Uyum Testi!

Herkes son yıllardaki müthiş değişimi, teknolojiye uyumu yakından izliyor. Türk insanı, PC, cep telefonu, internet gibi yeniliklere, ülkeye gelmesiyle birlikte büyük ilgi gösterdi. Teknolojinin “Ki...

1.07.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Herkes son yıllardaki müthiş değişimi, teknolojiye uyumu yakından izliyor. Türk insanı, PC, cep telefonu, internet gibi yeniliklere, ülkeye gelmesiyle birlikte büyük ilgi gösterdi. Teknolojinin “Kitleselleşme süresi” açısından yapılan yapılan değerlendirmelerde, ABD’yi bile geride bıraktı. Örneğin cep telefonu ABD’de kullanımından 13 yıl sonra, internet ise 6 yıl sonra kitleselleşti. Bu rakamlar Türkiye’de neredeyse 1 yıla kadar iniyor.

Sadece ABD’de değil, bütün dünya için önemli bir kurum olan ABD Patent Ofisi, elektrik, telefon ve otomobilin icadından sonra, 1899 yılında şu açıklamayı yapmıştı: “ İcat edilebilecek her şey icat edildi”... Bu kurum yetkililerine göre, artık dünyada, iletişimden tıp bilimine, makineden gıdaya, her türlü icada ulaşılmıştı.

Ancak, bu önemli kurum yanıldı. 1899 yılından sonra da çok yenilik yapıldı, bu kurum çok sayıda patent verdi. Ancak, her icadın benimsenmesi ve yayılış hızı farklı oldu.  Örneğin ilk üç önemli icadın; telefon,elektrik ve otomobilin kitlesel olarak yaygınlık kazanması, 35 ile 55 yıl arasında süre aldı. Bunları izleyenlerin yaygınlaşma ömrü ise daha kısa idi.

Batı’da, daha doğrusu ABD’deki trendin benzeri başlangıçta Türkiye’de de kendini gösterdi. Hatta Türkiye’nin yenilikleri benimsemesi, ilk dönemde oldukça yavaş gerçekleşiyordu. Örneğin elektriğin yaygınlık kazanması için, Türkiye’ye gelişinden sonra 48 yıl beklemek gerekti. Otomobilin kitleselleşmesi için 43 yıl sürdü.

Ancak, değişim, son 40 yılda, özellikle de 1980’lerden sonra kendini daha açık göstermeye başladı. Değişimin startını ise bir anlamda uçağın kitleselleşmesine ayak uydurma hızı yaptı. Çünkü, Batı’da uçağın kitleselleşmesi 64 yılı aldı. Buna karşılık, uçak, Türkiye’ye geldikten sadece 21 yıl sonra geniş kitleleri taşıyan araç olarak kullanıldı.

Yeniliklere, teknolojiye uyumdaki hız bu tarihten sonra arttı. Radyo, televizyon, PC, cep telefonu ve internete uyumda daha hızlı davranıldı. Hatta, cep telefonundaki uyum hızı, Türkiye’ye yatırım yapan yabancıları bile şaşırttı.

Capital, Türkiye’nin teknoloji ve yeniliklere uyum serüvenini ortaya koyan özel bir araştırma hazırladı...

Elektrikle gelen hareket

Elektrik yaklaşık 130 yıl önce, 1873 yılında icat edildi. Günlük hayatta kullanılmaya başlaması ise ancak 5 yıl sonra gerçekleşebildi. Bu müthiş icadın yaygınlaşması ve kitlesel olarak kullanıma girmesi ise 46 yıl sonra mümkün olabildi.

Anadolu’nun elektrikle tanışması 1902 yılında, Tarsus’ta kurulan bir su değirmeni ile oldu. Sadece 2 Kw’lık bir dinamoyla çalışan bu elektrik üretimini, 1913 yılındaki ilk büyük üretim tesisi izledi. İstanbul Silahtarağa’da kurulan tesis Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı idi. Ancak, Türkiye’de elektrik, bu tarihten 23 tarih sonra, 1935’de yaygınlaştı. Bu tarihte 43 il merkezine elektrik verilir hale gelindi.

Otomobil nasıl gelişti?

Telefon ve otomobil, 19. yüzyılın son icatları. İki ürünün de ABD’de yayılması bile uzun zaman aldı. Hatta otomobil başlangıçta halk tarafından şiddetle protesto edildi, Paris ve New York’ta yürüyüşleri yapıldı. Bir süre basını da arkasına alan halkın protestosu ancak 1900’un başında mümkün olabildi.

Otomobil tarihinin dönüm noktası ise Henry Ford’un gerekli altyapıyı kurarak seri üretime geçmesiydi. Bu devrimle birlikte, başta ABD’de olmak üzere, otomobilin yaygınlaşması gerçek anlamda ciddi ivme kazandı.

Türkiye, daha doğrusu Osmanlı İmparatorluğu, otomobil konusuna, Batı ülkelerinden daha kolay adapte oldu. Hiçbir göstergi yürüyüşü, protesto yaşanmadı. İlk otomobil girişi Osmanlı topraklarına 1990’ların başında gerçekleşti. Kurtuluş Savaşı’yla birlikte Anadolu’daki otomobil sayısı arttı. Bunda müttefik askerlerinin kullandıkları araçların özendirmesinin de etkili olduğu söyleniyor.

Türk halkının bu ilgisini ve değişime verdikleri tepkiyi gören yabancı yatırımcılar, yavaş yavaş pazara girme çalışmalarını yoğunlaştırdılar. Bu dönemde ABD, Almanya ve İngiltere’den otomobil ithalatı yapıldı.

İlk yerli otomobil ise 1960’larda yola çıktı. Ticari bir ürün olarak kimlik kazanamayan Devrim markalı otomobil, 25 mühendis tarafından, 99 günde üretildi. Ancak, eksiklikleri nedeniyle pazara sunulmadı.

Koç Holding şirketlerinden Otosan’ın ürettiği Anadol marka otomobil, Türkiye’de otomobilin kitleselleşmesi açısından büyük bir adım oldu. Esas kitleselleşme ise 1970’lerde gerçekleşti. Bunu rakamlardan da görmek mümkün. 1963 yılında Türkiye’nin toplam otomobil parkı 72 bin düzeyindeydi. Bu rakam 1970 yılında 137 bine, 1975 yılında 403 bine, 1980 yılında ise 742 bine yükseldi.

Uçak hızlı yayıldı

Uçak ortaya çıktığı ilk yıllarda bir eğlence aracıydı. Daha sonra savaşların kahramanı halini aldı. Toplu taşıma aracı statüsü kazanması ise uzun yıllar aldı. Örneğin ABD’de uçağın yaygınlaşması, daha doğrusu kitleler için ulaşım aracı halini alması tam 64 yıl sonra gerçekleşti.

Uçak Türkiye’ye ilk defa 1912 tarihinde girdi. Havacılıkla ilgili ilk çalışmalarda bu dönemde başladı. Ancak, bu alana esas ivmeyi, 1925 yılında, Atatürk’ün emriyle kurulan Türk Tayyare Cemiyeti (Türk Hava Kurumu) verdi. Bu tarihten sonra hummalı bir çalışma başlatıldı. Bir yıl sonra ise teknik personel yetiştirmek amacıyla bir okul açıldı.

Ticari alandaki en büyük organizasyon ise Türk Hava Yolları (THY) oldu. 1933 yılında kurulan THY, Türkiye’de bu işin yüzünü de değiştirdi. Böylece uçağın kitlesel olarak yaygınlaşması için de start verilmiş olundu. Böylece ilk uçağın girişinden 21 yıl sonra yaygınlaşma süreci başladı.

Telefon yasağı nasıl aştı?

Türk insanının yeniliklere uyumu konusundaki hızını telefon performansıyla anlamak mümkün. Telefon, icadından sadece 5 yıl sonra, 1881 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na kullanılmaya başlandı. Ancak, ilk dönemde Abdülhamit’in yasaklarından o da payını aldı, bir süre kullanılamadı. Yasağın kalkmasıyla, 1909 yılında 50 hatlık bir santral kuruldu. Bu tarihten sonra da hızlı bir gelişme süreci başladı.

Uyum hızlıydı, ancak altyapıdaki gelişme aynı tempoda olmadı. Örneğin yurtdışı ile ilk haberleşme 1976’da, bir başka deyişle şehirler arası haberleşmeden tam 47 yıl sonra gerçekleşebildi.

Cep telefonu ise neredeyse aynı tempoyu, hatta daha yüksek düzeyini ortaya koydu. Bunu tarihleri izleyerek ortaya koymak mümkün. Türkiye, cep telefonu ile 1993 yılında tanıştı. Turkcell ve Telsim’in hizmeti, başta Ericsson olmak üzere üreticilerin servisiyle, gelişme süreci başladı. 1994 yılında ilk cep telefonu vitrinlerde kendini gösterdi.

 Ericsson Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Yeşim Yalınkılıç, “Türkiye’de cep telefonu piyasaya çıktıktan 3 ay sonra beklenilen yıllık satış rakamını yakaladı. Telekomünikasyon sektörü bir anda Türkiye’nin en dinamik alanı haline geldi”diyor.

Radyolu günlerin analizi

Yaşamımıza girer girmez tek iletişim kaynağımız olan radyo 1906 doğumlu. ABD’de yayılış süresi 22 yıl. Türkiye’de ilk radyo yayınının tarihi ise 1927. O yıllarda dünyanın hiçbir yerinde gelişmiş bir radyo istasyonu yoktu. Bizde ise yapımına 1925 yılında başlanmış istasyona, Avrupa’nın en güçlü istasyonu gözü ile bakılıyordu.

Bu istasyonun yapımı aslında bir Fransız şirketine verilmişti. Ama şirket iflasın eşiğine gelince Türkiye İş Bankası ve Anadolu Ajansı olaya el koyarak bazı özel kuruluşlarla birlikte “Türk Telsiz-Telefon Anonim Şirketi” adında bir şirket kurdular. İlk dış yayın 1937’de gerçekleşti ve bu tarihten sonra radyo evlerin baş köşesinde yerini almaya başladı.

TV’nin özel performansı

Dünyada ilk televizyon yayını 1936’da, İngiltere’de başladı ama İkinci Dünya Savaşı nedeniyle fazla gelişemedi. Asıl atak savaş sonrasında gerçekleşti. Başta ABD olmak üzere, Batı’da TV hızlı bir şekilde yaygınlaştı.

O tarihlerde Türkiye’de ise ABD’nin yardımıyla gelecek eğitim amaçlı TV’lerden söz ediliyordu. Ancak, beklenen gelmedi ve Türk insanı TV ile 1945 yılında, İTÜ’nün deneme yayını ile tanıştı. 1 Kw gücündeki bu yayın 1952 yılında gerçekleşti. Ulusal nitelikteki yayınlar için 16 yıl beklemek gerekti.

1970’lerin başında, özellikle büyük şehirlerde, komşu ülkelerin yayınlarını izleyebilmek amacıyla çatılara dev rotorlu antenler yerleştirildi. 1974de ilk TRT yayınının ardından, Türkiye’deki TV kullanımı müthiş bir hızla yayıldı.

Dikkat PC’ler geliyor

Türkiye’ye ilk bilgisayar 1960 yılında geldi. Bu o dönem için önemli bir gelişmeydi. Çünkü, Türkiye, böylesine dev bir aygıtla, dünyadan sadece 10 yıl sonra tanışma şansına ulaşmıştı.

Bu bilgisayar aynı zamanda ODTÜ’nun ilk bilgisayarıydı. Bundan sonraki yayılım üniversitenin katkılarıyla oldu. 1962 yılında İTÜ ve İstanbul Üniversitesi, IBM 1620’yi çalıştırdı. 1965’de ODTÜ bilgisayar konusunda yüksek lisans eğitimi vermeye başladı. Ve 1967’de Hacettepe Üniversitesinde ilk bilgi işlem merkezi kuruldu.

Dünyada ilk PC 1975 yılında piyasaya sunuldu. ABD’de 16 yılda yayılan PC, Türkiye’ye ilk defa 1980’de geldi. PC çıkar çıkmaz kullanan ilk şirket Tofaş oldu. O sırada Tofaş BİM Müdürü olan Güngör Günalçın o günleri şöyle anlatıyor:

“Satın almaya kendim gittim. Şimdi fiyatını tam hatırlamıyorum ama galiba 4 milyon liraydı. İstanbul’da, Koç-Borroughs’dan alıp getirdim. Sanki oyuncak alınmış bir çocuk gibiydim. Herkes heyecanla beni bekliyordu, aldık getirdik, kurduk ve çalıştırdık. Hepimiz, bütün müdürler, fabrika müdürü, etrafında PC’yi heyecanla izledik.”

Ve ardından internet... Türk insanı internetle 1993 yılının nisan ayında tanıştı, dünyadan yanlızca iki yıl sonra...
 
TÜRKİYE PC DEVRİMİNİN YAKIN TAKİPÇİSİ

IBM Türk Kişisel Sistemler Müdürü Cüneyt Türen’den Türkiye’nin PC devrimindeki yeriyle ilgili görüşlerini aldık.

DÜNYAYLA AYNI ANDA:İlk PC, 1981 yılında IBM tarafından üretildi ve aynı yıl Türkiye’de de kullanılmaya başlandı. Bilgisayarların yaygınlaşmasında finans sektörü her zaman öncü olmuştur. PC kullanımında da aynı süreci yaşadık.

ZORUNLULUK SONUCU: Burada üzerinde durulması gereken nokta şu: Bilgisayarın yaygınlaşması, bir tercih veya istek olmanın çok ötesinde, bir zorunluluk durumundaydı. Bilgisayar olmadan pek çok iş yapılamaz hale gelindi. Teknoloji kullanımı verimlilik, kalite, maliyetlerin aşağı çekilmesi gibi sonuçlarıyla kuruluşlar için önemli bir rekabet avantajı olma özelliği taşıyor. Rekabetin de zorlamasıyla, işlemlerin on-line yapılması, bir ağ ortamında çalışma zorunluluğu, hizmet kalitesini artırma gereği, PC’lerin kuruluşlarda yaygınlaşmasının temelini oluşturdu.

KAMU FAKTÖRÜ ÖNEMLİ: Aynı durum kamu kuruluşlarında da kendisini gösterdi. Hatta kamu kuruluşları, binlerce PC alımını gerektiren ihalelerle, PC tabanının büyümesinde oldukça etkili oldular. Bugün mevcut PC parkı içinde kamu kuruluşlarının önemli bir payı bulunuyor.

TÜRK İNSANI PC’Yİ SEVDİ: İlk dönemlerde ticari amaçlı olarak kullanılan PC’ler, giderek yaygınlaşmaya, evlere girmeye başladı. Türk halkı bilgisayarı sevdi ve ister iş, ister oyun amaçlı olsun bilgisayar kullanmaya başladı. Aynı dönemde ülkemizde yayınlanmaya başlanan PC dergileri ve sonraki süreçte de internet dergileri, PC’lerin kullanımı konusunda bilgi eksikliğini gidermede de önemli bir işlev taşıdılar. Türkiye’de PC’lerin yaygınlaşmasında bu yayınların katkısını özellikle vurgulamak gerekir. Bu trend, kesintisiz bir şekilde bu yıla kadar devam etti.

Türkiye PC pazarı, ekonominin küçüldüğü dönemlerde dahi büyümesini sürdürdü. Ancak, öyle görünüyor ki, Türkiye PC pazarında, ‘pazar’ oluştuğundan bu yana ilk kez 2001 yılında küçülme yaşayacağız. 2000 yılında PC pazarı yüzde 51 büyüyerek 660 binlik satış rakamına ulaştı. 2001 yılında ise bu rakamın 1999 seviyelerine gerilemesi (438 bin adet) bekleniyor. Yılın ikinci yarısıyla birlikte pazarda olumlu bir hareketlenmenin olacağı, ancak bu gelişmenin pazardaki daralmayı engelleyici boyutta olmayacağı tahmin ediliyor. 

“TÜRK İNSANININ İLETİŞİME İLGİSİ BÜYÜK”

Ericsson Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Yeşim Yalınkılıç Türkiye’nin iyi bir pazar olduğunu düşünüyor.

“Türkiye çok kısa bir süre içerisinde cep telefonlarına ve mobil hayata uyum sağladı. Ülkemizde telekomünikasyon alanında başlatılan ‘devrim’ çerçevesinde, 1985'den bu yana PTT, ardından Türk Telekom, ülkenin telefon sistemini modernleştirmede önemli başarı elde etmiştir.

Mobil telefonların sayısında gözlenen patlama, türk insanının iletişime olan ilgisini de ortaya koymaktadır. 15 milyonu aşkın mobil telefon ile Türkiye, iletişim teknolojisinde dünyanın önde gelen ülkeleri arasında gözükmektedir. Telekomünikasyonun etkinliği ve sürati bir ülkenin rekabet gücünü temelden etkilemektedir. Türkiye için bu alanda oldukça iyimser bir tablo çizmemiz mümkün.”

“İNTERNET ASLINDA ÇOK YAYGINLAŞMADI”
 
Superonline Genel Müdürü Savaş Ünsal, Türk insanının interneti kullanma hızı ve bu teknolojiyi benimsemesiyle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

İNTERNET HALA YAYGIN DEĞİL: Halen İnternet’in çok yaygın ve herkes tarafından kullanıldığını söylemek güç. Yapılan araştırmalara ve tahminlere göre şu anda Türkiye’de halen 2.5-3 milyon internet kullanıcısı bulunuyor. 65 milyonluk genç bir nüfusa sahip Türkiye için bu rakam istenen seviyenin çok çok altında.

1999 DÖNÜM NOKTASI: Ancak, kullanıcıların internetle tanışması, faydalarını fark etmesi ve internet konusunda bilinçlenmeye başlaması, 1999 yılında gerçekleşti. 2000 yılı Superonline olarak bizim ve diğer ISS’lerin internet kullanıcı kitlesinin genişlemesi yönünde ciddi katkılar sağladığı bir yıl oldu.

PC PENETRASYONU DÜŞÜK: Türkiye’de halen internet ve bilgisayar kullanımının istenen seviyelerde olmamasının en önemli nedenlerinden biri de, PC fiyatlarının hala yüksek olmasıdır. Dolayısıyla PC penetrasyonu çok düşük düzeylerde. Halen yapılan araştırmalarda İnternet kullanımının en yoğun olduğu yerler internet cafelerdir.

GELECEK 5 YIL PARLAK: İnternet gerçekten de dünyayı tam bir global piyasa haline getirdi. Önümüzdeki 5 yıl içinde herşeyden önce dünya ticareti İnternetle hareketlenecek ve hızlanacak. Burada ticaretin artışının yanı sıra, çok önemli bir olgu da, internet sayesinde ortaya çıkacak. O da, küçük girişimcinin kendi başına dünya piyasalarına açılabilmesi olacak.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz