Likit Kalın, Fırsatları Kaçırmayın

Mart ayı, beklentilerin aksine oldukça gergin geçti. ABD ile Türkiye ilişkilerinin gerilmesi, Irak savaşının başlaması ve uzun süreceği beklentisi piyasalarda adeta depremlere neden oldu. İşte nisa...

1.04.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Mart ayı, beklentilerin aksine oldukça gergin geçti. ABD ile Türkiye ilişkilerinin gerilmesi, Irak savaşının başlaması ve uzun süreceği beklentisi piyasalarda adeta depremlere neden oldu. İşte nisan ayına da bu belirsizlik ortamında giriyoruz. Bu ortamda yatırımcıların neler yapması gerektiğini Ata Yatırım Araştırma Müdürü Nergis Kasabalı’ya sorduk.  
 
Mart piyasalar için tahminleri çok ötesinde bir ay oldu. Piyasalarda ciddi düşüşler yaşandı. Size göre bundan sonra ne olacak?  
 
Piyasalar hala çok umutsuz değil. Tabii ki belirsizlik ve önümüzü görememe büyük bir tedirginlik yaratıyor. Ama en azından piyasalar kilitlenmedi, az da olsa işlem yapılıyor. Yani, ani bir panik söz konusu değil.  
 
Evet, beklenenler ve gerçekleşenler çok farklı. Şu anda yardımın gelmemesi ya da savaşın uzun süreceği artık kesinleşti gibi. Ancak, uzun vade için Türkiye’nin nasıl konumlanacağı konusunda tedirginlik var. Bu aşamada da Türkiye’nin konumlanmasını yapmak, nasıl bir ekonomi, nasıl bir finansal piyasa olacağını kestirmek çok zor.  
 
Bu ortamda nisan ayında borsada nasıl bir trend izlenecek?  
 
Aslında kritik günler piyasalar için devam edecek. Çünkü, savaşın çok kısa sürede sonuçlanmayacağını düşünüyoruz. Nisan ayı, savaşın ve dolayısıyla belirsizliğin devam ettiği bir dönem olacak.  
 
En önemli sorun, yoğun borç yükünün çevrilebilmesi. Piyasalar önümüzdeki günlerde hep bu tedirginlikle hareket edecek. Bu da orta vadeli pozisyon almayı engelleyecek.  
 
Piyasa kilitlenmedi dediniz. Hangi sektör ya da şirketlerde hareketlilik var?  
 
En başta bankacılık sektörünün, faiz ve kur gelişmelerine negatif tepki verdiğini görüyoruz. Ayrıca, borçlu olan şirketler için olumsuzluk söz konusu. İç talebe yönelik faaliyet gösteren şirketler için de gidişat çok iç açıcı değil. Çünkü, tüketimden yatırım mallarına kadar her alanda bekleyiş hakim. Kimsenin harcama ya da yatırım yapmadığı bir dönemdeyiz. Büyüme beklentileri revize edilmeye başlandı. İhracat piyasalarının da ne olacağı belirsiz, ancak ihracat yapabilen şirketler ve mali yapısı güçlü olan şirketler bu dönemi daha sakin atlatacak gibi görünüyor.  
 
Tabii faiz oranları bu kadar yüksekken, insanlar hisse senedi ve sektörden önce, ülke riski ve makro riskleri göz önünde bulunduruyor. Şirket bazında ne kadar cazip alternatifler olursa olsun, genel gidişattan rahatsız olan yatırımcılar, ellerindeki hisse senedini satıp, piyasadan çıkmayı tercih ediyor.  
 
Bu dönemde yatırımcılar nasıl bir strateji izlemeli?  
 
Aslında bu dönemde olabildiğince likit kalınmalı. Belki fırsatlar kısa vadeli, hızlı hareket etmek kaydıyla değerlendirilebilir. Bu dönemde uzun vadeli pozisyonlara girmek yerine, gidişatı izlemek, olayların ne yönde gelişeceğini görmek önemli.    
 
Kısa vadeli ve hızlı hareket etmek kaydıyla alınabilecek hisse senetleri hangileri?  
 
Aslında küçük yatırımcıların çok hızlı hareket edeceği bir ortamda değiliz. Ancak, işler ters bile gitse bu fiyatlardan uzun süre elde tutmaya değecek mali yapısı güçlü, belli bir gelir düzeyini koruyabilecek şirketlere yönelmek gerekir diye düşünüyorum.  
Bana göre, Eczacıbaşı Yapı, Ak Enerji, Enka, Netaş, Tofaş Fabrika ve Ford Otosan gibi şirketlerde bir miktar pozisyon alınabilir.  
 
BORSA  
 
8.500 desteği önemli
 
 
Irak savaşının uzayabileceği, faiz ve dövizdeki hızlı yükselişler nedeniyle 24 Mart 2003 itibariyle İMKB 100 Endeksi 8.892 puana geriledi. Bu aynı zamanda ekim ayından bu yana gördüğü en düşük seviye oldu. Ancak, 8.5 milyar dolarlık kredi haberiyle birlikte tekrar 9.000 puanın üzerine kendini atabildi.  
 
Şu anda endeksin önündeki en güçlü destek 8.600 seviyesinde. Buranın kırılması halinde ise 8.500 desteği önem kazanacak. Bu da endeksin 45 sent düzeyine kadar inmesi anlamına geliyor.  
 
Endeksin “tarihi dip” seviyeleri 40 sent civarında. Ancak, geçmiş 10 yıla bakıldığında bu seviyelere sadece 3 kez inildiği görülüyor. Olumsuz gelişmelerin devam etmesi, endeksi bu düzeye taşıyabilir.  
 
Koşullarda değişiklik olmadığı takdirde, borsada kalıcı yükseliş için bir neden görünmüyor. Ancak, yeni kaynak girişine ilişkin olumlu gelişmeler olması halinde, endeksin 50-55 sent arasında hareket etmesi beklenebilir.    
 
*Bu dönemde pozisyonları tamamen kapatmak yerine, şekil değiştirmek gerekiyor. Daha defansif, betası düşük hisselere geçip, düşüşte zararı minimize etmekte yarar var. Tabii bu da çıkış döneminden betası yüksek hisse senetleri kadar yararlanmamayı göze almak demek.  
 
Ayın önerisi: Garanti Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Kaya’nın nisan ayı için yatırımcılara, “banka” hisselerinden çıkıp “sanayi” sektörüne yönelmelerini öneriyor. Pazar payı güçlü ve nakit yaratan şirketlerin tercih edilmesi gerektiğini söylüyor. Önerdiği hisse senetleri arasında Anadolu Efes, Enka Holding, Trakya Cam, Beko yer alıyor.  
 
FAİZ  
 
Dar bantta hareket edecek
 
 
*Mali yardım umutlarının sona ermesi ve savaşın beklenenden uzun süreceği beklentisi, mart ayında faiz cephesinde şok etkisi yarattı. Bono faizleri 24 Mart’ta yüzde 75’lere kadar yükseldikten sonra, günü yüzde 73 seviyelerinden kapattı. Ancak, ABD’den gelecek yardım haberiyle tekrar 65-67 aralığına geriledi.  
 
*Bu sayfalar hazırlandığında, piyasalardaki gerginlik sürüyordu. Savaş içinde olduğumuz unutulmamalı. Bu nedenle her an iyi ya da kötü haberler gelebilir. Kötü haberlerde ilk etapta yüzde 75 seviyesi yeniden denenebilir. Bir süre yüzde 72-75 bandında hareketlerin yaşanması muhtemel.  
 
*Buranın üstünde ise yüzde 78-80 bandı karşımıza çıkıyor. Ancak, bu seviyeler iç borcun çevrilmesi konusundaki sıkıntıyı iyice artırabilir. Bu da tüm piyasalara olumsuz yansır.  
 
*Olumlu bir gelişme olması halinde faizlerin önce yüzde 70’leri, ardından da yüzde 68’leri denemesi muhtemel. Ancak, belirsizlik devam ettiği sürece faizlerde hızlı bir düşüş beklenmemeli. Şu anda faizde alt sınır yüzde 65 seviyeleri olarak görülüyor.    
 
Ayın önerisi: Anadolubank Şef Dealer’ı Erhan Türkoğlu, iç borcun çevrilebilirliğine ilişkin risklerin sürdüğüne dikkat çekiyor. Bu nedenle de likitte olan yatırımcılara nisan ayında risk almamalarını ve bono yatırımından uzak durmalarını öneriyor. Ona göre, portföyün küçük bir bölümü dövizde değerlendirilebilir.  
 
DÖVİZ  
 
1.8 milyon TL üzerinde müdahale bekleniyor
 
 
*Mart ayı döviz cephesi için de oldukça hareketli geçti. Uzun süre 1 milyon 600 bin lira ile 1 milyon 650 bin lira arasında dalgalanan dolar kuru, olumsuz gelişmelerle 1 milyon 750 bin lira sınırını aştı.  
 
*Piyasalar oldukça gergin. Bu nedenle döviz cephesinde de yükseliş kaçınılmaz. Yükselişin devamı halinde, ilk hedef ise 1 milyon 800 bin lira seviyesinde.  
 
*Bu seviyenin aşılması halinde 1 milyon 850 bin liraya gidilmesi son derece normal olacak. Bu seviyelerde Merkez Bankası’nın piyasaya müdahale etmesi beklenebilir.  
 
*Kaynak girişine ilişkin olumlu gelişmeler olması halinde, dolar yeniden düşüşe  
geçebilir. Şu anda dip noktası 1 milyon 650 bin lira olarak görülüyor.  
 
*Dış piyasalara yön verecek en önemli olayların başında ise ABD-Irak savaşına ilişkin gelişmeler geliyor. ABD’nin başarılı olduğuna ilişkin gelecek haberler doların güçlenmesine neden olabilir.  
 
*Avrupa’da ise sermaye piyasalarında ciddi düşüşler var. Bu düşüş Euro’yu olumsuz etkilerken, dolara destek veriyor. Ancak sermaye piyasalarında başlayacak toparlanma Euro’nun yükselişini devam ettirmesini sağlayabilir.  
 
Ayın önerisi: Arap Türk Bankası Döviz Pozisyon Müdürü Onur Süsel, mart ayında döviz kurlarında çok hızlı yükselişler yaşandığına dikkat çekiyor. Bu nedenle de özellikle küçük yatırımcıların döviz yatırımından uzak durmasını öneriyor. Süsel, “Piyasaların bu kadar gergin olduğu ortamlarda küçük yatırımcıların hareket şansının çok az olduğu unutulmamalı” diyor.  
 
Eurobondları kim vurdu?  
 
Irak’ta savaşın şiddetlenmesi ve ABD ile ilişkilerin bozulma görüntüsü vermesi,  Türk Eurobond’larının da değer kaybetmesine neden oldu. ABD ile Türkiye arasındaki gerginlik mali yardım umutlarını da yok edince, Türk tahvilleri son 7 ayın en düşük seviyesine geriledi.  
 
Gösterge niteliğindeki 2030 vadeli tahviller, 24 Mart 2003 itibariyle nominal değerinin 81,750 seviyesinde işlem görmeye başladı. Düşüşte ABD’nin askeri teçhizatlarını Türkiye’den çıkarması da etkili oldu. Ancak, 27 Mart 2003 itibariyle tekrar 86-88 aralığına yükseldi.  
 
Piyasadaki genel eğilim düşüş yönünde. Bu nedenle Eurobond’larda önümüzdeki günlerde 2-3 puanlık düşüşler yaşanması son derece normal alacak. Bu seviyeler pozisyon almak için son derece uygun. Ancak Irak ve ABD ile ilişkiler yakından izlenmeli.  
 
Petrole Nijerya darbesi  
 
Mart ayında, petrol fiyatları son 4 ayın en düşük seviyelerine kadar geriledi. Şubat ayında bir ara 35 dolara yükselen brent petrol, mart ayı içinde 25 dolara kadar düşmüştü. Ancak, savaşın beklendiği kadar kısa sürmeyeceği ve OPEC üyelerinden Nijerya’da çıkan kabile savaşları nedeniyle yeniden yükselişe geçti. 24 Mart 2003 itibariyle ABD hafif ham petrolün fiyatı 28,92 dolara yükseldi.  
 
Şu anda petrol fiyatlarının yükselişinde ABD-Irak savaşının yanı sıra, Nijerya’daki olaylar etkili oluyor. Çünkü, kabileler arasında yaşanan şiddet nedeniyle Nijerya üretimini yüzde 40 azalttı. OPEC yetkilileri, bu konuyu geçici olarak telafi edebileceklerini söyleseler de, bu açıklamalar piyasaları rahatlatmaya yetmiyor.  
 
Ayrıca savaşın beklentilerden uzun süreceğinin anlaşılması da petrol fiyatları üzerinde baskı yaratıyor.  
 
Ancak, başta OPEC olmak üzere, tüm resmi ve sivil kuruluşlar, savaşın sona ermesi halinde petrol fiyatlarında keskin düşüşler yaşanabileceğini söylüyor. Vadeli işlem yapanların bu faktörü göz önünde bulundurmasında yarar var.  
 
Banka ve sigorta sektöründe neler oluyor?  
 
Irak savaşının uzayabileceği endişeleri bono faizlerini yüzde 75’lere kadar yükseltti. Bu da portföyünde yüklü menkul kıymet bulunan sigorta ve banka sektörü şirketlerine olumsuz yansıdı. Mart ayına 19.052 puandan başlayan banka endeksi 24 Mart 2003 itibariyle 10.452 puana gerilerken, sigorta endeksi ise 19.004 puandan 13.785 puana düştü.  
 
Özellikle bankaların portföyünde çok ciddi miktarda Hazine bonosu, devlet tahvili ve eurobondlar bulunuyor. Şu anda tüm bu enstrümanlar da zarar yazıyor. Bu durum banka bilançolarını en azından ilk çeyrekte olumsuz etkileyecek bir gelişme.  
 
Sigorta hisselerindeki düşüşte ise portföy yapısının yanı sıra, Hazine’nin 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere yaptığı düzenlemenin de etkisi var. Buna göre, poliçelerin gelecek yıla sarkan kısmının tümü için karşılık ayrılacak. Buna bağlı olarak oluşacak fark da bilançolara zarar olarak yansıyacak. Tüm bunlar da banka ve sigorta sektöründe yer alan hisse senetlerinin değer kaybetmesine neden oluyor. Ancak olumlu bir gelişme olması halinde özellikle bankaların hızla yükselebileceği söyleniyor.  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz