Dünya Bankası KötümserDünya Bankası (DB), ekonomik büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti. DB’nin raporundaki kötümser tablonun ardından piyasalarda riskten kaçınma eğiliminin arttığı gözlenme...
Dünya Bankası Kötümser
Dünya Bankası (DB), ekonomik büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti. DB’nin raporundaki kötümser tablonun ardından piyasalarda riskten kaçınma eğiliminin arttığı gözlenmeye başladı. Büyüme tahminlerindeki revizyonun ardından toparlanmanın beklenenden daha uzun süreceğine ilişkin kaygıların artması, petrol fiyatlarını da etkiledi. Bankanın raporunda şu noktalara değinildi:
Dünya Küçülecek
Raporda, global ekonominin 2009 yılında yüzde 2,9 küçüleceği, 2010 yılında yüzde 2, 2011 yılında yüzde 3,2 büyüyeceği öngörülüyor. DB’nin bir önceki beklentisi, 2009’da global ekonominin yüzde 1,7 küçüleceği yönündeydi. 2009’un ikinci yarısında global ekonominin toparlanması beklenmekle birlikte bu toparlanma daha evvelki toparlanmalara göre çok daha hafif olacak. Bankacılık sektöründe konsolidasyon, artan işsizlik oranları, riskten kaçınma gibi unsurlar büyümeyi aşağı çekmeye devam edecek.
Türkiye Ne Olacak?
Türkiye ekonomisinin ise 2009 yılında yüzde 5,5 küçüleceği tahmin ediliyor. 2010 ve 2011 yıllarında ise sırasıyla yüzde 1,5 ve yüzde 3 büyümesi bekleniyor.
İki Ülke Lokomotif
Gelişmekte olan ekonomiler, özellikle Çin ve Hindistan, global ekonomiye en önemli desteği sağlayacak. Gelişmekte olan ekonomiler, 2009’da yüzde 1,2 büyüyecek. Çin ve Hindistan dışındaki gelişmekte olan ülkelerde ise ekonomi yüzde 1,6 küçülecek.
Para Girişi Azalıyor
Gelişmekte olan ülkelere, 2007 yılında 1,2 trilyon dolar olan net sermaye girişi, 2008’de 707 milyar dolara geriledi. 2009 yılında ise söz konusu tutar, 363 milyar dolara düşecek.
VOB
Gözler IMF Anlaşmasında
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’sındaki en önemli belirleyici iki faktör, yurtdışı ve IMF beklentisi olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle IMF anlaşmasının olacağı yönündeki beklenti, döviz ve hisse kontratlarda etkisini gösteriyor. Yapılan değerlendirmeler, yılın son çeyreğinde bir anlaşmanın olabileceği yönünde. Tabii bu anlaşmanın yapılmasının yanında, miktarın da önemli olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bütçe açığını finanse etmeye yetecek miktarda bir kaynak sağlanması, piyasalardaki olumlu havayı artıracak. Bu durum, hem döviz hem de hisse kontratlar üzerinde belirleyici olacak. Yatırımcıların IMF anlaşmasının olup olmayacağına karar verip ona göre pozisyon alması gerekiyor. Bu arada yılan hikayesine dönen hisse kontratların da bir an önce alınıp satılmaya başlanması bekleniyor.
Borsa
Yaz Ayları Belirsiz
İMKB’de işlemler başladığından beri 22 adet temmuz ve ağustos ayı geçti. Temmuz aylarında 8 kez negatif getiri söz konusu olurken ağustoslarda 11 kez negatif getiri gerçekleşti.
Piyasa beklentilerine bakıldığında ise IMF ile ilgili gelişmeler yakından izleniyor. Yurtiçinde İMKB’deki olumlu havanın devam etmesi için yeni bir gerekçeye ihtiyaç duyulabileceğini söyleyen Gedik Yatırım Araştırma Sorumlusu Yunus Kaya, IMF ekibinin anlaşma olmadan yurttan ayrılmasının satış için fırsat olarak değerlendirileceğini söylüyor. Kaya, “ABD de ise finans sektörü reformu ve ekonomik veriler takip edilirken önümüzdeki günlerde ABD ve Avrupa bankacılık sektörünün ikinci çeyrek sonuçları ve sermaye ihtiyaçları gündeme gelecek. IMF konusu, artık teknik ekiplerin sorumluluğunda. Eylül ayına kadar bir anlaşma beklenmiyor. Ancak Türkiye’de farklı sesler çıkmaya devam ediyor” diyor.
Faiz
Sonbaharda Yükselebilir
MB’nin kasım ayında başlatmış olduğu faiz indirim süreci yavaş yavaş sonlarına yaklaşıyor. Yüzde 16,75’ten başlayan ve haziran toplantısı ile yüzde 8,75 seviyesine gerileyen MB’nin gösterge niteliğindeki O/N faiz oranındaki düşüş, 800 baz puana ulaştı. MB’nin soluksuz faiz indirim süreci her ne kadar bono piyasasında etkilerini başlangıçta fazlasıyla gösterdiyse de özellikle son iki faiz indirimine piyasa tepki vermekte bir hayli zorlanıyor. Bu noktada, bankaların mevduat toplama konusunda yaşadığı sıkıntının da etkili olduğunu belirtmek gerekiyor. Bankalar için fonlama maliyeti olarak ele aldığımız MB gösterge faizi, yüzde 9,14 bileşik seviyesine gerilediyse bankaların 1 aylık mevduata verdikleri faiz oranının yüzde 11,5-12 seviyesinin altına inmemesi, bankaları bono piyasasında yeni pozisyon açma konusunda bir hayli zorluyor. Son kabine değişikliği ile birlikte ekonominin koordinasyonunun yeniden Ali Babacan’a geçmiş olmasının bu noktada finans çevrelerini bir miktar rahatlattığını söyleyen Global Menkul Değerler Hazine ve Fon Yönetim Müdürü Dr. Abdullah Selim Kunt, “Hazine’nin itfa takvimi yaz aylarında nispeten rahat olmakla birlikte giderek büyüyen bütçe açığına ve Hazine’nin ek borçlanma gereksinimi duyabileceğine yönelik endişeler ise artarak devam ediyor” diyor.
Her ne kadar enflasyon görünümü MB’nin faiz indirimlerini destekler nitelikteyse de dünyanın geneli için artan bir enflasyon endişesinden de bahsetmek gerektiğini söyleyen Kunt, olası enflasyon endişelerinin yavaş yavaş kendini gösterdiği ülkelerin başında ABD’nin geldiğini ifade ediyor. Kunt, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Yüzde 4’e kadar yükselen 10 yıl vadeli Amerikan Tahvilleri’nin getirisi, bu endişenin yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladığını gösteriyor. Benzer bir durum henüz iç piyasada gözlenmemekle birlikte önümüzdeki aylarda, özellikle sonbahar ile birlikte bu endişenin yurtiçinde faiz oranlarına da yansıyabileceğini ve yüzde 12’nin altına gelmekte bir hayli zorluk çeken bono piyasasında, gösterge tahvilin bileşik faizinin yeniden yüzde 13 ve üstü seviyelere yükselebileceğini düşünüyorum.”
Eurobond
2019 Vadeli Alınabilir
Yurtiçinde IMF yetkilileri ile yapılan görüşmelerin etkisi, Eurobond piyasasında da olumlu etkisini gösteriyor. 2030 vadeli gösterge Eurotahvil, 150 doların üzerinde gücünü korumaya devam ediyor. Bu piyasa şartlarında kısa vadeli Eurotahviller için “sat” önerisi verilmeye devam ediliyor. İçerde IMF beklentisine rağmen yurtdışında tansiyonun artıyor olması, orta ve uzun vadeli kıymetlerde getirilerin Lehman Brothers’ın iflasından önceki seviyelere gerilemiş olması nedeniyle bu seviyelerde satış öneriliyor. Analistler, Kasım 2019 vadeli yeni Eurotahvil, benzer vadeye sahip kıymetlere göre yüksek getiri sunduğu için bu kıymette pozisyon alınmasını tavsiye ediyor.
Altın
Altın Kötü Havanın Yatırım Aracı
Mart ayı başından itibaren yükseliş trendinde olan altın fiyatları, 900 doların üzerinde seyrediyor. Bunda, başta Çin olmak üzere büyük merkez bankalarının altın pozisyonunu artırmasının da etkisi olduğu gözlendi. Geçen ay risklerin azaldığına yönelik yorumların artmasıyla altının ons fiyatının 900 doların altına kayabileceği yönünde yorumlar artmıştı. Ancak başta Dünya Bankası olmak üzere önemli kuruluşların kötümser açıklamaları, altına ilgiyi yüksek tutmaya devam ediyor. Aşağı hareketler alım fırsatı olarak değerlendiriliyor. Altının kriz döneminin yatırım aracı olduğunu hatırlatan analistler, “Altın, dünyada yaşanabilecek her türlü olumsuz gelişme karşısında yükselme potansiyeli olan bir yatırım aracı” diyor.
Döviz
IMF İle Tutunuyor
Kasım ayından beri devam eden IMF görüşmelerine yönelik 10-15 milyar dolar kısmı önden yüklemeli 45-50 milyar dolarlık paketler havada uçuşurken 1,54 seviyelerine kadar gerileyen dolar/TL paritesi, bu seviyenin altına gelmekte bir hayli zorlanıyor. IMF ile görüşmeler “bir dargın bir barışık” havada ilerlerken piyasanın olası bir IMF anlaşmasına yönelik beklentileri giderek azalıyor. Henüz bir anlaşma olmaması hali fiyatlara yansıtılmamış olmakla birlikte IMF ile anlaşmaya varılamadığı bir durumda dolar/TL paritesinin yukarı yönlü tepki vermesi bekleniyor. Bono piyasasının da bu durumdan huzurunun bir hayli kaçacağı ifade ediliyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?