirmedi.
Ancak yapılan açıklamada sıkı para politikasının devamı yönünde daha güçlü bir ifade kullandı. Piyasada, yılın ikinci yarısının başlarında bir faiz indiriminin olabileceği yönünde beklentiler vardı. Ancak Sıtkı para politikasının devamına yönelik yapılan güçlü vurgunun bu beklentiyi zayıflattığını söyleyen Turkish Yatırım Fon Yönetimi Müdürlüğü Yönetmeni Arzu Demir artık en azından yılın son çeyreğine kadar faizlerde bir indirim olmayacağı düşüncesinde olduğunu belirtiyor. “Fonlama maliyeti bileşikte 19.12 olduğu sürece aşağı hareketlerin sınırlı olacağı kanaatindeyim. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün adaylığının ardından genel seçimlerle ilgili anketler önem kazanacak” diyen Demir, olası seçim senaryolarına göre faizde küçük çaplı dalgalanmalar olabileceği belirterek sözlerini tamamlıyor.
Mayıs ayına bakıldığında Hazine ayın dokuzunda 9 milyar 561 milyon YTL’lik ve 16’sında 2 milyar 354 milyon YTL’lik iki itfa düzenleyecek.
Eurobond
Eurobond, büyüme ve enflasyona bağlı
Eurobond piyası yurt dışı gelişmelere bağlı olarak hareketini devam ettiriyor. 2030 vadeli gösterge kağıt 155 dolar seviyelerini gördükten sonra bir ara 150 dolar seviyelerine kadar gevşemişti. Ancak daha sonra 153-155 dolar aralığında hareket etti. Gelinen son noktada ise Çin’deki büyüme rakamları ile ABD’de gelen şirket kârlılıklarının büyümede yavaşlama endişelerini azalttığını söyleyen Garanti Bankası Eurobond Masası Yetkilisi Mehmet Pilavcı, “Risk iştahı bu datalar sonrasında tekrar arttı ve bu yılın en yüksek seviyesi olan 156 dolar seviyeri görüldü” diyor.
Mayıs ayında içteki gelişmelerden çok yurt dışı gelişmelere bağlı hareketin süreceğini kaydeden Pilavcı, büyümeye yönelik endişelerin azalması ve enflasyonda olası düşük oranların yukarı hareketin bir miktar daha devam ekmesini sağlayacağı kanısında. Pilavcı, büyüme datalarındaki olası düşüş verilerinin ise gelişmekte olan ülke Eurobond’larına satış getireceğini belirtiyor.
Döviz
Dolar 1.30’a kadar inebilir
Yurt dışı piyasalarda carry trade hareketlerinin tersine dönmesi sonrasında yaşanan dalgalanma ile Haziran 2006’da 1,70 YTL seviyesini gören dolar kuru, geçen ay tekrar Mart 2006 seviyelerine kadar gevşedi. Bundan sonra beklentilere bakıldığında cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin ciddi bir siyasi krize dönüşmesi durumunda, döviz piyasasının olumsuz etkileyeceğini söyleyen Anadolubank Döviz Masası Yöneticisi Can Tanyer, ancak bu ihtimalin çok düşük olduğunu belirtiyor. Döviz piyasasının yurt dışına bağlı hareketinin süreceğini kaydeden Tanyer, döviz kurunda 1.30 YTL sevilerinin altının görülmesinin bile mümkün olduğunu ifade ediyor. Merkez Bankası’nın döviz alım ihalelerinde günlük limitleri artırması ihtimalinin düşük olduğunu ifade eden Tanyer, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Yapılacak günlük direk müdahaleler ise sadece yatırımcılar tarafından satış fırsatı olarak değerlendirilir. Carry trade hareketlerinin tersine dönmesi ise YTL’den çıkışı neden olabilir. Yurt dışı piyasalardaki beklentilere bakıldığında ise şu aşamada da böyle bir olasılık düşük.”
Altın
Altına kâr satışı gelebilir
Şubat sonunda 680 dolar seviyelerini gördükten sonra gelen doların değer kazanmasıyla birlikte Mart ayında 640 dolar seviyelerine kadar gerileyen altın nisan ayında yönünü tekrar yukarı çevirdi. Nisan sayında yazdığımız beklentiler paralelinde ons başına altın 690 dolar zirve seviyesini test eti. Bu seviye en son Mayıs 2006’da görülmüştü. Yukarı harekette FED açıklamaları ve Hindistan’da altına gelen talep artışının etkili olduğunu söyleyen Goldaş Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Binatlı, altın fiyatının 700 dolar seviyesini test edebileceği kanaatinde. Binatlı, bunun ardından altın fiyatında kâr satışı bekliyor.
Altın fiyatını etkileyebilecek gelişmelere bakıldığında ise yine FED’in faiz politikasını etkileyebilecek gelişmeler, petrol fiyatlarıyla ilgili gelişmeler ve Ortadoğu’daki olası gelişmeler ilk sıralarda yer alıyor. Aşağı hareketlerde altının tekrar 650 ve daha sonra 640 dolar seviyelerini test etmesi mümkün.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?