Zafer Onat / Finans Portföy Genel Müdürü Ekonomi, dolayısıyla piyasalar zor bir döneme giriyor. Irak’ın yarattığı belirsizlik ve ekonomideki sıkıntılar, piyasalarda hesapların yeniden yapılmasına...
Zafer Onat / Finans Portföy Genel Müdürü
Ekonomi, dolayısıyla piyasalar zor bir döneme giriyor. Irak’ın yarattığı belirsizlik ve ekonomideki sıkıntılar, piyasalarda hesapların yeniden yapılmasına neden oluyor. Dövizden borsaya, Eurobond’dan faize, paranın yönüne yönelik çeşitli senaryolar yapılıyor. Herkesin kafasında aynı soru var: “Savaş piyasaları nasıl etkiler, hangi yatırım aracı daha iyi kazanç getirir?”… Finans Portföy Genel Müdürü Zafer Onat, bu soruların yanıtlarını veriyor…
Piyasalarda tüm hesaplar olası savaş senaryolarına göre yapılıyor. Türkiye’nin ABD’den alacağı yardım paketinin büyüklüğü, savaşta üstleneceği rol ve savaşın süresi şu anda piyasalarda en çok konuşulan konuların başında geliyor. Bunlara ilişkin senaryolar üretiliyor ve piyasa aktörleri de bu senaryolara göre, portföy oluşturuyor.
Ancak, yatırımcılar için hala soru işaretleri var. “Bu dönemde nasıl bir yatırım stratejisi izlenmeli? Hangi enstrümana yatırım yapılmalı?” gibi sorular hep kafalarında. Çünkü, piyasa aktörleri kadar çabuk hareket etme şansları yok. Bu nedenle de doğru bir stratejiyle, zor bir dönemi kârlı kapatmak için yoğun bir çaba içerisindeler. Bunun için de uzmanlardan profesyonel destek alma yoluna gidiyorlar.
İşte bu uzmanlardan biri de Finans Portföy Genel Müdürü Zafer Onat. Ona göre, bu dönemde izlenecek en iyi strateji yatırım vadesini iyi belirlemek. Zafer Onat, “Bu işin kitabı, riskli dönemlerde nakitte kalınmasını öneriyor. Ancak bu dönemde yapılan değerleme tabanlı alışlar, orta vadede çok cazip getiriler getirebilir. Bu nedenle hesaplamayı çok iyi yapmak gerekiyor” diyor.
Zafer Onat, olası bir savaşın başlaması halinde piyasalara ilişkin beklentilerini ve yatırımcıların izlemesi gereken stratejileri Capital’e anlattı:
SAVAŞ PİYASASI NASIL ETKİLER?
Harekatın başladığı gün piyasaların bulunduğu seviye çok önemli. Örneğin, İMKB Endeksi 60 sent veya daha aşağı bir noktadaysa, çok fazla satış geleceğini zannetmiyorum. Aksine, alım gelecektir. Çünkü, savaşın bir gün gerçekleşeceği 5-6 aydır piyasa tarafından biliniyor.
Zaman zaman savaşın çıkma ihtimali ileri doğru öteleniyor. Bu durumda da spekülasyonlar yapılıyor. Türkiye ile ilgili son spekülasyon, yardım paketi ile ilgiliydi. Özellikle hisse senedi piyasasında beklenmedik bir zamanda iyi bir yükseliş yaşandı. Faizlerde ve dövizde de hep aynı şey etkili. 25 Şubat verilerine göre, 26 Şubat’ta savaş çıkacağını düşünürsek, hisse senetlerine ve bonolara satış, dövize de alış gelir diye düşünüyorum.
Ancak, bunun boyutu ilk başta çok küçük çaplı olur. Çünkü, harekatın birinci gününden savaşın seyri çok belli olmayacak. Spekülasyona çok açık bir döneme girmiş olacağız. Bir miktar satış gelmesine rağmen, savaşın kısa sürede sonuçlanması üstüne spekülasyon yapılacaktır.
BORSADA NELER OLABİLİR?
Biz özellikle küçük yatırımcılara, hisse senedi yatırımını her zaman değerleme esasına dayalı olarak yapmalarını tavsiye ediyoruz. Eğer hisse senetleri ucuzsa, alım yapmalarını, pahalı ise satış yapmalarını öneriyoruz. Biz bir endeks seviyesi vermiyoruz. Çünkü, her şeyin bir değeri, bir de fiyatı var.
Dolayısıyla, savaş olsa da olmasa da, eğer bir vade sorunu yoksa, şirketlerin mevcut piyasa değerleri ve hedef piyasa değerlerine bakarak alım yapmak en doğru strateji olacaktır. Sonuçta bir vade sorunu yoksa, yatırımcılar sadece değerlemeye bakarak savaştan veya diğer dış etkenlerden bağımsız şekilde işlem yapabilirler.
FAİZ CEPHESİNİN DURUMU
Savaş bir belirsizlik yaratacağı için, faizler üzerinde mutlaka negatif bir etkisi olacaktır. Bence savaşın etkilerinden ziyade, yeni hükümetin becerileri faiz üzerinde daha etkili olacak. Savaş gittikçe ikinci planda kalmaya başlıyor. Çünkü, savaş için yapabileceğimiz bir şey yok. Sadece ne kadar süre devam edecek, turizm gelirleri ne kadar etkilenecek, ekonomimiz ne kadar durgunluk içine girecek gibi genel sorunlarımız var.
Öte yandan, bizim IMF ile birlikte yürüttüğümüz bir program var. Bu programda hükümetin taahhüdü altında. Gözlediğimiz kadarıyla hükümet bundan kaçmaya çalışıyor. Ancak, böyle bir durumdan piyasalar hoşlanmayacaktır. Çünkü, bizim en büyük kreditörümüz IMF. IMF ile oluşabilecek bir terslik piyasalarda kredibilite yönünden negatif algılanacaktır. Bu da faizlerde kontrolsüz hareketlere yol açabilir.
Yani faizler savaştan çok sınırlı bir şekilde etkilenecektir. Buna karşın olası bir IMF anlaşmazlığından son derece negatif yönde etkilenebilir.
Bu işin kitabı, “Savaş gibi belirsiz veya kontrol edemeyeceğiniz gelişmelerin olabileceği ortamlarda mümkün olduğunca nakitte kalın” der. Ancak, bu insanların risk iştahlarıyla doğru orantılı.
DÖVİZDE YENİ HESAPLAR
Bu tamamıyla yatırımcının tasarruf alışkanlığı ile ilgili. Bir kişi, hayatı boyunca dövize yatırım yaptıysa, ona dövizini satıp TL’ye yönelmesini istemek riskli bir tavsiye olacaktır. Satın alma ve euro/dolar paritesine göre yaptığımız hesaplamalara göre, şu anda döviz yüzde 7,5-8 civarında ucuz.
Tarih boyunca da bu artı ya da eksi yönde yüzde 15’lik bir bant içinde hareket etmiş. Bu nedenle döviz almanın, özellikle sermaye veya tasarruf değerini koruma açısından son derece muhafazakar ve makul bir davranış olacağını düşünüyorum.
HANGİ YATIRIM FONU?
Burada riski vadeyle ilişkilendirmek gerekiyor. Çünkü, bankalardaki mevduatın ortalama vadesi 45 gün civarında. Bu noktada kısa vadeli yatırım yapmayı düşünen insanlara, hisse senedi içeren fonları tavsiye edemezsiniz. Zaten yatırım fonu pazarına baktığımızda da likit fonların ezici bir şekilde üstünlüğünü görüyoruz.
Bu nedenle minimum 6 ay vade ile parasını yatırım fonlarında tutacak yatırımcılara, endeksin 60 sent düzeyine yaklaştığı noktalarda A tipi, hisse senedi ağırlıklı fonları almalarını öneririm. Çünkü, Türkiye gelişmekte olan bir piyasa. Özellikle hisse senedi piyasası sığ bir piyasa ve her şey abartılıyor. Bu nedenle 5-6 aylık vadede endeksi 60-90 sent arasında görmek mümkün.
