Strateji belirleme hizmeti veriyoruz

Deloitte Türkiye Enerji, Doğal Kaynaklar ve İnşaat Endüstri ortaklarından Sibel Çetinkaya, sorularımızı yanıtladı.

1.01.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Strateji belirleme hizmeti veriyoruz
1990’lı yıllarda başlayan elektrik piyasası reform sürecinin başlangıcından itibaren, Deloitte Türkiye ekibi enerji sektöründe faaliyetlerini sürdürüyor. Kurumlara mevzuat geliştirmeden yazılım geliştirme desteği sağlanmasına kadar çok farklı alanlarda hizmet sunuyor. Deloitte Türkiye, Yan Hizmetler Yönetmeliği’nin getirdiği uygulamalar sayesinde Türkiye’nin Entso-e (European Network of Transmission System) bağlantısının uzun yıllar sonrasında hayata geçirilebilmesine çok büyük katkı sağladı. 2009 yılından itibaren de Türkiye’nin önde gelen ticaret şirketlerinin günlük ticari işlemlerini uluslararası standartlarda gelişmiş yazılımlarla yürütmesini, tahmin ve optimizasyon araçları kullanmasını sağlayan şirket, risk yönetim stratejilerini belirleyerek tüm işlemlerin bu doğrultuda gerçekleştirmelerine destek oldu. Türkiye elektrik piyasasının, 2009 yılından beri yıllık yaklaşık yüzde 8,5 büyüme oranıyla dünya üzerinde en hızlı büyüyen piyasalardan biri olduğunu belirten Deloitte Türkiye Enerji, Doğal Kaynaklar ve İnşaat Endüstri ortaklarından Sibel Çetinkaya, sorularımızı yanıtladı:

Deloitte Türkiye’nin enerji sektörüne ilgisinin arkasında ne var, hangi hizmetleri sunuyorsunuz?
Deloitte Türkiye olarak 1992 yılında, Türkiye elektrik sektörü reformunun başlangıcında, o zamanki adıyla TEK için proje yapma fırsatı bulduk. Tüm ekibimizle özverili çalışmamız sayesinde takip eden yıllarda sektörün gelişmesinde önemli rol oynayan projelerde yer aldık ve TEAŞ, TEDAŞ, TElAŞ, EÜAŞ, EPDK ve ETKB için çalıştık. Son 20 yıl boyunca bu projelerde uluslararası ekiplerimizle yürüttüğümüz çalışmalarımız neticesinde eşsiz bir bilgi birikimine ulaştık ve sektöre yetişmiş eleman sağlayarak da çok ciddi katkı sağladık. Hızla büyüyen enerji sektöründe bilgi birikimimizi katma değerli hizmetler sunmak için kullanıyoruz. Globalde ve Türkiye’de enerji işini kilit sektörlerden biri olarak görüyoruz. Türkiye’de enerji sektörüne yatırım yapmak isteyen şirketlere “piyasa giriş stratejisi”, “hedef şirket araştırması”, “ticari, finansal, teknik, hukuki, vergi durum tespiti”, “fizibilite ve değerleme”, “borç danışmanlığı”, “yönetim destek hizmetleri” ve “vergi danışmanlığı” gibi birçok hizmet sunuyoruz. Yatırımların gerçekleşmesi sonrasında ise “risk ve mevzuat uyum”, “değişim programı yönetimi”, “ticaret ve risk yönetim stratejisi”, “süreç ve organizasyon tasarımı”, “santral teknolojisi ve türbin seçimi”, “denetim, şartname hazırlama ve ihale destek hizmetleri” vermekteyiz. Enerji şirketlerinin tüm işletme dönemi boyunca yanlarında yer alarak SAP, Oracle gibi kurumsal uygulamaların ve kurumlara özel yazılımların, karar destek sistemlerinin ve yönetim raporlama sistemlerinin hayata geçirilmesi konusunda destek verebiliyoruz. Ayrıca enerji verimliliği konusunda katma değer yaratarak ülke ekonomisine fayda sağlamaya çalışıyoruz. Talep yönetimine ve enerji tedariğine yönelik strateji belirleme ve uygulama projelerinde yer alıyoruz.~

Türkiye’de enerji sektörünün bugünkü performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye gibi hızla büyüyen bir ülke için enerji sektörü çok büyük önem arz ediyor. Türkiye enerji
sektörü, rekabetçi bir yapının tesis edilmesini öngören "serbestleşme” ile özel sektör katılımının artırılmasını hedefleyen “özelleştirme” eksenleri çerçevesinde gelişimini sürdürüyor. Sektörde faaliyet gösteren kamu kuruluşlarının yeniden yapılandırılması konusunda önemli adımlar atıldı. Serbestleşmeyi destekleyen piyasa kuralları hayata geçirildi. Düzenleyici Kurum’un faaliyete geçmesi ile sektör düzenlemeleri konusunda büyük ilerleme kat edildi. Ancak sektörde kamu varlığının azaltılması, uluslararası ölçekte güven sağlayan ve piyasa oyuncularına ticaret ve risk yönetimi alanında gerekli enstrümanları sunan bir piyasa mekanizmasının yerleştirilmesi, rekabetin artırılması ve yenilenebilir enerjiden daha fazla faydalanılması gibi alanlarda daha atılması gereken birçok adım olduğunu gözlemliyoruz.

Gelecekte Türkiye’de enerji sektörü nasıl bir büyüme sergileyecek, ilgi artacak mı?
Ekonomik gelişmenin temel taşlarından olan Türkiye elektrik piyasası, 2009 yılından beri yıllık yaklaşık yüzde 8,5’lik büyüme oranıyla dünya üzerinde en hızlı büyüyen piyasalardan biri oldu. 2012 yılının ilk 11 ayındaki büyüme 2011’in aynı dönemine göre yüzde 6 civarında gerçekleşmişti. 2012 yılında azalmış olan GSMH büyüme hızı düşünüldüğünde bu tablo, ülkenin makroekonomik performansı ile sektör büyümesi arasındaki ilişkiyi gözler önüne seriyor. Elektrik talebi, sanayileşme ve şehirleşmeden kaynaklanan ekonomik büyümeye paralel olarak büyük bir hızla artıyor. 2011 itibarıyla kişi başına düşen toplam elektrik tüketimi, OECD ve AB ülkeleri ortalamasının yaklaşık yüzde 40’ına tekabül eden, 3.100 kWh düzeyinde. Bu durum, elektrik talebinde büyük bir potansiyele ve arz ihtiyacına işaret ediyor. Bilindiği gibi diğer bir taraftan, özel sektör yatırımlarını piyasaya çekmek amacıyla rekabetçi elektrik piyasasına geçiş yaşanıyor. Buna bağlı olarak Türkiye elektrik piyasası hızlı bir büyüme ve serbestleşme sürecinden geçiyor. Bu gelişmelere paralel olarak elektrik üretim sektöründe var olan yatırımcı ilgisinin devam edeceğini düşünüyoruz.

Yenilenebilir enerjinin Türkiye’nin geleceğinde yeri ne? Bu cephede yeterince bir gelişme görüyor musunuz?
Türkiye, Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesinde belirtildiği üzere 2023 yılı itibariyle üretilen elektrik enerjisinin yüzde 30’unun yenilenebilir enerjiye dayalı olması gibi oldukça iddialı bir hedefle yola çıkmış durumda. Bu iddialı hedefe iyi planlama, kuramların koordinasyonu, paydaşların işbirliği içinde ve yüksek bir farkındalıkla çalışmasıyla ulaşılabileceği söylenebilir. Burada, mevzuat ve şebeke bağlantı kapasitesi gibi altyapı çalışmaları, gün içi piyasa gibi genişleyen satış alternatifleri, bilinçli yatırımcılar ve sertifikasyon, izleme, kontrol gibi destekleyici yapıların kurulması ön plana çıkıyor. Bu doğrultuda son gelişmelere göz attığımızda, 2010 yılı sonunda Yenilenebilir Enerji Kanunu revize edilip sabit fiyat garantisi kaynak bazında çeşitlendirilmesinin akabinde görece daha canlı bir yenilenebilir enerji sektöründen bahsedebiliriz. RES’lerde bağlantı görüşü alabilmek üzere ihaleler tamamlandı, 8 GW’a yakın ciddi bir RES kapasitesi TEİAŞ’a yapılacak katkı payı ödemeleri bazında yarışarak lisanslanmak üzere bağlantı imkanına kavuştu. Mevcut durumda RES kurulu gücü 2 GW’ı geçmiş durumda. Güneş santralleri (GES) için de lisans başvurularının 2013 Haziran ayında alınacağı belli oldu ve burada da yatırımcılar lisans aşaması için gereken izinlerini tamamlayıp ölçümlerini gerçekleştirmeye başladı. Finansmanı kolay sağlayabilmenin yolu, iyi proje geliştirmekten geçiyor. Burada yatırımcıların bilinçli davranması esas. Bu doğrultuda bakınca şu ana kadar olan gerçekleşmeler için yeterli demek güç.~

Siz, Türkiye’nin önümüzdeki 5-10 yılda ne kadar enerji yatırımı yapması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin makroekonomik hedefleri göz önünde bulundurulduğu zaman, hedeflenen büyüme temposunu destekleyebilecek elektrik enerjisi talebinin kesintisiz, sürdürülebilir ve uygun maliyetli olarak üretilebilmesi için yıllık yaklaşık 4 ila 5 GW arası ilave elektrik üretim kapasitesine ihtiyaç vardır. Bu tip bir kapasitenin temsil ettiği yıllık yatırım tutarı, ortalama bir teknoloji maliyeti yaklaşımı ile yaklaşık 6-7 milyar dolar civarında. Bu düzeyde bir üretim yatırımla paralel olarak yeterli iletim yatırımının da yapılması gerekir. Üretim yatırımlarına ek olarak elektrik arzının yeterli kalitede gerçekleştirilebilmesi için dağıtım alanında da önemli yatırım ihtiyaçları söz konusu. Elektrik piyasasında dağıtım ve perakende satış faaliyetlerine ilişkin yatırımlar EPDK’nın onayladığı 5 yıllık bütçeler üzerinden yapılıyor. 2011-2015 yılları arasında dağıtım ve perakende satış şirketlerinin onaylanmış yatırım harcaması tutarları Türkiye genelinde yıllık ortalama 1 milyar 150 milyon dolar
civarında. Bu rakamın yüzde 95’i dağıtım, yüzde 5’i perakende satış faaliyetleri için öngörülüyor. Bir sonraki uygulama dönemi olan 2016-2020 yılları için de yıllık rakamların bu seviyelerde gerçekleşmesini bekliyoruz.

Önümüzdeki 10 yıllık süreçte enerji sektöründe hangi tip yatırımlar gündemde olacak?
Türkiye’nin doğalgaz tarafında yapması gereken yatırımların 10 yıllık bir süre zarfı içerisinde değerlendirmek gerekirse, ön plana çıkan yatırımların yeni LNG terminali yatırımları, depo yatırımları, kompresör istasyonu yatırımları, iletim ve dağıtım hattı yatırımları olduğunu görüyoruz. 10 senelik süre zarfı içerisinde özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi planlanan İzmir bölgesindeki LNG terminali yatırımının tamamlanması ve işletmeye alınması bekleniyor. Bu terminal yatırımının - teknik özelliklerine ve kapasitesine bağlı olarak yatırım maliyetinin değişebileceği de göz önünde bulundurularak yaklaşık 500 milyon dolar civarında olabileceği söylenebilir. Depo yatırımı açısından ele alındığında en somut proje olarak karşımıza çıkan 1 milyar metreküp kapasiteli Tuz Gölü depolama tesisinin yaklaşık 560 milyon dolara tamamlanması planlanıyor. Aynı şekilde özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi planlanan ayrı bir depolama tesisinin yaklaşık maliyetinin yaklaşık 490 milyon dolar civarında gerçekleşebileceği ön çalışmalara göre belirlendi. Bu iki depo projesine rağmen Türkiye’nin depolama kapasitesinin daha da artırılması gerektiği düşüncesiyle ileride yapılması gereken depo yatırımlarıyla beraber toplam depo yatırımının 1,5 milyar dolara ulaşabileceği sonucuna varılabilir. Önümüzdeki dönemde yapılması planlanan doğalgaz iletim ve dağıtım hattı yatırımlarının 81 ili kapsamasıyla beraber - toplamda yaklaşık 900 milyon dolarlık bir yatırımın gerekecek. Toplamda önümüzdeki dönemde somut bir şekilde gözüken yatırımların toplamı yukarıda da detaylandırıldığı üzere minimum yaklaşık 3 milyar dolar civarında olması söz konusu olabilir. Bu yatırım miktarının üzerine TANAP projesinin Türkiye’deki kısmıyla ilgili gereken yatırımlar - ki bu rakamın 12 milyar dolar civarında olacağı söylenebilir. Buna ileride yapılması planlanan Irak boru hattı ve kompresör istasyonu inşaası için gereken yatırımlar ilave edilmeli.

Bir enerji dağıtım, üretim ya da ticaret şirketi sizden ne gibi yararlar sağlayabilirler?
Yatırım aşamasındaki üretim şirketlerine yer ve teknoloji seçiminde çok çeşitli analitik karar destek araçları ve teknik bilgi birikimimiz ile katkı sağlıyoruz. Benzer olarak uzun ve kısa vade fiyat tahmini, hidroelektrik kapasite optimizasyonu, piyasa eğitimleri ve bilgilendirmeleri, elektrik ve doğalgaz piyasa durum raporları, üretim yatırımı fizibilite çalışmaları, elektrik ve doğalgaz kısıt analizleri, doğalgaz santralleri için bağlantı noktası tercihi optimizasyonu, uzun vade stratejik planlama ve kapasite gelişimi gibi alanlarda üretim yatırımlarına hizmet verebiliyoruz.~
İşletmeye geçme aşamasında ise işletme yönetimi ve bakımı süreçlerinin tasarlanması ve hayata geçirilmesini gerçekleştirebliyoruz. Ayrıca kısa ve uzun vadeli üretim planlama ve optimizasyon konusunda da benzersiz bir tecrübeye sahibiz ve proje gerçekleştirdiğimiz santrallerde başarı ile hayata geçirdiğimiz yazılımlar sayesinde ilgili süreçlerde verimlilik ve yönetsel kolaylık sağlanabiliyor. Öncelikle biz şirketlerin bilgi teknolojisi yatırım projeleriyle yakından ilgileniyoruz. Ayrıca ana hedefi verimlilik ve müşteri memnuniyetini artırmak olan bu sektörde buna yönelik yeniden yapılanma, süreç iyileştirmesi, performans değerlendirmeleri, rekabetçi piyasa yapısına uyum çalışmaları gibi pek çok konuda daha danışmanlık veriyoruz.

“DOĞALGAZ YENİ YATIRIMLARA İHTİYAÇ DUYUYOR”
Doğalgaz tüketimin büyük bir artış var. Bu artışta, reel büyümenin yanı sıra doğalgaz dağıtım ağının genişlemesinden kaynaklı büyüme ve doğalgaza dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulu güçteki payının artması da etkili oluyor. Türkiye’de doğalgaz tüketimi 2011 yılında yüzde 18’lik rekor bir artışla 44,1 bcm’e yükseldi. 2012 yılı için EPDK’nın tüketim öngörüsü 48,5 bcm’dir ve yaklaşık yüzde 10’luk bir büyüme öngörüsüne denk geliyor. Bir taraftan doğal gaz tüketimi artış gösterirken, diğer bir taraftan da kış aylarında puan talebin karşılanmasında sorunlar yaşanabildiği gözlemleniyor. Bu sebeple doğalgaz sektöründe de yeni arz kaynağı yaratılması, LNG ve depolama tesisi kurulumu, dağıtım ağının genişletilmesi gibi çeşitli alanlarda yatırım ihtiyacı bulunuyor. Yatırımcıların bu sektöre ilgisinin artarak devam edeceğini düşünüyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz