En İyi 10 Proje

Bazı projeler insanların, şirketlerin, kentlerin ve hatta ülkelerin kaderini değiştirir. Türkiye’nin tarihinde de böyle birçok projeye rastlamak mümkün. Biz bunlar arasında yakın tarihimizden, son ...

1.07.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Bazı projeler insanların, şirketlerin, kentlerin ve hatta ülkelerin kaderini değiştirir. Türkiye’nin tarihinde de böyle birçok projeye rastlamak mümkün. Biz bunlar arasında yakın tarihimizden, son on yıl içinde dikkatimizi çekenleri derledik. Son on yılın on önemli projesini tespit ettik. Birçok işadamı ve yönetici, akademisyenler ve danışmanlar bu seçimde bize yol gösterdi. Onların fikirleriyle adayları tespit edip, üzerinde uzlaşılan projeleri ön plana çıkardık. Burada kriterlerimiz projelerin yaratıcı olması, hayal gücüne dayanması ve tabii başarılı olması oldu. Yeni bir vizyon ortaya çıkarması, örnek ve öncü özelliklere sahip olması da önemli bir ayırt edici unsur oldu.

Öngörüde netlik ve cesaret aradık. Aynı zamanda projelerin toplumdaki ve ekonomideki mevcut bir eğilimi tespit ve izlemede yenilik getirmesi gerekiyordu. Alanında ilk olması da büyük önem taşıyordu. Tüm bunların ışığında son on yılda Türkiye’de yürütülen en iyi on projeyi belirledik.

ATATÜRK HAVALİMANI DIŞ HATLAR TERMİNALİ

TÜRKİYE’NİN “ÖRNEK” KAPISI
 
Türkiye’nin son dönemde yüzünü güldüren projelerden biri, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde gerçekleştirilen değişimle oldu. Atatürk Havalimanı yatırımının şartnamesindeki süre 30 aydı. Buna rağmen proje 22 ayda tamamlandı. Böylece Türkiye’nin dışa açılan en önemli yüzü, büyük bir değişim geçirdi. İstanbul gibi önemli bir kapıda, Türkiye’nin imajına çok önemli katkı yapan bir proje gerçekleşmiş oldu.

Yaklaşık olarak 306 milyon dolara mal olan dış hatlar terminali, 2004 yılı mayıs ayına kadar TAV Konsorsiyumu tarafından işletilecek ve bu tarihte Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne devredilecek.

Projenin çalışmaları 373 bin metrekare kapalı alan üzerinde gerçekleştirildi ve her ay 33 bin metrekarelik inşaat alanı tamamlandı. Proje, emsali niteliğindeki Atina Havalimanı’nından, bir yıl sonra başladı, ancak yaklaşık 1 yıl önce tamamlandı.

Yüzde 70 yerli malzemenin kullanıldığı binanın yapımında, 356 mühendis ile 3 bin 50 işçi vardiya usulü çalıştı. Kullanılan teknoloji açısından Türkiye’nin en modern binalarından biri olarak kabul ediliyor.Terminal, yıllık 14 milyon yolcuya hizmet verebilecek kapasitede tasarlandı. Bu sayının kısa sürede 20 milyona çıkarılması planlanıyor.

Alarko Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Üzeyir Garih, Atatürk Havalimanı’nı neden başarılı bulduğunu şu şekilde anlatıyor: “Türkiye’nin kalkınması için havalimanında yapılan çalışma oldukça önemli. Turizm açısından da, İstanbul’un uluslararası bir iş merkezi olması açısından da önemli.”

Atatürk Havalimanı Dış Hatlar terminali Herald Tribune ve The Wall Street Journal gibi, dünyanın sayılı yayın organlarının yaptığı araştırmada kısa sürede “Dünyadaki En İyi Hava Limanları” arasına girmeyi başardı. Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Sani Şener, “Başarının arkasında, diğer uluslararası havalimanları inşaatı ve işletme şekillerini model olarak almak, yeniliklere açık olmak, her iş kalemini farklı düşünmek yatıyor” diye açıklıyor.

TURKCELL

İLETİŞİM YENİDEN TANIMLANDI

Turkcell aslında Türkiye’de pek çok şeyi değiştirdi. Oldukça uzak olduğumuz bir kültürü bizler için günlük yaşantımızın bir parçası haline getirdi. Hatta telekomünikasyon sektörünün “kurulmasında” önemli rol oynadı. Belki de projenin en önemli özelliği, herkesin “hayal” olarak nitelendirdiği bir dönemde mobil iletişimi gerçeğe dönüştürmesi ve kısa sürede patlayan abone sayısıyla büyük bir başarı kazanması.

GSM sistemi, Türkiye’de ilk olarak 1991-1992 yıllarında konuşulmaya başlandı. Turkcell ise 1994 yılında kuruldu. Hizmete girmesiyle Türkiye’deki mobil iletişimi başlatan Turkcell, Nisan 1998’de Ulaştırma Bakanlığı ile dönemin en yüksek bedelli özelleştirmesine imza atarak 25 yıllık GSM lisans anlaşması yaptı.

Turkcell’in, abone sayısı 1996’da yaklaşık 500 bin, 1997’de ise 1 milyona ulaştı. 1998 yılını 2 milyon 300 bin, 1999 yılını da 5 milyon 500 bin aboneyle kapatan şirket, 30 Mart 2001 sonu itibarıyla yaklaşık 10.9 milyon aboneye ulaştı.

Lisans devri anlaşmasının imzalanmasıyla yatırımlarına ağırlık veren Turkcell, kurulduğu günden bu yana yaklaşık 3.5 milyar ABD doları tutarında altyapı yatırımı gerçekleştirdi. 2000 yılı sonu itibariyle nüfusu 10 binin üzerinde olan yerleşim bölgelerinin yüzde 99.9’unu, tüm ana karayolları ve sahil şeritlerini kapsama alanı içine aldı.

Turkcell, 1998 yılında yurt dışındaki yatırımlarına başladı. Turkcell’in bugün, iştiraki Fintur aracılığıyla, Türkiye dışında Azerbaycan, Kazakistan, Gürcistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Moldova ve Almanya’da yatırımları bulunuyor.

11 Temmuz 2000’de sermayesinin bir bölümünü Türkiye ve Amerika’da eşzamanlı olarak halka arz eden Turkcell, hisseleri New York Borsası’nda işlem gören ilk Türk şirketi unvanını kazandı.

FIAT DOBLO
 
TÜRK OTOMOBİLİ DÜNYAYA AÇILDI

KoçSistem Genel Müdür Yardımcısı Levent Kızıltan, Fiat Doblo’yu, “Bir otomotiv ürününde ilk defa düşünce ve tasarım aşamasından gerçekleşmeye kadar her adımının Türkiye'de atılması ve Türk mühendis ve işçilerinin son derece yoğun katkısı olduğu” için başarılı bulduğunu belirtiyor.

Fiat Auto, yeni dizaynı Doblo’nun nerede üretileceğine karar verilmeye çalışıyordu. Seçenekler arasında Brezilya, Polonya ve İtalya bulunuyordu. Tofaş da projeye aday oldu. Sonuçta proje, yaptığı yatırımlarla dikkat çeken Tofaş’a verildi. Tofaş, bu kararla birlikte Ar-Ge biriminin personel sayısını iki kat artırarak 40’dan 80’e çıkardı. 30 elemanını tasarım, prototip yapımı ve testleri için İtalya’ya gönderdi.

Üretime bir an önce geçilebilmesi için, 212 milyon Euro’luk bir yatırım gerekiyordu. Bankalardan kredi alındı. Projede 25 yan sanayi firması “co-designer” olarak görev üstlendi. Doblo’nun ilk üretime gireceği tarih için yüzde 45, 2001 yılı için ise yüzde 70 yerlileşme hedefi kondu. Eylül 2000 yılına gelindiğinde araç üretim bandına girdi. Proje 36 ay gibi rekor sayılabilecek bir sürede tamamlanmıştı.

Başlangıçta 70 bin adet ihraç, 5 bin adet iç piyasa olmak üzere toplam yıllık 75 bin adetlik satış potansiyeli yaratabileceği konusunda tahminler vardı. Doblo, çok büyük talep gördü. Bu nedenle 2001 yılında 95 bini ihracat olmak üzere toplam 105 bin adet üretime karar verildi.Üretimin yaklaşık yüzde 90’ı başta İtalya, Almanya, Fransa, İngiltere olmak üzere, neredeyse bütün Avrupa ülkelerine ihraç edilecek. Doblo’ların 2001 yılı satışlarının 700 milyon dolar seviyesinde olacağı tahmin ediliyor.

AKMERKEZ

ALIŞVERİŞE YENİ BOYUT GETİRDİ
 
Akmerkez, Ak Eksport Sanayi Ürünler İhracat ve Taahhüt A.Ş, Tekfen Holding A.Ş. İstikbal İnşaat ve İhracat A.Ş. şirketlerinin ortaklığıyla hayat bulan bir kuruluş. Akmerkez  Projesi, 1986 yılında bir yarışma açılarak hayata geçirildi. İnşaatına 1990 martında başlandı, 18 Aralık 1993’de de hizmete açıldı.

Akmerkez Genel Müdürü Zeynep Akdilli Oral, projenin gerçekleştirilmesi sürecini şöyle anlatıyor: “Akmerkez, mağaza projelendirmesinde shop-mix denilen mağaza gruplanmasına bağlı kalarak yapıldı. Bu konuda dünyanın önde gelen firmalarından biri olan Larry Smith’ten danışmanlık alındı. Akmerkez’de halen 246 tane mağaza bulunuyor. Akmerkez açılışında bile yüzde 80’e varan doluluk oranı ile uluslararası bir ün kazandı.”

Akmerkez, gerek mimari özellikleri, mağaza dizaynı gerekse bina yönetimi ile ICSC (International Council of Shopping Center) tarafından 1995 yılında “Avrupa’nın en iyi alışveriş merkezi” seçildi. Yine aynı kuruluş tarafından, 1996 yılında, “Dünyanın en iyi alışveriş merkezi” olarak gösterildi. Akmerkez’in benzer çok sayıda ödülü bulunuyor.

Akmerkez’i farklı kılan ve öne çıkaran özelliği sadece bu değil. Son yıllara damgasını vuran “Yeni tüketici”tipinin gelişmesinde ve alışveriş kültüründe Akmerkez’in büyük payı oldu. Türkiye’ye, özellikle de İstanbul’a alışveriş merkezlerinde yeni bir tarz getirdi. Artık alışveriş neredeyse, Akmerkez ile özdeşleşti. Toplu taşıma araçlarında bile yöre ismi gibi kullanılmaya başlandı. Diğer yandan, Akmerkez’in açtığı yoldan pek çok alışveriş merkezi piyasaya girme şansı yakaladı.

BENKAR

TÜRKİYE’NİN YENİ İŞ MODELİ

Benkar, 1989 yılında, Boyner Holding bünyesindeki mağazaların satışlarını finanse etmek amacıyla kuruldu. İlk kurulduğu yıllarda Beymen, Benetton, Cotton Bar ve Çarşı'nın mağaza kartlarının işlem merkezi olan Benkar, Levi's, Götzen, Bauhaus, David People ve Aprido gibi marka kartlarının limit onayı ve risk takibi gibi işlemlerini yerine getiriyordu.

1998 yılında yeniden yapılanan Benkar, 19 firmanın, 22 ünlü markasını tek bir kartta buluşturan “Advantage Card” programını lanse etti.

Advantage Card’ın, müşteri ile üye kuruluş arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirmesi amaçlanıyordu. Aynı zamanda satın almada kolaylık sağlaması hedeflendi. Bu sayede Türkiye’de ilk defa sektörlerinde lider birçok mağaza ve marka tek bir alışveriş kartı altında toplandı.

1998 yılının Kasım ayında lanse edilen Advantage Card, 2000 yılının haziran ayında 1 milyon kart sahibine ulaştı. 2001 Mayıs ayı itibariyle Advantage Card kullanıcı sayısı 1.4 milyon düzeyini yakaladı. Advantage Card, yaklaşık 200 üye kuruluş ve onlara bağlı 3 bini aşan satış noktası ile çeşitli finansman ve satın alma imkanları sağlıyor.

Ulaştığı başarı nedeniyle Advantage Card, bir anda iş dünyasının da gözdesi haline geldi. Çok sayıda finans kuruluşu ve şirket tarafından benzer ürünler piyasaya sürüldü. Ayrıca, başta Citibank, Akbank ve Finansbank olmak üzere, ortaklık teklifleri aldı. Bunlardan Akbank’la anlaşmanın kapısından dönüldü, ancak Finansbank ile ortaklık yapıldı. Böylece, Boyner Grubu, neredeyse Türkiye için olmayan bir iş modelini, 10 yılda önemli bir değere dönüştürmüş oldu.

KEMER COUNTRY

YAŞAM KÜLTÜRÜNÜ FARKLILAŞTIRDI

Kemer Country Yürütme Kurulu Başkanı Esat Edin, Kemer Country’nin çıkış noktasının İstanbul'un dünyanın en önemli belli başlı birkaç şehrinden biri olarak kabul görmeye başlaması olduğunu belirtiyor. Temelinde standartları yüksek bir Mahalle/Kasaba arayışı yatıyordu. İlk fikir 1986 yılında atıldı. 1991 yılında inşaatlar başladı.

Esat Edin, projenin geçtiği süreçleri şu şekilde anlatıyor: “Kurulduğu günden bu yana öncelikle Kemer Country'de ve daha sonra Kemer Golf & Country Club'da talebi kendimiz yaratmak zorunda kaldık. Türkiye’de bir ilk olduğundan hazır ve bunu talep eden bir kitleden bahsetmek çok güç. Az bir çevremizden bu talebi duyuyorduk. Fakat önemli sinyallerdi bunlar bizim için. Daha sonra talebi büyütmek için ‘Bakin sizin aslında böyle bir ürüne çok ihtiyacınız var...’ gibi ikna etmemiz gerekti.” Esat Edin bu anlayış yaygınlaştıkça talebin de arttığını söylüyor.

Kemer Country için toplam 40 milyon dolar yatırım yapıldı. Bugün Kemer Country’nin içinde Atlıspor Tesisleri, Golf&County Club gibi oldukça önemli ve güzel kompleksler yer alıyor. Kemer Country, Türkiye için yepyeni bir yaşam anlayışı sunduğu için, oldukça başarılı bulunuyor.  Bir başka özelliği de, çok sayada girişimci ve şirket için yeni bir iş modeli oluşturmasıydı.

MYDONOSE SHOWLAND

EĞLENMEYİ YENİDEN ÖĞRENDİK

Mydonose Genel Müdürü Güvenç Kılıç, Reysaş Holding bünyesinde kurulan Reysaş Sanatsal Gösteri Merkezleri ve Turizm A.Ş. olarak Mydonose Showland’i kurmaya karar verdiklerinde en büyük amaçlarının, “Live Entertaiment–Canlı Eğlence” kavramını hayata geçirmek olduğunu söylüyor. Böylece burada güzel örnekler vererek, ülkenin sosyal ve kültürel yaşamında, olumlu anlamda değişimi başlatmak ve çıtayı yükseltmek istediklerini belirtiyor.

Mydonose Showland Projesi, 1999 yılında hayata geçirildi. Güvenç Kılıç, “Türk izleyicisi, içinde yaşadığımız global dünyada olup biten her şeyden anında haberdar oluyordu ve artık sanatın, eğlencenin evrensel boyutuna geçmeye hazırdı. Eksik olan tek şey, yurt dışında beğeniyle izlenen ve kültürel yaşamı entelektüel anlamda besleyen dünyaca ünlü gösterileri kendisine sunacak, modern bir gösteri mekanıydı” diyor.

Tüm bu detayların araştırmalarını yaparak kurulan Mydonose Showland, dünyanın önde gelen gösterilerine ev sahipliği yaptı. Bu şekilde, Mydonose Showland bu güne kadar yaklaşık bir milyon kişiyi ağırladı.

Mydonose Showland’in kuruluş aşamasında planlanan diğer bir şey ise yerli projeleri hayata geçirerek dünya sahnelerinde oynatmak idi. Bu hayali dinamik bir ekip ile 1,5 yıllık bir çalışma ile gerçekleştirdiler. İlk etapta 3 gün sahneleneceği planlanan Sultans of the Dance  gelen yoğun talep nedeniyle yaklaşık 3,5 ay sahnede kalacak. Sonrasında dünya sahnelerinde yer almak üzere yola çıkacaklar.

RAMSTORE

PERAKENDEDEN SERMAYE İHRACATI

Migros’un kuruluşu 1970’li yıllara kadar gidiyor. Türk iş dünyasının duayeni ve Koç Grubu’nun kurucusu Vehbi Koç, Migros’un kurulmasına karar vererek geleceği görmedeki yeteneğini bir kez daha kanıtlamıştı.

Koç Grubu ise onun bıraktığı noktadan Migros’un vizyonunu daha da ileriye götürerek büyük başarı kazandı. Migros, Türkiye’de bir ilki hayata geçirerek 1996 yılında yurt dışına açıldı. İlk yurtdışı yatırımını Ramstore markasıyla Azerbaycan’da gerçekleştirdi. Daha sonra bunu Moskova’daki marketler izledi. Bugün Migros Türk’ün Rusya’da 9 adet Ramstore’u bulunuyor.

2001 yılında Moskova’daki üçüncü alışveriş merkezini açan Migros, 11 Mayıs’ta Moskova’daki dördüncü alışveriş merkezi ve aynı zamanda onuncu Ramstore’un temelini attı. Daha sonraki hedef Kazakistan oldu. Arkasından Sofya’ya doğru ilerledi. Sonuçta,  Migros, Moskova, Bakü, Kazakistan ve Sofya’da toplam 16 mağaza ile faaliyet gösterir duruma ulaştı.

Migros, yurtdışı yatırımlarını sürdürüyor, yeni ülkelerde de Ramstore’ları hizmete açmayı hedefliyor. İlk etapta Suriye ve Belgrad’ta  araştırmalar yapılıyor. Ayrıca, yeni hizmet vermeye başladığı Bulgaristan’da, Sofya’nın yanı sıra Varna, Filibe ve Burgaz’da da mağaza açmak için fizibilite çalışmalarına devam ediliyor.

Migros Genel Müdürü Oktay Irsıdar, "5 yıllık bir projeksiyon içinde yurt dışındaki yatırımlarımızın maliyeti yaklaşık 250 milyon doları buluyor. Bütün komşularımızla ilgileniyoruz. Suriye, Lübnan ve Irak'ta da yatırımlar düşünüyoruz” diyor.

GARANTİ İNTERNET BANKACILIĞI

İNTERNET BANKACILIĞINI YÜKSELTTİ

PricewaterhouseCoopers’ın ortaklarından Hüsnü Dinçsoy, “Garanti İnternet Bankacılığı, para yatırma ve çekme dışında bütün bankacılık işlemlerinin hatta sanal kart gibi hizmetler sayesinde daha da fazlasının Garanti Bankası müşterileri tarafından kullanılabildiği
Türkiye’de sektörün en başarılı örneklerinden biridir” diyor.

Dinçsoy, ayrıca Garanti İnternet Bankacılığı’nda dünyadaki en güvenli sistemin kullanıldığını ve dünyanın her yerinden 365 gün 24 saat bankacılık işlemlerinin çok hızlı bir şekilde yapıldığını belirtiyor. Hüsnü Dinçsoy’a göre, tüm bunlar hiçbir ücret ödemeden yapılabildiği için sistem, müşteri alışkanlıklarının değişmesinde de ön ayak oldu. İşte bu özellikleriyle bu proje hayatımızı değiştiren gelişmelerden birini oluşturdu ve listemizde yer aldı.

Garanti Bankası Şubesiz Bankacılık Yönetmeni Burak Ali Göçer, projenin kuruluş hikayesini şöyle anlatıyor: “Hazırlıklara yaklaşık 5 yıl önce başlandı. Esas amaç, maliyetleri düşürmek, en son teknolojiyi kullanmak, rekabette en ön saflarda yer almak ve hepsinden önemlisi müşteri ihtiyaçlarına en uygun şeklide cevap verebilmek.”

Garanti İnternet Bankacılığı, yaklaşık 8-10 işlemle, Temmuz 1997’de hizmete sunuldu.  “Bireysel İnternet Şubesi”ni takiben 1998 yılında “Ticari İnternet Şubesi” ve 2000 yılında “Açık İnternet Şubesi” hizmete girdi. 1999 yılında internet kullanımının artması ile birlikte talep oldukça arttı.

Buna paralel olarak ürün ve hizmetler artmaya başladı. Bugün “Garanti İnternet Bankacılığı” ile para çekme hariç her işlemi internet üzerinden yapmak mümkün. Şu anda Garanti’nin 250 binin üzerinde internet şubesi kullanıcısı bulunuyor. Toplam hacmin yüzde 20’sini aşan işlem internetten geçiyor. Burak Ali Göçer, “Bizim hedefimiz olarak takip ettiğimiz şubesiz kanallardan ise, işlem hacmi oranının yüzde 65’i geçti” diyor.

GAZİANTEP
 
ÖRNEK BİR KENT KALKINMA PROJESİ

Gaziantep 5 bin yıllık geçmişi olan bir kent. Oldukça değerli yapıları barındıran bu şehir, 1980 öncesine kadar kalkınmakta olan iller arasında yer alıyordu. Sanayi bir yana, alt  yapı konusunda ciddi hiçbir çalışma yoktu.

Dönüşümün işaretleri 1987 yılında Gaziantep Belediyesi, “Büyükşehir Belediyesi” statüsüne alınmasından sonra geldi. Büyükşehir belediyesi tarafından Gaziantep şehri neredeyse baştan inşa edildi. Yepyeni bir şehircilik anlayışı getirildi.

Proje kapsamında pek çok gelişme yaşandı. Kentin yeni yerleşim alanlarına ihtiyacı olduğu tespit edildi. Ayrıca, gerek yerleşim biçimi gerekse kentin bölgede en önemli sanayi ve ticaret merkezi olması nedeniyle yoğun bir trafik problemi yaşanıyordu. Bunun için toplu ulaşım uygulamasına geçildi. Bu kapsamda çok sayıda otobüs ve minibüs hizmete sokuldu. Ayrıca 57 milyar liralık bütçesi olan “Gaziantep kent içi ve yakın çevre ulaşım etüdü ile raylı sistem fizibilite etüd projesi” hayata geçirildi.

Ayrıca, kentte organize sanayi bölgeleri oluşturulmasına yönelik çalışmalara başlandı. Birbiri ardına çoğalan sanayi bölgeleriyle kent yapısına zarar verilmeden hızlı ve planlı bir sanayi gelişimi sağlandı.

Bugün Gaziantep’de nüfusun yüzde 28,72’si sanayide çalışıyor. Bu nedenle şehirde yaşanan en önemli gelişmeler sanayi alanlarında görüldü. Bundan 10 yıl önce Gaziantep’te sadece bir tane organize sanayi bölgesi bulunuyordu. Bu organize sanayi bölgesinin alt yapısı ise yeterli değildi. Gaziantep’deki 3 organize sanayi bölgesinde 712 sanayi tesisi faaliyet gösteriyor. Çalışan sayısı ise 70 binin üzerinde.

Bugün Gaziantep’te 12 milyon metre karelik 3 tane organize sanayi bulunuyor.   Gaziantep’te bugün Dördüncü Organize Sanayi Bölgesi kurulması için çalışmalar yapılıyor. Gaziantep ilinden yapılan ihracat 1997 yılında 649 milyon 365 bin dolar iken 2001 yılı Mayıs ayı itibariyle ve krize rağmen bu rakam 240 milyon 222 bin dolara ulaştı.

“MÜŞTERİYE ODAKLI YATIRIMLAR KAZANACAK”

Cem Boyner

Cem Boyner önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye’de yatırım yapmayı planlayanlar için dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde sıralıyor:

“Bundan 20-30 yıl önce üretim ile ilgili alanlar revaçta idi. 10 yıl önce perakende keşfedildi ve müşteri mağazalara getirilip satış gerçekleştirildi. O zamanlarda rekabet azdı, müşteri beklentileri azdı ve satış şekli, satışı doğrudan etkilemiyordu. 

MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ ÖNCELİKLİ. Son birkaç yıldır, gerek artan rekabet gerek müşteri beklentilerinin yükselmesi ve özellikle de rahatlık, kolaylık, hesaplılık gibi kavramların öne çıkmasıyla birlikte müşteriyi memnun edecek ve satın alması için bir neden yaratacak araçlara yatırım yapmak büyük önem kazandı. Artık siz müşterinin ayağına gitmeli, bütün rakiplerin arasından sizi seçmesi için nedenler göstermeli ve günümüzün zaman sıkışıklığında onların daha rahat seçimler yapabilmesi için basit çözümler önermelisiniz. Artık sadece mağaza yatırımları değil, çağrı merkezi, internet ve cep telefonu gibi teknolojiyi kullanan kanallara da yatırım yapmalısınız. 

MÜŞTERİNİN HARCAMALARINA YÖNELİK YATIRIM Günümüzde önemli olan pazar payı değil, müşteri harcamalarındaki paydır. Yeni  müşteriler kazanmak için yatırımlar yapmak yerine, daha önceden bağlantı kurduğunuz ve aranızda belirli bir güven ortamı yarattığınız müşterilerin harcamaları içindeki payınızı artırmaktadır. Herhangi bir birey sizin müşteriniz olduktan sonra, onu sahiplenmeli ve mümkün olduğunca fazla hizmetle kendisine ulaşmalısınız.

Herkes, yemek yer, alışveriş yapar, seyahate gider, telefonla konuşur, doktora gider, arabaya biner, vb.  Siz müşterinizin bu harcamaların mümkün olduğunca büyük bir kısmını karşılayacak ürün ve hizmetlere yatırım yaparak, yeni müşteriler kazanmak yerine elinizdeki müşteri portföyünün harcamalarının daha büyük bir yüzdesini kazanmalısınız.

MÜŞTERİDEN BİR ADIM ÖNDE OLUN. Önümüzdeki on yıl içinde müşteriyi kendisinden bir adım ileride düşünen ve ona talep edeceği servis ve hizmetleri istemeden sunabilen alanlara yatırım yapanlar kazanacak. Türkiye’de bireylere yönelik finansal ürünler, turizm, iletişim ve teknoloji alanlarında yapılacak çok şeyler olduğunu düşünüyoruz.  Bunlara “pazarda öncü olma” avantajı ile yatırım yapanlar lider konumuna yükseleceklerdir.

“BENZERİ OLMAYAN BİR DEĞER SUNUN”

Cem Boyner

Yeni iş projelerini hayata geçirirken dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

Yeni iş projelerini hayata geçirirken en önemli hususların başında yatırım yaptığınız alanda piyasada benzeri olmayan değerleri müşterilere sunup sunmadığınızdır. Ürün ve servislerinizi kullananlar niçin sizi seçsinler, onlara diğerlerinde olmayan neler veriyorsunuz, sunduklarınız onlar için ne kadar vazgeçilmez ve projenizin rakipleriniz tarafından tekrar edilmesi
mümkün mü?  Bu soruların hepsine cevap verdikten sonra doğru zamanlama ile, doğru kanalları kullanarak ve doğru kitleyi hedefleyerek mükemmel bir iletişim aracılığıyla pazara girmelisiniz.  Bunlara paralel olarak tabii ki yapılan işin kârlılığı da ön plan da olmalıdır. Bu hemen yarın kâr etmeye başlayacaksınız demek değildir. Önemli olan işin orta vadede kârlılık, yatırımın dönüş oranı gibi, parametrelerinin memnun edici düzeyde olmasıdır.

“TEKNOPARKLAR ÇOĞALMALI”

Üzeyir Garih

Dünyada “venture capital – risk sermayesi” denilen bir sistem bulunuyor. Türkiye’de yavaş gelişiyor. Risk sermayesi şu şekilde işler; üniversiteler örneğin, yarışma gibi projeler düzenler. Çeşitli iş fikirleri olanlara fikirlerini tanıtma ve anlatma imkanı sunar. Daha sonra gelen projeleri sınıflandırır. Örneğin, ilk 10 içinde olanları risk sermayesi sistemine sokar.

Risk sermayesi halk tasarruflarıyla meydana gelen bir torbadır. Bu torbadan para alınıp öngörülen projelere aktarılır. Bu şirketlerin bir kısmı batarken bir kısmı çok çabuk gelişir.

Büyük kazançlar sağlar. Böylece bir denge sağlanır. Microsoft bunların bir örneği. Türkiye’de bu sistem çalışmadığı için fikir sahiplerine, özellikle gençlere tanınan olanaklar kısıtlıdır. Eğer teknopark sistemi gelişirse, devlet teşviki görür böylece risk sermayesi sistemi işlemeye başlar. Sonuçta imkan sağlanmış olur.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz