Not artırımına S & P da katıldı

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, geçte olsa geçen yılın son ayında Türkiye’nin kredi notunu yükseltmişti. Son 4 yılda hükümetin uyguladığı ekonomik ve siyasi reform sürecindeki g...

1.02.2006 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, geçte olsa geçen yılın son ayında Türkiye’nin kredi notunu yükseltmişti. Son 4 yılda hükümetin uyguladığı ekonomik ve siyasi reform sürecindeki gelişmelerinin not artırımında etkili olduğunu belirten Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu B1’den Ba3’e çıkardı.

2005 yılının son ayında not artırımına sahne olan Türkiye piyasaları 2006’nın ilk ayında yine bir not artırımına sahne oldu.

Bu kez de uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's (S &P), Türkiye'nin kredi notuna ilişkin ekonomik görünümünü “durağan''dan ''pozitif''e çevirdi.

S & P'den yapılan açıklamada, uzun dönemli döviz cinsinden BB (-) ile YTL cinsinden ''BB'' olan kredi notlarının ise aynen teyit edildiği bildirildi.

hedEkonomik görünümün pozitife çevrilmesi, Türkiye'ye dönük olumlu bakışı yansıtırken, kredi notunun yakında arttırılabileceğinin işareti olarak değerlendiriliyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's, güçlü maliye politikasının sürdürülmesi ve sosyal güvenlik reformu gibi yapısal reformlardaki ilerlemenin, kredi notunu yükseltecek unsurlar olacağını bildirdi.

S &P'den yapılan açıklamada, görünümün pozitife çevrilmesine neden olarak, Türkiye'nin sağlam makro ekonomik politikalara bağlılığının devam etmesi gösterildi.

Türkiye'ye olan uluslararası güveninin arttığının belirtildiği değerlendirmede, YTL'nin de değer kazanarak güçlendiği ifade edildi.

Aynı açıklamada pozitif gelişmelerin orta vadede devam etmesinin beklendiği belirtilirken, bu gelişmelerin IMF destekli ekonomik program ve AB ile müzakereler tarafından desteklendiği ifade edildi.

S &P tarafından yapılan açıklamada, geçen yıl, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSMH) yüzde 6'sına ulaşan cari işlemler açığının, borçlanma maliyetinin yükselmesi ve vadelerin kısalması gibi gelişmelerin kredi notunu olumsuz etkileyebilecek unsurlar olduğu ifade edildi.

S &P değerlendirmesinde, kuş gribinin kısa vadeli bir risk oluşturduğu, ancak insanlar arasında yayılmadığı sürece kredi notu üzerinde olumsuz bir etki yapmayacağı vurgulandı.

BORSA

hedKar satışı beklense de ibre yukarı
İMKB 100 Endeksi yeni yıl ile birlikte rekor üstüne rekor kırıyor. Endeksin kırdığı her yeni seviyeden sonra kar realizasyonu beklentisi artsa da yabancı alımların etkisiyle yükseliş sürüyor. Ocak ayının son haftalarında yani, 26 Ocak’ta Endeks yeni bir rekor kırarak 46 binli seviyelerin üzerine çıktı. Yıllık getirisi ise yüzde 69 olarak gerçekleşti.

Aynı gün sabah açılışta 46 bin 23 puan ile yeni zirve noktasını test eden borsa, daha sonra kısa süreli gerilemeye başladı. Ve ilk seansı 46 bin seviyesinin altında tamamladı.

Kısacası borsanın eski parlak günlerine geri döndüğünü söylemek mümkün. Borsadaki yükseliş 2000 yılındaki 3.7 sent seviyelerini “gördü görecek” beklentilerini de artırıyor. Bu seviyelerden kar realizasyonları beklense de uzmanlar ibrenin yukarı yönlü olduğunu söylüyor. Çünkü, gelişmekte olan ülkelere para akışı sürüyor. Türkiye’de bu akımdan nasibini alan ülkeler arasında.

Endeks düzeyi rekor kırdıkça borsadaki yabancıların payı da yeni rekorlar kırmaya devam ediyor. Yabancıların payı da yüzde 70’e yaklaştı. Borsa yükseliyor ama yerli yatırımcı kalbinin kırıklığı sürüyor. Yönün ağırlıklı olarak yurtdışı piyasalardaki seyre göre belirlendiği borsadaki yükselişten daha çok yabancılar kazanıyor.

Uzmanlara göre endeksin 45 bin seviyesinin üzerinde kalma çabası sürecek. Endeksin bu seviye üzerinde kalması durumunda yükseliş hareketine devam edeceğini vurgulayan uzmanlar, her an gelebilecek kar satışları karşısında dikkatli olunması gerektiğini söylüyor. Özellikle şubat ayında ciddi bir düzeltme hareketi beklendiğini söylemekte fayda var.

VOB

hedYeni ürünler bekleniyor
Bu ay içerisinde birinci yılını kutlamaya hazırlanan Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’na (VOB) ilgi sürüyor. Bu yıl sonuna kadar sürecek olan stopaj avantajı, VOB’a olan ilgiyi daha da artırabilir. Vergi avantajı ve kaldıraç oranı gibi avantajları ile VOB’un bu yılın gözde yatırım araçları arasında yer alacağını söyleyen uzmanlar, her yatırımcıya göre bir sözleşme olduğunu hatırlatıyor.

Döviz kurlarındaki durgunluk ve hisse senedi piyasalarındaki artış VOB’da döviz sözleşmelerinin yerini endeks sözleşmelerinin almasına neden oldu. Son dönemlerde endeks sözleşmelerinin ağırlığının artmasına dikkat çeken TSKB Menkul Kıymetler Müdürü Saim Çelik, “Piyasaya yeni girecek ürünlerle birlikte bu yıl işlem hacimleri daha da artacak” diye konuşuyor.

VOB’da yüzde 10’luk kaldıraç oranı sayesinde 10 bin YTL ile 100 bin YTL’lik işlem yapılabiliyor. Bu da İMKB 100 Endeksi’nin yüzde 10 yükselmesi durumunda VOB yatırımcının yüzde 100 getiri sağlamasına neden oluyor.

Bu yıl VOB’da altın, fındık ve hisse bazlı sözleşmelerin işlem görmesi bekleniyor.

Eurobond

hedAlınmasa da tutulur
Uluslararası fonların gelişmekte olan ülke piyasalarına ilgisi sürerken, bu ülkelerin Eurobondları da talep görmeye devam ediyor. 2030 vadeli Eurobondun fiyatı yılın ilk ayının son haftalarında 154 dolara kadar yükseldi. Eurobondlara ilginin artmasında ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artışında sona yaklaşması önemli rol oynuyor.

FED’in bu faiz politikası, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik göstergelerinin iyileşmesi ve bu ülkelerin risklerinin azalması bu ülkelerin Eurobondlarına olan talebi artırıyor.

Hatta Türk Erubondlarının fiyatı Brezilye gibi gelişmekte olan bazı ülkelerini Eurobondlarının altında. Türkiye’nin yeni çıkardığı 2036 vadeli Eurobondun fiyatının çıkış fiyatının altında işlem görürken, aynı şekilde Brezilya tarafından satışa sunulan 2037 vadeli Eorobondun ise çıkış fiyatının 4 puan üstünde işlem gördüğünü söyleyen Akbank Sabit Getirili Menkul Kıymetler Müdürü Murat Ural, cari açık ve İran ile ilgili risklerin bu durumda etkili olduğunu vurguluyor. Kısacası çıkış beklentisi var ama satışlar da görülebilir. Ural, “Bu seviyelerden alınmasa bile tutulmasında fayda olabilir” diye konuşuyor.

DÖVİZ

hedDöviz yatırım aracı olmaktan çıktı
2005 yılında yatırımcılarını üzen dövizde durum 2006 yılında da farklı olmayacak. Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelere yönelen fonlardan aldığı payın artması kurların 2006 yılında da düşmese bile yatay bir seyir izleyeceği beklentilerini güçlendiriyor.

Son yıllarda ekonominin normale dönmeye başlaması yatırımcıların tercihlerini değiştirmesine neden oldu. Çünkü, artık dövizin yatırım aracı olmaktan çıktığını söylemek mümkün. Döviz kurlarının son yıllarda sürekli gerilemesi dikkat çekiyor. Başka bir deyişle, YTL’ye olan güven artarken ve dövize kimse yatırım yapmıyor. 2005’i 1.3510 YTL’den kapatan dolar kuru ocak ayının son haftalarında 1.32 seviyelerine kadar geriledi. Bir anlamda dolara yatırım yapanları sadece bankaların verdiği yıllık yüzde 2-3 faiz getirisi ile yetinmek zorunda kalacak.

Uluslararası fonlar dolar satıp YTL’ye yatırım yaptıkça kurlardaki gerileme sürecek gibi görünüyor. Bu durumda tek döviz alıcısı ise Merkez Bankası. MB bu alımlar ile doların değerlenmesini sağlayamasa da YTL’nin daha fazla değerlenmesini önlemiş oluyor.

MB bu müdahalelerle 2005 yılında 21 milyar 962 milyon dolar alım yapan banka 9 Ocak itibari ime rezervlerini 52 milyar doların üzerine çıkardı.

2005 yılında dövizin tek alıcısı olan banka bu yılda alımlarının sürdürecek. Hatta bu ay doğrudan alım yolu ile kurlara müdahale edebilir. Ocak sonu itibari kurlar alım seviyelerine yaklaştı.

BONO

hed2006’da değişken faizli tahviller öneriliyor
Bono piyasaları 2006’ya yüzde 15 vergisi uygulaması ile girdi. Bu durum piyasalarda beklenildiği faizleri fazla etkilemedi. Hatta Hazine’nin ilk stopajlı ihalesi oldukça fazla ilgi gördü.

Türkiye piyasalarına giren yabancı fonların artması YTL’yi güçlendiriyor. 2005’de yüzde 21.1 getiri sağlayan bonoların 2006’da da yine yüksek bir performans göstermesi bekleniyor. Hazine ihalelerine gösterilen yüksek ilgi de bu savı destekliyor. Faizlerdeki olası dalgalanmalara karşı değişken faizli bonolar öneriliyor. 2005’i yüzde 13.83 seviyelerinden kapatan bileşik faizler 2006 yılının ilk ayında ise yüzde 13.5’in altına geriledi. Özellikle enflasyondaki düşüşe paralel olarak Merkez Bankası’nın faiz indirimi beklentisi bileşik faizlerin de gerilemesine neden oluyor.

Enflasyondaki düşüş sürer, petrol fiyatları ile İran’daki gerginlik yatışırsa Merkez Bankası gecelik faizleri düşürebilir. Bu da bono piyasalarında getirilerin artması anlamına geliyor.

ABD’de yüzde 4.5’a kadar yükselen faizlerin yüzde 4.75’de durması bekleniyor. Avrupa’da faiz artışı sinyali verse de çok agresif olması beklenmiyor. Dolayısıyla, global likiditenin akışını kesebilecek bu olasılığın gerçekleşme şansı oldukça zayıf. Global likiditenin akışını kesebilecek bir başka olumsuz ihtimal ise Ortadoğu’daki savaşın yayılması olabilir. Eldeki verilerle bu konuda yorum yapmak ise oldukça güç. Olumlu tabloyu bozabilecek iç gelişmeler ise erken seçim gibi gözüküyor.

Ayrıca Hazine 8 Şubat’ta 1 milyar 724 milyon YTL, 22 Şubat’ta ise 8 milyar 567 milyon YTL iç borç ödemesi yapacak.

ALTIN

Uyuyan dev yeniden uyandı
Soğuk savaşın büyük ölçüde bittiği 1990’lı yılların başından itibaren yatırım aracı olmaktan çıkarak daha çok takı ve aksesuar amaçlı kullanılan altın, son 2 yıldır 25 yıl önceki günlerine doğru hızla ilerliyor.

2005 yılını 500 doların üzerinde kapatan bir ons altının fiyatı yılın ilk üç haftasında da hızlı bir şekilde artarak 564 dolara kadar yükseldi.

Piyasalardaki genel beklenti, fiyatların yıl içerisinde önce 600, daha sonra ise 700 dolara kadar yükseleceği yönünde.

İran’daki siyasi gerginlik ve buna bağlı olarak petrol fiyatlarının artması altın fiyatlarının yükselmesinin önemli nedenleri arasında. Bu nedenlerden dolayı uluslararası yatırım fonlarının, portföylerinde daha fazla altına ve emtiaya yer verme eğilimi de fiyatları tetikliyor.

Ayrıca bazı ülkelerin merkez bankalarının altın rezervlerini artıracağı yönündeki açıklamaları da altın talebinin artmasına yol açıyor. Son dönemlerde Arjantin, Güney Afrika ve Çin Merkez Bankaları rezervlerini artıracağına yönelik açıklamalar yaptı.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz