Stopaj orta vadede etkili olacak Geçen ay piyasalar yüksek tansiyonlu günler yaşadı. Bu tansiyonun düşmesi anlamında Merkez Bankası’nın döviz piyasasına doğrudan müdahaleleri ve Para Politik...
Stopaj orta vadede etkili olacak
Geçen ay piyasalar yüksek tansiyonlu günler yaşadı. Bu tansiyonun düşmesi anlamında Merkez Bankası’nın döviz piyasasına doğrudan müdahaleleri ve Para Politikası Kurulu’nun Olağanüstü toplanarak faiz artırım kararları birbirini izledi. Yine bu dönemde hükümetin attığı adımlar da oldu. Bu adımların en önemlisi ise stopaj konusunda yapılan değişiklik.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Devlet Bakancı Ali Babacan yaptıkları ortak açıklamada yatırım araçlarında alının vergi konusunda değişikliğe gidildiğini açıkladı. Ancak bu açıklamalar, piyasaların ateşini kısa süreli olarak düşürdü. Daha sonrasında enflasyon, seçimler, AB gibi kaygıların yanında FED’in faiz artırım endişeleriyle, piyasalardaki çalkalanma devam etti.
Ancak konuştuğumuz analistler, stopaj konusunda alınan bu kararların piyasalardaki rüzgar olumluya dönmeye başladığında Türk piyasası için oldukça önemli olduğunu ifade ediyor. Bu kararla Türkiye’nin alternatif ülkelere göre cazibesinin arttığı ifade ediliyor.
Hükümetin, yeni stopaj uygulamaları şöyle:
Yabancılara Stopaj Sıfır: Türkiye'de yerleşik olmayan dar mükellef gerçek kişi ve kurumların, diğer bir ifadeyle yurtdışında yerleşik yatırımcıların, vergilemesinde AB uygulamaları çerçevesinde mukimlik ilkesini esas almaya başlanıyor. Buna göre yurtdışı yerleşiklerin finansal araçlardan Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlara uygulanacak stopaj oranı sıfıra indirilecek. Bunların beyanname vermesi de söz konusu olacak.
Eurobond Stopaj Dışında Kalmaya Devam Edecek: Eurobondlar stopaj sistemi dışındaydı bu uygulama aynen devam edecek. Ayrıca yurtdışında yerleşik yatırımcılar bakımından eurobondların yurtiçinde yerleşik yatırımcılara satılmasından elde edilen kazançlar için beyanname verilmeyecek
Yerli Yatırımcıya Stopaj Yüzde 10: Yurt içinde yerleşik yatırımcılar bakımından da stopaj oranı yeniden düzenleniyor. Bunun için yasa maddesiyle Bakanlar Kurulu'ndan yetki alınacak. Bu yetki çerçevesinde stopaj oranının; DİBS gelirleri, özel sektör tarafından ihraç edilen borçlanma senetleri ile hisse senetlerinin alım/satım kazançları için yüzde 10 olacak.
Yatırım Fonlarında Son Durum: Yatırım fon ve ortaklıklarının vergilemesinde mevcut sistem değiştirilecek, yeni sistemde fon ve ortaklıklar bünyesinde vergileme yerine yatırımcılar nezdinde yüzde 10 stopaj yapılacak.
Hissede Vergi Alınmaması Halleri: Hisse senetlerindeki uygulamaya paralel olarak portföyünü en az yüzde 51'i İMKB'de işlem gören hisse senetlerinden oluşan fonların katılma belgelerinde 1 yıldan daha fazla süreyle elde tutulanlar için herhangi bir stopaj yapılmayacak.
Mevduat Ve Repo’da Yüzde 15: Mevduat ve repoda eskiden olduğu gibi stopaj uygulaması yüzde 15 olarak devam edecek.
2006 Öncesi Ve Sonrası Dips’lerde Son Durum: 1 Ocak 2006 tarihinden önce ihraç edilen DİBS'lerde eski sistem aynen devam edecek. 1 Ocak 2006 tarihinden sonra ihraç edilen DİBS'ler ile bu tarihten sonra iktisap edilen diğer menkul kıymetlerden, bu kanunun yayımı tarihinden sonra elde edilen kazançlarda da yeni oranlar geçerli olacak.
Vob Stopaj Dışında Kalmaya Devam Edecek: Gerçek kişiler hariç vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen kazançlar 2006 yılı için stopaj kapsamı dışında bulunmaktaydı, bu uygulama sürekli hale getirilecek.
Yatırım Araçları
VOB
VOB, piyasa beklentilerini yansıtıyor
Geçen ayın son döneminde stopajda uygulanan değişiklik vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinde de bir takım değişiklikleri beraberinde getirdi. Buna göre gerçek kişiler hariç vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen kazançlar 2006 yılı için stopaj kapsamı dışında bulunmaktaydı. Bu uygulama yeni değişiklikle sürekli hale getirilecek. Piyasalarda olanların olduğu gibi VOB piyasasına da yansıdığını söyleyen Ak Yatırım VOB Yatırım Uzmanı Tolga Topaloğlu, ağırlıklı olarak dolar ve İMKB-30’da ağırlıklı olarak işlemlerin döndüğünü ifade ediyor.
VOB’a bakıldığında Merkez Bankası’nın müdahalelerine rağmen alım yönlü hareketlerin devam ettiğinin anlatan Topaloğlu şöyle devam ediyor:
“Siyasetteki ve iç piyasadaki olumsuz havanın etkisiyle dolar yüksek eğilimini koruyabilir. Ancak Temmuz ayının yüksek turizm gelirinin beklendiği bir dönem olması ve PPK’nın etkisiyle daha dingin bir piyasa da olabilir.”
Borsa
Yaz ayları inişli çıkışlı olacak
Haziran ayı borsa yatırımcısı açısından oldukça sert düşüşlerin olduğu bir ay olarak geçti. 2005 Haziran ayından sonra ilk kez dolar bazında 2 sent seviyesinin altı görüldü. Ay içinde en yüksek 2.49 sent seviyesi görülmüştü. YTL bazında bakıldığında endeks 35.000 seviyesini güçlü direnç olarak belirledi. Bu seviyenin üzerinde 37.500 seviyesini direnç olarak karşımıza çıkıyor. Geri çekilmelerde ise 30.000 hatta 28.000 seviyeleri analistlerin teknik destek olarak gösterdiği noktalar.
Geçen ay alınan tüm tedbirlere rağmen piyasalardan para çıkışının engellenemediğini söyleyen Taksim Menkul Değerler Yatırım Uzmanı Mustafa Karaca, önümüzdeki 9 ve 12 aylık bilançolarda bankaların bilançolarında bozulma bekliyor. Karaca, döviz sendikasyon kredisi alan bankalar ile yüklü bono pozisyonu olan bankaların bu zararları özellikle yıl sonu bilançolarına yansıtacağını söylüyor.
İMKB-100 Endeksi’nde etkisi en yüksek olan bankalardaki bu durumun, borsa performansını da olumsuz etkileyeceğini ifade eden Karaca, “Merkez Bankası’nın tüm müdahalelerine rağmen, siyasal ve ekonomik baskı olduğu yerde duruyor. Asıl önemli olan global likiditenin seyrinin gelişen piyasalardan gelişmiş piyasalara kayması endişesinin devam ediyor olması” diyor. Bu şartlar altında endeksin inişli çıkışlı bir yaz geçireceğini savunan Karaca, uzun vadeli bekleyenler için 2 sent civarının iyi bir yer olduğunu da sözlerine ekliyor.
Bono
MB’ye rağmen para çıkışı sürüyor
Bono piyasası, diğer piyasalarda olduğu gibi hareketli bir ayı geride bıraktı. Yurtdışı piyasalarda faiz ve enflasyon baskısı nedeniyle olumsuz havanın devam etmesi ile birlikte gösterge olan 9 Nisan 2008 vadeli bileşik bono faizleri, 16.96 seviyelerinden devam ettirdiği yükseliş eğilimini yüzde 22 seviyesinin de üzerine taşıdı ve yüzde 22.95’le Aralık 2004’ten bu yana görülen en yüksek seviyeye geldi. Faizlerdeki bu yüksek hareketlilik geçen ay PPK’nun iki kez acilen toplanmasına yol açtı. PPK, sert hareketlere set çekebilmek için yüzde 1.75 ve yüzde 2 olmak üzere toplamda yüzde 4 oranında faiz artırımına gitti.
Akbank Sabit Getirili Menkul Kıymetler Grubu Yöneticisi Murat Ural, Türkiye riskini azaltmak isteyen yatırımcıların bonodaki sığ piyasa nedeniyle faizlerin yükseliş eğiliminde olduğunu belirtiyor. Ural sözlerine şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin önünde ciddi belirsizlikler var. Bunların başında da global likidite geliyor. ABD Merkez Bankası’nın enflasyon baskısıyla birlikte faizleri artırma eğiliminin devam edeceği endişesi, bunun yanında AB ve Japon Merkez Bankalarının faiz artırması ihtimali, gelişen piyasalardan para çıkışına neden oluyor. Yine içerde haziran ayı enflasyon kaygıları, seçim tartışmaları, AB ile ilişkiler, Kıbrıs gibi faktörler, piyasa üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor.”
Yatırım araçlarından elde edilen gelirde yabancı yatırımcıya sıfır faiz uygulaması getirilmesine rağmen, bonoda satış baskısı nedeniyle bunun bir etkisinin olmadığını anlatan Ural, Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemde daha aktif olma anlamında faiz artırımlarına devam etmesi ihtimali üzerinde duruyor. Ural, yaşanan bu hareketlerin ise bir düzeltmeden çok daha sert olduğunu sözlerine ekliyor.
Merkez Bankası’nın 5 Temmuz’da 6 milyar 873 milyon YTL’lik ve 19 Temmuz’da 1 milyar 987 milyon YTL’lik iki itfası bulunuyor.
Eurobond
Konjonktür, Eurobond’ların aleyhine
Global yatırımcıların yüksek cari açığa sahip gelişmekte olan ülkelerden çıkma eğilimi, geçen ay Türkiye’nin döviz cinsi tahvillerinin getirisinin yılın en yüksek seviyelerine çıkmasına neden oldu. Gelişen piyasaların Eurobondları arasında Türkiye yüksek volatilitesiyle birlikte en kötü performansı gösteriyor.
Dolar/YTL paritesinde dolar lehine hareketlilik, Türk Eurobondları’nın performansı olumsuz etkilemeye devam edecek gibi görünüyor. Merkez Bankası’nın müdahalelerinin ne kadar etkili olacağını görmek gerekeceğini söyleyen analistler, Türkiye’deki makroekonomik kaygılar ve siyasal olumsuzlukların yanında global konjonktürün de riskli piyasalardan yana olmadığını hatırlatıyor. Türkiye’nin risklerinin yanına global riskler de eklenince Eurobond piyasasındaki olumsuz etkinin devam edeceğini söylemek mümkün.
Önümüzdeki dönemde FED’in faiz politikasının nasıl bir yön çizeceği ise en fazla takip edilecek konuların başında gelecek. Çünkü analistler FED’in faizleri, yüzde 6 seviyelerine kadar çıkarma ihtimalini konuşmaya başladı.
Altın
Dolar ve petrol baskı yapıyor
Mayıs ayında son yılların en yüksek seviyesi olan ons başına 730 dolara kadar tırmanın altın, bu noktadan sonra gevşeme eğilimine girdi. Bir ara Haziran ortalarında gün içinde 544 dolar seviyesine kadar gevşeyen altına buralardan tepki alımı geldiği gözlendi. Bu alımlarda 600 dolar direncine doğru bir yukarı hareket oldu. Ancak genel beklenti Temmuz ayı için bu seviyenin güçlü bir direnç olduğu yönünde. Goldaş Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Binatlı, ABD dolarının diğer para birimleri karşısında değer kazanmasının ve petrol fiyatlarının 70 doların altında seyretmesinin altın fiyatları üzerinde baskı yarattığını ifade ediyor.
Yaz aylarında geleneksel olarak altın fiyatlarının durağan bir seyir izlediğini hatırlatan Binatlı sözlerini şöyle sürdürüyor:
Bu yaz da değerlenen dolar ve 70 doların altındaki petrol nedeniyle böyle bir seyir izlenebilir. Fakat bu seyir daha ileri vadede kendini yükselişe bıracak. Altın her zaman orta uzun vadeli bir yatırım aracı. Bu nedenle bu gün yatırım yapanlar, belki kısa vadede pişman olabilir. Ama orta ve uzun vadede iyi getiri elde edecekler.”
Döviz
Piyasa MB’yi test ediyor
Dolar, geçen ay son iki ay yaptığı yükselişle 2001 krizi sonrasında yaşanan sert yukarı hareketin bir benzerini yaşadı. Mayıs ayı başında 1.3190 seviyesinde olan dolar, iç ve dış gelişmelerin etkisiyle yukarı bir hareket başlattı. Haziran ayında bu hareket daha da sertleşti. Dolar kuru Merkez Bankası’nın doğrudan müdahalelerine rağmen, tarihi zirvesi olan 1.77 seviyelerine (1.7680) çok yaklaştı.
Bu eğilimler sonucunda 7 Haziran’daki olağanüstü toplantısında faizleri yüzde 1.75 puan artıran MB 20 Temmuz’daki olağan toplantısının ardından yaşanan sert hareketler sonrasında 25 Haziran’da bir kez daha olağanüstü toplanmak zorunda kaldı. Piyasada BM’nin nerede müdahale edeceğinin test edilmeye çalışıldığı konuşuldu. Bu arada MB’nin ilk müdahalesinde 700 milyon dolar ikinci müdahalesinde ise 2 milyar dolarlık rakamlar telaffuz edildi. 25 Haziran’daki PPK toplantısının ardından ise faiz artırımı ve depo alım ihalesi kararı alındığını hatırlatan Gedik Yatırım Portföy Yönetimi Uzmanı Korhan Deliceoğlu, yapılan müdahaleler ve faiz artırımları sonrasında dolardaki ateşin biraz olsun düşebileceğini ifade ediyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?