Türkiye'de Golfün Öncülüğünü Yapacağız

Ali Akkanat / Akkanat Holding Yönetim Kurulu Başkanı    İş hayatına, öğretmenlikten geçti. Almanya’da ticaretle uğraştı, ardından üretime girdi. 1990’larda iş hacmini büyüttü, çok sayıda ...

1.02.2004 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ali Akkanat / Akkanat Holding Yönetim Kurulu Başkanı  
 
İş hayatına, öğretmenlikten geçti. Almanya’da ticaretle uğraştı, ardından üretime girdi. 1990’larda iş hacmini büyüttü, çok sayıda üretim tesisine kavuştu. Ancak, son dönemde turizm yatırımlarına yöneldiğini söylüyor. “Tekstildeki yatırımlarımızı azaltmayı düşünüyoruz” sözleriyle, yeni büyüme adresi olarak turizmi, özellikle de golfe dikkat çekiyor. Akkanat, “Yeni yatırımlarla turizmdeki yatırımlarımız 115 milyon dolara ulaşacak. Hedefimiz, Avrupa’nın sayılı golf otelleri arasında yer almak” diye konuşuyor.  
 
Ali Akkanat, Akkanat Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı… Öğretmenlikle başladığı iş hayatında, tekstil ürünlerinin ticaretinden sanayiciliğe uzanan ilginç bir öyküsü var. Çok fazla ön planda olmayan bir isim. Ancak Türkiye’nin ilk tematik otellerinden biri olan Sirene Golf deyince hatırlayanlar olacaktır.  
 
Konya’nın Beyşehir ilçesinde köyde doğan Akkanat, bugün 17 şirketlik bir holdingin sahibi. Üstelik holding Beyşehirli genç girişimciler için de bir akademi. Çünkü bugüne kadar Akkanat şirketlerinde çalışan yaklaşık 150 kişi şu anda kendi işinin sahibi.  
 
Akkanat’ın öyküsü Almanya’da öğretmenlik yaptığı sırada Almanya-Türkiye arasında yaptığı küçük ticaretle başlıyor. Daha sonra İstanbul’da kurduğu atölyede üretim, Almanya’daki şirkette satış derken, yatırımı bugün tekstil ve turizmde toplam 17 şirketlik bir holdinge dönüşmüş durumda. Holdingin ilk ve en önemli işi tekstil. Üretimin yarısı ihraç ediliyor. Büyük bölümü de Adidas, Reebok, Puma, Mexx gibi dünya markaları için yapılıyor. Diğer yandan kendi markalarını tutundurmak için de çalışmaları sürüyor.  
 
İddialı oldukları bir diğer sektör de 1990’ların başında girdikleri turizm. Turizm grubunun bünyesinde şimdilik iki otel bulunuyor: Club Sirene ve Sirene Golf. Antalya Belek’teki bu iki otelin yanında, yeni bir otelin inşaatına başlandı. 5 yıldız üzeri bu otelin 2005 Nisan’ında açılması planlanıyor. Bu otelle birlikte grubun turizm yatırımları 115 milyon Euro’ya ulaşacak.  
 
Tekstildeki cirosu 300 trilyon lirayı bulan, turizmde ise 10 milyon Euro’luk döviz girdisi sağlayan grubun hedefinde başka alanlar da var.  
 
Akkanat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Akkanat, tekstilin eskisi kadar kârlı bir sektör olmadığını söylüyor. Bu nedenle tekstil işini yavaşlatıp yatırım için, başka alanlar araştırdıklarını belirtiyor. Akkanat, “Tekstildeki büyümemiz iki-üç yıldır durdu. Artık ürünleri çeşitlendirmeye ve marka olmaya doğru gidiyoruz. Onun için üretimi ve istihdamı artırmak yerine üretimi dışarıdaki atölyelere kaydırıyoruz. İşçi sayısını azaltma yoluna gidiyoruz” diye konuşuyor.  
 
Akkanat, grubun gelişimini ve önümüzdeki döneme ilişkin hedeflerini Capital’e anlattı:  
 
Konya’da doğdunuz. İş hayatına nasıl başladınız?  
 
Konya’nın Beyşehir ilçesine bağlı Durak köyünde doğdum. Bizim zamanımızda köy okulunu bitirince, okula devam etmek için yatılı olarak bir yerlere gitmek gerekiyordu. Önümüzdeki en önemli hedef de öğretmenlikti. Çünkü, önemli şahsiyetler olarak bir tek onları tanıyorduk. İlkokulu bitirdikten sonra, Konya’daki İvriz Öğretmenlik Okulu’nu kazandım. Son sınıftayken, dönemin özelliği gereği siyasi bir okul boykotu nedeniyle Trabzon’a sürüldük. Okulu orada bitirdim.  
 
1971’de öğretmenliğe başladım. 5 yıl Erzurum ve Konya’da, 9 yıl da Almanya’da öğretmenlik yaptım. Oraya gidişimin yolunu da yaz tatilini kayınpederin yanında geçirmek açtı. Almanya’da kalmaya karar verdik.  
 
Bu arada yine yaz tatillerinde bazı ürünleri Türkiye’ye getirip satıyorduk. Tekstil işine başlamadan önce de öğretmenken bazı şirketler kurup batırmıştık. En sonunda 1985 yılında tekstil üzerine ticaret yatırımına karar verdik.  
 
İlk şirketinizi nasıl, ne zaman kurdunuz?  
 
Türkiye’de ilk şirketimiz olan Beyteks’i, Almanya’da da şu anda ürettiklerimizin yüzde 50’sini pazarlayan Ayteks’i kurduk.  
 
Standart t-shirt ve sweatshirt üretiyorduk. O zaman Almanya’da klasikten spor tarza doğru bir yönelim vardı. Biz o trendi çok iyi yakaladık. Önümüzdeki tek engel kotalardı. İlk yıl 5 milyon mark gibi bir ciro yaptık. İkinci yıl ciromuz 20 milyona ulaştı. İlk büyük yatırımımızı örme makinelerini alarak yaptık. Sonra boyahane yatırımını gerçekleştirdik.  
 
Diğer şirketleri ne zaman kurmaya başladınız?  
 
Hemen bir yıl sonra yeni şirketler kurmaya başladık. Sonra da birlikte işe girdiğim insanları şirketlerin başına müdür atayarak şirket sayısını sürekli artırdık. Amacımız, daha çok mal üretip ciroyu artırmak ve Almanya’daki pazara daha fazla hakim olmaktı.  
 
Şu anda Nike, Adidas, Puma gibi, büyük şirketlere ihracat yapıyoruz. Kendi markalarımız Fisfull ve G-Club’ın pazar paylarını da Ayteks kanalıyla büyütmeye çalışıyoruz.  
 
Atılımınız açısından kritik yatırım kararınız ne oldu?  
 
Boyahane yatırımı bizim için kritik bir karar oldu. Çünkü, o dönemde kaliteli mal boyatmak zordu. İlk yatırımımız olan örgü makineleri artık küçük yatırımlar haline gelmişti. O zaman 30-40 örgü makinemiz vardı.  
 
Bunların toplam yatırım tutarı ise 5-6 milyon mark’tı. Boyahane ise biraz daha büyük bir yatırımdı. Kazandıklarımızı yeni yatırıma dönüştürdük. Çorlu ve Beyşehir’de iplik fabrika yatırımlarına girdik. Şu anda günlük 35 tonun üzerinde iplik üretiyoruz.  
 
Şu anda üretiminiz entegre mi?  
 
Pamuk üretimi dışında tüm işlemleri biz yapıyoruz. Aslında bir dönem Diyarbakır ve Urfa tarafının pamuk kalitesinin gelişmesine ön ayak olduk. Kimse o taraftan pamuk almazken üreticileri organize ederek oradan da yüklüce pamuk almaya başladık.  
 
Şu anda moda gereği penye ürettiğimiz için pamuğu İzmir ve Diyarbakır yöresinden almak zorundayız. Aldığımız pamuğu Beyşehir ve Çorlu’daki entegre tesislerimizde ipliğe, sonra kumaşa dönüştürüp boyuyoruz. Konfeksiyon üretimini ise Seydişehir, Beyşehir ve İstanbul’da yapıyoruz. Tekstil üzerine Çorlu, Konya ve İstanbul’da 10 fabrikamız var. Tekstilde 4 bine yakın kişi çalıştırıyoruz. 10 bine yakın kişi de iş verdiğimiz konfeksiyon atölyelerinde çalışıyor. Turizmdeki istihdamımız ise 600 kişi civarında.  
 
Satış ve ihracat hacminiz ne boyutta şu anda?  
 
Tekstilde ihracatımız 80 milyon Euro. Ciromuz ise 300 trilyon liraya yakın. Turizmdeki döviz girdimiz de 10 milyon Euro.  
 
Almanya’nın büyümenize etkisi ne oldu?  
 
İhracat olmasaydı, bu kadar büyüyemezdik. İhracat, pazarlama ve üretim şirketlerini aynı anda kurmasaydım bu seviyeye geleceğimizi hiç sanmıyorum. Çünkü bizim için üretilen malın pazarlanması önemli. Almanya’daki şirket, holdingin kalbi. Ayteks, Almanya’daki tek şirketimiz. Pazarlama ve koleksiyon üzerine odaklandı. Kendi koleksiyonunu yapıp, buradaki şirketlere ürettiriyor. İhracatımızın büyük bölümü Almanya’ya. Daha sonra diğer AB ülkeleri geliyor. Bir ara ABD’ye de ihracat yapıyorduk. Fakat kestik. Doların Euro’ya karşı çok değer kaybetmiş olması da kararımızın isabetli olduğunu gösteriyor.  
 
Tekstille ilgili hedefleriniz neler?  
 
Tekstildeki büyümemiz 2-3 yıldır durdu. Daha çok, çeşitlendirmeye ve marka olmaya doğru gidiyoruz. Onun için üretimi, istihdamı artırmak yerine üretimi dışarıdaki atölyelere kaydırıyoruz. İşçi sayısını azaltma yoluna gidiyoruz. Yani verimliliği artırarak hacmi küçültmeye çalışıyoruz. Bu yılki hedefimiz 80 milyon Euro’luk ihracatı yüzde 10-15 artırmak.  
 
Ancak orta vadede tekstilde büyümeyi durdurmak istiyoruz. Yeni bir alanda yatırım araştırması yapıyoruz. Ancak henüz belirlediğimiz bir sektör yok.  
 
Turizm işi nasıl başladı?  
 
Aldığımız kararla 1989’da değişik bir dalda da yatırıma yöneldik. O zaman hep yurt dışında yaşadığımız ve iç piyasayı bilmediğimizden, dışarıya yönelik bir iş yapma kararı aldık. Böylece Belek’te otel yaptırmaya karar verdik.  
 
1992 yılının mart ayında 5 yıldızlı Club Hotel Sirene’yi açtık. 1996’da ise ikinci otele başladık. 1999’da bitirdik. Bununla beraber iki tane 18 delikli golf sahasına 2000 yılında başlayarak 2002 yılında birini, 2003’te de ikinci golf sahamızı işletmeye açtık.  
 
Turizmde kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Gelecek hedeflerinizden söz eder misiniz?  
 
Golf bizim için kritik bir turizm alanı. Şimdi Belek’te yeni bir butik golf otelin inşaatına başladık. 20 milyon dolara mal olacak. Böylece turizmdeki yatırımlarımız 115 milyon Euro’ya ulaşacak. Ayrıca şu anda fikir aşamasında olan bir otel de var. İstanbul’da da butik otel açmayı düşünüyoruz. Turizmde en büyük hedefimiz Avrupa’nın sayılı golf otelleri arasında yer almak. Bundan 3 yıl önce kimse İspanya’ya golf oynamaya gitmezdi. Şimdi ise herkes oraya ya da Portekiz’e gidiyor. Biz de grup olarak Türkiye’nin golf turizmindeki önderliğini yapmak istiyoruz. Golf için Türkiye’ye gelen turist sayısını artırmayı ve yerli turisti de ülkede tutmayı hedefledik.  
 
Başka yatırımlar düşünüyor musunuz? Yurtdışı ya da Anadolu?  
 
Benim hiçbir arkadaşım Anadolu’ya yatırım yapmaya cesaret edemezken ben 1996 yılında Beyşehir’e gittim. Entegre tesisin bize maliyeti 100 milyon doların üzerindedir. Aslında orada yatırım yapmak pek mantıklı değildi. Bazı kriterler tutmuyordu. Ancak, göçü önlemek için ve doğduğum yere karşı sorumluluğum olduğunu düşünerek yatırım yaptım.  
 
Başta çok zorluklarla karşılaştım. Enerji ve altyapı sorunlarımız oldu. Şu anda Çorlu’daki fabrikamızda otoprodüktör tesisiyle kendi enerjimizi üretiyoruz. Beyşehir’de de düşünüyoruz ama henüz doğalgaz Beyşehir’e gelmedi.  
 
“EĞİTİM BENİM İÇİN ÖNEMLİ”  
 
Öğretmen okulu mezunu olan ve 14 yıl öğretmenlik yapan Ali Akkanat, eğitim konusunda oldukça hassas. Özellikle kendi memleketinin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için büyük çaba sarf ediyor. Kurduğu vakıfla şimdiye kadar 9 okul yaptıran Akkanat, bu alandaki girişimlerini sürdürmeyi düşünüyor.  
 
Bir de vakfınız var. Şimdiye kadar kaç okul yaptırdınız?  
 
Ben öğretmenlikten geliyorum. Türkiye’nin eğitimle kalkınacağına inanıyorum. Biz çocuklarımıza iyi bir eğitim veremezsek ilerleyemeyiz. Bunun için Akkanat Eğitim Sağlık Vakfı’nı kurdum. Şu anda İstanbul’da üçüncü okulumu yaptırıyorum. Yeniköy’de ve Sarıyer’de iki okul yaptırdım. Şimdi de Esenkent’te bir lise yaptırıyorum. Beyşehir’de ise bir ilköğretim okulu bir de Anadolu Lisesi yaptırdım. Köyümde ise annemin ve babamın adlarına yatılı bölge ilköğretim okulu yaptırdım. 1994 yılında vakıf kurulduğundan bu yana her yıl bir okul yaptırmayı hedeflemiştim. Şu anda okulların sayısı 9’u buldu. Böyle devam etmek istiyorum. Vakfımız şu anda 700 burslu öğrenci okutuyor. Önem verdiğim bir konu da yurt. Önümüzdeki günlerde bu konuda girişimlerde bulunmayı düşünüyorum.  
 
“GOLF İLE FİYATLARI  YÜKSELTMEK MÜMKÜN”  
 
Türkiye’deki tema otellerinin öncülerinden birisiniz. Neden golf yatırıma gittiniz?
 
 
Golf sahasının olması otellerimin kış aylarında da kârlılığını korumasını sağlıyor. Yaz aylarında iyi fiyatlarla otelleri doldururken, kış gelince fiyatlar neredeyse yüzde 80 aşağı düşüyor. Buna bir çözüm olarak golfü düşündük. Daha önce Portekiz, İspanya, İngiltere’deki örneklerinden yola çıktık. Orada insanlar golf oynamak için, konaklamaya günlük 100 mark ödüyorlar. Antalya’nın iklimi de kış aylarında bu sporun yapılmasına müsait.  
 
Şimdi golf sahaları olmayanlar da futbol yatırımı yaparak takımlara kamp için olanaklar sunmaya başladılar. Herkes kışın tesisleri açık tutmak için formül arıyor. Bence golf turizmi futbol turizminden daha önemli. Antalya’da sayıları belki 15’e çıkacak. İstanbul’da 5-6 tane daha yapılmalı.  
 
Kaç saha var Türkiye’de?  
 
Golf sahası 18 delikten oluşur. İstanbul’da 18 delikli iki, bir tane de 9 delikli saha var. Antalya’da da 7 golf işletmesini de dahil ettiğimizde toplam sayı 9,5. Ancak Yunanistan’da yalnızca bir saha var.  
 
Ayrıca Antalya’da bir butik otel yatırımına girdik. Bu yıl inşaatı başladı. Türkiye’de 5 yıldız üstü otel yok. İstanbul’da Çırağan, Ritz gibi oteller var ama güneyde hiç yok. Bunu yapıp Avrupa’nın zenginlerinin Türkiye’ye gelmesini sağlamak istiyorum.  
 
“KURUMSALLAŞMA ÜZERİNE ÇALIYORUZ”  
 
Holdingin yönetimini aile üyeleri mi oluşturuyor? Profesyonel yöneticileriniz var mı?
 
 
İcra kurulunda profesyoneller var. Genel müdürlerimizin çoğunluğu profesyonel. Şu anda holdingde aileden aktif olan, sadece kardeşim ve yeğenim. Kardeşim imalattan, yeğenim de tüm pazarlamadan ve koleksiyon yaratımından sorumlu. Onlar aynı zamanda yönetim kurulunda. Ben aile ve profesyonelliğin karışık olması taraftarıyım. Kurumsallaşma üzerine durmadan çalışıyoruz. Artık aile işi doğru değil. Kurumsallaşma çalışmalarımız 3 yıldır sürüyor.  
 
Sizin gibi Konya’ya yatırım yapan ya da öne çıkan grup ya da kişiler var mı?  
 
Konya’dan çıkıp daha sonra oraya yatırım yapan en önemli grup Mahser Holding. Onlarla gurur duyuyorum. Onların da tekstil imalathaneleri vardı. Konya Hilton’u, ardından alışveriş merkezini hizmete açtılar.  
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz