Ortak özellikleri üniversiteden 1990’ların ortalarında mezun olmaları. İş hayatlarında da aynı dönemde başlamışlar. Bazıları yaratıcı, bazıları müşteri, bir bölümü de yönetim tarafından çalışıyorla...
Ortak özellikleri üniversiteden 1990’ların ortalarında mezun olmaları. İş hayatlarında da aynı dönemde başlamışlar. Bazıları yaratıcı, bazıları müşteri, bir bölümü de yönetim tarafından çalışıyorlar. Ancak, onları öne çıkaran yanları, Türk reklamcılığının genç kuşağını temsil ediyor olmaları… Eğitimlerinden çalışma tarzlarına, hedef odaklılıktan rekabet anlayışına, çeşitli yönleriyle önceki kuşaktan ayrılan bu genç yöneticilerin tamamı iddialı konuşuyor. Hepsi de alanlarında “en iyi”, “en yaratıcı”, “en başarılı”, “en etkili” gibi düzeylere ulaşmayı hedefliyor.
Türkiye’nin genç sektörlerinden biri reklam. Özellikle son yıllarda yaşadığı gelişim sektörün dünya standartlarını yakaladığının da işaretlerini veriyor. Bu gelişimde deneyimli reklamcıların ve onların çabalarının payı elbette büyük. Deneyimli reklamcıların yanında bir de genç, alttan yetişen ve “boynuz kulağı geçer” deyimini doğrulayan reklamcılar var. Dinamik bir sektörün dinamik oyuncuları onlar.
Henüz 30’lu yaşlarını süren bu genç kuşak reklamcıların, reklam sektörünün geleceğinde önemli yerler edineceği söyleniyor. Yaratıcı alandan metin yazarlığına, sanat yönetmenliğinden müşteri direktörlüğüne dört bir yanı kuşatmış olan bu genç ve gelecek vadeden reklamcıları bir araya getirdik. Sektörün önde gelen yöneticilerine göre bu isimler ve daha pek çoğu önümüzdeki yıllarda daha fazla öne çıkacak, isimlerini duyuracak ve sektöre damgasını vuracak.
HER GÜN İYİ BİR FİKİR
İlkay Gürpınar, yeni reklam ajanslarından Alametifarika’nın reklam yazarı. Ajansın tüm markalarıyla ilgileniyor. Ancak, yoğunluklu olarak sorumlu olduğu müşteri Garanti Bankası. Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okurken son bir yılını öğrenci değişim programıyla Seattle’da geçiren Gürpınar’ın reklama olan ilgisi de orada başlamış. 1999 yılında mezun olduktan hemen sonra ise Reklamevi’nde çalışmaya başlamış ve burada 5 yıl reklam yazarı olarak çalışıp ardından Alametifarika’ya geçmiş.
Alametifarika’da farklı bir çalışma sistemleri olduğunu belirten Gürpınar bu sistemi şöyle açıklıyor:
Burada yaptığımız işin her şeyinden sorumluyuz. Müşteriden işi kendimiz alıyoruz. Müşteri temsilcisi oluyoruz. Paldır küldür fikir bulmaya başlamıyoruz. Önce stratejisini oturtuyoruz. Startejist oluyoruz. Sadece yazar gibi düşünmüyoruz. Görsel fikir buluyoruz, art direktör oluyoruz. İşi hayata geçirene kadar her aşamasında çalışıyoruz. Ajans prodüktörü oluyoruz. Dublaj yapıyoruz, jingle yapıyoruz. yönetmenlik yapıyoruz, montaj yapıyoruz... Alametifarikada hepimiz dört başı mağmur birer reklamcıyız”.
Gelecek planlarıyla ilgili olarak uzun vadeli hedefler koymadığını söyleyen Gürpınar, kendi kendine uyguladığı basit bir yöntemi olduğunu belirtiyor; Her gün bir iyi fikir bulmuş olarak eve dönmek. “Bir başlık fikri, bir görsel fikir, ses fikri, tasarım fikri olabilir. Hayatla ilgili bir fikir olabilir. İş çıkışı, arkadaşlarına anlatmaya değer bir iyi fikir. Benim için hedef bu. İnsan zaten her gün bunu yapabilirse, uzun vadede her anlamda mutlu olur” diyor.
KEYFİNİ ÇIKARDIĞI SÜRECE SEKTÖRDE
5 yıldır TBWA/İstanbul’da sanat yönetmenliği yapan Halil Öner Şahin, Uludağ Üniversitesi Grafik Bölümü mezunu. 1992 yılında Mengü Ertel’in asistanlığında grafiker olarak başladığı kariyerine birkaç orta ölçekli ajansta grafikerlik yaparak devam etmiş. TBWA/İstanbul’dan önce ise Saatchi&Saatchi İstanbul’da sanat yönetmenliği yapmış. Şahin, kariyerinin ilk dönemlerini şöyle özetliyor:
“İlk yıllarım daha çok grafik tasarım dünyasını tanımakla geçti. Afişler, logolar bu dönemde ilgi alanımın büyük bir bölümünü oluşturdu. Bu çerçevede Kültür Bakanlığı ve Devlet Tiyatroları afişlerinin tasarımları, Turhan Selçuk Birleşmiş Milletler sergilerinin renklendirilmesi gibi projelerin içinde oldum”.
Ardından reklamcılık yaşamına başlamasıyla birlikte çalıştığı reklam ajanslarında Piyale, Sütaş, Arçelik, Zed, Petrol Ofisi, Nissan, Resfest, Beko reklamlarının yaratıcı ekipleri içinde yer aldığını belirtiyor. Tüm bu süreç içinde yurtiçi ve yurtdışında birkaç afiş, logo, basın ilanı ve reklam filmleri ödülleri aldığını da ekliyor.
İş dışında da reklam peşinde!
TBWA/İstanbul’da şu anda ağırlıklı olarak Beko’nun reklam kampanyaları için çalışan ekibin üyesi olan Halil Öner Şahin, günlük reklam ajansı çalışma ritmi ve rutininden artan zamanlarda, ekibiyle birlikte kendi olanaklarıyla gerçekleştirebilecekleri, düşük bütçeli reklam fikirleri peşinde olduklarını söylüyor.
Reklamcılığın hızlı yenilenen, trendlerin çok hızlı değiştiği bir sektör olduğuna dikkat çeken Şahin, “Sektörün gerisinde kalmamak için de her zaman yenilenmenin bir yolunu bulmalısınız. Bence bunun en kolay yolu da birilerinden yardım almak sanırım. Hem bu değişkenleri yakından takip etmek, hem de yeni reklam fikirleri oluşturmak için tam bir ekip sinerjisine ihtiyacınız var” diyor.
Bir reklam yaratıcısı olarak gelecek ve kariyer için planının, keyfini çıkardığı sürece bu sektör içinde yer almak olduğunu vurguluyor.
AYLİN GÜVENAL’IN HEDEFİ
Aylin Güvenal, 6 yıldır reklam sektöründe yer alıyor. 1998 yılında Y&R/Reklamevi’nde müşteri ilişkilerinde g��rev alarak başlayan Güvenal, bugün Manajans/Thompson’da müşteri direktörü olarak çalışıyor. Marka ekibi sistemiyle çalışılan Manajans/Thompson’da 3 marka ekibinden biri O’nun sorumluluğunda. Ekipteki tüm markaların iletişim stratejilerinin hazırlanmasında, kampanyaların strateji ve yaratıcı tüm süreçlerinde maksimum verimlilikte çalışmayı hedeflediklerini belirtiyor. “Bunu yaparken de müşteri ve yaratıcı ekip koordinasyonu ve herkesin memnuniyeti sizden soruluyor” diyor. Ajansa yeni müşteri kazandırma projelerinde de görev aldığını ekliyor.
Sektörde bulunduğu 6 yıl boyunca pek çok büyük projede görev aldığını belirten Aylin Güvenal, “Tek tek saymakla bitmez. Ama sorumlu olduğum marka ve kampanyalardan bazıları; Bonus Card lansmanı, Elidor Krem 7/24 lansmanı, Levi's, Dockers, Yurtiçi Kargo, Shell, Jacobs, Wilkinson, Imperial Tobacco ve Tohum Vakfı, TÜRSAK gibi projeler” yorumunu yapıyor.
Güvenal, bundan sonra da kariyerine reklam ve pazarlama alanında devam etmek istediğini söylüyor. Reklam sektöründe çok farklı disiplinlerin bir arada çalışması ve farklı sektörlerden çeşitli markalara hizmet vermeleri sonucu çok yönlü bir bilgi birikimi edindiklerini belirtiyor. “Her projenin bir bölümünde yer almak yerine, bir projeyi fikir aşamasından uygulamasına kadar baştan yaratmak, yönetmek ve uzun dönemde uygulanabilir kılmak isteklerimden biri. Bu bağımsız bir proje de olabilir, hizmet verdiğimiz bir marka için de düşünülebilir” diyor.
MÜKEMMELLİĞİN PEŞİNDEYİM
Feza Tunçoğlu, Lowe’da Müşteri İlişkileri Grup Yönetmeni olarak görev yapıyor. 1992 yılında o zamanki adı ile Cen Ajans Grey’de stajyer olarak başladığı kariyerine 2,5 yıl müşteri temsilcisi olarak devam eden Feza Turunçoğlu, 1995 yılında Lowe Adam’a katılmış. O tarihten günümüze çeşitli isim değişiklikleri yaşayan bu yapıda müşteri temsilcisi, süpervizör, yönetmen ve müşteri ilişkileri grup yönetmeni olarak görev yaptığını belirtiyor. “Kısacası müşteri ilişkilerinin her aşamasını tadıyla, tuzuyla öğrendim. 2004 yılında, Müşteri İlişkileri Grup Yönetmeni görevime ek olarak İnsan Kaynakları ve Ajans İşleyiş konularından sorumlu Başkan Yardımcısı oldum” diyor.
İlk yalnız kotardığı iş olması nedeniyle, Eze Zeytinleri’nin Türkiye İş Bankası tarafından satın alınması sonucu hazırladığı konkur dosyasıyla aldıkları iletişim kampanyasının kendisi için büyük önem taşıdığını söylüyor. Bunun yanında Lowe’un yaklaşık 30 yıldır hizmet verdiği Efes Pilsen ve alt markalarının çalışmalarında Turunçoğlu da 10 yıldır yer alıyor. Efes Pilsen liderliğinde 4 markanın amblem ve logo değişimi, yine Efes Pilsen’in Türk Milli Futbol Takımı sponsorluğu projesi, Avea’nın “Baskonuş” reklam filmi katkısının olduğu diğer işlerden.
Feza Turunçoğlu öncelikli görevini, “Hizmet verdiğim tüm markalar için Lowe’u vazgeçemeyecekleri bir reklam ajansı yapabilmek, ekibimi motive etmek ve mükemmel iş sonuçlarına ulaşmak” olarak tanımlıyor.
Sektörde çalışmaya başlarken en önemli hedefinin çok iyi bir müşteri ilişkileri çalışanı olmak olduğunu belirten Turunçoğlu, “Geçen yıllar ve sahip olduğum pozisyon ne olursa olsun bu hedefim her daim baki diyebilirim. Gelişen pazar koşulları, değişen tüketici beklentileri ve en önemlisi başarıya ulaşma hedefindeki müşterilerimizi yakalamak, pazarın nabzını elimizde tutmak için bunun hala en temel şart olduğunu düşünüyorum” yorumunu yapıyor.
EĞLENEREK ÇALIŞIYORUM
Lowe Başkan Yardımcısı Isabella Ölçer, reklamcılığa 10 yıl önce başlamış. Müşteri temsilcisi olarak başladığı Y&R Reklamevi’nde 2,5 yılın ardından direktör görevine getirilmiş. Ardından 1 yıl RPM Radar’da çalıştıktan sonra, 2000 yılında Lowe’la birleşmeden hemen önce Lintas’a başlamış. Lowe’da önce Müşteri Grup Direktörü sonra da Başkan Yardımcısı pozisyonuna gelmiş.
Ölçer, “Reklamcılık çok dinamik ve hızlı bir dünya 10 senede sayısız önemli projenin ortasında buldum kendimi” diyor. Yer aldığı projeleri şöyle sıralıyor:
“Colgate’in lansman dönemi, Hacı Şakir’in yeni kategorilere girişi, Profilo’nun relansmanla baştan yaratılması, Paşabahçe televizyon kampanyası, hızlı tüketim kategorisinde sayısız ürün lansman ve relansmanı, Cif ve Domestos gibi ürünlerin rekabeke karşı sürekli canlı tutulması, Hyundai’nin atılım relansmanı ve Omo’yla son yıllarda geliştirdiğimiz ‘Kirlenmek Güzeldir’ projesi”.
Katıldığı projelerin 4-5 tanesinin Kristal Elma aldığını belirtiyor. Girdiği projelere yapıcı bir enerji, netlik ve gerçekçi bir vizyon getirmeye çalıştığını, biraz eğlenmeye de dikkat ettiğini belirtiyor. Çünkü Ölçer’e göre reklamcılık, zevk almadan yapılacak bir meslek değil. “Çorbada tuzum olunca, çorba da güzel olunca kendimi başarılı görüyorum, ama bir önemli kriter de sektörün ve başkalarının seni nasıl gördüğü, yapılan projeyle ilgili düşünceleri oluyor” yorumunu yapıyor.
Gelecekteki hedeflerini ajans başkanıyla birlikte planladıklarını, hedefin ajans yönetimi konusunda hakedilmiş bir yetkinlik olduğunu söylüyor. “Okul yıllarımda başarılı bir öğrenciydim. Bu ruhu hiç kaybetmemeye çalışıyorum. Kariyer planımı öğrenmeye ve gelişmeye ve cesaretli olmaya dayandırıyorum. Şimdiye kadar böyle başarılı oldum” diyor.
DENEYSEL ALANDA GELİŞECEĞİM
Evren Aras, 14 yıldır reklam sektöründe... Sırasıyla McCann Erickson’da müşteri temsilciliği, Ogilvy & Mather’da müşteri temsilciliği ve direktörlük, RPM Radar’da grup direktörlüğü ve Lowe birleşmesi öncesi Grafika Lintas’da grup direktörlüğü yapmış. 2000 yılından bu yana da Manajans/Thompson’da müşteri ilişkilerinden sorumlu başkan yardımcılığı görevini yürütüyor.
1997 ve 1999 yıllarında, Omo markasının yeniden yapılandığı dönemde Türkiye’deki ekibin global network ile uyumlu çalışmasını sağlamaktan ve çıkan kampanyalara liderlik etmekten sorumlu olan Aras, “Deterjan pazarının en hareketli ve çetin geçtiği dönemde Omo’nun başarılı iş sonuçları elde etmesine katkıda bulundum” diyor.
Son 4 yıldır da 60 yıllık geçmişi olan bir ajansın her anlamda yeniden yapılanmasında ve başarılı bir dönem geçirmesinde aktif rol aldığını belirtiyor. Lowe’un yürütme kurulu üyesi de olan Evren Aras, tüm çalışanların ve müşterilerin sorumluluğunu taşırken her iki grubun memnuniyet seviyelerinin artışında somut sonuçlar elde etmek için çalıştığını da ekliyor.
Reklam sektörünün son yıllarda yıprandığını düşünen Aras sektörün hak ettiği değeri geri kazanmasında katkıda bulunmak istiyor.
Reklam dışı iletişim alanlarının önem kazandığına, bu kanallara ciddi yatırımlar yapıldığına dikkat çekiyor. “Henüz Türkiye’de çok gelişmiş olmamasına rağmen gelecek vaat eden interaktif iletişim, deneysel pazarlama gibi alanlarda hem kişisel hem de ajans olarak gelişme göstermeyi hedefliyorum” diyor.
HEDEF, REKLAMVERENİN 1 NUMARASI
Tankut Karahan, kariyerine 1990 yılında Unilever’in pazarlama departmanında marka yöneticisi asistanı olarak başlamış. O günden bu yana da reklamla iç içe olduğunu belirtiyor. 1995 yılında müşteri direktörü olarak katıldığı Pars/McCann-Erickson’da şu anda genel müdür. Karahan, genel müdür olmadan önce ajansta sırasıyla grup direktörlüğü ve müşteri direktörlüğü yaptığını söylüyor.
Bugüne kadar içinde yer aldığı pek çok proje olan Karahan Türkiye’nin en fazla markaya hizmet veren ajansı olduklarına dikkat çekiyor. “Rekabetin bu kadar yoğun olduğu bir ortamda, aynı derecede rekabetçi sektörlerde yer alan müşterilerimizin markalarına farklılık yaratmak için hizmet veriyoruz. Bu nedenle rakiplere ‘gol attığımız’ her proje bizim için eşit ölçekte değerlidir” diyor .
Karahan, genç bir genel müdür olarak ajansta doğru işlerin çıkmasına, doğru organizasyonun kurulmasına, kârlılık hedeflerinin tutmasına, müşteri ve çalışan memnuniyetinin artmasına, yeni iş takibine ve ajansın tanıtımı için çalıştığını belirtiyor. Gelecek için en büyük hedefinin ajansını örnek bir ajans haline getirmek olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Burada misyonum basit: Reklamverenlerin birlikte, reklamcıların içinde çalışmak isteyecekleri ilk ajans olmak”.
Tankut Karahan, ayrıca, kariyerini düşünecek ya da planlayacak zamanının hiç olmadığını, çok çalışmanın karşılığının bir şekilde alındığına inandığını vurguluyor.
BAŞARILI, ÖDÜLLÜ BİR EKİP
Reklamcılığa Art Grup’ta tecrübesiz reklam yazarı olarak adım atan Tevfik Sems Naipoğlu, sektördeki 7’inci yılının içinde. Reklam yazarı olarak Grey Worldwide İstanbul’a geçen Naipoğlu, hala yazarlığa devam etmesinin yanında ajanstaki iki kreatif gruptan birinin de direktörlüğünü yürütüyor.
Zorlu Grubu’nun 50’nci yıl kutlama kampanyası için düzenlenen konkurun, içinde yer aldığım önemli projelerden biri olduğunu belirten Naipoğlu, “Grubun 50 yılda kat ettiği başarıları ‘yapacaksan en iyisini yap!’ söylemiyle vurguladığımız yaklaşım, hem Zorlu Grubu ile çalışmamızın milâdı oldu hem de Marketing Türkiye’nin o yıl ilk kez düzenlediği ‘Tüketicilerin En Beğendiği Reklam Kampanyası’ yarışmasında Birincilerin Birincisi ödülünü aldı” diyor.
En önemli görevini, içinde bulunmaktan gurur duyacakları bir ekip yaratmak olarak özetliyor. Bunun da ancak, iş yükünün adil olarak paylaştırıldığı, yaratıcılığın ödüllendirildiği ve motivasyonunun en üst düzeyde tutulduğu bir ortam yaratmakla mümkün olduğunu söylüyor. Hizmet verdikleri markaların problemlerinin birbirine çok yakın gibi görünüp kendisi gibi yaratıcılıkla geçinenleri monotonluğa itebileceğine dikkat çekiyor. “Direktör olarak elimden geldiğince bu birbirine çok benzeyen problemler yerine, ekibimize her seferinde sınırsız düşünme ve yaratma fırsatı veren çözümlere odaklanmamızı hatırlatmaya ve bunu sağlamaya çalışıyorum” yorumunu yapıyor.
Yıllar sonra geriye dönüp baktığında bu işe yıllarını vermekle ne iyi yaptığını düşünmek isteyen Naipoğlu sözlerine şöyle devam ediyor:
“İstikrarlı bir gelişim çizgisi yakalamış, her seferinde yeni bir şeyler başardığımı gördüğüm bir yoldan gitmiş, yurtiçi ve yurtdışında iyi reklamcılığı ödüllendiren yarışmalar ve yayınlarda ardı ardına başarı kazanacak bir ekibin üyesi olmuş olmak isterim”.
BAŞARI, SATAN İŞLERLE MÜMKÜN
Murat Doğu, sektörün genç yöneticilerinden. Reklamcılıkta 8’inci yılında. Sırasıyla M.A.R.K.A, WCJ, Klan Euro RSCG, Manajans/Thompson’da reklam yazarlığı yapmış. 2004 Haziran ayından beri de kurucu ortağı olduğu Alaaddin Adworks’de kreatif direktör olarak görev yürütüyor.
Doğu, bugüne kadar, Ford, Audi, Peugeot, Dışbank, DHB Bank, Citibank, Alcatel, Veezygo, Slazenger, K.V.K, AFM, Türk Traktör, TEGV, Wilkinson, Yurtiçi Kargo, Shell, Altınyıldız, Onur Air, Hürriyet, Vichy, Loft, Colin’s, Wella, Banvit, Mydonose Showland, Derimod gibi markaların reklam yazarlığını yaptığını belirtiyor. 1 Kristal Elma Ödülü, 1 Kristal Elma Başarı ödülü, Mountreux Reklam Festivali’nde yarı finalistliği, bir de Euro RSCG network’ünün global olarak düzenlediği reklam yarışmasında “Dünyanın En İyi Peugeot ilanı” ödülü bulunuyor. Ama asıl başarının yaptığı birçok işin satışa döndüğünü görmek olduğunu söylüyor.
Murat Doğu, ajansta mevcut müşterilerin iletişim ihtiyaçlarını belirlemekten ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda en yaratıcı, en doğru çözümleri bularak bunların uygulamalarını hızla gerçekleştirmekten sorumlu. Doğu, “Çalışmalarımızın hem yaratıcı hem de hızlı geri dönüşü olması için çok titiz çalışıyoruz. Çünkü bu hem mevcut müşterilerimize en doğru hizmeti verebilmemiz, hem de yeni müşteriler kazanabilmemiz açısından çok önemli” yorumunu yapıyor.
Doğu’nun gelecekle ilgili en büyük planı Alaaddin Adworks’ü, Türkiye’nin network olmayan en büyük ve en yaratıcı ajanslarından biri haline getirmek. Bunun yolunun da satan işler yapmaktan geçtiğini çok iyi bildiğini belirtiyor. Reklam sektöründe inanılmaz bir rekabet olduğunun, bunun normalde işlerin kalitesini artırması gerekirken, tam tersi bir durum yaşandığının altını çiziyor. “Bu yüzden Alaaddin Adworks’ü para kazanmak için ne iş olsa yapan bir ajans değil, yaptığı iş ne olursa olsun satan bir ajans haline getirmek en büyük hedefim” diyor.
N. ASLI TEKİNAY
atekinay@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?