En Yaşlı Tesis Ağır Sanayide

Rakamlar gerçeği daha açık ortaya koyuyor. Tesisler ve fabrikalar açısından da durum aynı... Türkiye’de tesis yaşı konusunda yapılan inceleme, bazı sektörlerde yenileme ve yeni yatırımın zamanının ...

1.03.2002 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Rakamlar gerçeği daha açık ortaya koyuyor. Tesisler ve fabrikalar açısından da durum aynı... Türkiye’de tesis yaşı konusunda yapılan inceleme, bazı sektörlerde yenileme ve yeni yatırımın zamanının geldiğin ortaya koyuyor. Bazı sektörlerde ise durum daha parlak. Onların rekabet gücü yüksek. Ancak, 20 ve üstü yaş tesisleri barındıranlar için uyarı sinyalleri geliyor. Bu alanlarda hızla modernizasyon ve yenilemeye ihtiyaç var.

 

İstanbul Meşrubat Sanayi, Puro-Fay ve daha çoğaltabileceğimiz bir çok şirket vardı. Güçleri, hacimleriyle ön planda olan. Ancak şu an adlarını hatta ne iş yaptıklarını hatırlamakta bile güçlük çekiyoruz. Peki ne oldu bu şirketlere? Bu sorunun cevabını yönetim guruları “hayatta kalma süresi” (lifespan) olgusuyla veriyorlar. Hayatta kalmanın yolunu ise şirketleri, “canlı varlık” olarak görmekle açıklıyorlar. Bir şirketi “canlı varlık” olarak görmek, beraberinde yaşanmışlığı tecrübeye dönüştürmek, modern dünyaya ayak uydurmayı getiriyor. Bir anlamda, yönetim ve stratejinin yanı sıra, teknolojiyi de şirket içine dahil edip, yatırımları güncelleştirmeyi ifade ediyor.

 

İşte bu noktada “Modernizasyon” kavramının önemi ortaya çıkıyor. Daha iyi tesis ve daha verimli üretim, şirketlerin ayakta kalabilmesi için olmazsa olmazlardan. Peki acaba Türkiye’deki tesisler bu olmazsa olmazlara ne kadar sahip? Rekabet gücü ve yarının iş dünyasına hazırlık açısından önem taşıyan “yenilik” ya da “yeni yatırım”, önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, her sektördeki tesislerin “yaşı” çok önemli. Çünkü, Türkiye’de bazı sektörlerde tesis ya da fabrika yaşı oldukça yüksek. Bazılarında 1960, hatta 1970’lerde gerçekleştirildiği için, bu faktör daha da önem kazanıyor.

 

Capital, bu konuya dikkat çekmek için, sektörel bazda bir araştırma ortalama tesis yaşını tespit ettik. 

 

Ev tekstili, içecek, dondurulmuş gıda da ortalama tesis yaşı 5, 10 aralığında değişiyor. Çimento, kimya gibi ağır sanayi gerektiren sektörlerde ise yaşlar artıyor. Bu sektörlerde tesisler ortalama 15-20 yaşında. Ağır sanayide teknoloji çok hızlı değişmediğinden, bu ölçüdeki “yaş” şimdilik kabul edilebilir bulunuyor.

 

Tekstilin en genç tesisler!

 

İplik ve konfeksiyon üretimi, 1990’larla beraber gelişmeye başladı. Tekstil bundan sonraki 5 yılda ise neredeyse altın dönemini yaşadı, çok sayıda tesis devreye girdi, onlarca marka yaratıldı. Aynı dönemde ihracat cephesinde de önemli başarılara imza atıldı.

 

Bu dönemi izleyen yıllarda birden ev tekstilinin yıldızı parladı, sektöre yatırım yağdı. Büyük holdingler de bu alanda yatırımlara başladı. Dolayısıyla, ev tekstilinde tesis yaşı, diğer alanlara göre oldukça düşük. Türkiye Giyim Sanayicileri Eski Başkanı Güngör Keşçi, bu alandaki tesislerin yüzde 75’inin 5 yıl ve daha genç olduğuna dikkat çekiyor. Keşçi, değerlendirmesine şöyle devam ediyor:

 

“Türk tekstil sektörünün tohumları 1930’larda atıldı. Sümerbank bunun ilk örneğidir. 60’lı yılların sonlarında iplik tesisleri kurulmaya başlandı. 1995-98 arasında da önemli boyutta kapasiteler ortaya çıktı. İplik, konfeksiyon ve ev tekstili olarak ayırdığımızda, en genç tesisler ev tekstilinde bulunuyor. İplikte tesislerin 20’si 20-25, diğer yüzde 20’si 15, geri kalan yüzde 55-60’ı ise 5 yaşında.

 

Konfeksiyonda ise yarı yarıya ayırmak mümkün. Türkiye’deki konfeksiyon tesislerinin yarısı 5 yıl ve daha genç, yarısı da 10-12 yıllık. Ev tekstili son yılların gözde alanları arasında yer alıyor. Buradaki tesislerin yüzde 75’i yeni. Yaklaşık 5-6 yaşında tesisler var.”

 

Kimya ortalama 20 yaşında

 

Kimya, hemen hemen diğer bütün sektörlere ham madde imal eden oldukça önemli bir sektör. Petkim ise bu sektörün en önemli kuruluşlarından biri. Aynı zamanda en eski tesislerinden biri. Yetkililer, zelleştirme kapsamında olan Petkim’in yenilenmesi için zamanın geldiğine dikkat çekiyorlar. Buna gerekçe olarak da kimya sektöründe teknolojinin çok hızlı değişmesi

gösteriliyor. Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Mustafa Doğan, bu konuda şu analizi yapıyor:

 

“ Kimya sektöründeki tesislerin ortalama yaşı 20 düzeyinde. Teknoloji çok hızlı gelişiyor. Ancak, özellikle KİT’lerin ürettiği ham maddelerde teknolojinin hızı biraz daha yavaş. Kimyada yapılacak revize yatırımlar maliyet-fayda kapsamında değerlendiriliyor. Özel sektör ana ürünler ürettiği için yeni teknolojileri kullanmak zorunda.”

 

Demir-çelikte son durum

 

Her sektörün kendine özgü bir dinamiği ve tesislenme süreci var. Yaptığımız araştırma, her sektör için ayrı bir “yoğun yatırım” süreci olduğunu ortaya koyuyor. Demir-çelik sektörü de bunlardan biri. Demir-çelikte yoğun yatırım ve tesisleşme süreci, 1980-90 yılları arasında yaşandı. Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan da bu saptamaya katılıyor ve şöyle konuşuyor:

 

“1980’de Türkiye’nin toplam demir-çelik üretim kapasitesi 5.4 milyon ton iken, şimdi bu kapasite 20 milyon tona ulaştı. Erdemir ve Karabük gibi tesisler, yaş ortalamasını aşağıya çekiyor. Bu iki tesisi dışarıda bırakıp değerlendirme yaptığımızda, ortalama tesis yaşının 10-20 yıl olduğu görülüyor”.

 

Otomotiv sektörü ise çok hızla atılımların olduğu, uluslararası şirketlerin pazara girdiği bir sektör. 1990’lı yılların başında Honda, 1995-96’da Ford, Tofaş ve Renault’un yeni tesisleri devreye girdi. Sürekli yenilenen otomotiv sektöründe ortalama tesis yaşı 10 olarak kabul ediliyor.    

 

Elektronik, Avrupa’dan genç

 

Beyaz eşya sektöründe tesis yaşı Avrupa'da 30, Türkiye'de ise 15 -20 yaş düzeyinde. Ancak, buna rağmen ürün ve üretim teknolojisine bağlı olarak 10 yıl içinde fabrika teçhizatlarının önemli bir kısmı yenilendi. Tesise iyi bakıldığında tehlike olmadığını belirten Arçelik yetkilileri şöyle devam ediyor:

 

“Dolayısıyla tesisin yaşı, bakımıyla paralel gidiyor. Ancak, bazı kalıplar belli bir dönem sonunda, mesela 1 milyon adet baskı yaptıktan sonra, ömrünü doldurur ve yenilenmesi gerekir. Ekipmanın diğer parçalarının ömrü, bakımı yapıldığı sürece oldukça uzun. Fakat ürün ve üretim teknolojisindeki gelişme hızı o kadar yüksek ki, önemli miktardaki kalıp ve teçhizat bu sürede zaten yenilenmek zorunda kalıyor.”

 

Elektronik sektöründe az miktarda ama sürekli yenilemeye ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Beko Elektronik Genel Müdürü Uran Tiryakioğlu şöyle konuşuyor: “Ortalama olarak bir tesiste ürünler hariç, sadece tesise yönelik yıllık yapılması gerekebilecek yatırımlar, mevcut kurulu yatırımın yüzde 5’i boyutunda düşünülebilir. Elektronik sektöründe tesisler değişik fonksiyonlar gören birçok makina ve cihazlardan oluşur. Ürün teknolojisi, standartlar ve komponent teknoloji değiştikçe, sadece bu parçalara yönelik proses yapan makineler yenilenir, geri kalan makine ve cihazlar kullanılmaya devam eder. Elektronik sektöründeki her türlü devrenin yapımına yönelik uygun karışımda makine ve  cihaz parkı Türkiye’de mevcut.”

 

Taşınma dericileri yeniledi

 

Tuzla ve Menemen’deki deri organize sanayi bölgelerinin faaliyete geçmesi, deri sektörü için yeni bir başlangıç olarak kabul ediliyor. Geçmişte Zeytinburnu’ndaki tesislerin tamamına yakını eski teknoloji ile faaliyet gösteriyordu. Ancak, taşınmayla birlikte, sektörün görünümü ve yaş yapısı da değişti.

 

Dağınık yapıdaki sektör, adeta bu iki bölgedeki modern tesislerde farklı bir yapıya büründü. 1992-93 yıllarında derideki hareketlilikle birlikte şirketler modern tesislerini üretime geçirdi. Deri sektöründeki fabrikaların ortalama 10 yaşında olduğuna dikkat çeken Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Turgut Koşar şöyle konuşuyor:

 

“Özellikle 1996-97 yıllarda bir sarhoşluk vardı. 1 konulup, 10 alınıyordu. Bu arada da tesisler son teknoloji ile donatılıyordu. Sadece Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde 10-12 tane tesis anahtar teslim yapıldı. Deri sektöründe sonrasında yaşanan kriz her şeyi değiştirdi. Şu anda yatırıma ihtiyaç yok. Sermaye işletmesinin yetersizliğinden bazı fabrikalar çalışmıyor bile. Bu sektörde 4-5 yılda bir makine parkurunu yenilemek gerekiyor. Verimliliği artırmanın başka yolu yok. İtalya sadece ileri teknoloji kullandığı için bizden daha ucuza deri imal ediyor. Teknolojinin sürekli takip edilmesi lazım.”

 

Renkli ambalaja yeni tesis

 

Ambalaj sektörü ise teknolojideki hızlı gelişim ve ürünlerdeki artışla çeşitlendi. Birkaç ana çizgide üretilen ambalajlar, yerini renkli, düz, plastik, mukavva yüzlerce yeni ambalaj bıraktı.

 

Ambalaj Sanayicileri Derneği Başkanı Velit Günay, bu sektörde çok ciddi revize yatırımlar yapıldığını belirterek şöyle konuşuyor:

 

“ Sektördeki tesislerin yüzde 80’i 5-6 yaşında. Geri kalanlar ise 7-8 yıllık tesisler. Gıda ve tüketim ürünlerinde şirketlerin tercih ettiği standart ambalajlar var. Ancak, son yıllarda ambalajlarda çeşitlenmeler söz konusu. Atıl kapasite var. Buralarda da makineler kötü değil, sadece marjları daraldığı için ekonomik olamıyorlar.

 

Son iki yılda yatırım yapılmadı. Teknoloji yatırımı da estetik anlayışı ve daha sofistike ürünlerden kaynaklanıyor. Para harcarsanız, elmayı bir yıl koruyabilirsiniz. Ancak, ambalajı kendisinden daha pahalı olur. Aslında kullanılan makineler 10-15 yıl öncekilerden farklı değil. Sadece ekstra özelliklere sahipler. Bu da sofistike ürünlerin ön plana çıktığı bir pazarda belirleyici olabiliyor. Bunun yanı sıra, maliyeti düşürmek, verimliliği artırmak için yenileme yatırımları da yapılıyor.”

 

İçecekte iyi bakım önemli

 

İçecek sektöründeki tesisleri meşrubat ve maden suyuna göre ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğini belirten  Erbak Uludağ Meşrubat ve Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erbak şöyle devam ediyor:

 

“ Meşrubat grubunda son 2 yılda yeni yapılan tesis yok. Ortalama 5 yaşındaki tesisler faaliyet gösteriyor. Tesislerin yaklaşık yüzde 20’si daha eski. Maden suyunda ise 10 yıllık tesisler var. Aslında iyi bakıldığı zaman, makine uzun yıllar çalışabiliyor. Yıpranma fazla olmuyor.

 

Ancak, ciddi bir bakım eksiği var. İyi randıman sağlayan makineler var ama gerekli bakımları görmedikleri için bir süre sonra verimli çalışamıyorlar. Karton ambalajlama yapan fabrikalar da var. Bizim tesisimiz üç vardiya çalışıyor. Makineler çok kullanıldığı için de zarar görüyor.

 

Bunu önlemek için, bünyemizde ciddi çalışmalar yapan bir bakım ekibi oluşturduk. Her yıl düzenli olarak bakım, onarım yapıyoruz. Bu sektörde yeni yatırıma gerek yok. Hatta kapasite fazlası olduğunu söyleyebiliriz. Maden suyunda da önümüzdeki 5 yıl için ek kapasiteye ihtiyaç yok. Çünkü, talep düştü.”

 

Dondurulmuş gıda sektöründe ortalama tesis yaşının 10 olduğuna değinen Kerevitaş Genel Müdürü Mustafa Köse ise “ Sektörde 20-25 yaşından sonra tesislerin yenilenmesi gerekir. Mevcut  tesislerin kapasite kullanım oranlarının artması lazım” diyor.

 

“TEKSTİLDE TESİSLER 10 YILDA YENİLENMELİ”

 

Tekstil sektörü, Türkiye’nin can damarlarından biri...Özellikle 1990’lı yıllarla birlikte yapılan yatırımlar, Türk tekstil şirketlerinin uluslararası arenada da başarılı işlere imza atmasına neden oldu. Ancak, yüksek teknolojiye sahip tesisler olsa da, uzay tekstilinde üretim yok denecek kadar az. Türkiye’de teknik tekstil üretiminin neredeyse yapılmadığını belirten Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği eski Başkanı ve Gals Tekstil Konfeksiyon Yönetim Kurulu Başkanı Güngör Keşçi şöyle konuşuyor:

 

“Tekstil sektöründe tesislerin 10 yılda bir yenilenmesi gerekiyor. En azından her 5 yılda bir yenileme çalışmalarına başlamak lazım. Özellikle konfeksiyonda dikiş makineleri bu yenileme çalışmalarında öncelikli. Şirketler son 10 yıldan beri modern teknolojinin gelişimine ayak uyduruyorlar.

 

Türkiye’deki tesisler dünya standartlarına uygun. Takviye yatırımlar yapılıyor, ekipmanlar yenileniyor. Ancak, tekstil çok geniş bir alan. Türkiye’de bazı alanlarda üretim yapılmıyor. Teknik tekstil üretiminde yatırıma ihtiyaç var. Teknik tekstili normal giyimin ötesinde sanayi tekstilinden uzay tekstiline kadar oldukça geniş bir çerçevede değerlendirilebilir. Bu alanda üretim yapılması için iplikte, dokumada Türkiye’de bulunmayan teknolojilere ihtiyaç var.”     

 

“ARTIK BAZI TEKNOLOJİLER BİRKAÇ YILDA ESKİYOR”

 

Teknolojideki hızlı ilerleme her sektörü derinden etkiliyor. Her şey çok hızlı değişiyor, yenilikler ardı ardına geliyor. Bu nedenle de yapılan yatırımlar 3-5 yıl sonra teknolojinin gerisinde kalabiliyor. Üstelik bu gelişim, bazı sektörlerde daha hızlı hissediliyor. Elektronik, işte bu sektörlerin belki de en önde geleni. Elektronik sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin tesislerini birkaç yılda bir yenilemesi gerekiyor.

 

Vestel Elektronik Genel Müdürü Sertaç Beller, 1990’lı yıllara nazaran çok daha hızlı gelişmeye tanık olduklarına dikkat çekiyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:

 

“Şirketler, pazarın bu yöndeki isteklerine uygun olarak kendilerini geliştiriyor ve pazar paylarını arttırmak için de üretim teknolojilerini sürekli yeniliyorlar. Sektörümüzde tesislerin komple yenilenmesi çok aktif olarak uygulanan bir yöntem değildir. Fakat ürün yelpazesine, kapasiteye ve pazara uygun olarak bazı ilaveler, bunun yanında bazı değişimlere gerek duyuluyor.

 

Elektronik sektöründe seri üretimde kullanılan makinelerin teorik ömrü 8-10 yıl. Fakat gelişen teknolojiler nedeniyle makineler birkaç yıl içinde yeni versiyonlarına göre çok yavaş ve verimsiz kalabiliyor. Dolayısıyla da, maliyetleri direk olarak etkileniyor. Bu yüzden elektronik sektöründe üretim yapan firmaların gelecekte kendilerine koydukları, artan hedeflerini yakalayabilmeleri için kendilerini yenilemeleri şarttır.

 

Vestel Elektronik bunun güzel bir örneği. Vestel Elektronik olarak son 6 yılda yaptığımız yatırım ve iyileştirmelerle üretimimizi 14 kat artırdık.”

TURİZMDE TESİSLERİN YARIDAN FAZLASI 10 YILIN ÜZERİNDE

 

Türkiye’de Turizm İşletme Belgeli yatak kapasitesinin yüzde 38’inin 10 yıldan yeni, yüzde 62’sinin ise 10 yıldan daha yaşlı olduğunu belirten Türkiye Seyehat Acentaları Birliği Başkanı Başaran Ulusoy şöyle konuşuyor:

 

“1991 yılında turizm işletme belgeli tesis adedi 1 milyon 404 adetti. Bunlardaki toplam oda adedi 97 bin 260, yatak adedi ise 200 bin 678’di. Bu tesisler 10 yıldan daha yaşlı. On yıldan daha yaşlı tesislerin genellikle bakım, oranım, yenileştirme gereksinimi olduğunu düşünüyorum.

 

Bu tesislerin yenilenmesi acil ve önemli bir konu. Çünkü, bugünün tüketicisi için kalite standardı geçmiş dönemlerden çok daha büyük önem taşıyan bir tercih kriteri. Turizm sektöründe hem yenilemeye hem de yeni yatırıma ihtiyaç var. Bunların dışında hiç kuşkusuz belediyelerden ruhsatlı tesislerin bakımı, yenilemeleri ve kalite standartlarının yükseltilmesi de çok önemli ve büyük yatırım gerektiren bir konu.”  

 

ÇİMENTODA ÜRETİMDEKİ DEĞİŞİKLİKLE ADEPTE EDİLİYOR

 

Çimento gibi ağır sanayiye üretim yapan sektörlerde teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerlemiyor. Değişim, daha çok üretim süreçlerinde bir takım iyileştirmelerle sınırlı kalıyor. Türkiye’deki çimento sektörüne yapılan yatırımlar 1920’li yıllara kadar gidiyor. Çimento işinde başı devlet çekti. Özel sektörün çimento sektörüne özelleştirmelerle girdiğini belirten Nuh çimento Genel Müdürü Atalay Şahinoğlu şöyle devam ediyor:

 

“Çimento sektöründeki fabrikaların büyük bir çoğunluğu devletten alındı. Bunu 1980’lerin sonu, 90’ların başı olarak değerlendirmek mümkün. Daha öncesinde de özel sektör yatırım yapmıştı. Özellikle 1960’larda bu tip yatırımlar vardı.

 

Çimentoda, ağır sanayi teknolojisi kullanılıyor. Ağır sanayide çok hızlı ilerlemiyor. Üretim süreçlerindeki değişiklikle tesislere ilave ediliyor. 1985-90 arasında çimento üretiminde teknoloji gelişti. Bu yeniliklerde Türkiye’deki tesislere yansıtıldı. Bugünkü teknolojinin 2005 yılına kadar devam edeceğini düşünüyoruz. Yeni yatırım yapılsa da aynı teknoloji kullanılacaktır. İç piyasa için yeni yatırıma ihtiyaç yok. Ancak, ihracat potansiyeli artıyor. Bunun için yeni yatırımlar gündeme gelebilir.”

 

 

 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz