Turgay Durak / Ford Otosan Genel Müdürü Turgay Durak, Ford Otosan’ın genel müdürü... 2001 yılının otomotiv sektörü için çok kötü geçtiğini söylüyor. Ancak, şirket olarak piyasa paylarını ...
Turgay Durak / Ford Otosan Genel Müdürü
Turgay Durak, Ford Otosan’ın genel müdürü... 2001 yılının otomotiv sektörü için çok kötü geçtiğini söylüyor. Ancak, şirket olarak piyasa paylarını artırdıklarını, ihracatta 2000 yılına göre 7 kat yükseliş yakaladıklarını belirtiyor. Ona göre, 2002 yılında sektörde canlanma yaşanacak, yüzde 10-15 düzeyinde iyileşmeye ulaşılabilecek. Durak, daha fazlası için zamana ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor ve“1993 seviyelerini tekrar geçmemiz 2000’ini buldu. Demek ki, 2000 yılı rakamlarına sektörün tekrar ulaşabilmesi için 4-5 yıllık bir süreç ihtiyaç olduğunu düşünüyorum” diyor.
Otomotiv sektörü, 2000’in parlak günlerinden sonra, 2001’deki krizle birlikte tarihi bir gerileme yaşadı. Yüzde 70 oranında daralan sektörde üretici firmalar, kan kaybını ihracatla aşmaya çalıştılar. Ford Otosan da krizi ihracatla aşmaya çalışan firmalardan biri oldu. Şirketin ihracatı 2000 yılına göre 7 kat arttı. 2000 yılında toplam ciro içinde yüzde 1 pay alan ihracat, 2001’de yüzde 20 seviyelerine çıktı.
Hafif ticari araç segmentinde 2002 yılının Ford için önemli bir yıl olduğunu belirten Ford Otosan Genel Müdürü Turgay Durak, bir yıldır üretimi süren yeni transit araçtan 12 bin adet ihraç edeceklerini söylüyor. Şubat ayında lanse edilecek olan V227’den ise 24 bin adet üretilecek. Bunun 22 bin adeti Avrupa Ford’a ihraç edilecek.
Ayrıca, 2001 Ford Otosan’ın pazar payının arttığı bir yıl oldu. Kamyonda yüzde 2 oranında kan kaybeden şirket, otomobil ve hafif ticari araçlarda payını yüzde 1 arttırdı. Toplam pazarda ise şirketin payı yüzde 11’den 12’ye çıktı. Turgay Durak, 2002’de yüzde 10-15 oranında büyüyeceklerini tahmin ediyor. Yatırımların süreceğini söyleyen Durak, “2002’de pazar payımızı biraz daha ileri taşımak istiyoruz’ diyor.
Ford Otosan Genel Müdürü Turgay Durak, şirketinin bugünkü durumunu ve geleceğe yönelik planlarını Capital’e değerlendirdi:
2001 otomotiv sektörü için kötü bir yıldı. Sektörü önceki yıllarla kıyasladığımız zaman nasıl bir seyir izledi?
Otomobil sektörü, ekonominin küçüldüğü dönemlerde çarpan etkisiyle daha fazla daralırken ekonominin iyiye gittiği, büyüdüğü zamanlarda da 4-5 misli artan bir özellik taşıyor. Ekonomi yüzde 8 daralınca, çarpan etkisiyle otomobil sektörü yüzde 70 oranında küçüldü. Hem talepte ciddi oranda düşüş yaşandı hem de imalatçı ve ithalatçıların elinde önemli miktarda stoklar birikti.
Zararına satışlar yapılarak eldeki stokların eritilmesi ve nakitte çevrilerek günlük giderlerin karşılanması şeklinde bir yöntem benimsenmesi gerekti. Bu kötü gidişin etkisini azaltmak için yurt dışındaki yabancı ortaklarımıza ve 3’üncü ülkelerdeki müşteri adaylarına ihracat yapıp fabrikalarımızı kısmen de olsa çalışır vaziyette tutmak üzere ihracat çalışmalarına öncelik verdik. Yerli satışlardan kaybettiğimiz satış adetlerinin bir kısmını ihracat yaparak telafi etme yolunu benimsedik.
2001’de sektörde nasıl bir rekabet yaşandı?
Firmalar gazetelere ilanlarını verdi, indirimlerini yaptı. Daha sonra, sayısı azalan müşteri hem reklamlarla hem indirimlerle elde edilmeye çalışıldı. 2001’de genel olarak rekabet fiyatta yoğunlaştı. Nihai maliyeti aşağı indirmek için bir rekabet oldu.
Ama zaten bu rekabet pazarın iyi olduğu dönemlerde de vardı. İşler iyi iken de fiyatları satın alınabilir, ulaşılabilir seviyelerde tutmak zorundasınız. Yoksa müşteriyi bir başkası alabilir. Dünyadaki mevcut her otomobil, ticari araç ve kamyon markası Türkiye’de var. Sanıyorum, dünyada bulunan 45 markanın 45’i de Türkiye’de mevcut. Her markanın olduğu ülke nadirdir.
Ford’un 2001’deki durumunu 2000’le karşılaştırdığımızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Nasıl bir yıldı sizin için?
2001’de sektörün kötü olmasına rağmen Ford olarak pazardaki payımızı arttırdık. Otomobilde yüzde 6.5 olan pazar payımızı koruduk. Kamyonda pazar payımız yüzde 30‘dan yüzde 28’e düştü. Ama bizim esas olarak başarılı olduğumuz hafif ticari araçlar segmentinde ise payımız yüzde 25’ten yüzde 26’ya çıktı. Yani toplamda pazar payımız yüzde 11’den yüzde 12’ye yükseldi.
Bu yükselme sektörün içinde bulunduğu duruma göre önemli bir artıştır. Ancak, 2001’de satış adetlerimiz düştü. Yerli ve ithal araçlar dahil olmak üzere 2000 yılında toplamda 75 bin araç satmıştık. Bu yıl ise ihracat dahil toplam satışlarımız 30 bine düştü.
Ancak, en önemli gelişmeyi ihracatta sağladık. İhracatımız, geçen yıl 11.2 milyon dolar civarındaydı. 2001’de iç pazarın daralmasıyla birlikte ihracata yöneldik. Türkiye’de ürettiğimiz araçlardan 5 bin 500 adetini yurtdışına satarak 65 milyon dolar ihracat geliri elde ettik. Ayrıca, Ford’un Avrupa’da ürettiği araçların özellikle Türk cumhuriyetlerindeki pazarlama faaliyetlerini yürüttük. Bu satışlardan 7 milyon dolar gelir elde ettik. Yani toplam ihracat gelirimiz geçen yıl 71 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dolayısıyla ihracatımız neredeyse 7 kat artmış oldu. Böylece ihracatın toplam ciromuz içindeki payı 2000’de yüzde 1 iken 2001’de yüzde 20 mertebesine çıktı.
2002’nin sizin için nasıl bir yıl olacağını tahmin ediyorsunuz?
2002’de Türkiye iç piyasasına yönelik tedbirli bir iyimserliğimiz var. Toplam pazarda 2001’e nazaran bir miktar artma olabilir diye düşünüyoruz. İhracatın da devreye girmesiyle, 2002 yılının, özellikle ikinci yarıdan itibaren toplam satışlarımızda bir iyileşme olacağını tahmin ediyorum. 2001’e göre toplam satışlarımızda yüzde 10-15 oranında bir iyileşme bekliyoruz. Amacımız, pazar payımızı bir miktar daha ileri götürmek olacak.
Sektörün durumu 2002’de ne olur?
Satış adetleri 2000 yılına göre yine düşük olacaktır. Ancak, her firma kendi olanakları çerçevesinde ihracata dönük çalışmalarını yoğunlaştırdı. Yerli piyasa iyileşse de, fabrikaların kapasitelerini tamamen doldurmaya yetmeyecektir. Dolayısıyla, ek ihracat imkanları yaratan üreticilerin, 2002’de avantajlı konuma yükseleceğini tahmin ediyorum.
Devalüasyonla birlikte Türkiye’de yaşayan herkes gelirlerinden önemli ölçüde fedakarlık yaptı. Yine yapılan zamlar ve yeni vergilerle birlikte tüketicinin yükü iyice arttı. Bu şartlar altında 2002’de otomobillerinizi nasıl satmayı düşünüyorsunuz?
2000 yılında dolar 600 bin civarındaydı. Aylık faiz oranları ise yüzde 2.5-3 seviyelerindeydi. Dolayısıyla, 450 bin civarında otomobil satıldı. 2001’de ise pazar yüzde 70 daraldı. Bu dönemde üst gelir düzeyi otomobil aldı. 2002’de 2001’e göre yüzde 10-15 fazla satış yapılsa, bu 140-150 bin adet yapar. Yine üst gelir düzeyindeki müşterilerin satın alabileceklerini tahmin ediyorum.
2001’de olduğu gibi, tavsiye edilen perakende satış fiyatından pazarın durumuna indirimler ve aynı dönemde maliyeti nispeten düşük kredi imkanları içeren kampanyalar düzenlenmeye devam edecek. Reklamlar üründen çok bu imkanların tanıtımına yönelik olacak.
İç pazarın daralması üreticileri ihracata yöneltti. Sektörde ihracat anlamında nasıl bir yol kat edildi?
İhracatta önemli bir yol kat edildi diye düşünüyorum. İhracat hazırlıkları ve fiili ihracatlar önemli bir noktaya geldi. Krizle birlikte iç pazar adetlerinde önemli bir düşüş oldu. Ama buna karşılık daha önce yapılan hazırlıklar sonucunda 2001’de ihracat çok arttı. Bu 2002’de de artmaya devam edecek.
Türkiye’nin toplam ihracat içinde otomotiv sektörü komple araç ve yan sanayi parça ihracatı ile 12’inci sıralarda yer alıyordu. Sektör hızla atılımlar yaparak Türkiye’nin ihracatı içinde önce 7’inci sonra 5’inci sıraya yükseldi. Bugün 3.4 milyar dolar ile 3’üncü sıradadır, ki 2’inci ile arasında 25-30 milyon dolarlık bir fark kalmıştır.
Yakalanan ivme devam ederse 2’inci sıraya yükselecektir. Ford’un yeni ihraç aracının devreye girmesi, Toyota’nın yeni ihraç araç projesi, Hyundai’in ihracata yönelik yatırımları, Tofaş ve Renault’un ihracatının devamı önemli bir yol kat edilmesini sağlayacak.
Otomobil sektörünün 2000 yılındaki performansına tekrar ulaşması tahmininize göre kadar zaman alır?
Ford Otosan’da 25 yıldır çalışıyorum. Bu süre içersinde küçüklü büyüklü 9 tane ekonomik sıkıntı yaşandı. Son 10 yıla baktığımızda, 1993 çok iyi bir yıldı. 1994’teki krizle birlikte çok ciddi bir düşüş yaşandı. 1993 seviyelerini tekrar geçmemiz 2000’ini buldu. Demek ki, 2000 yılı rakamlarına sektörün tekrar ulaşabilmesi için 4-5 yıllık bir süreç ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ama bu tamamen benim kişisel tahminim.
Türkiye’de otomotiv sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’de Tofaş, Renault, Mercedes, MAN, Ford Otosan başta olmak üzere tüm otomotiv sektörü ihracat yapar hale geldi. İhracat arttıkça firmalar daha kuvvetli hale gelecek. Dolayısıyla bize parça üreten yan sanayimiz güçlenecek. Böylece Avrupalılar için Türkiye üretim üssü olarak önemli bir konuma sahip olacak.
2001 yılında hafif ticari araç pazarı nasıl bir seyir izledi?
Kamyonun segmenti otomobilden de kötü bir seyir izledi. Kamyon pazarı yüzde 80 oranında daraldı. Ancak, hafif ticari araç segmenti otomobil ve kamyona göre nispeten daha iyi durumdaydı. Otomobilden türetilmiş yeni alt segmentinin de katkısıyla daralma yüzde 65 civarında kaldı.
2001’de ticari araçta nasıl bir performans sergiledi?
1993’te 10 bin adet hafif ticari araç ürettik. 1994 yılında kriz nedeniyle üretim adetimiz 5 bine kadar düştü. 1996’da bu rakam hızlı bir yükselişle tekrar 10 bin oldu. 1999’de hafif ticari araçlarda 28 bine ulaştık. Bu rakam bizi Ford’un Avrupa’da en çok transit yapan ve satan ikinci ülkesi yaptı. İngiltere birinci, Almanya ise üçüncüydü. 2000’de ise 36 bin tane ürettik.
Yine 2’incilik konumumuzu sürdürdük. Yani 7 senede 5 binden 36 bine çıktı. Bu hızlı yükseliş Türkiye’deki ekonominin gidişatı iyi olduğu için sağlandı. Ama, krizle birlikte Ford Transit adetlerimiz 13 bin adete kadar düştü.
Hafif ticari araç için 2002 hedefleriniz nedir?
2002 yılı Ford için önemli bir yıl olacak. Kocaeli’deki yeni fabrikamızda yeni transit aracımızı bir yıldır üretiyoruz. Bu araçtan geçen yıl eylülden itibaren Ford Avrupa’ya 4 bin 300 adet ihraç ettik. Bu yılın programında ise 12 bin araç ihraç etmeyi planlıyoruz. 12 bin adette iç piyasa için yapacağız.
Dizaynını Türkiye’deki mühendislik ekiplerinin yaptığı V227 adını verdiğimiz diğer hafif ticari aracı da bu yıl piyasaya sunacağız. Bundan da 24 bin adet yapacağız. Bunun da 22 bin adeti ihraç edilecek. Mevcut transit araçlarla yüzde 26 pazar payımız var. Bu segmenteki aracımızın da devreye girmesiyle hafif ticari araçtaki payımızı arttırmayı hedefliyoruz.
Ford Avrupa dışında başka nerelere ihracat yapıyorsunuz?
Fas, Mısır, Lübnan ve Ürdün gibi Ortadoğu ülkelerine transit ihracatı yaptık. Vietnam da önemli projelerimizden biriydi. Ford’un Vietnam’da bir CKD montaj fabrikası var. Buraya Türkiye’den araç “kit”leri parça olarak hazırlayıp ihraç ediyoruz. Orada bizim teknik arkadaşlarımızın denetiminde montaj yapılıyor.
Bu daha uzun soluklu bir proje. Çünkü, önemli bir miktarda parçayı biz yolluyoruz. Gelip geçici bir perakendeci müşteri değil de bir fabrikanın olması projenin ömrünü uzatıyor. Geçen sene onlara 600 tane araç yolladık. Bu sene bin tane yollamayı planlıyoruz.
Ticari araç pazarında kimlerle rekabet ediyorsunuz?
Ağır ticari vasıtalarda ithal oranı azdır. İthalat daha çok tır çekicilerinde yapılır. Bu pazarda Volvo, Scania, Iveco, Mercedes, MAN ve Renault var. Adeti kısıtlı bir pazardır. Türkiye içinde yollar, iç dağılım ağları bu araçların yaygın kullanılmasına müsait olmadığından sayısı azdır. Daha çok tırlar uluslararası nakliyede kullanılıyor. Kamyonda ise ithal pek yoktur.
Pazarda Ford Otosan, BMC, Crysler, MAN ve Mercedes olmak üzere 5 üretici bulunuyor. Hafif ticari araçlarda yerli üretimde Ford Otosan, Tofaş, Otoyol, Karsan, BMC, Hyundai, Temsa, Crysler ve Isuzu var. İthalde ise Mercedes, Volkswagen, Renault ve Opel var. Yani neredeyse dünyadaki bütün markalar Türkiye’de var.
Ford önümüzdeki dönemde ağırlıklı olarak hafif ticari araçlarda büyüyecek diyebilir miyiz?
Hafif araçlarda iddiamız devam edecek. Ford 42 yıldır hem hafif ticari araçta hem de ağır ticari vasıta kamyonda var. Kamyonda genelde pazarın 3’te 1’ine yakın bir pay alıyoruz. Hafif ticari araçta da yüzde 26 civarında bir payımız var. Şirketin hayatiyetini devam ettirmesi buna bağlı. Zaten şirketin iş planı, ileriye dönük hedefleri ve planları da buna göre düzenleniyor. Kocaeli’ndeki fabrikayı da bu amaç için kurduk.
Ford Otosan ve Koç Holding, ileriye dönük olarak Türkiye’deki potansiyeli gördü. Özgün dizayn yaratma imkanları, maliyet avantajının yanı sıra hem mühendislerin hem de teknik işçilerin çalışmadaki esnekliği de önemli bir unsur. Avrupa’da oturmuş ekonomiler içinde standart kalıplarda çalışmaya alışmış bir yapı var. Onlara nazaran daha esnek ve daha çabuk karar verebiliyoruz.
Pazar ve talep değişikliklerine paralel olarak dinamik ve hızlı bir şekilde cevap verebilme kabiliyetine sahibiz. Bu dinamiklik varolan diğer maliyet avantajlarını arttırıcı bir etki yaratıyor. Bunun önemli bir fırsat yarattığını Ford ve Koç Holding görünce bizim bu büyük yatırıma girmemize onay verildi.
Kriz Ford’un Türkiye yatırımlarını nasıl etkiledi?
Ford Otosan olarak ileriye dönük çok büyük bir yatırım yapmaktayız. Şu anda 750 milyon dolar olarak planlanan bu yatırımın 550 milyon dolarlık kısmı yapıldı. 2001’de ise bütün ekonomik zorluklara rağmen yeni fabrika ve yeni modellerle ilgili olarak 154 milyon dolarlık yatırım yaptık. Son 3 yılda Kocaeli’deki yeni fabrikamıza, 2001’de devreye giren yeni Ford Transit araca, 2002’de üretime başlanacak olan yeni ihraç amaçlı hafif ticari araca ve İnönü fabrikasındaki motor yatırımlarına 550 milyon dolarlık yatırım yaptık.
2002’de yapılacak yatırımların bir bölümü 2003 de sarkacak ve yatırımların toplamı 750 milyon dolar olacak. Krize rağmen bu yatırımları yapmaya devam etmemiz gerekiyordu. Bunun devam etmesi için de çalışanlarımız büyük fedakarlıklarda bulundular.
Nasıl fedakarlıklarda bulundular?
Maaşlarının bir kısmından fedakarlık etmekten tutun da fazla mesai yapıp ücretini almamaya kadar çok çeşitli tasarruf tedbirleri uygulandı. Her biri kendi ilgi alanında ve sorumluluk alanında aldıkları tedbirlerle maliyet azaltma, atıl stokların değerlendirilmesi gibi yöntemlerle şirkete 20 milyon dolar civarında nakit akışı sağladılar.
Ayrıca, çalışanlarımızın bu azmi, yatırımın devam etmesi için gerekli olan kredinin alınmasında Ford ve Koç Holding’deki üst yönetimin desteğini sağladı. Böylece hem yatırımı geciktirmedik hem de bu yatırımı gerçekleştirecek olan tecrübeli ve eğitimli elemanlarımızın azami oranda işlerini korumasını sağladık.
“V227’DE TEK ÜRETİM MERKEZİ BİZİZ”
İçinde sizin yeni aracınızda bulunduğu bu yeni araçlar hangi segmentte yer alıyor?
Hafif ticari araçta, son yıllarda yeni bir alt segment oluştu. Bunlar otomobilden türetilmiş araçlardır. Car Derived Van(CDV) olarak adlandırılıyor. Yani otomobilden türetilmiş van diye geçiyor. Bana göre hafif ticari aracın alt segmentidir.
Bu segment pazardan nasıl bir pay aldı?
Station wagon’lardan önemli ölçüde pay aldı. Tüketiciler station wagon araçlarını kullanmayı bırakıp bu araçlara yöneldiler. Yükselmekte olan bir pazar olduğunu söyleyebilirim. Eskiden hafif ticari araç segmentinde yüzde 15 oranında bir pay alıyordu. Bugün alt segment olmasına rağmen hafif ticari araç pazarının yarısını bu alt segmentteki araçlar alıyor. 2002 yılında V227 adlı yeni aracımızla zaten biz de bu pazara gireceğiz. Bu aracın dizayn geliştirme ve test aşamalarından önce ABD’de 65, sonra Türkiye’de 200’ün üzerinde Ford Otosan mühendisi çalıştı. Şu anda seri üretim için hazırlık aşamasındayız. Aracın üretileceği Kocaeli fabrikamızda 4 bin, yan sanayi parkındaki 7 firmada 600, 73 yan sanayi firmasında 16 bin kişi istihdam edilecek. Tam kapasitede yılda 1 milyar dolar değerinde ihracat yapılacak.
V227 ile Ford’un üretim üssü olabilir misiniz?
V227 adlı yeni ticari aracımızın Ford içinde ayrı bir önemi var. Çünkü, bu ürün sayesinde Ford, bulunmadığı bir segmente girecek. Bu ürünün bizim için önemi ise yüzde 95’inin Avrupa’ya ihraç edilecek olması. Ayrıca, bu ürün yalnızca Ford Otosan’da üretilecek. Yani tek üretim merkezi biz olacağız.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?