“EUROBONDLAR BÜYÜK YATIRIMCILAR İÇİN UYGUN”
Olası bir savaş döneminde Eurobond’lara yatırım yapmak size göre doğru mu?
Aslında, Türkiye’nin AB’ye herhangi bir dönemde gireceğini düşünüyorsanız, en uzun vadeli Eurobond’a yatırım yapmak doğru bir strateji olabilir. Şu anda piyasadaki en uzun vadeli kağıt ise 2030 vadeli. Çünkü, Türkiye AB yolunda ilerlemeye başladığı zaman, convergence (yakınsama) olayı ortaya çıkıyor. Yani Türkiye de bir AB üyesi ülke ile eşit koşularda borçlanabilme şansına kavuşacak. Bu da doğal olarak varolan Eurobond’ların değerlenmesini sağlayacaktır.
Şu anda söz konusu vadedeki Eurobond’un getirisi yüzde 11-11,5 civarında. AB’ye üyelik konusunda ilerleme olacağı konusuna yatırım yapacaksanız, ki biz bu kapsamda getirilerin 6,5-7’lere kadar inebileceğini düşünüyoruz. Bu da şu anda 105 dolar olan 2030 vadeli Eurobond’ların 150-160 dolarlara yükselmesi demek.
Buna mutlak gelir olarak baktığınızda oldukça cazip. Kısa vadede, Eurobond’lar çok volatil olduğu için profesyonel olmayan yatırımcılara tavsiye etmiyorum. Geliri ve tasarrufu daha büyük olan yatırımcılar için Eurobond bir çeşitlendirme aracı. Tasarrufları daha küçük olanlar için ise, döviz mevduatını daha ulaşılabilir ve kontrol edilebilir olarak görüyorum.
“TOPARLANMA ABD’DEN BAŞLAR”
Yurtdışı piyasalar da oldukça gergin. Savaşın çıkması piyasaları nasıl etkileyecek?
Yurtdışı piyasalarda savaş beklentisi çok eski zamanlardan beri var. Şu anda bir çok piyasa da son 6-7 yılın en düşük seviyelerinde.
Dünya ekonomisini taşıyan ABD tüketicisi. Burada tüketim azalınca, tüm dünya durma noktasına geliyor. Çünkü, dünyadaki toplam GSMH’nın yüzde 6’sını ABD üretmesine rağmen, yüzde 32’sini tüketiyor. Tüm dünya ekonomisi ABD halkının üzerine dönüyor. Şu anda olası savaşta özellikle ABD’de tedirginlik yaratıyor. Halk tedirgin olunca da tüm harcamalarını erteliyor. Bu harcamalar ertelendiği için de ekonomilerde durgunluk yaşanıyor.
Şu anda herkes savaşın belirsizlik yaratacağı ve ABD ekonomisinin ilave hasar alacağını düşünüyor. Ancak, bana göre, savaş olduğunda iki noktadan ötürü dış piyasalar olumlu etkilenecek. Birincisi, yurtdışı piyasalarda bizim piyasa gibi sınırlı değil, açığa satış yapma imkanınız da var. Bir çok şirkette çok büyük açık pozisyonlar var. Bunlar büyük ihtimalle Irak savaşının çıkmasını bekliyor. Geçmiş deneyimlere dayanarak, savaşın başlaması halinde sert satışların olacağını düşünüyorlar. Onlar da fırsattan yararlanarak açık pozisyonlarını kapatacaklar. Dolayısıyla piyasalardaki potansiyel alıcıların çok fazla olması düşüşe izin vermeyecektir.
İkincisi ise ABD ekonomisiyle ilgili. Savaşla ilgili çok beklenmedik gelişmeler olmazsa ABD halkı, güvenli bir şekilde harcama alışkanlığına dönecektir. Irak’taki petrol gelirleriyle de açıklarını kapatacaktır. Dolayısıyla ABD’den başlayan hareketle tüm piyasalar toparlanacaktır.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?