Alarko Grubu Yeniden Atakta

Ayhan Yavrucu / Alarko Holding CEO'su    Ayhan Yavrucu, Alarko Holding’in CEO’su. Üzeyir Garih’in vefatından sonra şirkette bir değişiklik olmadığını söylüyor. Ona göre,...

1.05.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ayhan Yavrucu / Alarko Holding CEO'su  
 
Ayhan Yavrucu, Alarko Holding’in CEO’su. Üzeyir Garih’in vefatından sonra şirkette bir değişiklik olmadığını söylüyor. Ona göre, iki ortağın 1980’li yıllarda başlattıkları profesyonelleşme çalışmalarının sonucu bu... Yavrucu, grubun birçok yeni projeye hazırlandığını söylüyor. 1 milyar dolara yakın taahhüt işi sadece bunlardan biri… 2004'te planlanan enerji üretim ve dağıtım ihaleleri de grup için büyük önem taşıyor. Doğuş Grubu ile birlikte, Milli Piyango özelleştirmesi, Irak Pazarı’nda işbirliği gündemde. Turizmde ise büyüme hızı artacak.    
 
Farklı alanlardaki özelleştirme ihaleleri holdinglere büyük fırsatlar sunuyor. Bu fırsatları yatırıma dönüştürmeyi planlayan grupların başında Alarko Holding var. Alarko Holding CEO’su Ayhan Yavrucu, holdingin inşaat ve taahhüt sektöründe de dev yatırımlara imza atmaya hazırlandığını söylüyor. Alsim Alarko, toplam 1 milyar dolar olarak düşünülen taahhüt projelerini önümüzdeki dönemde hayata geçirecek. 2004'te planlanan enerji üretim ve dağıtım ihaleleri de grup için büyük önem taşıyor. Yavrucu, bu alanda da oldukça iddialı olduklarını belirtiyor.  
 
Holding’in gündemine oturmuş bir diğer konu ise Irak. Bu bölge için Doğuş Grubu’yla yarı yarıya ortaklık anlaşması imzalayan grup, yaklaşık 9 aydır bölgedeki inşaat ve taahhüt ihalelerini takip ediyor. Yavrucu’ya göre, bu pazardaki deneyimleri ve güçlü ortaklıkları Alarko’yu bu pazarda iddialı konuma getiriyor. Yavrucu, “Bu pazardan yaklaşık 500 milyon dolarlık bir iş hacmi almayı planlıyoruz” diye konuşuyor.  
 
Holding’in Doğuş Grubu’yla birlikte girmeyi planladığı bir başka ihale ise Milli Piyango’nun özelleştirmesi. Bu özelleştirme için yabancı bir ortak aradıklarını belirten Yavrucu’ya göre, bütün bu projeler önümüzdeki dönemde Alarko’ya önemli geri dönüşüm sağlayacak.  
 
Ayhan Yavrucu ile, Alarko Holding’in faaliyette bulunduğu alanları, holdingin yönetim yapısını, Irak pazarını ve özelleştirme ile ilgili gelecek planlarını konuştuk:  
 
Üzeyir Bey’in vefatından sora Alarko Holding yönetiminde nasıl bir yapılanma oldu?  
 
Aslında şirket içinde Üzeyir Bey’in vefatından sonra bir değişiklik olmadı. Bu durum Üzeyir ve İshak Bey’in 1980’li yıllarda yaptığı çalışmaların bir sonucu. Bu yıllarda iki ortak kendilerinden sonraki organizasyonun nasıl olacağı konusunda önemli çalışmalar yaptı. Yerli ve yabancı uzmanlarla birlikte, şirket içindeki yöneticilere de danışarak belirli kararlar alındı.  
 
Bu çalışma kurumsallaşma alanında atılan ilk adımlardan biri miydi? Çalışmanın sonucunda ne tür kararlar çıktı?  
 
Kesinlikle. Alarko Holding’de kurumsallaşma çalışmaları 20 yıl öncesine dayanıyor. Bu çalışmalar yapılırken ana hedef, şirkette hissedarlıkla profesyonelliği kalın çizgilerle ayırmaktı. Açıkçası, buradaki ayrım oldukça net yapıldı. Profesyoneller şirketi yönetecekler, hissedarlar ise şirketin genel politikalarını belirleyen kişiler olacaktı. Bunun dışında, şirketin politikalara uygun şekilde yönetilmesini de denetleyeceklerdi.  
 
İshak Bey’in bundan yaklaşık 10 yıl önce “Lüzumsuz olmak” diye bir yazısı çıkmıştı. O yazıda, İshak Bey, hissedarlık ve yönetim ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine değiniyordu. En önemlisi de, “Ben artık yönetimle ilgili kararların içinde olmamalıyım. Bu da beni yönetimde lüzumsuz bir insan haline getirmeli” diyordu. Bu strateji, sadece bu yazı düzleminde kalmadı. Alarko’da bu sistem halen etkin bir şekilde uygulanıyor.  
 
Tabii ki Üzeyir Bey hem Alarko hem de Türkiye için çok önemli bir insan. Bu tür insanlar kolay yetişmiyor. Yine de bizden sonra gelenlerin yoluna devam etmesi gerekiyor. Üzeyir Bey’den sonra yönetim tarzımız aynen devam etti.  
 
İkinci kuşakların bu yapı içinde nasıl bir yeri var peki?  
 
Bunu size Üzeyir Bey’in tabiriyle söyleyeyim. Üzeyir Bey’e göre, şirketteki ikinci kuşaklar patronluk mesleğini öğrenecekler, yöneticiliği değil. Buradan çıkan sonuç, ikinci kuşağın  yönetime özenmemesi gerektiği. Bu kişiler yönetici değil, patronluk kimliklerini geliştirmeli.  
 
İshak Alaton’un şu anda yürütmedeki yeri nedir? Aktif bir şekilde yürütme içinde yer alıyor mu?     
 
İshak Bey, “Ben şirkette hissedarlar adına hareket eden kişiyim” der. Gerçekten de o misyona uygun bir yaşam tarzını benimsiyor. İshak Bey, düzenli bir şekilde her gün işe gelir. Herkesten de önce gelir. Şirketi sabahları İshak Bey açar diyebiliriz. Günlük hayatta asla hiçbir işe karışmaz. İshak Bey, profesyonellerle hissedarlar arasındaki Üzeyir Bey’le beraber çizdikleri kalın çizgiyi sonuna kadar korumuştur. Bugün de bunun titiz bir şekilde takipçisidir.  
 
Alarko Holding faaliyette bulunduğu 6 ana alanda geçtiğimiz yıllarda nasıl bir performans sergiledi?  
 
2003 yılında Alarko taahhüt alanında reel olarak yüzde 10’un üzerinde büyüdü. 2003`te turizm alanında öngörülen hedefleri de gerçekleştirdik diyebiliriz. İmalat sanayii ve ticarette ise geçen yıl hedeflerimizin yüzde 5 gerisinde kaldık. 2004 yılında ise Alarko Şirketler Topluluğu olarak yüzde 10 reel büyümeyi hedefliyoruz. 2003 yılının ilk 9 ayında ise önceki döneme göre satışlarda yüzde 35’lik büyüme sağladık. 2003 yılı ilk 9 aylık ciromuz ise 2.2 trilyon TL idi.  
 
Genel olarak bakıldığında 2003 yılına göre bu yıl her anlamda daha hareketli diyebiliriz. İç ve dış pazar koşulları iyiye doğru gidiyor. İç pazarda da enflasyonun düşürülmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması nedeniyle ilk 3 aylık veriler açıklanmamasına rağmen geçen yıla göre çok daha iyi bir sonuç bekliyoruz. Ben bu trendin yıl sonuna doğru da artarak devam edeceğini düşünüyorum.  
 
Arazi geliştirme grubunun geçtiğimiz yıllarda başladığı ciddi projeler var. Riva ve Alkent projeleri burada dikkat çekiyor. Bu projelerin büyüklüğü ve gelinen aşama nedir?  
 
Riva Projesi yaklaşık 6 milyon metrekarelik çok büyük bir alanda hayata geçiriliyor. Proje 4 bin civarında villa konutu kapsayacak. Bu çalışma için koruma kuruluna müracaat ettik. Sonuçların çıkmasını bekliyoruz. Bunun yanında Büyükçekmece projemizin çalışmaları halen devam ediyor. İleriki dönemde şu anda ismini vermek istemediğim yeni ve büyük bir projeye daha imza atacağız. Anadolu yakasında konumlandıracağımız bu projeye ilişkin detayları da iki ay içinde kamu oyuyla paylaşmayı düşünüyoruz.  
 
Alkent projesinde de üç fazı bitirdik. Dördüncü faz için de müracaatlarımızı yaptık ve ruhsatımızı aldık. İnşaata başlayacak haldeyiz. Bekleme nedenimiz ise piyasanın bu tür lüks konuta yönelik talep segmentini ölçümlüyor olmamız. Bu segmentin oluşmasını bekliyoruz diyebiliriz.  
 
İnşaat sektörü hala toparlanma süreci geçiriyor. 2004 yılının ilk çeyreği gayrimenkul sektöründe hem Alarko hem de Türkiye için nasıl geçti?  
 
İnşaat sektörü 2003 yılında yüzde 14’ler seviyesinde küçüldü. Ben 2004’ün ilk yarısında da bu alanda bir büyüme olmasını beklemiyorum. Ancak, yine de bir büyüme olmuşsa bunu belediye seçimlerine bağlayabiliriz. Seçim nedeniyle kaçak yapılaşma arttı.  
 
Bundan dolayı inşaat sektöründe resmi izin anlamında olmasa da, girdi veren alanlar seviyesinde bir talep canlanması oluştu. Yine de ben inşaat sektöründeki esas büyümeyi bu yılın sonunda, hatta önümüzdeki yılın başında bekliyorum. Biz de tüm çalışmalarımızı bu trende göre yürütüyoruz.  
 
Taahhüt alanında geçen yıl önemli bir büyüme kaydettiniz. Önümüzdeki dönemde bu alanda ne tür projeleriniz var?  
 
Taahhüt sektörü inşaata göre oldukça farklı ilerledi diyebiliriz. Makro olarak bakarsak da özellikle bizim elimizdeki büyük projelere bakarsak büyüme trendinin artarak devam edeceğini söyleyebiliriz. Yurt dışında ise Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan gibi, ülkelere yönelik projelerimiz ve pazarlama faaliyetlerimiz var. Rusya, Fas, Tunus, Cezayir üçgeninde ve Körfez ülkelerin arasında Katar, Kuveyt çizgisinde pazarlama ve proje geliştirme çalışmaları yürütüyoruz. Birtakım projelerimiz de oluşma aşamasında.  
 
Bu alanda Alarko’nun Doğuş Grubuyla Irak pazarı için yaptığı işbirliğinin içeriği nedir?  
 
Doğuş Grubu’yla Irak’taki faaliyetlerimiz için yarı yarıya ortaklık anlaşmamız  
var.  
 
Bu grupla Irak’a yönelik özel olarak yaptığımız anlaşmanın aynısını Afganistan tarafında da sürdürmeye çalışıyoruz. Yine de esas odak noktamız Irak. Bu bölgede yaklaşık dokuz aydır çalışıyoruz.  
 
Bağdat’da bir ofisimiz var. Şu anda pazarlama faaliyetlerimizi daha çok Amerika’ya yönelik yürütüyoruz. Sonuçta birinci aşamada Amerika’da projeler ihaleye çıktı. Bu ihaleleri paket olarak alan müteahhit şirketler de belli oldu. İkinci aşamada ise ihaleleri alan Bectel, Washington Group, Kellogg Brown & Root (KBR), Louis Berger gibi grupların alt müteahhitlere ihale açmaları var. Biz bu anlamda kendimizi çok şanslı görüyoruz.  
 
Sizi şanslı kılan faktörler neler?  
 
Biz Irak pazarında 7 yıldır, yani Körfez Savaşı’ndan bu yana çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmalarımızı kimse bilmez. Biz Saddam döneminde 725 milyon dolarlık bir tren ihalesinde birinci sıradaydık. İhale değerlendirilip bitmişti. Bizi sözleşmeye çağırmalarını bekliyorduk. Tam o sırada savaş çıktı. Bu nedenle Irak bizim koşullar itibariyle çok iyi bildiğimiz bir yer.  
 
Bunun yanında çok iyi bir ortağımız var. Doğuş Grubu, inşaat sektöründe çok saygı duyulan bir grup. O grupla böyle bir anlaşma yaparak çok doğru bir iş yaptığımız da bugün geldiğimiz yer itibariyle gözüküyor. Sulama, hastane, yol, askeri ve hava üsleri gibi projeler için teklifler verdik..  
 
Irak’tan ne kadarlık bir iş hacmi almayı düşünüyorsunuz?  
 
Irak’ta çok büyük bir iş hacmi var. Bizim hedefimiz 500 milyon dolarlık bir iş almak. Ondan sonra gelişmelere göre bunu geliştirmek istiyoruz. Tabii hemen birinci parti 500 milyon dolarlık işe girmeyeceğiz. İlk aşamada hedef  70 milyon dolar. Arkasından öbür tekliflerle beraber böyle bir iş potansiyelini hedefliyoruz.  
 
Alarko’ya bu faaliyetler nasıl geri dönecek?  
 
Irak’taki yapmış olduğumuz pazarlama faaliyetlerinin 2004 yılı sonuna kadar geri dönüşünü beklemiyoruz. En küçük işin bitmesi bugün başladığınızda bile 2 yıl sürüyor. Bu nedenle çalışmalarımızın kâr olarak dönmesi en erken 2005’tir.  
 
Türkiye için Irak pazarı nasıl bir potansiyel sunuyor?  
 
Irak için en iyi lojistik planlama yapılabilecek ülke Türkiye’dir. İkinci sınır kapısı da açıldığında, her türlü işin en kolay, güvenli ve kısa yoldan yapılabilecek noktası bu lokasyon olacak. Şu anda bildiğim kadarıyla Basra Limanı da henüz açılmadı. Bu nedenle Irak’a malzeme sevkinde en güvenli yol Türkiye gözüküyor. Oraya giden malzemelerin bedelleri Türkiye’ye gelir olarak geri dönecek.  
 
Alarko’nun geçtiğimiz yıllarda yaptığı yatırımların pek çoğu turizm sektörüne yönelik oldu. Bu anlamda yaptığınız yatırımlardan nasıl bir geri dönüş aldınız?  
 
2003 yılında biliyorsunuz Irak krizi patlak verdi. Bu durum ciddi bir rezervasyon iptalini de beraberinde getirdi. Irak Savaşı kısa sürdü ama insanlar rezervasyonlarını bir kere iptal ettiler. Türkiye’ye gelmeyi düşünen insanlar da caydı. Mayısta da kapasite kullanım oranları yarı yarıya düştü. Daha sonraki aylarda bu açık kapatıldı. Bütün bunlara rağmen biz geçen yıl programımızın hedef olarak sadece yüzde 1 gerisinde kaldık. Bu yıl yüzde 6 büyüme hedefliyoruz. Bugün tatil köyü ve otel işletmesinde gayet iyiyiz, spor tesisleri ve sinema işletmelerinde de iddialıyız.  
 
Turizm alanında gelecek hedefleriniz neler?  
 
Önümüzdeki dönemde İstanbul’da bir şehir otelini işletmek ya da yatırım yapmak istiyoruz. Bununla ilgili arayışlarımız halen devam ediyor. Ayrıca Antalya’da bir tatil köyü ya da konsept otel açmayı düşünüyoruz.. Biliyorsunuz Su otelleriyle otelcilikte farklı bir çizgi yakaladık. Antalya’daki proje için de girişimlerde bulunduk. Bunun sonuçlarını bekliyoruz.  
 
Su Otel konseptinden aradığınızı bulabildiniz mi? Dünyadaki örnekler gibi ilerliyor mu?  
 
Su Otel konsepti Türkiye’de çok rastlanılan bir örnek değil. Enteresan bir mimari tarzı var. Bildiğiniz gibi geçen yıl bu oteli işletmeye açtık. Her işletmenin başlangıçta bir iki yılı zor geçer. Bu alanda bilgi ve birikimimiz olduğu için, o zor yıllara daha süratli geçtiğimizi düşünüyorum. Bu yıl geçen yıla göre her şey daha oturmuş olacak.  
 
Grup bir ara mağaza otelciliğine de girdi. Bu fikirden neden uzaklaştınız?  
 
Sonuçta bir fikrin sadece doğru olması yeterli değil. O fikrin toplumda geniş kitleler tarafından  
da paylaşılıyor olması şart. Bu sayede ticari bir değeri olabilir zaten. Sonuçta fikrinizin bedelini ödeyecek bir kültürün oluşması gerekiyor. Mağaza otelciliğini de biz bu anlamda çok erken gördük. İlerde bu konuda çalışmalar yapmanın daha doğru olacağına inanıyoruz.  
 
“ENERJİ ÜRETİM İHALELERİNDE İDDİALIYIZ”  
 
Önümüzdeki dönemde elektrik üretiminde de özelleştirmeler öngörülüyor. Bu konuda Alarko’nun planları var mı?  
 
Yüzde 20 Halka Açılacağız  
 
Enerji grubunda iki stratejimiz var. Bunlardan ilki halka açılma. Bununla ilgili Fransız ortağımızla da anlaşmış durumdayız. Bizim hissedarlık anlaşmamızda yüzde 20 oranında halka açılacağımıza dair bir mutabakat vardı zaten. Halka açılmak için tüm işlemler bitirilmişti. Halka açılma aşamasına gelmiştik, fakat 2001 krizi geldiği için bu durumu erteledik. Şu anda koşullar daha uygun gözüküyor.  
 
Özelleştirme İhalelerinde Varız    
 
Özelleştirme idaresi elektrik üretim santrallerini özelleştirmeye hazırlanıyor. Sanıyorum bu yılın son çeyreğinde bu kurumlar özelleştirme kapsamına girecek. Burada da faaliyetlerimizi geliştirmek istiyoruz. Bunun dışında gaz dağıtım işinde de iddialıyız. Gaz dağıtım işine girmeyi öngörüyoruz. Bursa’ya girdik, fakat Bursa’da bizim fiyatımız 500 bin dolar daha düşük kaldı. Bundan sonra özelleştirilecek yerler arasında İstanbul ve Ankara var. Bunlardan hangisi özelleştirilirse onlara girmeye devam edeceğiz.  
 
Kapasite Yüzde 60 Artacak  
 
Bizim enerjide 3 tane hidroelektrik santralimiz, bir tane de gaz santralimiz var. Gaz santralinin inşaatı yeni bitti. Şimdi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan kamulaştırma kararının çıkmasını bekliyoruz. Zannediyorum bu yılın üçüncü çeyreğinin sonuna doğru burada enerji üretecek hale geleceğiz. Yeni gaz santrali çok ciddi elektrik üretim kapasitesine sahip. Devreye girdiği zaman bizim üretim kapasitemizde yüzde 60’lık bir artış sağlayacak. 2005 yılında ise üretim kapasitemizin yaklaşık 4 katı nispetinde artacağını öngörüyoruz.  
 
“ŞANS OYUNLARINA GİRECEĞİZ”  
 
Holding’in 2004 yılı için şans oyunlarına yönelik yeni atılımları olacağı biliniyor. Bu konuda ne aşamadasınız? Milli Piyango ihalesi için farklı şirketlerle ortaklığa girilecek mi?  
 
Yabancı Ortak Aranıyor  
 
Milli Piyango özelleştirmesi için de Doğuş Grubu’yla bir anlaşma içine girdik. Aynı zamanda birtakım yabancı firmalarla da görüşüyoruz. İngiltere, Almanya, Avusturalya ve Yunanistan’da bazı deneyimli şirketlerle temaslarımız sürüyor..  Sonuçta bu işin daha önce operatörlüğünü yapmış olan firmaları tercih ediyoruz. Çok kısa süre içinde bunlardan biriyle anlaşacağız. Böylece yerli ve yabancı gruplar bir “joint venture” oluşturup milli piyangonun özelleştirilmesine gireceğiz.  
 
Güçlü İşbirliği  
 
Zannediyorum bu özelleştirme Mayısın sonunda ihaleye çıkar. İhale için de 2 ay gibi bir süre verirler. Bu süreci de Doğuş Grubu’yla birlikte yürütüyoruz. Başka projeler için bu grupla gündemde bir anlaşma yok, ama ilerde olabilir. Sonuçta Doğuş Grubunun gerek bankacılık gerek turizm alanında pek çok başarılı çalışması var. Alarko’da hizmet sektöründe kendisini ispatlamış bir kurum. Şans oyunlarında da bu nedenle başarılı olacağımızı düşünüyoruz.  
 
Yeni Ürünler Katacağız  
 
Bu işte ürün farklı olsa da, sonuçta insanlara bir hizmet sunuyorsunuz. Her iki grupta kendisini hizmet sektöründe ispatlamış durumda. Zaten diğer eksikliklerimizi tamamlamak adına tecrübeli bir yabancı ortak arayışındayız. Bu operatör bize talih oyunlarına yönelik büyük katkı sağlayacak. Bunun dışında mevcut ürünlere de yenilerini katabileceğiz.  
 
ÇATI KLİMADA TÜRKİYE TEK MERKEZ  
 
Geçtiğimiz günlerde Carrier’ın İspanya’daki fabrikasını kapatarak “Çatı Kliması” üretimini Türkiye’ye kaydıracağı duyuruldu. Bu durum Alarko Carrier’e neler katacak?  
 
Klimada Çin Rekabeti  
 
Yeni üretilen çatı kliması, büyük mağazalara ve işyerlerine yönelik olarak çıktı. Büyük bir mağazayı tek bir cihaz soğutabiliyor. Bu nedenle farklı bir konsept. Diğer klima türleri ciddi oranda Çin rekabetine maruz kaldı. 2005’ten sonra ise çok daha kötü bir durumla karşılaşacağımız aşikar. Bu cihaz için böyle bir durum söz konusu değil.  
 
Avrupa Pazarı Pahalı  
 
Carrier’ın İspanya’daki fabrikasını kapatma nedeni, Avrupa pazarının artık bu malların üretimi için pahalı hale gelmesi. Bunun dışında bizim 7 yıldır bu firmayla yarı yarıya bir ortaklığımız var. Bu ortaklığın başında hedeflerden biri de, Carrier’ın dünyadaki üretiminden vazgeçtiği ya da bırakacağı mamuller için buraya gelmesini sağlamaktı. Alarko Carrier bu hamleyle Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesine çatı kliması üreten ve inraç eden tek merkez olacak.  
 
200 Milyon Dolarlık Pazar  
 
Bu cihazın Avrupa’da 200 milyon dolarlık bir pazarı var. Tabii şu anda bizim bu pazarı tamamen kaplamamız mümkün değil. Yine de bir gerçek var ki, o da Carrier klimada dünyanın her yerinde birinci sırada. Önümüzdeki dönemde bu pazardan büyük pay alabilir. İlk etapta 15 milyonluk bir ihracat öngörüyoruz. Sonrasında artan bir trendle bu devam edecek.  
 
“IRAK TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK POTANSİYEL”  
 
Irak’ta hala barış süreci devam ediyor. Buradaki güvensizlik ortamından bir yatırımcı olarak çekinmiyor musunuz?     
 
Irak bugün terör nedeniyle korku odağı gibi gözüküyor, ama er ya da geç bu geçecek. Irak’ta çok ciddi bir kaynak var. Bu lokasyonda önemli müteahhitlik faaliyetlerinin oluşturulacağına inanıyorum. Belki bunları yapmak için durum pek müsait değil. Yine de bunun ilelebet sürmesi mümkün değil. İnsanların daha rahat çalışabileceği bir ortam mutlaka yaratılacak. Biz İran-Irak Savaşı sürerken de her iki ülkeyle çalışmalar yapıyorduk. Çok da büyük projelerimiz vardı. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’ta ciddi hiçbir yatırım yapılmadı. Bu nedenle bir sürü tesis eksik. Olan tesislerin de yenilenmesi gerekiyor. Yeni sulama kanallarının, şehir dağıtım şebekelerinin ve enerji tesislerinin yapılması şart. Bunlar bugün olmasa da bir gün mutlaka olacak. Oradaki halkın böyle bir gereksinimi var. Sonuçta Irak’taki saldırılar genellikle Amerikalılara ve oraya asker göndermiş ülkelere yönelik. Türkiye’nin ise böyle bir durumu yok. Tabii bu orada güvenlik çok iyi demek değil. Yine de söylediğim gibi orada petrol var, büyük imkanlar var. İnsanların aç yaşaması mümkün değil. Şu anki güvensiz durumun insanların ihtiyacına göre değişeceğine eminiz.  
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz