Bedelli Sermaye Artırımları YoğunlaşacakEFG İstanbul, 2010’a yönelik olarak piyasayı etkileyebilecek ortak satışları ve satın almaları, bedelli sermaye artırımları, halka arzlar ve temettü ödemeler...
Bedelli Sermaye Artırımları Yoğunlaşacak
EFG İstanbul, 2010’a yönelik olarak piyasayı etkileyebilecek ortak satışları ve satın almaları, bedelli sermaye artırımları, halka arzlar ve temettü ödemeleri konularıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ayrıntılar şöyle:
VOB
IMF Gelişmeleri İzlenecek
IMF ile ilgili beklentiler ile Fitch ve Moddy’s den sonra S&P’nin de not artıracağı yönündeki beklentiler, iç piyasada önemli olmaya devam ediyor. Dışarıda ise 2009 yıl sonu bilançoları, Yunanistan’ın mali durumu ile ilgili kaygılar yakından izleniyor. Bu piyasada İMKB-30 kontratı, yurtdışı piyasalardan ayrışma çabası içinde. Şubat ayı içinde de bu çabanın devam etmesi bekleniyor. Özellikle IMF anlaşmasının olumlu sonuçlanması, bu ayrışmayı önemli ölçüde destekleyecek. IMF anlaşması endeks-30 kontratın yanında döviz kontratlar üzerinde de etkili olacak. Orta vadede teknik olarak alçalan kanal trendi olan 1,5150 direnç bölgesi geçilmedikçe dolar kontratın zayıf kalmaya devam etmesi bekleniyor.
İMKB
Yükselişini Sürdürecek
Düşük faiz ortamı, not artırımlarının devamı ve Türkiye’nin gelişmekte olan piyasalara göre hala iskontolu olması, hisse senedi piyasasına olan ilginin sürmesini sağlıyor. Global piyasalarda satışlar gözlenirken İMKB tutunmaya devam ediyor. 2010’da İMKB’nin diğer yatırım araçları arasında yine öne çıkacağını söyleyen Finans Portföy Portföy Yönetimi Grup Direktörü Tolga Kotan, ancak geçen yılki kadar sert çıkışlar beklemiyor. Beklentilerden yüksek büyüme rakamları ve Türkiye’nin düşen risk primine bağlı olarak İMKB’nin yüzde 20-25 arasında bir getiriyi sağlayabileceğini kaydeden Kotan, “Diğer taraftan şirket seçimi 2010’da daha fazla önem kazanacak” diyor.
2010’da düşük faiz ortamından, yurtiçi ve ihracat pazarlarındaki toparlanmadan fayda sağlayabilecek şirketlerin hisse senetlerini yatırımcılara tavsiye eden Kotan, “Otomotiv, dayanıklı tüketim malları, gayrimenkul, ulaşım, enerji ve finans sektörlerinde yer alan hisseler 2010 yılında öne çıkmaya devam edecek” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Faiz
TL Gücünü Koruyacak
TL’nin 2009 yılında olduğu gibi 2010 yılının en azından ilk yarısında güçlü konumunu sürdürmesi bekleniyor. IMF anlaşması, not artırımları ve tabii ki en azından yılın ilk yarısında faiz artırımlarına başlanmayacağı beklentisi, bunun temel nedenleri olarak karşımıza çıkıyor. İş Yatırım SGMK Analisti Ödül Çengel, enflasyon görünümündeki bozulma nedeniyle Merkez Bankası’nın 2010 Eylül ayından itibaren faiz artırımlarına başlayabileceğini düşünüyor. Çengel, “Baz senaryomuzu, 2010-2012 döneminde Merkez Bankası’nın faizleri 450 baz puan artırması üzerine kurduk. 2010’da eylül ayından itibaren 2 puan faiz artar” diyor.
Küresel konjonktürün gelişmekte olan ülke piyasalarına para girişini desteklediğini söyleyen Çengel, hızlı büyüme ve faiz oranlarındaki olası yükselişin TL’yi 2010 yılında da cazip kılmaya devam edeceğini belirtiyor. 2010 yılında kredi notunda yaşabilecek olası artışların da TL’deki yükselişi destekleyeceğini anlatan Çengel, sözlerine şöyle devam ediyor:
“IMF ile anlaşmanın son anda direkten dönmesi durumunda TL’de kısa süreli bir satış baskısı yaşanabilir. Ancak yerleşik yatırımcıların dövizde satış yönünde olması, TL’deki baskının kısa süreli olmasını sağlayacak. MB’nin faizleri artırdığı, Hazine’nin borç çevirme oranının yılın ilk aylarında yüzde 110 civarına yükseldiği, ekonominin canlanmasına paralel kredi talebinin güçlendiği baz senaryomuzda, DİBS’ler için olumlu bir tablo çıkmıyor. Bu nedenle uzun vadeli ve sabit kıymetli tahvilleri önermiyoruz. 9 ile 12 ay arasındaki vadeleri öneriyoruz. Uzun vadeli tahvillerde değişken faizli ve TÜFE’ye endeksli kağıtlara ağırlık veriyoruz.”
Eurobond
Yurtdışında Volatilite Artıyor
Ocak ayında global hisse senedi piyasalarında hakim olan satış hareketinin gölgesinde kalan gelişmekte olan eurotahvil piyasaları, düşüş yönünde bir eğilim sergiliyor. Global piyasalarda satış baskısının devamı halinde Türk Eurobondlarında satış baskısının sürmesi bekleniyor.
Kısa vadeli tahvil getirilerinin alım-satım spredinin genişlemesi nedeniyle kısa vadeli kıymetlerde ‘tut’ önerisi korunuyor. Yurtdışı piyasalarda volatilitenin artması nedeniyle orta vadelerde ‘tut’ önerisi verilmeye başlanırken uzun vadeli kağıtlarda ‘sat’ önerileri dikkat çekiyor. 07.11.2019 vadeli kıymetin, benzer vadedeki diğer kıymetlere göre cazip olduğunu ifade eden analistler, yine 14.07.2017 vadeli dolar cinsi Eurotahvilin likiditesini ve getiri seviyesini göz önüne aldıklarında benzer vadeye sahip kıymetlere göre cazip buluyorlar.
Altın
Altın Yatırım Aracı
Aralıkta 1.225 doları görüp daha sonra gelen kâr satışlarıyla 1.075 dolara kadar gerileyen altın fiyatı, Euro/dolar paritesinin yeniden 1,45’lere yükselmesiyle 1.162 dolara kadar yükseldi. Altın, geleneksel olarak doların değer kaybına ve enflasyona karşı hedge enstrümanı olarak görülmeye devam ediliyor. Akbank Ekonomik Araştırmalar Birimi’nden Şahin Zuluğ’un raporuna göre geçmiş verilere bakıldığında bu yaklaşım çok da doğru değil.
Zuluğ, buna rağmen altında yaşanan yükselişi, ‘yatırım aracı olarak rağbet görmesi’ şeklinde açıklıyor. Spekülatif alımların da altın fiyatında etkili olduğunu kaydeden Zuluğ, “Altın fiyatı, 1.000 dolardaki psikolojik direncini kırdıktan sonra hızlı bir şekilde 1.200 doların üzerine kadar yükselmişti. Sonuçta bu durum, altın fiyatlarının son aylarda oldukça volatil olmasını da açıklıyor” diyor.
Döviz
FED ve IMF Belirleyici
Özellikle yakın dönemde kur hareketlerini belirleyecek faktörün, olası IMF anlaşması olduğu belirtiliyor. Daha orta uzun vadede ise belirleyici faktör, ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz politikaları olacak. Bu faktörlerle birlikte yılın ilk yarısında TL’nin dolar karşısında değerli kalmaya devam edeceği beklentisi yüksek. Hatta olası bir IMF anlaşmasının dolar kurunu 1,35-1,40 seviyelerine kadar çekebileceği tahminleri yapılıyor. Yılın ikinci yarısında ise doların uluslararası piyasalarda güçlenmeye başlaması bekleniyor. Yapılan değerlendirmeler, bu şartlar altında kurun 1,50-1,55 seviyelerinde olacağı şeklinde.
IMF çıpası olmadan, yılın ikinci yarısında doların güçlenmeye başlaması durumunda, yani olumsuz senaryoda ise 1,60-1,65 seviyeleri hedef olarak gösteriliyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?