Üretim cephesinde neler oluyor?

üretim cephesinin önemli oyuncularından sektörlerin üretimdeki yol haritasına ve bu alandaki büyüme potansiyeline dair ipuçları...

1.06.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Üretim cephesinde neler oluyor?

Mustafa Boydak, Abdulkadir Konukoğlu, İzzet Karaca, Mehmet Pekarun, İdil Yiğitbaşı ve Ziya Altunyaldız... Bu isimlerin her biri Türk üretim sektörünün önemli aktörleri. Herkes büyümenin yönünü merak ederken bu isimler üretime dikkat çekiyor. En önemlisi Türkiye’nin bu alandaki potansiyeline işaret ediyorlar. Sektöründe Türkiye’nin bu anlamda bölgesel güç olacağını düşünenler de var, sektörlerdeki üretim potansiyelinin yaratacağı avantajlara dikkat çekenler de. İşte üretim cephesinin önemli oyuncularından sektörlerin üretimdeki yol haritasına ve bu alandaki büyüme potansiyeline dair ipuçları.

İDİL YİĞİTBAŞI/ YAŞAR HOLDİNG
“GIDADA BÖLGESEL POTANSİYEL YÜKSEK”
ÜRETİM KONUSUNDA ÖNEMLİ SANAYİ KURULUŞLARINDAN BİRİYİZ.

1954 yılında DYO ile sanayi yolculuğuna başladık. Boya sektörünün üretim konusunda ilk kuruluşunu Türkiye’ye kazandırdık. Daha sonra gıda sektörüne girdik. Türkiye’ye ilkleri kazandırdık. Sanayi şirketlerinde yaratılan bir istihdam, diğer sektörlerde 8 istihdam alanı oluşturuyor. 6  bin 700 çalışanımızla 500 bin kişiye ulaşan bir istihdam alanı oluşturuyoruz. Güçlü markalarımızla dünyada yer edinmeye çalışıyoruz. Turquality programı Türkiye’nin dünyada 10 tane global marka yaratması adına düzenlenen bir program ve biz bu programda Pınar, DYO ve Dewilux markalarımızla yer alıyoruz. Bir markanın dünyada belli bir yere gelebilmesi için öncelikle kendi ülkesinde bir güce sahip olması gerekiyor. Bu konuda Türkiye’de bir bilgi birikimi oluştu ve Türk markaları dünyada bir yerlere gelebilecek bilgiye ve tecrübeye sahip.

“Katma değerli işler yapılabilir"

İçecek ve gıda sektöründe Avrupa ülkelerine kıyasla 14 milyar dolarlık çok düşük bir hacmimiz var. Dünyada hammadde konusunda rekabetçi maliyetlere sahip olabilmek çok önemli bir konu. Türkiye OECD raporuna göre tahıl konusunda 7’nci sırada. Ancak tahıl ürünleri çok fazla katma değerli değil. Dünyada gelir düzeyinin artmasıyla proteinli ürünlere kayma olacağı varsayılıyor ki bu da Türkiye’de et ve süt ürünlerinde çok fazla katma değerli işler yapılabileceğinin bir göstergesi aslında. Tarım ihracı konusunda Türkiye’nin olduğu konumu yeterli görmüyoruz. Biz, sanayicilerin yapacağı çalışmalarla, Türkiye’nin durumunu yukarılara taşımayı planlıyoruz. Bölgesel marka olma konusundaysa Türkiye markalarının çok fazla potansiyeli var. Gıda sektöründe de boya sektöründe de Kuzey Afrika, Türk Cumhuriyetleri, Körfez ülkeleri ve Ortadoğu potansiyel büyüme alanları. Farklılaşmış ürünlerimizle ve kalitemizle, o bölgelerin tüketicilerinin damak tatlarına göre ürünler geliştirerek burada çok önemli bir yer alabiliriz.~

ABDÜLKADİR KONUKOGLU/ SANKO HOLDİNG
“TEKSTİLDE DÜNYADA LİDERLİK ŞANSI VAR”
TEKSTİL DENDİĞİ ZAMAN ÇOK KİŞİNİN AKLINA SADECE GİYİM GELİR.

Halbuki örülebilen, dikilebilen, dokunulabilen her şey tekstilin içindedir. Tekstil doğası gereği ucuz maliyet gerektirir. Adem ve Havva’dan bu yana herkes örtünür. Tekstil ölüye de diriye de gereklidir, insanlar ölüğünde dahi bir tekstil ürünüyle toprağa verilir. İngilizler eskiden en iyi üretim yapan ve moda yaratan ülkeydi. Bunun 2 nedeni vardı. Sömürgelerinden ucuz işçilik ve hammadde maliyetiyle ürün elde edebilmesi ve de moda yaratmasıydı. Fakat 1960’larda Fransa’ya geçti bu konu. İtalyanlar fasonculukla başladılar ve şu an hepsinden önde yer alıyorlar. Türkiye de fasonculukla başladı ve ileriye gidiyor. Bundan 5-6 yıl öncesine kadar Türkiye’nin tekstil sektöründen çıkması gerektiği düşünülüyordu çünkü o yıllarda tekstil yatırımlarında kayıplar oluştu. Atlanan bir konu var, o da Türkiye’de tekstille hayatını idame ettiren büyük bir kesim olduğu. Son 2 yıldır tekstilin Türkiye’nin belkemiği olduğunu tekrar keşfettik. Her işi ithalata çevirdik ve Türkiye’yi ithalat cenneti yaparak cari açığın patlamasına sebebiyet verdik.

“5 milyar dolara ulaştık”

8 ay önce Amerika’dan 2 belediye başkanı ve 8 de sanayi odası başkanı geldi ve bizim fabrikalarımızı gezdi. Fabrikalarımızın teknolojilerine çok şaşırdılar. Türkiye’de bu teknolojinin olmasını beklemiyorlardı. Kendileri, Amerika’da yoğun emek gerektiren işlerden çıktıklarını, fakat bunun yanlış bir karar olduğunu, çok kişinin işsiz kaldığını ve Amerika’ya tekrar yatırım yapılması konusunda çalışmalarının olduğunu belirtti. Dünyada kimler bunu daha iyi yapar diye çalışmaları var ve firmaları geziyorlar. Türkiye artık modada, kalitede, ev tekstilinde ve halıda dünyada söz sahibi. 25-30 yıl bu böyle sürecektir ve İtalya’nın gücünün kesilmesiyle tamamen lider olma şansımız var. İngiltere’de pamuk üretimi yok, bıraktı, Fransa’da pamuk üretimi yok, sonunda o da bıraktı, İtalya’da çok az var. Türkiye’de yoldan geçen her üç kişiden biri mutlaka tekstil işiyle uğraşıyordur. Dünyanın en zenginleri tekstilcidir. Amerika’nın zengin ailelerine baktığınızda temelinde tekstille iş yaşamına başladığını görebilirsiniz. Tekstil bazen yatırımcısını güldürür bazen de çok fazla üzer. Ben 64 yaşındayım, her yıl tekstil krizde denilir, ama hep de yatırım yapılır.

İZZET KARACA/ UNILEVER
“TÜRKİYE ÜS OLUYOR”
EKONOMİDE EKSEN BATIDAN DOĞUYA DOĞRU KAYIYOR.

Ben de İstanbul’u ileride dünyanın merkezinde görmek istiyorum.
Ben uluslararası bir şirket olan Unilever’in içindeyim. 46 milyar Euro’luk bir cirosu var. Türkiye, çok önemli bir merkez. Unilever, 60 yıldır Türkiye’de. Türkiye’nin 10 büyük ekonomi içinde olmasını istiyoruz ve biz Unilever olarak görevimizi yaptık. Türkiye artık Unilever’in dünyada ilk 10 ülkesinden biri.~
10 yıl önce görevi devraldığımda bir tek Türkiye’yi yönetiyordum. Türkiye’nin büyümesi ve değişen koşullarla birlikte Türkiye bir ilgi odağı haline geldi ve her yıl bize bağlanan ülkeler oldu. Artık dünya nüfusunun neredeyse yüzde 10’unu Türkiye üzerinden yönetiyoruz. Bunun arkasında Türkiye’nin girişimcilik, risk severlik ve hiç gelişmemiş pazarlarda yer alma hevesinin çok fazla etkisi var. Geçen yıldan itibaren Rusya’nın yönetimi de bize verildi ve bu çok önemli bir olay. Bir üs dediğiniz zaman bütün risklerin yönetimi size kalıyor. Aynı zamanda artık 60 Türk yönetici dünya genelinde çalışıyor. 2 ay önce Türkiye’de 120 kişilik bir Ar-Ge merkezi açtık, 36 ülkeye Ar-Ge hizmetini artık buradan vereceğiz. Serbest bölgelerin de yapılandırılmasıyla beraber lojistik konusunda da Türkiye’yi öne çıkaracağız.

“Kaynak kullanımı önemli”
7   üretim merkezimiz var ve 8’incisini Konya’ya açıyoruz. Konya konusunda çok fazla araştırma yaptık. Dağıtım maliyetleri petrol fiyatlarıyla çok önemli bir konu oldu. Anadolu’da açılacak ikinci üretim merkezi çok önemli duruma geldi. Sürdürülebilirlik açısından kaynaklar son derece iyi kullanılmalı. 30 yıl içinde 2 milyar insan dünyaya gelecek ama tabiatta büyüme bu oranda olmayacak maalesef. Sürdürülebilirliği sağlarken doğaya da çok destek vermeliyiz. Yatırımlar konusuna baktığımızda, dünyada doğrudan yatırımların pastası 1,6 trilyon dolar, Türkiye bunun yüzde 1’ini alabiliyor. 2011 yılında 15,7 milyar dolarlık bir yatırım çekti Türkiye. Doğrudan yatırım sadece yurtdışından taze para girişi olduğunda hesaba katılıyor ama unutulmamalı ki Türkiye’de faaliyet gösteren çok önemli uluslararası şirketler var ve bunların yatırımlarının bu rakamda yeri yok. Bu yatırımların artması için yatırım ortamının düzeltilmesi gerekiyor ve YASED olarak biz buna gayret gösteriyoruz. Kayıt dışı ile ciddi bir mücadele yapılmalı. Hukuk alanında, vergilerin rekabetçi olması konusunda, bürokrasinin azaltılması konusunda ve fikri sınai özel mülkiyet hakları konusunda ciddi reformlara ihtiyacımız var. Bunlar yapıldığı takdirde Türkiye’ye çok daha fazla yatırım gelecektir. Biz dünya yatırım pastasından daha fazla pay almalıyız.

MUSTAFA BOYDAK/ BOYDAK HOLDİNG
KOBİ’LERİN ÜRETİMDE ROLÜ NE OLACAK?
KOBİ DENİLİNCE EKONOMİNİN YÜZDE 50’SİNİ OLUŞTURAN BİR YAPIDAN
BAHSEDİYORUZ.
KOBİ’ler Türk ekonomisinin belkemiği ve Anadolu’nun yüzde 95’i KOBİ sayılır. Önümüzdeki 5 yıl için çıkarım da yapabilirim. Dünyadaki şartlara baktığımızda yüzde 5-6’lık büyümeler bizi çok iyi yerlere getirecektir. Türkiye KOBİ’ler üzerinde sıçrama yapmalıdır. Doğrudan yabancı sermaye girişleri gayet ümit verici. Mikro işletmelerimizin toplam fayda açısından sıçramasını bekliyoruz. Türkiye ekonomisinin nerelere odaklanacağını iyi seçmeliyiz ve yapısal sorunlarımızın varlığını kabul etmeliyiz. KOBİ’lerimizin yaklaşık yüzde 90’ı aile şirketi durumundadır. Bunun bazı yararları var, aynı zamanda riskleri de var. Risk yönetimi algısını yaygınlaştırmamız gerekir. Anadolu’da kaynak israfı çok fazla. Eskiden firma sayımızla övünürdük ama sayıdan çok ölçekler daha önemli konuma geldi. Aynı işleri yapan firmaları birleştirmeliyiz, böylece çok fazla kaynak tasarrufu yapabiliriz.
Benim dünyada gördüğüm trend, üretimden ziyade pazarlama trendi.~
Üretim benim açımdan nerede ucuzsa yapılabilen bir şey. Pazarlama ise artık rekabetin had safhada olduğu günümüzde asıl kilit nokta. Satışlarını yapıp müşteriyle duygusal bağ oluşturabilen firmaların sürdürülebilirlik derecesinin daha fazla olacağını düşünüyorum. KOBİ’lerimizde inanılmaz bir dinamizm var.

“HER ŞEY HAYAL ETMEKLE BAŞLAR”
ABDÜLKADİR KONUKOĞLU/SANKO HOLDİNG YKB.
TEKSTİLCİLERE KEFİLİZ

2000 krizinde bankalar tedbir aldı. Biz bankacılarla toplantı yaptık ve tekstilcilerin hepsine kefil olduğumuzu söyledik. Böylelikle krizi Gaziantep'te sorunsuz atlattık. Gaziantep artık her sektörde yer alıyor. 400-500 milyon dolarlık hacimlerden, 5 milyar dolarlık hacimlere ulaştık, artık 169 ülkeye ihracat yapılıyor. Bakıldığında bu firmaların çoğu sermayelerini tekstilden kazandı.

50 YIL ÜRETİM OLACAK

Bizim şirket özelinde geçmişten gelen bir tekstilcilik kültürümüz olduğu için başka sektörden kazanacağımızdan az ve daha zor kazansak bile tekstil bizim için ayrı bir yere sahip. Türkiye'de kesinlikle daha 50 yıl üretim olacak. Sayın Başbakan'ın da dediği gibi ilk önce bir şeyi hayal edeceksiniz ki ona sahip olabilin. Tekstilde de kafanızda oluşturacaksınız, moda kurgulayacaksınız ve zaman içinde bunu gerçekleştirmeye çalışacaksınız.

REFORMLARLA BÜYÜYECEĞİZ

Bursa'ya baktığınızda Bursa'nın da geçmişinde tekstil konusunda ilerlemiş çok fazla aile vardır. Türkiye'nin bu konularda açık olduğunu düşünüyorum, çok fazla reform yapılıyor, ticaret kanunu geliyor ve Türkiye bu reformlarla büyüyecek. Ben son olarak iş adamlarına şunu iletmek isterim, kendi şehirlerinizi büyütün. Dünyada marka olmak adına kendi bölgelerinize çok önem verin.

“Radikal reformlar yapılmalı"

HES kablo yıllık 750 milyon dolar cirosu olan, dünyada tanınan bir firma. HES’in bir iştiraki olarak KOBİ niteliğinde 400 bin dolarlık bir yatırımla firma kurduk. Burada temel özelliğimiz müşterimize ömür boyu garanti vermemizdir. Zaman geçti ve biz hisselerimizin yüzde 40’ını 2008 yılında bir Amerikan şirketine 28 milyon dolara sattık. 2011’de Amerikalı ortağımız Apple ile bir işbirliğine gitti ve hisselerini geri satmak istedi. Aldıkları rakama geri aldık ve artık bir satış söz konusu olsa bu rakamların 2-3 mislini konuşacak vaziyetteyiz. Yani KOBİ niteliğiyle başlattığımız bir girişim büyüyerek bu noktalara geldi. KOBİ’lerde her yıl ileri giden bir ivme var. Şeffaflık ve kayıt dışılıkla ilgili mücadele artıyor. Sadece eleştiri ile hayata bakmamalıyız ama devletin de KOBİ’lere yardım etmesi gerekiyor. KOBİ’lerin finansmana erişimi konusunda çok radikal reformlar yapılmalı. Aynı zamanda KOBİ’lerin birleşmesi kolay bir şey değil, bunu kabul ediyorum ama en azından bölünmemek lazım. Bunlarla birlikte kadının iş hayatındaki yerinin önem kazanmasından memnunum.~
Kızlarımızın okuma oranı arttıkça mutlu oluyorum ve alttan çok iyi eğitimli gençler geliyor. Osmanlı zamanlarındaki hayallere girmiyorum ama Türkiye gelecekte kendisine çok iyi yer bulacaktır.

ZİYA ALTUNYALDIZ / GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI MÜSTEŞARI
“REFORMLARLA KÜRESEL OYUNCU OLACAĞIZ”
BENCE DÜNYA DÜZLEŞİYOR.

Tedarik zincirleri parçalara bölünmüş durumda. İşgücü ve sermaye dolaşıyor. Dünyanın çehresini değiştiren oranlar çok küçüktür. Tedarikte, üretimde, inovasyonda, markalaşmada hep bir yarış içindeyiz. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler dünya üretiminin yüzde 20’lerini alırken artık bu oran yüzde 34’lere dayandı. Gelişmekte olan ülkeler sermayenin yüzde 50’sini çekti. Yarış içinde olduğumuza göre hedeflerin rebakmalıyız. Gümrük ve Ticaret Müsteşarlığı olarak ticaretin kolaylaştırılması, Türk şirketlerinin mali yapılarının güçlendirebilmesi ve yerel oyuncu olabilmekle beraber küresel aktör olabilmesi adına Türk Ticaret Kanunu’nun herkesin önünü açacağını düşünüyoruz. Bu reformlarla yerel oyunculuktan küresel oyunculuğa doğru ilerliyoruz. Kamu belli noktalarda ciddi atılımlar yapıyor. Özel sektör de insan kaynaklarına gerekli yatırımları yapmalıdır. İnovasyon ekonomisi sadece Ar-Ge yapmak değildir. Bütün süreçlerin baştan aşağıya rekabetçi olmasıdır. Amerika’nın milli gelirinin üçte biri inovasyon ekonomisinden geliyor. Dünyada nitelikli insan kaynaklarının üçte iki verimliliği bilişim sistemlerinin etkin kullanımından dolayı oluşuyor. Marka ekonomisi, tasarım ekonomisi ve inovasyon ekonomisi olmazsa üretim ekonomisi olamaz.

“1 MİLYAR DOLARLIK 100 TÜRK MARKASI GEREKLİ”
İZZET KARACA/UNILEVER CEO
MARKA DEĞERİ ÖNEMLİ

Türkiye 500 milyar dolan geçen bir ticaret hacmine sahip olmak istiyor ise 2023 vizyonu çerçevesinde, marka değeri 1 milyar doları geçen 100 tane Türk markasına ihtiyacımız var.
KATMA DEĞERLİ İHRACAT ŞART
Bunların bazıları var ama bu sayıyı 100'e çıkarmalıyız. Katma değerli ihracata geçmemiz lazım. İplikle başlayan bir ihracatın arkasına kumaşı katmalıyız ve nihayetinde marka ihraç etmeliyiz. Sektörel yaklaşıma ihtiyacımız var.
6 SEKTÖR ÖN PLANDA
Türkiye her sektörde başarılı olamaz. Türkiye'nin orta vadeli planında 6 sektör öne çıkarılmış durumda. Bunlar yeterli mi değil mi zaman içinde göreceğiz. Bunları yaparken iyi eğitilmiş insan kaynağı da oluşturulmalı. Bunlar sağlandığında 2023 vizyonuna emin adımlarla ilerleyebiliriz.~

“Üretim olmadan ayakta kalınmaz”
Son kriz de gösterdi ki üretim ekonomisi olmadan ayakta kalamazsınız. Üretim ekonomisi olmalıyız ki ileriye bakabilelim. Üretim ekonomisinin diğer bir unsuru da ticarettir. Çağdaş nitelikte uygulamalar bizi bekliyor. Gümrük uygulamalarının rekabet açısından çok önemli olduğunu dünyada yapılan çalışmalar ortaya
koyuyor. Gümrükte beklemeler ve işlem süreleri, gümrük vergilerini aşan tutarlarda maliyetlere sebep olmakta. Gümrük uygulamalarını çağdaş seviyelere getirmemiz gerekiyor. Gümrük uygulamaları ile lojistik uygulamalarını entegre etmeliyiz. Çoklu taşıma modellerini daha etkin kullanıyoruz ve bu uygulamalar gümrük uygulamalarıyla uygun olacak şekilde, elektronik ortamın daha faal olduğu bir süreçten geçiyoruz. Ortak transit rejimine geçtik ve Avrupa Birliği ile temmuz ayı içinde entegre olacağız. Almanya’dan çıkan bir taşıt geçtiği bütün ülkelerde beyanname doldurmak zorundaydı, yani zaman ve para kaybı vardı. Artık Almanya’dan çıkarken verdiği elektronik beyanname ile Habur’a kadar devam edebilecek. Özet beyan veriliyordu, gümrüğe gelindiğinde beyan veriliyordu ve risk analizi yapılıyordu. Laboratuar analizi yapılıp yapılmayacağı beklenirdi ve eğer analizi gerektiren bir durum varsa bekleme süreleri artardı. Artık özet beyan verilecek ve yine bekleme süreleri azaltılacak. Bakanlığımızın kararı ile yerinden gümrükleme uygulamasına geçiyoruz. Tek pencere tek durak uygulamalarını başlatma konusunda çalışmalarımız var. 2023 hedeflerinde beraber yürümek için çalışmalarımızı ciddi bir şekilde sürdüreceğiz.

“HIZLI REKABET ARTIK ŞART”
MEHMET PEKARUN/ SABANCI HOLDİNG SANAYİ GRUP BŞK.
CİRONUN YÜZDE 95'İ YURTDIŞINDAN

Kordsa Global, 9 ülkede 10 tesisle geniş bir coğrafyada, cirosunun yüzde 95'i yurtdışında olan önemli bir şirket. 1973 yılında ufak bir üretici olarak kuruldu ve 90'lı yılların sonunda da Dupont ile ortaklıkla büyüdü. Sabancı hisselerin tamamını aldıktan sonra global bir firma olmak için müşterilerden geri bildirimler aldık ve bizden yenilikçilik beklediklerini belirttiler.
ASYA'YA AÇILDIK
Ayrıca Asya'ya açılıyoruz, bizimle geliyor musunuz dediler. Biz de Ar-Ge merkezimizi güçlendirdik ve yenilikçiliğe önem verdik. 2007'nin başında Asya'da üretimimiz yoktu. Araya girdik ve büyümeye başladık. Sonunda çok önemli global bir Türk firmasıyız. Bizim iki önemli rakibimizin bir tanesi Koreli diğeri ise Çinli. Koreli rakibimiz merkez tesisinin aynısını Vietnam'a da kurma kararı aldı ki bu çok önemli bir yatırım.
RAKİBİN İVMESİ DURMUYOR
İvmesi durmayan bir rakibimiz var. Onlarla rekabet edebilmek için onlarla aynı hızla rekabet etmemiz gerekiyor. Türkiye için temennim, 2023'te dünyada üretim yapan 100 şirketimizin, 3 bin de tesisimizin olmasıdır. Sonuç olarak Türkiye de global olarak kendini daha fazla gösterir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz