Tekstilin Değer Zinciri

Ayfun Çiçek / Dupont Tekstil Bilimleri Bölümü Türkiye,Ortadoğu ve  Afrika Bölge Direktörü    Dünya devi Dupont, 3 yıl önce örnek bir program başlattı. Hedefinde Lycra müşterileri v...

1.05.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ayfun Çiçek / Dupont Tekstil Bilimleri Bölümü Türkiye,Ortadoğu ve  
Afrika Bölge Direktörü
 
 
Dünya devi Dupont, 3 yıl önce örnek bir program başlattı. Hedefinde Lycra müşterileri var. Programın adı ise Lycra Assured… İlk amacı, müşterilere verilen hizmeti disiplin altına almaktı. Ancak, sonradan işler büyüdü, program dönüşüme uğradı. Şimdi bu zincire katılan şirketler, teknik ve pazarlama desteğinin yanı sıra, Dupont ağı sayesinde bütün dünyadaki hammadde kaynaklarına, yeni ürünlere ve alıcılara ulaşma şansına da sahipler. Türkiye’den 28 şirketin de üye olduğu bu zinciri Bölge Direktörü Ayfun Çiçek anlattı…  
 
Dünya çapında 92 bin çalışanı bulunan kimya devi Dupont’un tekstil bölümü, 3 yıl önce Lycra ürününü kapsayan yeni bir program başlattı. Lycra Assured olarak adlandırılan program Dupont’un Lycra müşterilerine verdiği servislerin disiplin altına alınması fikrinden doğdu.  
Şirketin hedefi, Lycra’nın üretimden satışa her süreçte belirli bir standarda ulaşmasını sağlamaktı. Önce bütün proseslerde ulaşılması gereken standartlar belirlendi. Tanımlanmış standartlara uyan ve gereğini yerine getiren şirketler bu tedarik zincirine dahil edildi.  
 
Zincire dahil olan şirketler, Dupont’un teknik, pazarlama gibi konulardaki desteğinden yararlanabilirken oluşturulan Dupont ağı sayesinde bütün dünyadaki hammadde kaynaklarına, yeni ürünlere ve alıcılara daha kolay ulaşma şansına kavuştular. Bu sistem tedarik zincirindeki şirketlerin termin sürelerini ve maliyetlerini düşürürken bütün üretim süreçlerinin belirli bir standarda ulaşmasını sağladı. Lycra Assured bugün dünyanın en büyük tekstil tedarik zinciri durumda. Akın Tekstil’den Altınyıldız’a Bossa’dan Yeşim Tekstil’e Türkiye’nin en büyük 28  üreticisi de bu zincire üye…  
 
Dupont Tekstil Bilimleri Bölümü Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Ayfun Çiçek, Lycra Assured tekstil tedarik zincirini Capital’e anlattı:  
 
Bu zinciri oluşturma fikri nasıl doğdu?  
 
Dupont, kendi ofisi ya da temsilcikleri vasıtasıyla dünyanın hemen hemen her ülkesinde faaliyet gösteriyor. Sattığımız ürünlerde tüm dünya bazında bir numarayız.  
 
Dupont naylon ve Lycra ürünleri konusunda çalışıyor. Bu programda Lycra ürününü kapsıyor.  
Lycra’nın ürün cinsi olarak daha spesifik olması ve standart bir ürün olmaması bu fikrin doğuşunun bir nedeniydi. Bunun dışında, dünya pazarlarından müşterilerimize vermiş olduğumuz hizmetlerin belirli bir disiplin altına alınması da bu fikrin oluşumunun bir diğer nedeniydi.  
 
Yola çıkış amacınız neydi?  
 
Bizim işimiz ipliği satmakla bitmiyor. Müşterilerimizin teknik problemleri olabilir. Biz onlara yardımcı olmakla yükümlüyüz. Proseslerdeki sorunlarda onlara destek veriyoruz. Gelişmeleri takip ederek müşterilerimize yansıtıyoruz. Bunun içine trendler de giriyor. Modayı anlatıyoruz ve modanın havasına uygun ürünler geliştirip müşterilerimize sunuyoruz.  
 
Bunun yanı sıra, müşterilerimizin ürünlerini bir anlamda pazarlıyoruz.Yani üçüncü şahıslara tanıtıyoruz. Dünyanın önde gelen markaları ve perakende zincirleriyle ilişkilerimiz güçlü. Müşterilerimizin ürünlerini onlara tanıtıyoruz.  
 
Yaptığımız bütün bu çalışmalara baktığımızda gördük ki, herkese aynı servisi vermek mümkün değil. Çünkü, irili ufaklı müşterilerimiz var. Herkese aynı servisi vermeye kalkarsanız haksızlık olur. Bir firma 100 birim alırken, diğeri 5 birim alıyor. Büyük firmalar partnerimiz, küçük firmalar da müşterimizdir. Herkesle partner ilişkisine girmek mümkün değil. Buna kaynaklarınız yetmez. Program için yola çıkışımız buradan oldu.  
 
Fikri geliştikten sonra programı nasıl oluşturdunuz?  
 
Global bir ağımız var. Bu avantajı da müşterilerimize yansıtabiliyoruz. Bunun sonucu olarak da dedik ki, müşterilerimize verdiğimiz servisleri gruplandıralım. Bunun bir alt yapısını oluşturalım ve bu formatı “Lycra Assured” konsepti olarak bütün dünyadaki müşterilerimizde kullanalım. Buradan yola çıkarak konsepti geliştirdik.  
 
Bu konseptin içinde teknik, pazarlama ve tedarik ağı desteği var. Teknik hizmetler bölümünde proseslerle ilgili her türlü desteği veriyoruz. Yeni geliştirilen ürünleri de bu bölümde değerlendiriyoruz. Yani yeni geliştirilen ürünleri bu konsepte dahil olan müşterilerimize öncelikle sunuyoruz. Teknik sorunlar üretimden, hammaddeden veya prosesden kaynaklanabilir. Bizim karşılaştığımız problemlerin önemli bir kısmı proseslerde oluşuyor.  
 
Nasıl problemler bunlar?  
 
Son yıllarda azaldı ama mesela kumaşın eni tutmuyor. Yani 130 cm olması gerekiyor. Fabrikadan bu ölçüde çıkıyor. Ama konfeksiyona gittiğinde 120 cm oluyor. Çünkü, içinde Lycra var ve toplama yapıyor.  
 
Teknik uzmanlarımızla müşterilerimizi ziyaret edip neyi nasıl yapmaları gerektiğini anlatıyoruz. Proseslerin adımları, uygulanması gereken standartları var. Bu standartlar içinde neyi, nasıl yaptıklarında ne sonuçlar elde edeceklerini gösteriyoruz. Yani yol gösterici olduk. Sebep sonuç ilişkilerini izah ettik.  
 
Tekstilciler hangi teknik konularda sizden yardım istiyorlar?  
 
Belirli bir sistem içersinde teknik yardım, pazarlama desteğini yıllardır veriyoruz. Bu programla vermiş olduğumuz hizmetleri disipline ettik. Çünkü, her yere yetişemezdik. Dolayısıyla, bizim vermiş olduğumuz bu servislerin geçmişi var.  
 
Bundan 6 yıl önce bu servisleri talep eden şirketler vardı. Bunlar o zamanlar genel proseslerle ilgiliydi. Şimdi ise teknik destek talebi spesifik konularda geliyor. Çünkü, tekstil sektörü belirli bir birikime ulaştı. Proseslerle ilgili genel sıkıntılar aşıldı. Sektör bugün daha spesifik sorunlar için yardıma ihtiyaç duyuyor.    
 
Bu programı ne zamandan beri uyguluyorsunuz?  
 
Bunları yıllardır yapıyoruz ama belli bir disiplin altına alınması üç yıl önce gerçekleşti. Müşterilerimize testler yapıyoruz. Bunları onlarla paylaşıyoruz. Yani neyi nasıl yapacaklarını anlatıyoruz. Bir anlamda danışmanlık yapıyoruz.  
 
Burada standart olan kumaşın belirli bir performansı vermesidir. Bunun için testler yaptık. Bitmiş kumaşta o standartlara ulaşılması ana hedefimiz. Müşterimizin buna ulaşabilmesi için de proseslerde neler yapması gerektiği konusunda destek veriyoruz.  
 
Bu işin teknik kısmı. Başka bölümleri de var mı?  
 
Bir de işin pazarlama kısmı var. Ürünlerimizi alan firmalar Lycra ismini telaffuz etme hakkına sahip. Biz markanın güçlü bir şekilde tüketicinin aklında kalabilmesi için çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Kendi markamız olduğu için kendimize ve markamızı kullanan müşteriye destek sağlıyoruz.  
 
Örneğin Batı Avrupa’da marka bilinci yüzde 95 civarındadır. Bu marka bilinci tüketicinin satış noktalarında gördüğü ürünü Lycra etiketine bakarak tercih etmesini sağlıyor. Yaptığımız çalışmalarda gördük ki, ürüne göre değişmek koşuluyla tüketiciler, Lycra etiketi taşıyan nihai ürünleri diğerlerinden pahalı olmasına rağmen almaya razılar. Yani nihai üründe Lycra etiketinin varlığı tüketicilerde pozitif etki yaratıyor.  
 
Ama bizim ürünümüz hammadde. Nihai ürün haline gelinceye kadar onun kumaş, konfeksiyon hali var. İşte bizim yaptığımız bütün bu süreçlerden emin olmaktır.  
 
Pazarlama kısmında müşterinizin alıcı bulmasına da destek veriyor musunuz?  
 
Bu programa dahil olan müşterilerimizin ürünlerinin üçüncü şahıslara tanıtımında çok ciddi çalışmalarımız var. Oluşturduğumuz bir database’miz var. Elektronik ortamda Dupont’un Lycra Assured sayfasına bir alıcı girdiği zaman kumaş veya elbise, neye ihtiyaç duyuyorsa istediği bölgeden temin edebiliyor. İhtiyacı olan ürünün tedarikçilerine istediği ülkede ulaşabiliyor.  
 
Kendi bilgilerini bizim vasıtamızla dış dünyadaki diğer potansiyel alıcılara aktarma şansına sahip oluyor. Bunun dışında Dupont’un bütün dünyada oluşturduğu bir tedarik ağı var. Bu organizasyon sadece üreticilerle değil, tüketicilerle de temas halinde. Mesela Amerika’daki büyük markaların her şehirde yüzlerce şubesi var. Bunlarla iletişim kurmak için yetkili Dupont çalışanlarından destek alınabiliyor.  
 
Dolayısıyla, bu yetkililerinde kendi ağları var. Müşterinin ihtiyaçlarını anlayıp ona göre kanalize edebiliyorlar. Bu da benim bildiğim kadarıyla tekstilde dünyada hiçbir şirkette olmayan çok özel bir program.  
 
Yani programın toplam kaç ağı var?  
 
Yukarıda anlattığımız destekler zincirdeki müşterilerimize uygulanıyor. Bu müşterilerimizi de üç gruba ayırıyoruz. Çünkü, her grup farklı özelliklere sahip. Bunlardan biri ipliği alıp süreçlerden geçiren gruptur. Diğeri kumaşı yapar. Son grup ise mağazalar ve perakende zincirleridir. Yani herkesin ihtiyaçları farklı. Dolayısıyla, programı bu üç gruba özelliklerine göre farklı şekilde uygulanıyor.    
 
Bu programa katılabilmenin koşulları nedir?  
 
Kriterler tuttuktan sonra her ülkeden üye olunabilir. Lycra’yı alan herkesi bu tedarik zincirine dahil edemiyoruz. Bu programa partner olarak adlandırdığımız, birlikte çalıştığımız, düzenli bir alışveriş içinde olduğumuz firmaları dahil ediyoruz. Çünkü, bazı firmalar ucuzcu olabiliyor.  
 
Tarz olarak bize uygun olmayanları dahil etmiyoruz. Yani temel şart sürekliliktir. Bizimle sürekli bir iletişim içinde olmalı. Belirli bir düzen içersinde ilişkinin olması gerekiyor. Ancak, belli bir tonaj şartımız yok. Çünkü, tonaj şartı koysaydık büyük firmalar kolay girecek orta ölçekli veya küçük olanlar ise zorlanacaktı.  
 
Firmaların programa dahil olması için tanımlanmış kalite standartlarını yakalamış olmaları lazım. Ayrıca, bizim bunu gözlemlememiz ve bunun süreklilik kazanmış olması gerekiyor. Ondan sonra programa girilebiliyor. Yani bizden bir şirket mal istedi, verdik. Kalitesi de tutuyor. Hemen programa alınmaz. Kalitede süreklilik çok önemli.  
 
Yani sürekli müşterilerinizi kontrol ediyorsunuz?  
 
Tabii ki. Kalite standartlarını oluşturup onlara anlatıyoruz. Sonra bunu kontrol ediyoruz. Böylelikle müşterilerimize kendilerini kontrol etme imkanı vermiş oluyoruz. Tüketiciden bir önceki aşama olan mağazalar ve perakende zincirlere üreticilerin isimlerini referans olarak veriyoruz. Yani üreticileri bu zincirlere tanıtıyoruz.  
 
Dupont’un referans verdiği firmanın belirli bir kalite standardına sahip olması gerekir. Bizim referans verdiğimiz üretici taahhüt ettiğimiz standartlara sahip olmalı. Çünkü, son halka olan tüketiciyle belirli bir iletişimimiz var.  
 
Tüketiciye diyoruz ki, Lycra kumaşlı ürün aldığınız zaman sürekli formunu koruyacak. Bunun olması için Lycra’yı kullanan üreticinin de belirli standartlara uyması gerekiyor ki tüketiciye taahhüt ettiğimiz özelliği ulaştırabilelim. Ürünümüzün geçtiği her süreçten emin olduktan sonra tüketicinin karşısına geçiyoruz. Tüketiciyle iletişimimizi bu sürece dayanarak gerçekleştiriyoruz.  
 
Dünyanın her noktasında etiketimizi verdiğimiz kumaşlar testten geçiyor. Bu iddialı ve başlı başına bir olay. Çünkü, hammaddemizle çeşitli ürünler üretiliyor ve pazara sunuluyor. Lycra etiketlerini bizler konfeksiyoncuya veriyoruz. Ama verilmeden önce testler yapılıyor. Müşterilerimizin ürünlerinin pazara çıkışında kontrol etmiş oluyoruz.  
 
Bu program üye şirketlerin maliyetlerini nasıl etkiliyor?  
 
Maliyetleri azaltmada kasıt vermiş olduğumuz teknik hizmetlerle çeşitli maliyetlerden kazanılıyor olmasıdır. Örneğin, bu sistem fabrikanın deneme yanılma yöntemiyle oluşacak maliyetlerini ortadan kaldırıyor. Bazı süreçlerin nasıl yapılması gerektiğini göstererek Amerika’yı yeniden keşfetmelerini önlüyoruz. Bundan dolayı oluşacak maliyetler de ortadan kalkmış oluyor.  
 
Mesela bazı müşterilerimiz maliyeti aşağı çekmek adına makine hızlarını artırıyorlar. Biz de diyoruz ki optimum koşullar bunlardır. Bunları aşarsanız risk alırsınız, maliyetleriniz artar. Riskli bölgelerde sorumluluk almıyoruz. O zaman müşterilerimiz ürküyorlar.  
 
Temin sürelerinin de nasıl bir avantaj sağlıyor?  
 
Hangi sürece ne kadar zaman ayrıldığı konusunda bir araştırma yapılmış. En uzun kısmın bütün dünyadan koleksiyona uygun olan kumaşların temini olduğu ortaya çıkmış. Lycra Assured olmuş firma tedarik ağımız sayesinde bu kumaşı nereden temin edebileceğini çok kısa bir sürede bulabiliyor. Numune teminini ise bir elektronik posta aracılığıyla yapabilme şansına sahip.  
 
Dolayısıyla, koleksiyonunu çok hızlı bir sürede hazırlama şansına kavuşuyor. Artık koleksiyon hazırlama süreleri çok kısaldı. Eskiden 2 sezon vardı. Bugün 4 veya 6 koleksiyon hazırlanıyor. 6 koleksiyon hazırlıyorsanız, kumaşı da çok hızlı temin etmeniz gerekiyor. İşte bu sistem üreticiye bunu sağlıyor. Dolayısıyla hammadde temin sürelerini kısaltıyor.  
 
“TÜRKİYE’DE 28 ÜYEMİZ VAR”  
 
Peki bu programa şu an kaç şirket üye?
 
 
Dünyadaki rakamı bilmiyorum. Ancak, Türkiye’de 28 şirket bu programa dahil oldu. Bunlar iplik, kumaş ve konfeksiyon üreticileridir.  
 
Bu müşterilerinizin yüzde kaçına tekabül ediyor?  
 
Müşterilerimizin oldukça az bir kısmı bu programa üye. Bizim direk ve endirekt olmak üzere iki tür müşterimiz var. İlkinde gelip doğrudan bizden mal alıyorlar. İkincisinde ise distribütörlerimizden ürün temin ediyorlar. Dolayısıyla yüzlerce müşteriye sahibiz. Kabaca bu programa dahil olanların toplam müşterilerimizin yüzde 10’una tekabül ettiğini söyleyebilirim.  
 
“ÇOK TALEP ALIYORUZ”  
 
Bu programla ilgili hedefleriniz nedir? Dahil olan şirket sayısının kaça ulaşmasını hedefliyorsunuz?
 
 
Bu sayıyı tabii ki artırmak isteriz. Ama bu bizim isteğimizle olmuyor. Karşı tarafında aynı istekte olması lazım. Sektörel bazda farklılıklar olabiliyor. Bir sektör daha volume yönelik daha düşük fiyatlı ürün üretirken diğer bir sektör daha üst kalitede mallar üretebiliyor. Bundan dolayı programımızda dokuma konusunda çalışan müşterilerimiz ağırlıktadır. Çünkü dokuma firmaları, entegre profesyonel firmalardır. Mesela örgü firmaları biraz daha farklı bir yapıdadır. Müşterilerimizin durumuna göre bu sayı değişebilir. Özellikle Türkiye’de yüzde 100 artış açıkçası beklemiyorum. Çünkü, pazarın yapısına ve o pazarda faaliyet gösteren firmaların yapısına göre bu değişir. Ama tabii ki belirli bir miktarda artış öngörüyoruz. Özellikle son zamanlarda örgü firmalarında artış söz konusu.  
 
Yola çıkarken programa alınacak firma sayısına yönelik projeksiyon yapmış mıydınız?  
 
O anlamda planlama yapmadık. Biz standartları oluşturduk. Hangi firmalar bu standartlara sahipse veya ulaşırsa onlar dahil oldu. Bu 28 şirketin dahil olması hemen olmadı. Aşama aşama gerçekleşti. Ama ağırlıklı olarak ilk yıl üye sayımız hızlı arttı.  
 
Çok talep alıyor musunuz?  
 
Elbette çok talep geliyor. Müşterilerimiz görüşmelerimiz sırasında bu programa girmek istediklerini söylüyorlar. Ama standartlara uymaları çok önemli.  
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz