Organik tarımdan neler oluyor?

Organik tarım sektörü 2000 yılından itibaren Türkiye’de de büyüme eğiliminde.

1.06.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Organik tarımdan neler oluyor?
Gelişmiş ülkelerde 1980’li yıllarda uygulanmaya başlanan organik tarım, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeriyor. Doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik olan bu üretim modeli; kimyasal ilaç, hormon ve mineral gübre kullanımını yasaklıyor. Dünyadaki ekolojik ürün pazarı yaklaşık 51 milyar dolar olup sektördeki büyüme yılda yüzde 10 düzeyinde. Toplam 130 ülkede 623 bin işletmede 32 milyon hektarlık alanda organik üretim yapılıyor. Organik tarım alanlarının önemli bir bölümü geniş tarım arazilerine sahip Avustralya kıtasında bulunurken, bu kıtayı sırasıyla Avrupa, Güney Amerika, Asya, Kuzey Amerika ve Afrika kıtası izliyor. Türkiye'de ise ekolojik tarım sektörünün büyüklüğünün 200 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. İç pazar tüketiminin yaklaşık 5 milyon dolar kadar olduğunu belirten sektör temsilcileri, “Ege Bölgesi, Türkiye organik tarım alanlarının yüzde 29,07'sine sahipken, üretim miktarının da yüzde 23,54'ü Ege'den karşılanıyor. İzmir ise bin 156 üreticiyle Türkiye'de ilk sırada yer alıyor” diyor.


Tür­ki­ye’de­ki ge­li­şi­mi
Türkiye’de 1990 yılında sadece 8 farklı ürün, bin 37 hektar alanda ekolojik olarak üretilirken, üretim miktarı ve ürün yelpazesi yıllar içinde özellikle de 2000 yılından itibaren büyük bir artış gösteriyor. Son verilere göre 247 organik ürün, toplam 166 bin 883 hektar alanda üretiliyor. Toplam üretici sayısının ise 14 bin 926'ya ulaştığını söyleyen Ekolojik Tarım Organizasyon Derneği (ETO) Genel Sekreteri Özge Çiçekli, “Türkiye, AB ülkelerine yakınlığı açısından taze sebze ve meyve ticareti için çok uygun bir ülke konumunda. Önümüzdeki süreçte sadece tarım ürünleri değil organik tekstil, mobilya gibi çeşitli dallarda da gelişime gösterecek” diyor.
Özellikle dış pazara yönelik olarak gerçekleştirilen organik üretim, sözleşmeli olarak yapılıyor. Üretilen organik sertifikalı ürünlerin tamamına yakını başta AB ülkeleri, ABD ve Japonya olmak üzere gelişmiş ülkelere ihraç ediliyor. Kuru ve kurutulmuş meyveler ile organik pamuk pazarında Türkiye lider ülke konumda bulunuyor.

Dev­let des­te­ği art­tı
Birkaç yıl öncesine kadar ihracatın ön planda olduğu organik tarım ürünleri sektöründe son yıllarda iç pazarda da gelişmeler yaşanıyor. Ekolojik ürünlerin pazarlanmasına yönelik farklı pazarlama kanalları oluşmaya başlamış durumda. Ekolojik semt pazarlarındaki hızlı artış dikkat çekiyor. İnternet üzerinden satış hacmi, sadece organik ürün satan özelleşmiş dükkanlar ve agroekoturizm alanlarındaki artış, bu alandaki önemli gelişmeler olarak gösteriliyor. Bir diğer önemli gelişme ise 9 yıldan beri düzenlenmekte olan Ekoloji Fuarı’nın bu yıldan itibaren İzmir'de düzenlenmeye başlaması olarak gösteriliyor. Uluslararası bir boyuta taşınan fuar ile birlikte Türkiye’nin organik tarım sektöründeki etkinliğinin de artacağı öngörülüyor.
Rakamlar, sektörün geçen yıl sıçrama yaptığını gözler önüne seriyor. 2008'de 14 bin 926 olan çiftçi sayısı 2009'da 35 bin 565 kişiye ulaştığı, aynı dönemde ekolojik tarım yapılan alanın ise 166 bin hektardan 501 bin hektara çıktığı görülüyor. 2008 yılından üretilen toplam ürün miktarının ise geçen yıl 983 bin tona yükseldiği dikkat çekiyor. Bu hızlı artışta, hükümetin alan bazında organik tarıma verdiği desteği artırmasının etkiliği olduğu belirtiliyor. İlk olarak 2005'te dekara 3 lira ile başlayan desteğin her yıl arttığı ve 2009'da 20 liraya çıktığı kaydediliyor. 2010 yılı için ise dekara 25 lira destek açıklanmış bulunuyor. Bu destekten yararlanmak isteyen çiftçilerin ekolojik üretime yöneldiği belirtiliyor.

Şir­ket­ler de­net­le­ni­yor
Bir ürünün organik olarak satılabilmesi için uluslararası geçerliği olan bir sertifikasının olması gerekiyor.~
 Üretim, işlenme ve paketlenme aşamalarında bağımsız kontrol ve sertifika kuruluşları denetim yapıyor ve ürünün organik olduğunu garantiliyor. Satın alınan organik ürünün üzerinde, kontrolleri yapan ve sertifikayı veren kuruluşun logosu ve bilgileri bulunuyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye’de faaliyet gösteren sertifikasyon kuruluşlarını onaylıyor ve kontrol yetkisi veriyor. Bu şirketler de düzenli olarak anlaşmalı oldukları firmaların ürün, laboratuar, paketleme gibi tüm süreçlerini denetliyor. Örneğin, Trabzon merkezli Arslantürk Organik yabancı menşeli iki sertifikasyon şirketi ile çalışıyor ve yılda üç kez denetiminden geçiyor. 1994 yılında organik fındık projesine başlamış olan şirket, tamamen ihracata yönelik organik fındık üretimi gerçekleştiriyor. Üretimlerinin yüzde 85’ini Avrupa Birliği ülkelerine, yüzde 15’ini ise Amerika’ya ihraç ettiklerini belirten Aslantürk Organik İhracat Sorumlusu Murat Akbayrak, Yılda 700 ila bin ton arasında organik fındık ihracatı yaptıklarını söylüyor ve ekliyor: “Az miktarda Asya ülkelerine de ihracatımız var. Trabzon ve Artvin’den 600 üretici ile çalışıyoruz.”

Or­ga­nik­te ba­şa­rılı  ol­du­lar
Organik pazarının gelişmesine paralel olarak bu alanda faaliyet gösteren şirketler de her geçen yıl artıyor. Sade Organik bu şirketlerden biri. 2003 yılında sektöre giriş yapan şirketin ürün portföyünde kuru meyve, kuruyemiş, bakliyat, baharat, salça ve meyve suyu çeşitleri yer alıyor. Şirket ortaklarından Uğur Demirci 12 yıldır organik sektörünün içinde olan bir isim. Organik üretim yapan üreticilerden aldıkları ürünleri tesislerinde paketleyen Demirci, geçen yıl 110 tonluk ürün alımı gerçekleştirmiş. Ürünleri yurtiçinde 20’den fazla ilde satılıyor. Ulusal marketlerden şu an için sadece Migros’larda satılan Sade Organik ürünleri; yerel ve tekil marketler, şarküteriler, benzin istasyonları, aktarlar gibi geniş bir müşteri gamında tüketicilere sunuluyor. Öte yandan yaklaşık dört yıldır üretiminin yüzde 15-20 civarındaki kısmını Danimarka, Malezya, Güney Kore, Lübnan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne ihraç da eden şirket, geçen yıl 23 ton civarında ihracat yapmış bulunuyor. Son dönemde ise İngiltere ve ABD pazarına girmek için görüşmeler yapılıyor.
Doğan Organik ise 2003 yılında 600 gebe düve ithalatı yapılarak organik sektörüne giriş yapmış. 2004 yılı boyunca organik hayvancılığa uyum çalışmaları sürdüren şirket, 2005 Haziran ayında işletme organiklik sertifikasını almış. Özellikle soğuk iklimin hakim olduğu bir bölgede süt sığırcılığının yapılabilirliğini, üstelik de organik üretim kuralları ile başarılabileceğini gösteren Doğan Organik, bölge çiftçisine sürekli eğitimler vererek hem süt sığırcılığı üretimi hem de organik hayvansal üretim hakkında bilinçlendirme çalışmalarına katıda bulunmuş. 2007 yılında ise sözleşmeli organik süt üretimi projesi hayata geçirilmiş. Bugün Kelkit’teki işletmesinde bin adedi sağmal hayvan olmak üzere toplamda 2 bin baş hayvan kapasitesine sahip olan şirket, 600 hayvan kapasitesiyle başladığı faaliyetlerini bugün 2 bin 500 organik sertifikalı hayvan ile sürdürüyor.
2005 yılında yıllık 2 bin 400 ton organik süt üretimi gerçekleştirdiklerini, bugün ise 9 bin tonluk üretim miktarına ulaştıklarını belirten Doğan Organik Genel Müdürü İlhan Başaran şöyle devam ediyor: “Geçen yıl yedi milyon lira ciro yaptık. Bu yılın ikinci yarısında organik sütlerin işlenip pazara sunulması ile birlikte 2010 yılı ciromuzun 16 milyon liraya çıkmasını öngörüyoruz. Kelkit ve çevresinde geleneksel tip verimsiz yöntemlerle yeterli geliri üretmeyen yapının değişmesine yardımcı olacağız. Bölgede sürdürülebilir bir tarımsal faaliyetin organik süt üretimi ve hayvancılığı ile yapılmasının hızını da artırmayı hedefliyoruz.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz