Yatak Kralları

Mehmet Nazif Günal, Vural Öger, Cem Kınay, Murat Dedeman, Filiz Şahenk ve diğerleri… Hepsinin ortak özelliği, Türkiye’nin turizm yatırımlarına öncülük ediyor olmaları… Ancak, yatak kapasitesi açısı...

1.07.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Mehmet Nazif Günal, Vural Öger, Cem Kınay, Murat Dedeman, Filiz Şahenk ve diğerleri… Hepsinin ortak özelliği, Türkiye’nin turizm yatırımlarına öncülük ediyor olmaları… Ancak, yatak kapasitesi açısından zirvede olmaları, onların bir başka ortak yanları… Turizmde yatak kapasitesi açısından Türkiye’nin ilk 30 işadamı listesi, sektörü taşıyan ve yatırımlara devam eden savaşçıları ortaya koyması açısından önemli mesajlar da içeriyor.  
 
Büyük dönüşümün başladığı yılda, 1980’de Türkiye’nin toplam turizm gelirleri sadece 326 milyon dolar düzeyindeydi. O dönemde birkaç adet tatil köyü, büyük kentlerle sınırlı 5 yıldızlı otel kapasitesi vardı. Turizm belgeli yatak kapasitesi ise 50 binin de altındaydı.  
 
Aradan geçen sürede Türkiye turizmde büyük bir atak yaptı, başta Akdeniz olmak üzere kıyılarda ve büyük kentlerde yüzlerce tesis inşa edildi. Süper tatil köylerinden beş yıldızlı otellere, butik otellerden dünya standardında pansiyonlara, çok sayıda “belgeli” yatak kapasitesi yaratıldı.  
 
Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, 2002 sonu itibariyle yatırım ve işletme belgeli tesis sayısı 3 bin 500’e ulaştı. Yatak kapasitesinde ise 350 bin düzeyi aşıldı. Devam eden yatırımların tamamlanmasıyla birlikte birkaç yıl içinde bu miktar 500 bine ulaşacak. Benzer artış turist sayısında ve turizm gelirlerinde de gözlendi. Birkaç yüz bin turistten 13 milyona, 326 milyon dolardan 10 milyar dolar düzeyine yaklaşıldı. Türkiye için yapılan hedeflerde 2010 yılında 10 milyar dolar hedefinden söz ediliyor.  
 
Bu büyük gelişme ve çarpıcı hedefler, ortaya çıkan yatak kapasitesine rağmen yatırımcıların ilgisini çekmeye devam ediyor. Bir taraftan sektöre yeni girenler, diğer taraftan da sektörün duayenleri yatırımlarını hızla sürdürüyor. Bu tablo, ortaya turizm yatırımlarına öncülük eden, yatırım ve işletme işine damgasını vuran işadamlarını da ortaya çıkarıyor. 350 binlik yatak kapasitesi analiz edildiğinde, bazı işadamlarının öncülüğü de bunu doğruluyor.  
 
Türkiye’nin “Yatak kralları” incelendiğinde, bazılarının 10 bin düzeyine yaklaştığı,bir bölümünün ise devam eden yatırımları sona erdiğinde listeyi zorlayacağı görülüyor. Ancak, hepsinin ortak noktası ise turizm sektöründeki büyümeyi kaçınılmaz olarak görmeleri...  
 
Turizmin devi Mehmet Nazif Günal  
 
Mehmet Nazif Günal inşaatla başladığı iş yaşamına turizm de dahil olmak üzere 6 sektörde devam ediyor. Yüksek inşaat mühendisi olan Günal, MNG Holding ve bünyesindeki 40 şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı.  
 
Onu turizm sektörüne çeken ise Türkiye’nin doğal ve tarihi zenginlikleri. 1980’li yıllarda Ankara ve İzmir Hilton’u önce inşaa ediyor, sonrasında ise iki otele de ortak olarak turizm sektörüne giriyor. Toplam 9 bin 500 yatak kapasitesine sahip grup, aynı zamanda Bodrum WOW Beach Club’ın da işletmesini üstlenmiş durumda.  
 
Mehmet Nazif Günal, önümüzdeki dönemde turizmde üç dalda birden yatırıma devam edeceklerini söylüyor. Söz konusu yatırım planlarını ise şöyle açıklıyor:  
 
“Tur operatörü olarak mevcut olan Almanya ve Rusya’ya iki yıl içinde Polonya, Hollanda, Belçika, Fransa ve İngiltere’den ülkemize turist getirmeyi planlıyoruz. Havacılıkta, şu anda 6 olan yolcu uçağı sayımızı 10’a yükseltmek. Hedefimiz her yıl Türkiye’ye 2 milyon turist getirerek, toplam 1,5 milyar dolarlık kaynak yaratmak. Bu arada Antalya’da 5 yıldızlı bir otel inşaatımız devam ediyor. İstanbul’da ise içinde 4 ve 5 yıldızlı iki otelin ve alışveriş merkezlerinin olduğu bir turizm kompleksi inşaatımız devam ediyor. Hedefimiz 2008 yılında yatak kapasitemizi 20 bine ulaştırmak.”  
 
“Bay turizm” görev başında  
 
Vural Öger, Türk turizmini Avrupa’ya tanıtan kişi olarak görülüyor. 1 Şubat 1942'de Ankara'da doğan Vural Öger, liseyi İstanbul'da bitirip,1961'de Berlin'e gitti. 1968'de Berlin Teknik Üniversitesi'nin Madencilik ve Metalürji Bölümü'nden mezun oldu.  
 
Bir yıl sonra turizm alanında iş hayatına atıldı. Türkiye'ye yönelik tur operatörlüğü yaptı. Ardından Berlin, Hannover ve Bremen kentlerinde seyahat acenteleri açtı. 1970'lerin başında Almanya'dan Türkiye'ye yönelik direkt uçuşlara başladı.  
 
1982'de ise kardeşi Ural Öger ile birlikte Öger Turizm’i kurdu. Yola mütevazı rakamlarla çıktı, hızla büyüdü. 1998 yılında Türk-Alman Vakfı'nı (DTS) kuran Öger evli ve 3 çocuk babası.  
 
Vural Öger, Almanya’nın da önde gelen işadamları arasında kabul ediliyor. 6 dil biliyor ve "Bay Turizm" olarak tanınıyor. Çünkü, Türkiye'ye gelen her 3 Alman turistten birini o getiriyor.  
 
Turizm sektörünün en büyük ikinci yatırımcısı konumunda olan Vural Öger’in şu anda Türkiye’de 12 tesisi 8 bin 689 yatak kapasitesi bulunuyor.  
 
Doktorluktan turizme geçti  
 
Magic Life International’in en büyük hisse ortağı ve yöneticisi Cem Kınay Avusturya Lisesi mezunu. 1977 yılında Avusturya’ya gidip Viyana Üniversitesi’nde tıp eğitimi aldı. 3 yıl Viyana’da çeşitli hastanelerde görev yaptıktan sonra, şimdiki ortağı Oğuz Serim’le birlikte Magic Life’ı kurdu.  
 
Cem Kınay, tıp eğitiminden sonra turizm sektörüne girişinin nedenlerini şöyle anlatıyor: “Turizm sektörüne bugünkü ortağım Oğuz Serim’in katkılarıyla adım attım. Başlangıçta benim için bir hobiydi. Bu işe adım attığım zaman ihtisas yapıyordum. Oğuz Serim, okul yıllarımdan arkadaşım,  kendisi işletme, bense tıp mezunuyum. İşletmeyi bitirdikten sonra Türkiye’ye döndü ve yatçılık alanında çalışmaya başladı.  
 
O zamanlar daha guletler yeniydi. Viyana’da da bir kontak noktası olmasını istedi. Bana da ‘Günde bir saat uğrar bakarsın’ dedi. Daha başlarda turizmi çok sevdim. Ofisimiz de iki-üç yılda çok hızlı büyüdü. Hastanede çalışmak ve ticareti bağdaştıramadım için de tercihimi turizmden yana kullandım.”  
 
Magic Life’ın Türkiye’de 9, Yunanistan’da 4, Tunus’ta 5, Bulgaristan ve Mısır’da birer tane olmak üzere toplam 20 adet Magic Life kulübü var. Ayrıca, 3 Magic Life yatına ve 1 adet de Nil’de tekneye sahip.  
 
Ağırlıklı olarak Türkiye dışında yatırımlarına devam ettiklerini belirten Cem Kınay, turizm sektörü ile ilgili beklentileri hakkında şunları söylüyor:  
 
“Türkiye’nin küresel ekonomiden etkilenmemesi mümkün değil. Global depresyonlarda bizim gibi stabil olmayan ekonomilere ağır darbeler vuruyor. Bu nedenle Türkiye’nin imajını çok iyi oturtmak gerekiyor.”  
 
Hedef 50 otele ulaşmak  
 
Dedeman Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Murat Dedeman, 1951 yılında Ankara’da doğdu. TED Ankara Maarif Koleji’ nin ardından, yüksek tahsilini Ankara İktisadi ve İdari İlimler Akademisi’nde tamamladı. Ardından aile şirketinde çalışmaya başladı. Mehmet Kemal Dedeman’ın vefatından sonra da yönetim kurulu başkanlığını üstlendi.    
 
Holdingin turizm sektörüne giriş hikayesi de bir hayli ilginç. Hikayeyi Dedeman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Dedeman şöyle anlatıyor:  
 
“Dedeman Holding’in temellerini atan Mehmet Kemal Dedeman, 1956 yılında madencilikle ilgili bir seyahatinde New York’daki Waldorf Astoria Hotel’de kalır. Orada insanların birbirlerine davranışları, yaşayış biçimi ve hizmet şekli kendisini çok etkiler ve Türkiye’de böyle bir tesis açmak ister. Bu isteğini Ankara’da uygulamaya koyar ve hemen bir arsa satın alır. Zamanın şartlarında ancak 10 yıl sonra Hotel Dedeman Ankara’yı açar. 1966 yılındaki bu açılıştan sonra da başta oteller olmak üzere turizm sektöründe yeni yatırımlarımız birbirini izledi.”  
 
Murat Dedeman, Dedeman Hotels&Resorts International’in şu anda 3 tanesi yurt dışında olmak üzere 17 oteli olduğunu söylüyor. Şu anda 5, 4, 3 yıldızlı otellerle turizmin her alanında hizmet veren holdingin toplam yatak kapasitesi ise 8 bin 89.  
 
Yıl sonuna kadar otel sayısını 20’ye yükseltmeyi planladıklarını belirten Dedeman, zincirin en az 50 otel olması inancında. Bunun hedefe ulaşmak için de 2005 yılı sonunu kendine hedef seçmiş.  
 
Doğuş yeni yatırım peşinde  
 
Filiz Şahenk, Doğuş Grubu’nun turizm yatırımlarının başındaki kişi. Doğuş Holding’i kardeşi Ferit Şahenk ile birlikte yönetiyor. Özellikle babasının vefatından sonra turizm sektörüyle daha yakından ilgilenmeye başladı. Şu anda Filiz Şahenk’in sorumluluğunda, üç adet birinci sınıf tatil köyü, üç adet 5 yıldızlı otel bulunuyor. Toplam yatak kapasitesi ise 4 bin 200. Bunların yanı sıra, haziran ayında açtıkları yat limanı da denizde 550, karada 100 bağlama kapasitesine sahip.  
 
Şu sıralarda geçtiğimiz yıllarda Körfezbank’ın genel müdürlük binası olarak kullandıkları Maçka Palas binasında Hyatt International ile birlikte gerçekleştirmeyi planladıkları otel projesi üzerinde çalışıyorlar.  
 
Bu proje ile ilgili finansman çalışmaları da hali hazırda devam ediyor.  
 
Filiz Şahenk’e göre, Türk turizmini olumsuz yönde etkileyen faktörlerin başında, bölgedeki siyasi belirsizlikler geliyor. Savaş ya da toplumsal ayaklanma gibi gelişmeler turizmi olumsuz etkiliyor. Bunun yanı sıra dünyada ve özellikle de Avrupa’da yaşanan krizde turizme olan talebi düşürüyor. Bu arada Türkiye’nin ucuz turizm ülkesi haline dönüşmesi de Filiz Şahenk’i rahatsız eden konuların başında geliyor. Şahenk’e göre, rekabet hizmet ve kalite üzerine yoğunlaşmalı.    
 
Devlerin turizm aşkı  
 
Koç ve Sabancı Holding Türk iş dünyasının en büyük iki holdingi. Her ikisinin de turizm sektöründe yatırımları var.  
 
Sabancı Topluluğu’nun turizm sektörüne girişinin temelleri Adana’da atılmış. Adana Erciyas Oteli ile turizm sektörüne adım atan topluluğun şu anda 4 oteli ve bin 872 yatak kapasitesi bulunuyor. Sabancı Topluluğu'na bağlı TURSA şirketinde Adana Hiltonsa, Mersin Hiltonsa ve Hilton Parksa yer alıyor. Ankara Enternasyonel Otelcilik şirketinde ise Ankara Hiltonsa var. Adana Erciyas Oteli’nden sonra uzun süre turizme yatırım yapmayan topluluk, 1989 yılından itibaren bu sektördeki yatırımlarını hızlandırdı. Ankara Hiltonsa otelinin açılışı ile kurucu ortaklık şeklinde yeni bir ivme kazanan turizm faaliyetleri, 1990 yılında Hilton Parksa ve 1991 yılında Mersin Hiltonsa otelleri ile daha da gelişti. 2002 başında açılışı yapılan Adana Hiltonsa ile bugünkü düzeyine ulaştı.  
 
Koç Holding’in turizm grubunda ise Divan, Mares, Talya, Bodrum Palmira, Taxim Suite otelleri var. Ayrıca Çeşme Altınyunus Oteli’nde de üçte bir oranında hisseye sahip. Bunun dışında seyahat acentesi olan, önemli miktarda duty free operasyonları bulunan, bilet satışı yapan ve kongreler düzenleyen Setur da turizm konusunda faaliyet gösteren şirketleri arasında yer alıyor.  
 
Marina zincirinde de Türkiye ve Avrupa’da lider, dünyada da ilk sıralarda yer alıyor. Koç Grubu turizm sektöründe şimdilik yeni yatırım yapmayı planlamıyor. Ancak, holding yetkilileri tur operatörlüğü yapan şirketleri satın alabileceklerini söylüyor. Bu arada otel işletmeciliği, Divan yiyecek-içecek ve Divan Patisserie’nin büyütülmesi konusunda da çalışmaları sürüyor.    
 
Lykia World’ün görünmeyen yüzü  
 
Silkar Turizm’in, bilinen adıyla Lykia World’ün sahibi olan Burhan Silahtaroğlu, Münih Üniversitesi işletme fakültesi mezunu. Kısa bir süre Almanya’da rulman imalat kompleksi FAG’da çalıştı. Türkiye’ye dönüşünde ithalatçılık ve sanayi mamülleri pazarlaması yapan bir aile şirketi kurdu. Daha sonra sanayiye yönelerek Taral Tarım Aletleri’ni faaliyete geçirdi.  
 
1970’li yıllarda her türlü sanayi, kanalizasyon ve sulama pompaları imal eden Türbosan’ı aldı. Turizme ise 1982 yılında girdi. Söz konusu yıllarda başlayan teşvik politikası da bu sektöre girmesinde etkili nedenlerden biri oldu. Şu anda Fethiye’deki Lykia World’ün de içinde bulunduğu 4 tesisin sahibi. Toplam yatak kapasitesi ise 4 bin 450.  
 
Burhan Silahtaroğlu, turizm sektöründeki yatırımlarına devam ediyor. Şu sıralarda Serik’te bin dönüm büyüklüğünde deniz kıyısındaki bir arazi üzerinde bin yatak kapasiteli bir turizm tesisi ile golf oyun alanı üzerinde çalışıyor.  
 
Burhan Silahtaroğlu, bu projenin gerçekleşmesiyle, uluslararası turnuvaların yapılabileceği bir golf oyun alanı yaratılacağını söylüyor. Silahtaroğlu, “Bu önemli yatırım, 2003 yılı sonu ya da 2004 yılı başında devreye girecek” diye konuşuyor.  
 
Ankaralı Çeçen’in atağı  
 
Murat Çeçen, Ankaralı ve inşaat kökenli turizmcilerden biri. IC İbrahim Çeçen Holding’te yönetim kurulunda yer alıyor. Aynı zamanda holdingin turizm yatırımlarından sorumlu kişi. Holding turizm sektörüne İçtur Turizm’i kurarak 1994 yılında girmiş. Bu şirketin bünyesinde bulunan IC Antbel Belek Hotel, IC Airport Hotel ve IC Green Palace Hotel’i hizmete açmışlar. Grubun şu andaki toplam yatak kapasitesi ise 3 bin 500.  
 
Murat Çeçen, tüm bu yatırımları kendi öz sermayeleri ile yaptıklarını söylüyor. Ayrıca, tesislerin yapımında doğal tabiat dokusunun bozulmamasına ayrı bir önem verdiklerini dile getiriyor.  
 
Murat Çeçen, turizm yatırımlarına önümüzdeki dönem de devam edeceklerini söylüyor. Çeçen, “Gerek, hizmet kalitesi gerekse konusu ile dünya çapında çekicilik yaratabilecek tesislerin projeleri üzerinde çalışıyoruz. Misafirlerimizi projelendirdiğimiz yatırımla da 24 saat yaşayan tesisler ve entertainment anlayışının kapsamlı uygulamaları ile karşılamayı hedeflemekteyiz” diyor.  
 
Babadan kıza  
 
Zeynep Özköseoğlu Mümtas, Palmiye Turizm’in yönetim kurulu başkanı. 2002 yılında işi babası Ahmet Özköseoğlu’ndan devir almış. 1967 doğumlu olan Mümtas, Işık Lisesi mezunu. Daha sonra Londra’daki Richmond Üniversitesi’nde işletme ve pazarlama bölümünü tamamlamış.  
 
İş yaşamına 1990-1991 yıllarında Ertürk Yeminli Mali Müşavirlik’te staj yaparak başlamış. Ardından, aile şirketi olan Palmiye Tatil Köyü İşletmeleri’nde planlama müdürü olarak çalışmaya başladı. 1994 yılında aynı şirkette genel müdür yardımcılığı görevini üstlendi. 2002 yılından bu yana da yönetim kurulu başkanı olarak görev yapıyor.  
 
Şirket, 1983 yılında ülkenin sahip olduğu doğal ve tarihi avantajları göz önüne alarak turizm sektörüne girmiş. 1987 yılında Kemer’deki palmiye Tatil Köyü’nü, 1994 yılında da Bodrum’daki tatil köyü yatırımını gerçekleştirdiler. Her iki tesiste de Club MED ili işbirliği yapan şirket, yeni yatırımlara da devam ediyor.  
 
Şu sıralarda Uludağ’da 350 yatak kapasiteli bir kayak oteli yatırımını sürdürdüklerini belirten Zeynep Özköseoğlu Mümtas, turizm sektörünün geleceği ile ilgili görüşlerini şöyle anlatıyor:  
 
“Önümüzdeki dönemde, Türk turizminin istikrarlı bir şekilde büyümesini sürdüreceğini düşünüyorum. Avrupa Birliği’ne katılım süreci ile birlikte bu ivme daha da artacaktır. Tabii yatak kapasitesinin artmasıyla birlikte hizmet kalitesinin de artması şart.”  
 
Tavsiyeyle turizmci oldu  
 
Mustafa Aksoy, Richmond Otelleri’nin sahibi. Tekstille başladığı iş yaşamına daha sonraları inşaat ve turizmi de ekledi. Turizme girmesinin temelinde ise gayrimenkul yatırımlarını sevmesi yatıyor. Mustafa Aksoy, turizme girme hikayesini şöyle anlatıyor:  
 
“Eskiden beri, enflasyonla mücadele etmek için kazancımın bir bölümünü mutlaka gayrimenkule yatırırım. Bundan yıllar önce Beyoğlu’nda bir arsa olduğunu duydum. Beyoğlu’nun tek boş arsasıydı. Turizm teşviklerinin çıkmaya başladığı dönemdi. Ben bu arsa üzerinde bir iş hanı yapmayı planladım. Ancak, o dönemin belediye başkanı otel yapmamı önerdi. Teşvik çıkınca ben de başladığım han inşaatını yıkıp, otel için temel attım. Ancak, oda sayısı çok azdı. Bu nedenle yanda satılık olan binayı da satın alarak, oda sayısının artması sağladım. Sonuçta bugünkü Richmond Otelleri de böyle doğdu.”  
 
Pamukkale, ardından da Efes’teki Richmond otelleri zincire eklendi.  
 
Mustafa Aksoy turizm yatırımlarından son derece mutlu. Hatta Beyoğlu’ndaki otelin tam karşısında bulunan Markiz Pastanesi’ni de turizme kazandırmayı planlıyor. Markiz Pastanesi’ni aynen koruyacaklarını söylüyor. Diğer katları ise uçun vadeli kalıma yönelik 35, 40 civarında suit olarak yapılandırmayı planlıyor.  
 
“ALTERNATİF TURİZM HAREKETLERİ DESTEKLENMELİ”  
 
Murat Çeçen / İc İbrahim Çeçen Holding
 
 
İC İbrahim Çeçen Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Çeçen, turizmin istenen noktaya gelebilmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:  
 
TEŞVİKLERE ÖNCELİK VERİLMELİ Hükümetlerin Türk turizminin sınırlı kaynaklarını etkin şekilde kullanmasına fırsat verecek olan teşvik ve geliştirme programlarına öncelik vermeleri son derece önemli. Söz konusu programların oluşturulmasında sadece otel odası-konaklamaya teşvik verilmeyip, alternatif turizm hareketleri de desteklenmelidir.  
 
İHRACATÇI GİBİ DEĞERLENDİRİLMELİ Konaklama işletmelerinin ihracatçı işletmeler kapsamında değerlendirilerek, ihracatçılara tanınan teşviklerden ve özellikle Eximbank kredilerinden faydalandırılmaları sektöre yeni yatırımların kazandırılması ve ülke turizminin geliştirilmesinde önemli olacaktır.  
 
ALT YAPI RAHATSIZ EDİYOR Turizm sektörünün alt yapı problemleri vardır. Bu sorunların ivedilikle giderilmesi için gerekli yatırımlar yapılmalıdır. Bunların başında da, sektöre konusunun uzmanı, kalifiye, birkaç dil bilen elemanların yetiştirilmesi, yol, su, elektrik, iletişim gibi tesislerin karşılaştığı sorunların giderilmesi geliyor.  
 
YABANCI SERMAYEYE YEŞİL IŞIK Yabancı sermaye yatırımlarının önünün bir an önce açılması turizm sektörünün ihtiyacı olan  taze kanı sağlayacaktır. arazi tesislerinin yağmacık olarak algılanmayıp, kıyıların planlı ve öngörülü biçimde turizm yatırımlarına tahsisinin  sağlanması ileriye dönük  turizm beklentilerinin gerçekleşmesinde önemli rol oynayacaktır.  
 
“YABANCI ORTAK ARIYORUZ”  
 
Murat Dedeman / Dedeman Holding
 
 
Dedeman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Dedeman, turizm yatırımları konusunda yabancı bir ortakla işbirliği yapma arayışında olduklarını söylüyor. Dedeman, gelecekteki projeksiyonları ile ilgili şöyle konuşuyor:  
 
“Dedeman olarak birkaç senedir yabancı bir ortakla işbirliği yapma arayışlarımız sürüyor. Ancak, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik belirsizlikler  bugüne kadar yabancıların Türkiye’ye bakışını engelliyordu. Yabancı yatırımcıları beklemektense kendimiz yurtdışına açıldık. Önce Moldovya’da sonra Özbekistan’da otel açtık. Hotels & Resorts’un her yıl yayınladığı dünya zincir oteller sıralamasında 2002 yılında 257. sırada yer aldık. Hedefimiz zincirimize her yıl en az 2-3 otel ilave etmek. Öncelikli olarak da, Karadeniz çevresindeki ülkeler, Türk cumhuriyetler, Doğu Avrupa ve Ortadoğu gibi kendimize yakın olan çevrelerde zincirimizi genişletmek istiyoruz.  
 
Yurt içinde ise henüz otelimizin olmadığı, mutlaka bulunmamız gereken büyük şehirler var.  
Krizden önce aldığımız turizm arsalarımız ve geliştirdiğimiz projelerimiz var. Bodrum, Sapanca, Sarıkamış, Erciyes ve Kıbrıs’ta mevcut otellerimizin kapasitelerini geliştirme ve yeni tesisler kurma yönünde projelerimiz de var.”  
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz